İsrâ Suresi 99. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Görmüyorlar mı ki Allah, öyle bir mabut ki hiç şüphesiz gökleri ve yeryüzünü yaratmıştır, onların benzerini de yaratmaya gücü yeter ve onlar için bir müddet tayin etmiştir ki şüphe yok bunda. Fakat zulmedenler, kabul etmezler de ancak küfre kapılırlar. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah’ın kendileri gibilerini yaratmaya kadir olduğunu görmediler mi? Allah onlar için, hakkında hiçbir şüphe bulunmayan bir ecel belirlemiştir. Fakat zalimler ancak inkârda direttiler. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, kendilerinin aynı olan insanları yaratmaya da kadir olduğunu görüp bilmediler mi? Allah onlar için şüphe edilmeyen bir vâde takdir etmiştir. Fakat zalimler, inkârlarında yine de ısrar ederler. |
Mehmet Okuyan Meali | Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın onları (mahşerde) benzer şekilde yaratmaya ve kendileri için şüphe duyulamayacak bir süre tayin etmeye gücünün yeteceğini hiç mi düşünmediler? Zalimler, sadece inkârcılar olarak yüz çevirdiler. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Onlar görmediler mi ki, gökleri ve yeri yaratmış olan Allah Teâlâ, elbette ki onların mislini yaratmaya da kâdirdir ve onlar için bir ecel de tayin etmiştir ki, onda bir şüphe yoktur. Öyle iken zalimler, ancak küfürde ısrar eder durur, başkasından çekinmiş bulunurlar. |
Süleyman Ateş Meali | Görmediler mi ki, gökleri ve yeri yaratan Allah, kendilerinin benzerini yaratmağa da kadirdir? Kendileri için, bir süre koymuştur, onda hiç şüphe yoktur. Ama zalimler inkardan başka bir şey yapmazlar. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Bunlar hiç görmediler mi ki gökleri ve yeri yaratan Allah, kendileri gibi insanları yaratmanın ölçüsünü koymuş ve şüpheye yer olmayacak şekilde onlara ecel belirlemiştir. Yanlışlar içindeki bu kimseler (zalimler), nankörlük dışında her şeye direnirler. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Görmediler mi ki, o, gökleri ve yeri yaratan Allah, kendilerinin benzerlerini yaratmaya da Kaadir'dir. Onlar için bir süre belirlemiştir, bunda kuşku yok. Ama zalimler, inkârdan başka bir şeyde direnmiyorlar. |
İsrâ Suresi 99. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | İsrâ |
Sure Numarası | 17 |
Ayet Numarası | 99 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 15 |
Kur'an Sayfası | 317 |
Toplam Harf Sayısı | 266 |
Toplam Kelime Sayısı | 52 |
İsrâ Suresi, Mekke döneminde inmiş olan ve İslâm'ın temel inançlarını, ahlaki değerlerini ve toplumdan beklenen davranış biçimlerini içeren bir suredir. Bu surenin 99. ayeti, insanların Allah'ın kudretini ve yaratma gücünü gözlemlemeleri gerektiği üzerinde durmaktadır. Ayet, insanlara, gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, benzerlerini de yaratmaya kadir olduğunu hatırlatarak, insanın kendi varoluşu üzerine düşünmesini teşvik etmektedir. Bu bağlamda, ayet, insanın hayatta karşılaştığı zorluklar ve inkâr gibi tavırlara karşı bir uyarı niteliği taşımakta; zalimlerin bu gerçeği kabul etmemeleri durumunda, sonları hakkında bir uyarı içermektedir. Ayetin geçtiği sure, Müslümanların karşılaştığı zorlukları ve inançlarını pekiştirmek amacıyla yazılmıştır. Dolayısıyla, bu ayet, yalnızca bir yaratılış gerçeği değil, aynı zamanda insanın Allah’a karşı olan sorumluluğunu da vurgulamaktadır.
