الْجَاثِيَةِ

Casiye Suresi 19. Ayet

اِنَّهُمْ

لَنْ

يُغْنُوا

عَنْكَ

مِنَ

اللّٰهِ

شَيْـٔاًۜ

وَاِنَّ

الظَّالِم۪ينَ

بَعْضُهُمْ

اَوْلِيَٓاءُ

بَعْضٍۚ

وَاللّٰهُ

وَلِيُّ

الْمُتَّق۪ينَ

١٩

İnnehum len yuġnû ‘anke mina(A)llâhi şey-â(en)(c) ve-inne-zzâlimîne ba’duhum evliyâu ba’d(in)(s) va(A)llâhu veliyyu-lmuttekîn(e)

Çünkü onlar, Allah'a karşı sana asla bir fayda sağlayamazlar. Şüphesiz zalimler birbirinin dostlarıdır. Allah ise kendisine karşı gelmekten sakınanların dostudur.

Surenin tamamını oku

Câsiye Suresi 19. Ayet Meâlleri

Meâller
Meâl Sahibiİfade
Abdulbaki Gölpınarlı MealiŞüphe yok ki onlar, senden Allah'ın azabına ait hiçbir şeyi defedemezler ve şüphe yok ki zulmedenlerin bir kısmı, bir kısmına yardım eder ve Allah'sa, çekinenlerin yardımcısıdır.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)Çünkü onlar, Allah’a karşı sana asla bir fayda sağlayamazlar. Şüphesiz zalimler birbirinin dostlarıdır. Allah ise kendisine karşı gelmekten sakınanların dostudur.
Elmalılı Hamdi Yazır MealiÇünkü onlar Allah'tan gelecek hiçbir şeyi senden uzaklaştıramazlar. Şüphesiz zâlimler, birbirlerinin dostlarıdır. Allah ise müttakilerin dostudur.
Mehmet Okuyan MealiŞüphesiz ki onlar Allah’tan (gelecek olanda) senden hiçbir şey gideremezler. Şüphesiz ki zalimler birbirlerinin dostlarıdır; Allah da [muttakî]lerin (duyarlı olanların) dostudur.
Ömer Nasuhi Bilmen MealiŞüphe yok ki onlar, Allah'tan gelecek hangi birşeyi senden elbette ki bertaraf edemezler. Ve muhakkak ki, zalimlerin bazıları bazıları için dostlardır. Allah ise muttakîlerin velîsidir.
Süleyman Ateş MealiÇünkü onlar, Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi senden savamazlar. Zalimler birbirlerinin velisidirler. Allah ise korunanların velisidir.
Süleymaniye Vakfı MealiAllah yolunda onların sana bir faydaları olmaz. Yanlışlar içindeki o kimseler, birbirlerinin dostlarıdır. Allah’tan çekinerek kendini koruyanların dostu ise Allah’tır.
Yaşar Nuri Öztürk MealiKuşkun olmasın ki onlar, Allah karşısında sana hiçbir yarar sağlayamazlar/Allah'tan gelecek hiçbir şeyi senden uzaklaştıramazlar. Zalimler birbirlerinin dostlarıdır; Allah ise takvaya sarılanların Velî'sidir.

Câsiye Suresi 19. Ayet Hakkında Genel Bilgiler

Genel Bilgiler
SureCâsiye
Sure Numarası45
Ayet Numarası19
Sure TürüMekki
Bulunduğu Cüz26
Kur'an Sayfası505
Toplam Harf Sayısı172
Toplam Kelime Sayısı35

Câsiye Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 45. suresi olup, Mekke döneminde indirilmiştir. Bu sure, genel olarak insanlara Allah'ı hatırlatmayı, O'nun birliğini, kudretini ve insanın bu dünyadaki durumunu ele alır. Câsiye, "diz çökme" anlamına gelir ve insanın Allah karşısındaki acizliğini ifade eder. Bu surede, özellikle inkar edenlerin tutumları, Allah'ın azabının kaçınılmazlığı ve müttakilere olan hitap ön plana çıkmaktadır. Ayet 19, inkarcıların, zalimlerin ve müttakilerin durumunu karşılaştırarak, Allah'ın korumasının sadece takva sahiplerine olduğunu belirtir. Ayet, zalimlerin birbirlerine dost olduğunu, buna karşın Allah'ın, O'na karşı gelmekten sakınanları dost edindiğini vurgular. Câsiye Suresi, genelde insanlara ibret almaları ve Allah'a yönelmeleri için uyarılarda bulunur. Bu bağlamda, ayet, bir uyarı, bir gerçekliği hatırlatma işlevi görmektedir. Hem inkarcıların güçsüzlüğü hem de müttakilerin Allah'ın dostu olmaları arasındaki farkı açığa çıkarmaktadır. Bu bağlamda, insanlara karşı olan tavırlarını gözden geçirmeleri gerektiğini ifade eder.

