Tevbe Suresi 64. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Münafıklar, yüreklerindekini haber verecek bir surenin indirilmesinden ürkmekle beraber alay da ederler. De ki: Alay edin bakalım, şüphe yok ki Allah, ürküp çekindiğinizi meydana çıkaracaktır. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Münafıklar, kalplerinde olan şeyleri, yüzlerine karşı açıkça haber verecek bir sûrenin üzerlerine indirilmesinden çekinirler. De ki: “Siz alay ede durun! Allah, çekindiğiniz o şeyi ortaya çıkaracaktır.” |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Münafıklar, kalblerindekileri bütünüyle haber verecek bir sûrenin tepelerine inmesinden çekinirler. De ki, alay edip durun bakalım, Allah o sizin çekindiğiniz şeyi kesinlikle ortaya çıkaracaktır. |
Mehmet Okuyan Meali | O münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine bildirecek bir surenin onlara (müminlere) indirilmesinden çekinirler. De ki: “Siz alay edin (bakalım)! Şüphesiz ki Allah çekindiğiniz şeyi ortaya çıkaracaktır.” |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Münafıklar, üzerlerine bir sûre indirilip de onlara kalplerinde olanı açıkça haber vereceğinden korkarlar. De ki: «Siz istihzâda bulunup durunuz. Şüphesiz ki Allah Teâlâ sizin, çekinir olduğunuz şeyi açığa çıkarıcıdır.» |
Süleyman Ateş Meali | Münafıklar, kendileri hakkında, kalblerinde bulunanı kendilerine haber verecek bir surenin indirileceğinden çekiniyorlar. De ki; "Siz alay edin, Allah çekindiğiniz şeyi ortaya çıkaracaktır. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Münafıklar(ikiyüzlüler), içlerindekini kendilerine bildirecek bir surenin indirilmesinden endişe duyarlar. De ki “Siz hafife alın bakalım. Allah, endişelendiğiniz her şeyi ortaya koyacaktır.” |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | İkiyüzlüler, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir surenin tepelerine inmesinden çekinir dururlar. De ki: "Siz alay edin! Allah, o çekinip durduklarınızı ortaya çıkaracaktır." |
Tevbe Suresi 64. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Tevbe |
Sure Numarası | 9 |
Ayet Numarası | 64 |
Sure Türü | Medeni |
Bulunduğu Cüz | 11 |
Kur'an Sayfası | 218 |
Toplam Harf Sayısı | 135 |
Toplam Kelime Sayısı | 32 |
Tevbe Suresi, İslam toplumunun sosyal ve siyasi meselelerine dair önemli bilgiler içeren bir Medeni sure olarak kabul edilir. Mekke döneminden sonra, Medine'deki Müslüman toplumu hedef alan münafıklara ve onların faaliyetlerine karşı dikkat çekici bir biçimde yazılmıştır. Ayet, münafıkların içlerindeki düşüncelerin ve kalplerindeki niyetlerin Allah tarafından bilindiğini vurgulamakta ve bu durumdan duydukları korkuyu dile getirmektedir. Münafıkların, kalplerindeki durumların açığa çıkmasından çekinmeleri, İslami toplumda inancın ve samimiyetin önemini yeniden tasdik etmektedir. Bu surede, münafıkların alaycı tavırlarına karşı bir uyarı niteliği taşıyan bu ayet, onların içsel korkularını açığa vurarak, Allah’ın her şeyi bildiği gerçeğini hatırlatmaktadır. Ayrıca, bu ayet, münafıkların düşmanca tutumlarına karşı Müslümanları uyararak, dayanışma ve birlik içinde olmaları gerektiğini de ifade etmektedir. Tevbe Suresi, Müslümanların zaman içinde karşılaşabilecekleri içten ve dıştan gelen tehditlere karşı nasıl bir tutum sergilemeleri gerektiği konusunda birçok ders ve öğüt içermektedir.
