Tevbe Suresi 30. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Yahudiler, Uzeyr, Allah'ın oğludur dedi, Nasraniler de Mesih, Allah'ın oğludur dedi. Bu söz, onların uydurup ağızlarına aldıkları bir söz. Daha önce kafir olanların sözlerini taklit etmedeler, hay Allah kahredesiler, nasıl da yalana kapılıyorlar, batıla uyuyorlar. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Yahudiler, “Üzeyr, Allah’ın oğludur” dediler. Hıristiyanlar ise, “İsa Mesih, Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkâr etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah, onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar! |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Yahudiler, "Uzeyir Allah'ın oğlu" dediler, Hıristiyanlar da "Mesih Allah'ın oğlu", dediler. Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sözlerdir. Daha önce inkâra sapmış olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da saptırıyorlar! |
Mehmet Okuyan Meali | (Bazı) yahudiler, “Üzeyir Allah’ın oğludur.” demişlerdi. (Bazı) hristiyanlar da “[Mesih] (İsa) Allah’ın oğludur.” demişlerdi. Bu, onların ağızlarındaki (anlamsız) sözleridir. (Sözlerini) daha önce kâfir olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da (gerçeklerden) döndürülüyorlar! |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve Yahudiler dediler ki: «Üzeyr, Allah'ın oğludur.» Nasrâniler de dedi ki: «Mesih, Allah'ın oğludur.» Bu, onların ağızlarıyla söyledikleri lakırdılardır. Evvelce kâfir olanların lakırdılarına benzetiyorlar. Allah Teâlâ kendilerini kahretsin! Nasıl (Hak'tan) çevriliyorlar. |
Süleyman Ateş Meali | Yahudiler: "Uzeyr, Allah'ın oğludur." dediler. Hıristiyanlar da: "Mesih Allah'ın oğludur." dediler. Bu, onların ağızlariyle geveledikleri sözleridir. (Sözlerini), önceden inkar etmiş(olan müşrik)lerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da (haktan batıla) çevriliyorlar!? |
Süleymaniye Vakfı Meali | Yahudiler; “Üzeyir Allah’ın oğludur" dediler. Hristiyanlar da "Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bunlar, onların dillerine doladıkları (boş) sözlerdir. Önceki kafirlerle aynı ağzı kullanıyorlar. Allah kahretsin onları! Bu iftiraya nereden sürükleniyorlar? |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Yahudiler: "Uzeyr, Allah'ın oğludur." dediler; Hıristiyanlar da: "Mesih, Allah'ın oğludur." dediler. Kendi ağızlarının sözüdür bu. Kendilerinden önce inkâr edenlerin sözlerine benzetme yapıyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da yüz geri çevriliyorlar! |
Tevbe Suresi 30. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Tevbe |
Sure Numarası | 9 |
Ayet Numarası | 30 |
Sure Türü | Medeni |
Bulunduğu Cüz | 11 |
Kur'an Sayfası | 217 |
Toplam Harf Sayısı | 240 |
Toplam Kelime Sayısı | 49 |
Tevbe Suresi, Medine döneminde inmiş olup, Müslüman toplumu ve onların karşılaştığı toplumsal ve siyasi meseleler üzerine yoğunlaşmaktadır. Genel olarak bu sure, düşmanlarla olan ilişkileri, Müslümanların inançlarının toplumsal yansımalarını ve savaşlarla ilgili konuları ele alır. Tevbe Suresi'nde yer alan 30. ayet, Yahudi ve Hristiyanların Allah'a atfettikleri bazı yanlış inançları ve bunların vurgularını içeren bir eleştiridir. Bu ayet, özellikle Yahudi ve Hristiyan toplumlarının, kendi dinî figürlerini ilahlaştırma eğilimlerine dikkat çekmekte ve bu tür söylemlerin geçmişte inkâr eden toplumlarla olan benzerliklerinden bahsetmektedir. Ayette geçen 'Uzeyr' ve 'Mesih', bu iki dinin önemli sembolleri arasında yer almaktadır ve bu ifadeler, belirli bir toplumsal bağlama oturtulmuş bir eleştiriyi içermektedir. Bu bağlamda, ayet, Müslümanlar için bir uyarı niteliği taşımakta ve inançlarının sağlamlaştırılması gerektiğine işaret etmektedir. Ayrıca, Allah'ın bu yanlış inançlara karşı duyduğu öfke ve bu tür inançların yanlışlığı, ayette vurgulanan önemli noktalardır. Sonuç olarak, Tevbe Suresi 30. ayet, inanç ve din anlayışı bakımından derin bir eleştiriyi beraberinde getirmekte ve dinî inançların nasıl şekillendiği üzerine düşündürmektedir.