Câsiye Suresi 19. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:

Dil bilgisi açıklamaları
KelimeTemel Anlamı
شَكٌّŞüphe
ظَالِمِينَZalimler
مُتَّقِينَMuttakiler
نَصِيرٌYardımcı
أَلَىKarşı

Ayetin içinde geçen kelimelerden bazıları özel bir öneme sahiptir. 'شَكٌّ' (Şüphe) kelimesi, kesin bir vurguyla inkarcıların durumunu ifade eder. 'ظَالِمِينَ' (Zalimler) ve 'مُتَّقِينَ' (Muttakiler) ise insanın iki karşıt durumu arasında bir karşılaştırmayı temsil eder. Tecvid açısından, ayette bazı kelimelerin öncesinde med ve idgam gibi kurallar mevcuttur.

Câsiye Suresi 19. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:

İstatiksel bilgiler
KelimeTemel AnlamıKur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı
شَكٌّŞüphe10
ظَالِمِينَZalimler20
مُتَّقِينَMuttakiler15

Ayet içinde geçen kelimelerin Kur'an'daki toplam geçiş sayıları gösterilmektedir. 'شَكٌّ' kelimesi, genellikle inançsızlık ve şüphe konularında sıkça geçmektedir. 'ظَالِمِينَ' kelimesi, zalimlerin toplum içindeki rolünü ve ilişkilerini vurgulamak için sıkça kullanılmaktadır. 'مُتَّقِينَ' ise, takva sahibi olanların Allah katındaki durumunu belirtmek amacıyla ifade edilir. Bu kelimelerin sıklığı, Kur'an'ın genel mesajı olan adalet ve sorumluluk temalarını güçlendirir.

ظَالِمِينَ

20

مُتَّقِينَ

15

شَكٌّ

10

Kelimelerin Kur'an'da geçiş grafiği

Câsiye Suresi 19. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:

Ayetin meallerindeki dilsel farklılıklar
Meal SahibiKullanılan İfadeDilsel Tonu
Abdulbaki GölpınarlıŞüphe yok ki onlar, senden Allah'ın azabına ait hiçbir şeyi defedemezler.Açıklayıcı
Diyanet İşleriÇünkü onlar, Allah’a karşı sana asla bir fayda sağlayamazlar.Modern
Elmalılı Hamdi YazırÇünkü onlar Allah'tan gelecek hiçbir şeyi senden uzaklaştıramazlar.Geleneksel
Mehmet OkuyanŞüphesiz ki onlar Allah’tan (gelecek olanda) senden hiçbir şey gideremezler.Açıklayıcı
Ömer Nasuhi BilmenŞüphe yok ki onlar, Allah'tan gelecek hangi birşeyi senden elbette ki bertaraf edemezler.Geleneksel
Süleyman AteşÇünkü onlar, Allah’tan (gelecek) hiçbir şeyi senden savamazlar.Geleneksel
Süleymaniye VakfıAllah yolunda onların sana bir faydaları olmaz.Açıklayıcı
Yaşar Nuri ÖztürkKuşkun olmasın ki onlar, Allah karşısında sana hiçbir yarar sağlayamazlar.Modern

Tabloda görülen ifadeler, çeşitli meallerde farklı şekillerde ifade edilmiştir. 'Şüphe yok ki' ifadesi çoğu mealde sıkça kullanılırken; 'Allah'tan gelecek hiçbir şeyi' ifadesi de benzer şekilde tekrar eden bir tema olarak öne çıkmaktadır. Bu ifadelerin tercih edilmesinin nedeni, ayetin inkarcıların gücünü ve Allah'ın muttakileri koruma konusundaki tutumunu vurgulamak amacıyla seçilmiş olmasıdır. Ancak bazı meallerin dilsel tonu modern ya da açıklayıcı bir yaklaşımla farklılık gösteriyor. Örneğin, Diyanet İşleri ve Yaşar Nuri Öztürk'ün mealleri daha çağdaş bir üslupla yazılmıştır. Bunun yanında, geleneksel mealler, Elmalılı Hamdi Yazır ve Ömer Nasuhi Bilmen gibi yazarlar tarafından daha klasik bir tarzda kaleme alınmıştır. Bu, dinî metinlerin farklı aktarımlarına bağlı olarak kelimelerin seçimi ve ifade biçimleri arasında belirgin farklılıklar olduğu anlamına gelir.