Âl-i İmrân Suresi 91. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Gerçekten de, kafir olanlar ve kafir olarak ölenler yok mu, kurtulmak için dünya dolusu altın feda etseler makbule geçmez, hiçbiri kurtulmaz, onlaradır elemli bir azap ve onlara bir tek yardımcı bile yoktur. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Şüphesiz inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, dünya dolusu altını fidye verseler bile bu, hiçbirisinden asla kabul edilmeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Muhakkak ki inkâr edenler ve kâfir oldukları halde de ölenler, yeryüzü dolusu altın fidye verseler bile hiç birisinden asla kabul edilmeyecektir. İşte dayanılmaz azab onlar içindir. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur. |
Mehmet Okuyan Meali | Şüphesiz ki inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya -dünya dolusu altını fidye olarak verse bile- (bu fidye) hiçbirinden asla kabul edilmeyecektir. Onlar için elem verici bir azap vardır; onların yardımcıları da yoktur. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Şüphesiz o kimseler ki, kâfir oldular ve Kâfirler oldukları halde öldüler, artık onların hiçbirinden yeryüzü dolusu altın feda edecek olsa elbette kabul edilmeyecektir. İşte onlar için elîm bir azap vardır. Ve onlar için yardımcılardan bir kimse yoktur. |
Süleyman Ateş Meali | İnkar edip kafir olarak ölenler, dünya dolusu altın fidye vermiş olsa dahi hiçbirinden kabul edilmeyecektir. Onlar için acı bir azab vardır ve onların hiçbir yardımcıları yoktur! |
Süleymaniye Vakfı Meali | (İnandıktan sonra) Kâfir olan ve kâfir olarak ölenlerden biri, yeryüzünü dolduracak kadar altını fidye verebilecek olsa kabul edilmez. Onların hak ettiği acıklı bir azaptır. Onlara yardım edecek bir kimse de olmaz. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Gerçeği örtüp de küfre sapmış olarak ölenlere gelince, onların her biri kendini kurtarmak için dünya dolusu altın verse de asla kabul edilmeyecektir. Korkunç bir azap vardır onlar için. Hiçbir yardımcıları olmayacaktır. |
Âl-i İmrân Suresi 91. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Âl-i İmrân |
Sure Numarası | 3 |
Ayet Numarası | 91 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 3 |
Kur'an Sayfası | 103 |
Toplam Harf Sayısı | 140 |
Toplam Kelime Sayısı | 29 |
Âl-i İmrân Suresi, Mekke döneminde inmiş olup, İslam'ın temel inançları ve ahlaki değerleri üzerine yoğunlaşır. 91. ayet, inkâr edenlerin ve kâfir olarak ölenlerin son durumunu ele alır. Bu ayet, dinin reddedilmesi ve sonrasında pişmanlık duymanın faydasızlığını vurgular. Ayetin bağlamı, dünya hayatının geçiciliği ve ahiretteki sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Kâfirlerin, ahirette kurtuluş sağlamak için sahip oldukları tüm maddi değerleri harcamalarının bile yeterli olmayacağını belirtir. Bu bağlamda, ayet, müminlerin inançlarını sağlam tutmalarının ve Allah’a yönelmelerinin önemini pekiştirir. İnkarın sonuçları ve ahiretteki azap korkusu, bu ayetle birlikte okuyucuya derin bir mesaj iletilir. Ayet, aynı zamanda toplumsal adaletsizliklere ve inkarcılığa karşı bir duruş sergileyerek, insanları doğru yola yönlendirme amacı taşır.
Âl-i İmrân Suresi 91. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
كَافِرٌ | kâfir |
فِدْيَةٌ | fidye |
عَذَابٌ | azap |
مَعُونَةٌ | yardımcı |
عَلَامَةٌ | belirti |
Ayet içerisinde geçen kelimeler arasında med ve idgam gibi tecvid kuralları bulunmaktadır. 'كَافِرٌ' kelimesindeki 'kâfir' sözcüğündeki 'kaf' harfi med ile uzatılarak okunabilir. Ayrıca, 'مَعُونَةٌ' kelimesindeki 'mim' harfi, kendisinden sonra gelen 'alif' harfiyle idgam yapılabilir.
Âl-i İmrân Suresi 91. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
كَافِرٌ | kâfir | 40 |
فِدْيَةٌ | fidye | 6 |
عَذَابٌ | azap | 54 |
Kur'an'da geçen kelimelerden 'كَافِرٌ' terimi oldukça sık kullanılır. Bu kelime, inkar edenlerin durumu hakkında uyarılarda bulunmak ve onların sonucunu açıklamak için önemlidir. 'فِدْيَةٌ' kelimesi ise, fidye kavramını, özellikle bu ayette geçen bağlamda, inkarcıların ahirette kurtuluş için harcamaları gereken maddi değerleri simgeler. 'عَذَابٌ' kelimesi ise, genel olarak ahiretteki azap kavramını ifade eder ve bu kavramın sıkça vurgulanması, inanç ve ahlak açısından önemlidir.
عَذَابٌ
54
كَافِرٌ
40
فِدْيَةٌ
6
Âl-i İmrân Suresi 91. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | kurtulmak için dünya dolusu altın feda etseler | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | dünya dolusu altını fidye verseler bile | Geleneksel |
Elmalılı Hamdi Yazır | yeryüzü dolusu altın fidye verseler bile | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | dünya dolusu altını fidye olarak verse bile | Açıklayıcı |
Ömer Nasuhi Bilmen | yeryüzü dolusu altın feda edecek olsa | Geleneksel |
Süleyman Ateş | dünya dolusu altın fidye vermiş olsa dahi | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | yeryüzünü dolduracak kadar altını fidye verebilecek olsa | Açıklayıcı |
Yaşar Nuri Öztürk | dünya dolusu altın verse de asla kabul edilmeyecektir | Açıklayıcı |
Yukarıda sunulan tabloda, farklı meallerde ortak kullanılan ifadeler ve ifadelerin tonları belirtildi. 'Dünya dolusu altın fidye verseler bile', 'kurtulmak için dünya dolusu altın feda etseler' ve 'yeryüzü dolusu altın fidye verseler bile' gibi ifadeler, çoğu mealde benzer anlamları taşımaktadır. Bu ifadeler, inkar edenlerin kurtuluşu için maddi değerlerin yetersizliğini vurgulamakta ve ahiretteki sonuçları için bir uyarı niteliği taşımaktadır. Mealler arasındaki dilsel farklılıklar, bazı ifadelerin açıklayıcı ya da geleneksel tonlar taşıması ile kendini göstermektedir. Örneğin, 'kurtulmak için dünya dolusu altın feda etseler' ifadesi, daha edebi bir dil kullanırken, 'dünya dolusu altın fidye verseler bile' ifadesi daha doğrudan bir anlatım sunar. Bu farklılıklar, mealler arasında anlamda ciddi değişiklikler yaratmamaktadır ancak ifade tarzı ve dilsel yapı bakımından farklılıklar gözlemlenmektedir.