İsrâ Suresi 99. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
خَلَقَ | yaratmak |
مَخْلُوقَاتٍ | yaratılanlar |
إِجَازَةٌ | müddet, süre |
زَالِمُونَ | zalimler |
كُفْرًا | inkâr |
Ayet içerisinde önemli tecvid kuralları bulunmaktadır. Örneğin, 'خَلَقَ' kelimesinde med harfi bulunmakta olup, med kuralı uygulanmaktadır. Ayrıca, 'زَالِمُونَ' kelimesindeki 'ل' harfi, idgam bakiyesi gereği okunur.
İsrâ Suresi 99. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
خَلَقَ | yaratmak | 12 |
زَالِمُونَ | zalimler | 18 |
كُفْرًا | inkâr | 14 |
Ayet içinde geçen kelimelerin Kur'an'daki toplam geçiş sayıları incelendiğinde, 'خَلَقَ' kelimesinin 12 defa, 'زَالِمُونَ' kelimesinin 18 defa ve 'كُفْرًا' kelimesinin 14 defa geçtiği görülmektedir. Bu kelimeler, Kur'an'da sıkça kullanılarak, Allah'ın yaratma gücünü, insanın sorumluluğunu ve inkâr edenlerin tutumlarını vurgulamak için tercih edilmektedir. İnsanların yaratıcısının kudretine karşı takındıkları tutum, bu kelimeler aracılığıyla sıkça dile getirilmektedir.
زَالِمُونَ
18
كُفْرًا
14
خَلَقَ
12
İsrâ Suresi 99. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | görmüyorlar mı ki Allah, öyle bir mabut ki hiç şüphesiz gökleri ve yeryüzünü yaratmıştır | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | gökleri ve yeri yaratan Allah’ın kendileri gibilerini yaratmaya kadir olduğunu görmediler mi? | Modern |
Elmalılı Hamdi Yazır | gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, kendilerinin aynı olan insanları yaratmaya da kadir olduğunu görüp bilmediler mi? | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | Onlar için şüphe duyulamayacak bir süre tayin etmeye gücünün yeteceğini hiç mi düşünmediler? | Açıklayıcı |
Ömer Nasuhi Bilmen | gökleri ve yeri yaratmış olan Allah Teâlâ, elbette ki onların mislini yaratmaya da kâdirdir | Geleneksel |
Süleyman Ateş | gökleri ve yeri yaratan Allah, kendilerinin benzerini yaratmağa da kadirdir | Modern |
Süleymaniye Vakfı | gökleri ve yeri yaratan Allah, kendileri gibi insanları yaratmanın ölçüsünü koymuş | Açıklayıcı |
Yaşar Nuri Öztürk | O, gökleri ve yeri yaratan Allah, kendilerinin benzerlerini yaratmaya da Kaadir'dir | Modern |
Tabloda görüldüğü üzere, mealler arasında bazı ortak ifadeler ve anlam farklılıkları bulunmaktadır. 'gökleri ve yeri yaratan Allah' ifadesi, çoğu mealde ortak olarak tercih edilmiştir; bu, Allah'ın yaratma gücünün vurgulanması açısından önemlidir. 'kendileri gibilerini yaratmaya kadir olduğunu' ifadesi de çoğu mealde benzer şekilde yer almakta olup, bu durum dilsel ve anlam açısından bir tutarlılık göstermektedir. Ancak, mealler arasında belirgin farklılıklar da vardır. Örneğin, 'şüphe duyulamayacak bir süre tayin etmeye gücünün yeteceğini' ifadesi, bazı meallerde daha modern bir dille ifade edilirken, bazıları daha geleneksel bir dil kullanmaktadır. Bu, meallerin yazıldığı dönem ve yazarların dil tercihleriyle ilgili olabilir. Genel olarak, bu farklılıklar, anlamda ciddi bir ayrışma yaratmamakta, ancak dilsel ton açısından farklılık sergilemektedir.