Tevbe Suresi 30. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
يَهُودَ | Yahudiler |
مَسِيحَ | Mesih |
ابْنُ | Oğlu |
قَالُوا | Dediler |
لَكَ أَزَامٌ | Ağızlarındaki |
Ayetin bazı yerlerinde idgam ve med kuralları bulunmaktadır. Örneğin, 'قَالُوا' kelimesinde 'ق' harfi 'ا' harfi ile med kuralına tabidir. Ayrıca, bazı kelimelerde idgam (bir harfin diğerine katılması) durumları da vardır.
Tevbe Suresi 30. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
يَهُودَ | Yahudiler | 25 |
مَسِيحَ | Mesih | 10 |
قَالُوا | Dediler | 45 |
Yukarıda belirtilen kelimeler, Kur'an'da sıkça geçmektedir. 'يَهُودَ' kelimesi, Yahudi toplumunun dinî ve sosyal özelliklerini tartışmak için gerekli bir referans noktası olarak sıkça kullanılır. 'مَسِيحَ' kelimesi, Hristiyanlıkla ilgili tartışmalarda önemli bir yere sahiptir ve bu nedenle ayetlerde sıkça yer bulur. 'قَالُوا' kelimesi ise, konuşma veya ifade biçimlerini tanımlamak için kullanılan genel bir terimdir ve Kur'an'daki diyalojik yapıların da bir parçasıdır. Bu kelimelerin sıklığı, dinî metinlerde sosyal ve dinî kimliklerin nasıl inşa edildiğini göstermektedir.
قَالُوا
45
يَهُودَ
25
مَسِيحَ
10
Tevbe Suresi 30. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Bu söz, onların uydurup ağızlarına aldıkları bir söz. | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | Bu, onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. | Açıklayıcı |
Elmalılı Hamdi Yazır | Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sözlerdir. | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | (Sözlerini) daha önce kâfir olanların sözlerine benzetiyorlar. | Açıklayıcı |
Ömer Nasuhi Bilmen | Bu, onların ağızlarıyla söyledikleri lakırdılardır. | Geleneksel |
Süleyman Ateş | Bu, onların ağızlarıyla geveledikleri sözleridir. | Edebi |
Süleymaniye Vakfı | Bunlar, onların dillerine doladıkları (boş) sözlerdir. | Modern |
Yaşar Nuri Öztürk | Kendi ağızlarının sözüdür bu. | Modern |
Tabloda görüldüğü gibi, meallerdeki ortak ifadeler arasında, 'onların ağızlarıyla söyledikleri' ve 'sözler' gibi ifadeler ön plana çıkmaktadır. Bu ifadeler, Yahudi ve Hristiyanların iddialarının abartıldığına ve gerçeği yansıtmadığını vurgulamak amacıyla seçilmiştir. Ancak, ifadelerin dilsel tonları arasında farklılıklar mevcuttur. Örneğin, Elmalılı Hamdi Yazır ve Ömer Nasuhi Bilmen'in mealleri daha gelenekseldir; Diyanet İşleri ve Mehmet Okuyan ise daha açıklayıcı bir dil kullanmayı tercih etmektedir. Süleyman Ateş'in meali ise daha edebi bir dille yazılmıştır. Bu farklılıklar, meal sahiplerinin kendi üslup ve anlayışlarına göre değişen bir yaklaşımı yansıtır.