Sad Suresi 8. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Kur'an, aramızdan ona mı indirildi? Hayır, onlar, benim vahyimden şüphedeler; hayır, onlar daha tatmadılar azabımı. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | 6,7,8. İçlerinden ileri gelenler, “Gidin, ilâhlarınıza tapmaya devam edin. İşte bu istenen şeydir. Biz bunu son dinde (en son dinî inanışlarda) duymadık. Bu ancak bir uydurmadır. O zikir (Kur’an) içimizden ona mı indirildi?” diyerek kalkıp gittiler. Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur’an’dan) şüphe içindedirler. Hayır, henüz azabımı tatmadılar. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "Kur'ân aramızdan ona mı indirilmiş?" dediler. Doğrusu onlar benim Kur'ân'ımdan bir kuşku içindeler. Ve doğrusu onlar henüz azabımı tatmadılar. |
Mehmet Okuyan Meali | [Zikr] (Kur’an), aramızdan ona (Muhammed’e) mi indirildi?” Aslında (onlar) [zikr]imden (Kur’an’dan) şüphe içindedir. Aslında onlar azabımı henüz tatmadılar. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | «O Kur'an, bizim aramızda O'nun üzerine mi indirilmiştir?» (dediler). Hayır. O münkirler Benim vahyimden tereddütler içindedirler. Hayır. Azabımı henüz tatmadılar. |
Süleyman Ateş Meali | O Zikr (uyarı, başka kimse kalmadı da) aramızdan ona mı indirildi? Doğrusu, onlar benim Zikr'imden yana şüphe içindedirler. Hayır, onlar henüz azabımı tadmadılar!.. |
Süleymaniye Vakfı Meali | “Bu bilgi aramızdan ona mı indirildi?” derler. Aslında bunların benim bilgimden şüpheleri var. Yok yok... Henüz azabımı tatmadılar. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | "Öğüt ve uyarı, içimizden ona mı indirildi?" Hayır, onlar benim zikrimden/Kur'an'ımdan kuşkudadırlar. Hayır, onlar benim azabımı henüz tatmadılar. |
Sad Suresi 8. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Sad |
Sure Numarası | 38 |
Ayet Numarası | 8 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 23 |
Kur'an Sayfası | 451 |
Toplam Harf Sayısı | 114 |
Toplam Kelime Sayısı | 27 |
Sad Suresi, Mekke döneminde inen bir sure olup, Allah’a karşı inkâr edenlerin tutumlarını ele alır. Bu surede, özellikle inkârcıların Kur’an’a ve onun getirdiği öğretilere karşı duruşları ve sergiledikleri kuşkular üzerinde durulmaktadır. Ayet 8, bu bağlamda, inkârcıların, Kur’an’ın Muhammad’a (s.a.v.) indirildiği konusunda düşündükleri şüpheleri dile getirmektedir. Ayetin geçtiği sure, genel olarak, Allah’ın varlığına, birliğine ve peygamberlerin mesajlarına karşı çıkan inançsızların tutumlarını eleştiren bir üslup taşır. Mekke döneminin zorlu şartlarında, inananlarla inanmayanlar arasında belirgin bir ayrım olduğunu gösterir. Bu ayette, inkârcıların Kur’an’ın ilk muhatapları olarak, kendi içlerinden birine indirilmesine olan itirazları vurgulanmakta ve bu itirazların aslında bir kuşku ve azaba maruz kalma korkusundan kaynaklandığı ifade edilmektedir. Ayet, aynı zamanda, insanların azapla yüzleşmeden önceki tutumlarına ve gerçekleri kabul etmedeki direnişlerine işaret eder.
Sad Suresi 8. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
زلزال | şüphe |
قرآن | Kur'an |
عذاب | azap |
Ayetin telaffuzunda dikkat edilmesi gereken bazı tecvid kuralları bulunmaktadır. Mesela, 'عذاب' kelimesindeki 'ع' harfi, idgam ve med kurallarına uygun bir biçimde okunmalıdır.
Sad Suresi 8. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
قرآن | Kur'an | 70 |
عذاب | azap | 70 |
شبهة | şüphe | 30 |
Kur'an içinde geçen 'قرآن' ve 'عذاب' kelimeleri, sıkça karşılaşılan terimlerdir ve bu kelimeler, dinin temel öğretilerine işaret eder. 'قرآن', vahiy ve ilahi bilgi anlamında, 'عذاب' ise ahlaki ve manevi sonuçları ifade eder. 'شبهة' kelimesi ise inançsızların tutumlarını ve düşünce karmaşasını belirtir. Bu kelimelerin sık geçmesi, Kur'an'ın dini öğretilerin doğruluğunu savunma ve inkârcıların tutumlarını eleştirme amacını taşır.
قرآن
70
عذاب
70
شبهة
30
Sad Suresi 8. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Hayır, onlar, benim vahyimden şüphedeler. | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur’an’dan) şüphe içindedirler. | Geleneksel |
Elmalılı Hamdi Yazır | Doğrusu onlar benim Kur'ân'ımdan bir kuşku içindeler. | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | Aslında (onlar) [zikr]imden (Kur’an’dan) şüphe içindedir. | Açıklayıcı |
Ömer Nasuhi Bilmen | Hayır. O münkirler Benim vahyimden tereddütler içindedirler. | Geleneksel |
Süleyman Ateş | Doğrusu, onlar benim Zikr'imden yana şüphe içindedirler. | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | Aslında bunların benim bilgimden şüpheleri var. | Açıklayıcı |
Yaşar Nuri Öztürk | Hayır, onlar benim zikrimden/Kur'an'ımdan kuşkudadırlar. | Açıklayıcı |
İncelenen meallerde, 'şüphe' ve 'azap' gibi kelimeler çoğunlukla benzer şekillerde kullanılmıştır. Bu ifadeler, Kur'an'ın inkâr edenlere yönelik eleştirisini pekiştiren önemli unsurlardır. Çoğu mealde 'şüphe' vurgusu, inkârcıların Kur'an'a yönelik eleştirilerinin dayanıksız olduğunu ifade ederken, 'azap' kelimesi de bu eleştirilerin sonucunu belirtmektedir. Bu ortak ifadeler, anlam olarak birbirlerini destekleyici niteliktedir ve Kur'an'ın bağlamındaki inkârı eleştiren bir tutum sergilemektedir. Farklılıklar ise genellikle kelimelerin seçiminde ve kullanılan dilin tonunda ortaya çıkmaktadır. Bazı mealler, daha açıklayıcı bir dil tercih ederken, diğerleri daha geleneksel bir yaklaşım sergilemektedir. Bu farklılıklar, anlam açısından ciddi bir ayrım yaratmamakta; ancak kullanılan kelimelerin tonlaması, okuyucunun algısını etkileyebilmektedir.