Tevbe Suresi 29. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlarla, Allah'la Peygamberinin haram ettiğini haram saymayanlarla ve hak dinini kabul etmeyenlerle savaşın cizye vermeye razı olup bizzat kendi elleriyle ve alçalarak gelip verinceye dek onlar. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde ne Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar savaş yapın. |
Mehmet Okuyan Meali | Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Elçisinin haram kıldığını haram saymayan ve gerçek dini din edinmeyen kişilerle, küçülerek elden (peşin) cizye verinceye kadar savaşın! |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Kendilerine kitap verilmiş olanlardan olup da ne Allah Teâlâ'ya ve ne de ahiret gününe imân etmeyen ve Allah Teâlâ ile Resûlünün haram kıldığı şeyleri haram tanımayan ve ne de hak dinini din edinmeyen kimseler ile zeliller olarak kendi elleriyle cizye verecekleri zamana kadar muharebede bulunun. |
Süleyman Ateş Meali | Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Elçisinin haram kıldığını haram saymayan ve gerçek dini din edinmeyen kimselerle, küçül(üp boyun eğ)erek elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Kendilerine Kitap verilmiş kimselerden Allah’a ve ahiret gününe inanıp güvenmeyen, Allah’ın yani onun kitabının haram saydığını haram saymayan ve bu doğru dini din edinmeyen kimselerle, küçük düşüp o cezayı elleriyle verecek hale gelinceye kadar savaşın. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah'ın ve resulünün yasakladığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyenlerle, boyun eğerek kendi elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın. |
Tevbe Suresi 29. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Tevbe |
Sure Numarası | 9 |
Ayet Numarası | 29 |
Sure Türü | Medeni |
Bulunduğu Cüz | 11 |
Kur'an Sayfası | 197 |
Toplam Harf Sayısı | 114 |
Toplam Kelime Sayısı | 24 |
Tevbe Suresi, Medine döneminde inmiş olan ve Müslüman topluluğun dış tehditlere karşı nasıl bir tavır alması gerektiği üzerine yoğunlaşan bir metindir. Bu sure, özellikle savaş ve cizye konularına dair hükümler içermektedir. Ayet 29, kendilerine kitap verilen topluluklarla olan ilişkilere dair önemli bir düzenlemeyi içermektedir. Bu ayette, Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen, haramları tanımayan ve hak dini kabul etmeyen kimselerle savaşılması gerektiği ifade edilmektedir. Tevbe Suresi, aynı zamanda Müslümanların kendi inançlarını korumaları ve diğer topluluklarla olan etkileşimlerinde bir düzen kurmaları açısından da önemli bir yere sahiptir. Ayet, İslam’ın sosyal ve siyasi yönlerini ele alarak Müslümanların içinde bulunduğu durumu ve bu duruma karşı alınması gereken tedbirleri hatırlatmaktadır. Ayetin bağlamı, hem tarihsel hem de sosyal düzlemde, İslam'ın yayılması sürecindeki zorlukları ve Müslümanların bu zorluklar karşısındaki duruşlarını anlamak açısından kritik öneme sahiptir.
Tevbe Suresi 29. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
Kitap | Kitap |
Cizye | Cizye |
Savaş | Savaş |
İman | İnanmak |
Haram | Yasak |
El | Eller |
Küçülmek | Boyun eğmek |
Tanınmamak | Tanımamak |
Ayetin tecvid açısından dikkat çeken noktaları arasında idgam ve med kuralları yer almaktadır. Med, uzun okunuş gerektiren kelimelerde, özellikle harflerin yan yana gelmesi durumunda belirgin bir şekilde vurgulanır. Ayrıca ayette geçen bazı kelimelerin idgamsız okunması, doğru anlamı kavramak açısından önem taşır.
Tevbe Suresi 29. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
Kitap | Kitap | 213 |
Cizye | Cizye | 9 |
Savaş | Savaş | 36 |
Ayet içerisinde geçen 'kitap', 'cizye' ve 'savaş' kelimeleri, Kur'an-ı Kerim'de farklı bağlamlarla sıkça tekrar eden kelimelerdir. 'Kitap', genel anlamıyla ilahi vahyi temsil etmesi açısından önemlidir. 'Cizye' kelimesi ise, İslam tarihinde belirli müslüman olmayan toplulukların ödemesi gereken vergi anlamında kullanılırken, 'savaş' kelimesi ise, Müslümanların kendi inançlarını koruma ve yayma çabalarının bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Bu kelimelerin sık kullanımı, İslam toplumu için savaş ve barış konularının ne kadar merkezi bir yere sahip olduğunu göstermektedir.
Kitap
213
Savaş
36
Cizye
9
Tevbe Suresi 29. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | savaşın cizye vermeye razı olup bizzat kendi elleriyle | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle | Geleneksel |
Elmalılı Hamdi Yazır | alçalmış oldukları halde | Edebi |
Mehmet Okuyan | küçülerek elden (peşin) cizye | Modern |
Ömer Nasuhi Bilmen | zeliller olarak kendi elleriyle | Geleneksel |
Süleyman Ateş | küçül(üp boyun eğ) | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | küçük düşüp o cezayı | Açıklayıcı |
Yaşar Nuri Öztürk | boyun eğerek kendi elleriyle | Modern |
İncelenen mealler arasında ortak ifadeler genellikle cizye vermek ve boyun eğmek ile ilgilidir. Bu ifadeler, ayetin ana mesajını ve anlamını taşırken, çoğu mealde benzer şekilde kullanılmaktadır. Ancak, metinlerde belirgin farklılıklar da dikkat çekmektedir. Örneğin, 'küçülerek' ve 'alçalmış olarak' gibi ifadeler, cümledeki önemli duygusal tonlamayı farklı biçimlerde yansıtmaktadır. Bu farklılıklar, dilsel olarak eş anlamlı olmalarına rağmen, okuyucunun metindeki duygusal yoğunluğu farklı algılamasına neden olabilir. Ayrıca, 'savaş' eyleminin anlatımı farklı meallerde değişiklik göstermektedir. Bazı meallerde daha sert bir ifade kullanılırken, diğerlerinde açıklayıcı bir dil tercih edilmiştir. Bu durum, meallerin edebi ve dilsel tonlarına göre değişiklik göstermesinin bir sonucudur.