A'râf Suresi 101. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | İşte bu yurtlara ait bazı vukuatı anlatmadayız sana. Andolsun ki peygamberleri, apaçık delillerle geldi onlara, fakat önce inkar ettikleri, yalan saydıkları şeylere inanmadılar. İşte Allah, kafirlerin gönüllerini böyle mühürler. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | İşte memleketler! Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişti. Fakat onlar daha önce yalanladıklarına inanacak değillerdi. Allah, kâfirlerin kalplerini işte böyle mühürler. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | İşte o ülkeler ki, sana onların haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz Andolsun ki, peygamberleri onlara apaçık deliller (mucizeler) getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıkları gerçeklere iman edecek değillerdi. İşte o kâfirlerin kalplerini Allah böyle mühürler. |
Mehmet Okuyan Meali | İşte o şehirler, haberlerinden sadece bir bölümünü sana anlatmakta olduklarımızdır. Yemin olsun ki elçileri onlara apaçık deliller getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıklarına yine de iman edecek değillerdi. İşte Allah kâfirlerin kalplerini böyle mühürler. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | İşte o ülkeler, sana onların haberlerinden bazılarını hikaye ediyoruz. Muhakkak ki, onlara peygamberlerimiz beyyineler ile geldiler. Evvelce tekzîp etmiş oldukları şeylere yine imân eder olmadılar. İşte Allah Teâlâ kâfirlerin kalblerini böylece mühürler. |
Süleyman Ateş Meali | İşte o ülkeler; sana onların haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz. Andolsun, elçileri onlara açık deliller getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıklarından ötürü, inanmak istemediler. İşte Allah, kafirlerin kalblerini böyle mühürler. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Bunlar, sana bir kısım haberlerini anlattığımız kentlerdir. Elçileri onlara o açık belgelerle (mucizelerle) gelmişlerdi de önce yalanladıkları için daha sonra inanmaya yanaşmamışlardı. Allah, kendilerini doğrulara kapatanların kalplerindeki yeni yapıyı işte böyle oluşturur. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | İşte o kentler/medeniyetler! Haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz sana. Yemin olsun, resulleri onlara açık-seçik deliller getirmişti. Ama daha önce yalanlamış oldukları için inanamadılar. Küfre sapanların kalplerini Allah işte böyle mühürler. |
A'râf Suresi 101. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | A'râf |
Sure Numarası | 7 |
Ayet Numarası | 101 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 9 |
Kur'an Sayfası | 179 |
Toplam Harf Sayısı | 232 |
Toplam Kelime Sayısı | 39 |
A'râf Suresi, Mekke döneminde inmiş olan bir Mekki suredir ve genel olarak Allah'ın birliğine, peygamberlerin mesajlarına ve inkâr eden toplumların başlarına gelen sonuçlara vurgu yapmaktadır. Bu sure, özellikle geçmiş kavimlerin helak edilişi ve bu kavimlerin peygamberleri nasıl yalanladıkları üzerine bir anlatı sunar. 101. ayet, bu bağlamda, geçmişteki kavimlerin peygamberlerinin kendilerine deliller sunduğunu ancak buna rağmen inkar etmeye devam ettiklerini ifade eder. Bu ayette, geçmiş medeniyetlerin haberlerinden yalnızca bir kısmının anlatıldığı belirtilerek, bu medeniyetlerin inkâr etme tutumlarının sebepleri üzerinde duran bir anlatım ortaya konur. Ayet, insanların delilleri görmelerine rağmen kalplerinin mühürlenmesi konusunu ele alarak, inkarın insanın içsel durumu üzerindeki etkisini de ortaya koyar. İnsanın iradesine, aklına ve kalbine yapılan atıflar, bu surede önemli bir yer tutar. Bu bağlamda, ayet, kalplerin mühürlenmesi ile inanca yaklaşan bir bakış açısı sunmakta, dolayısıyla insanın iradesi ve kalbi arasındaki ilişkiyi sorgulatmaktadır. A'râf Suresi'nin genel içeriği, insanlara daha önceki kavimlerin tecrübelerini inceleme fırsatı sunarak, kendi hayatlarında nasıl bir yol seçmeleri gerektiği konusunda düşündürücü bir perspektif kazandırmayı amaçlamaktadır.
A'râf Suresi 101. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
قَدْ | Andolsun |
تَكْذِيبَ | Yalanlama |
مُخْتَارَةً | Seçenek |
قُلُوبُ | Kalpler |
مُخَتُومَةٌ | Mühürlenmiş |
Ayetin içeriğinde bazı temel tecvid kuralları bulunmaktadır. Örneğin, 'قَدْ' kelimesi med ile uzatılabilir ve 'مُخْتَارَةً' kelimesinde ise idgam yapılması gerekebilir.
A'râf Suresi 101. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
كَافِرٌ | Kâfir | 21 |
قَلْبٌ | Kalp | 20 |
بَيِّنَةٌ | Açık delil | 8 |
Kur'an'da geçen kelimelerin tekrar sayıları, bu kavramların ne kadar önemli olduğunu gösterir. Örneğin, 'kâfir' kelimesinin 21 defa geçmesi, inkar edenlerin toplumlar üzerindeki etkisinin altını çizer. 'Kalp' kelimesinin 20 kez geçmesi, Ruhsal durumları ve inancı ifade ederken insanların içsel dünyalarındaki mücadeleye dikkat çeker. 'Açık delil' kavramının da 8 defa geçmesi, peygamberlerin doğru mesajlar sunma görevini sembolize eder. Bu kelimelerin sıklığı, ayetin ana temasını ve vurgusunu güçlendirmektedir.
كَافِرٌ
21
قَلْبٌ
20
بَيِّنَةٌ
8
A'râf Suresi 101. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | İşte bu yurtlara ait bazı vukuatı anlatmadayız sana. | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | İşte memleketler! Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. | Modern |
Elmalılı Hamdi Yazır | İşte o ülkeler ki, sana haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz. | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | İşte o şehirler, haberlerinden sadece bir bölümünü sana anlatmakta olduklarımızdır. | Açıklayıcı |
Ömer Nasuhi Bilmen | İşte o ülkeler, sana onların haberlerinden bazılarını hikaye ediyoruz. | Geleneksel |
Süleyman Ateş | İşte o ülkeler; sana onların haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz. | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | Bunlar, sana bir kısım haberlerini anlattığımız kentlerdir. | Modern |
Yaşar Nuri Öztürk | İşte o kentler/medeniyetler! Haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz sana. | Modern |
Görüldüğü üzere, çeşitli meallerde 'haber' ve 'ülkeler' gibi ifadeler ortak bir şekilde tercih edilmiştir. Bu ifadelerin tercih edilmesi, ayetin ana temasını yansıtmakta ve Allah'ın geçmiş medeniyetlerden ders almayı önerdiğini vurgulamaktadır. Öte yandan, 'yurtlar', 'şehirler' gibi farklı ifadeler kullanılması, dil açısından anlamda bir çeşitlilik sağlamakta, ancak genel anlamda benzer bir mesajı taşımaktadır. Bazı meallerde ise daha açıklayıcı ifadeler tercih edilmiştir. Örneğin, Abdulbaki Gölpınarlı'nın 'yurtlara ait bazı vukuat' ifadesi, daha edebi bir yaklaşım sergilemektedir. Ancak bu farklılıklar, genel anlamda anlamda ciddi bir fark yaratmamakta, daha çok ifadelerin dilsel tonunu ve anlatım tarzını yansıtmaktadır. Sonuç olarak, mealler arasındaki farklılıklar, Kur'an'ın zengin dil yapısının bir yansımasıdır.