A'râf Suresi 107. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Musa, sopasını yere attı, derken sopa apaşikar kocaman bir yılan oldu. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere attı. Bir de ne görsünler, apaçık bir ejderha. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bunun üzerine Musa, asâsını yere bırakıverdi, o da birdenbire kocaman bir ejderha kesiliverdi. |
Mehmet Okuyan Meali | (Musa) asasını atmıştı. Bir de ne görsünler, o (asa) apaçık bir yılan (olmuş)! |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Bunun üzerine âsâsını bıraktı. Âsâ hemen apaçık bir ejderha oluverdi. |
Süleyman Ateş Meali | Bunun üzerine (Musa), asasını attı, birden o, açıkça bir ejderha (oluverdi). |
Süleymaniye Vakfı Meali | Musa hemen değneğini yere attı. Birden bire tam bir yılan oluverdi. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Bunun üzerine Mûsa, asasını yere attı; birden korkunç bir ejderha oluverdi o. |
A'râf Suresi 107. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | A'râf |
Sure Numarası | 7 |
Ayet Numarası | 107 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 9 |
Kur'an Sayfası | 175 |
Toplam Harf Sayısı | 56 |
Toplam Kelime Sayısı | 11 |
A'râf Suresi, Kur'an'ın yedinci suresi olup Mekke döneminde inmiştir. Bu sure, Allah'ın varlığı, birliği, peygamberlerin gönderilişi ve ahiret inancı gibi temel dini konuları ele alır. A'râf, insanlığın doğru yoldan sapmaması için uyarılar içeren bir yapıdadır. 107. ayet, Hz. Musa'nın asa ile yaptığı mucizelerden birine atıfta bulunur. Bu bağlamda, ayet Hz. Musa'nın Firavun'un sihirbazlarına karşı gerçekleştirdiği mucizenin anlatımını içerir. Bu olay, Hz. Musa'nın Allah'ın izniyle gerçekleştirdiği bir mucize olup, toplumları uyandırıcı ve bilinçlendirici bir mesaj taşır. Bu tür mucizeler, toplumların ve bireylerin inançlarını yeniden gözden geçirmelerine vesile olmuştur. Ayetin amacı, Hz. Musa'nın Allah’ın bir elçisi olarak, O'na olan inancın güçlenmesini sağlamak ve inananları motive etmektir. Ayet, mucize olayının nasıl meydana geldiğini açıklarken, aynı zamanda halkın gözünde Hz. Musa'nın otoritesini pekiştirir.
A'râf Suresi 107. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
مَسَحَ | attı |
عَصَاهُ | asası |
تَيَسَّرَ | oluverdi |
تِلْكَ | o |
آيَةٌ | mucize |
Ayetin okunuşunda önemli tecvid kuralları bulunmaktadır. Med ve idgam gibi kurallar, kelimelerin doğru ve akıcı bir şekilde okunmasını sağlamak için gereklidir.
A'râf Suresi 107. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
عَصَا | asa | 15 |
مُعْجِزَةٌ | mucize | 10 |
تَيَسَّرَ | oluverdi | 5 |
Kelime kullanımları, ayetin bağlamında Hz. Musa'nın gerçekleştirdiği mucizeleri vurgulamak adına önemlidir. 'Asa' kelimesinin sık kullanılması, Hz. Musa'nın bu objeyi nasıl bir güç aracına dönüştürdüğünü ve bu olayın muazzam etkisini anlatır. 'Mucize' kelimesi üzerinden, bu olayın olağanüstü niteliği vurgulanmakta, bu da inananların inançlarını pekiştirme amacını taşır. 'Oluverdi' kelimesinin kullanımı ise, mucizenin aniden ve beklenmedik bir biçimde meydana geldiğini belirtmek için tercih edilmiştir.
عَصَا
15
مُعْجِزَةٌ
10
تَيَسَّرَ
5
A'râf Suresi 107. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | kocaman bir yılan oldu | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | apaçık bir ejderha | Modern |
Elmalılı Hamdi Yazır | kocaman bir ejderha kesiliverdi | Edebi |
Mehmet Okuyan | apaçık bir yılan olmuş | Açıklayıcı |
Ömer Nasuhi Bilmen | apaçık bir ejderha oluverdi | Geleneksel |
Süleyman Ateş | açıkça bir ejderha oluverdi | Geleneksel |
Süleymaniye Vakfı | tam bir yılan oluverdi | Modern |
Yaşar Nuri Öztürk | korkunç bir ejderha oluverdi | Açıklayıcı |
Çoğu mealde 'ejderha' ya da 'yılan' ifadesi ortak olarak kullanılmıştır. Bu, ayetteki mucizenin doğası üzerinden dikkat çekiciliğini artırma amacı taşımaktadır. Farklı mealler arasında yer alan 'apaçık' ve 'korkunç' gibi ifadeler ise, okuyucuya verilen etkide farklılık yaratmaktadır. Bu durum, ayetin etkileyiciliğini arttırırken, yazarın seçtiği dil ve üslup açısından belirgin farklılıklar ortaya koymaktadır. Bazı meallerin daha edebi bir dil kullanması, okuyucunun ayetteki olayı daha derin bir his ile deneyimlemesini sağlayabilir. Ayrıca, 'kocaman' ve 'tam' kelimeleri, büyüklük algısını farklı şekillerde yansıtıyor; bu da anlamda incelikli farklılıklar doğuruyor.