Tevbe Suresi 64. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
مُنَافِقُونَ | Münafıklar |
قُلُوبُهُمْ | Kalpleri |
سُورَةً | Süre |
يَسْتَهْزِئُونَ | Alay ediyorlar |
Ayet içerisinde 'مُنَافِقُونَ' kelimesi münafıkları tanımlar. 'قُلُوبُهُمْ' ise bu münafıkların içindeki duygusal durumu ifade eder. 'سُورَةً' kelimesi, indirilmiş olan ayetleri veya süreyi belirtir. Ayrıca tecvid kuralları açısından, 'مُنَافِقُونَ' kelimesinde idgam bulunmaktadır; 'يَسْتَهْزِئُونَ' kelimesinde ise med bulunmaktadır.
Tevbe Suresi 64. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
مُنَافِقُونَ | Münafıklar | 34 |
قُلُوبُ | Kalpler | 16 |
سُورَةً | Süre | 10 |
Ayet içinde geçen kelimeler, Kur'an'da çeşitli bağlamlarda sıkça kullanılmakta. 'مُنَافِقُونَ' kelimesi, münafıkların özelliklerini ve onların toplum içindeki olumsuz etkilerini vurgulamak için önemli bir yere sahiptir. 'قُلُوبُ' kelimesi ise insanın içsel durumunu, duygularını ve niyetlerini simgeliyor; bu bağlamda insan davranışlarının anlaşılması açısından kritik bir terim. 'سُورَةً' kelimesi de Kur'an'ın ayetleri arasında önemli bir rol oynuyor, çünkü sureler inanç ve öğreti bakımından insanlara rehberlik etmektedir.
مُنَافِقُونَ
34
قُلُوبُ
16
سُورَةً
10
Tevbe Suresi 64. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Münafıklar, yüreklerindekini haber verecek bir surenin indirilmesinden ürkmekle beraber alay da ederler. | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | Münafıklar, kalplerinde olan şeyleri, yüzlerine karşı açıkça haber verecek bir sûrenin üzerlerine indirilmesinden çekinirler. | Geleneksel |
Elmalılı Hamdi Yazır | Münafıklar, kalblerindekileri bütünüyle haber verecek bir sûrenin tepelerine inmesinden çekinirler. | Açıklayıcı |
Mehmet Okuyan | O münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine bildirecek bir surenin onlara indirilmesinden çekinirler. | Modern |
Ömer Nasuhi Bilmen | Münafıklar, üzerlerine bir sûre indirilip de onlara kalplerinde olanı açıkça haber vereceğinden korkarlar. | Geleneksel |
Süleyman Ateş | Münafıklar, kendileri hakkında, kalblerinde bulunanı kendilerine haber verecek bir surenin indirileceğinden çekiniyorlar. | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | Münafıklar(ikiyüzlüler), içlerindekini kendilerine bildirecek bir surenin indirilmesinden endişe duyarlar. | Modern |
Yaşar Nuri Öztürk | İkiyüzlüler, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir surenin tepelerine inmesinden çekinir dururlar. | Edebi |
Ayet ile ilgili mealler incelendiğinde, 'münafıklar' ve 'kalplerinde olan' ifadelerinin çoğu mealde ortak olarak belirtildiği görüldü. Bu ifadelerin tercih edilmesinin nedeni, bu kavramların Kur'an'da önemli bir yere sahip olması ve münafıkların ruh halini açığa çıkarmasıdır. Diğer yandan, bazı meallerde 'çekinmek', 'korkmak' veya 'endişe duymak' gibi farklı ifadelerin kullanıldığı dikkat çekmektedir. Bu farklılık, dil açısından anlamda hafif nüanslar yaratmakta; ancak temel anlamda bir eş anlamlılık söz konusudur. Bazı meallerde daha edebi ve açıklayıcı bir dil kullanılırken, diğerlerinde daha geleneksel bir ifade tarzı tercih edilmiştir. Bu durum, meal sahiplerinin kişisel üslup ve anlatım tarzlarının bir yansıması olarak değerlendirilebilir.