Âl-i İmrân Sûresi 91. Ayet
اِنَّ
الَّذ۪ينَ
كَفَرُوا
وَمَاتُوا
وَهُمْ
كُفَّارٌ
فَلَنْ
يُقْبَلَ
مِنْ
اَحَدِهِمْ
مِلْءُ
الْاَرْضِ
ذَهَباً
وَلَوِ
افْتَدٰى
بِه۪ۜ
اُو۬لٰٓئِكَ
لَهُمْ
عَذَابٌ
اَل۪يمٌ
وَمَا
لَهُمْ
مِنْ
نَاصِر۪ينَ۟
٩١
İnne-lleżîne keferû vemâtû vehum kuffârun felen yukbele min ehadihim mil-u-l-ardi żeheben velevi-ftedâ bih(i)(k) ulâ-ike lehum ‘ażâbun elîmun vemâ lehum min nâsirîn(e)
Âl-i İmrân Suresi 91. Ayet Meâlleri

Âl-i İmrân Suresi 91. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Âl-i İmrân |
Sure Numarası | 3 |
Ayet Numarası | 91 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 3 |
Kur'an Sayfası | 103 |
Toplam Harf Sayısı | 140 |
Toplam Kelime Sayısı | 29 |
Âl-i İmrân Suresi, Mekke döneminde inmiş olup, İslam'ın temel inançları ve ahlaki değerleri üzerine yoğunlaşır. 91. ayet, inkâr edenlerin ve kâfir olarak ölenlerin son durumunu ele alır. Bu ayet, dinin reddedilmesi ve sonrasında pişmanlık duymanın faydasızlığını vurgular. Ayetin bağlamı, dünya hayatının geçiciliği ve ahiretteki sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Kâfirlerin, ahirette kurtuluş sağlamak için sahip oldukları tüm maddi değerleri harcamalarının bile yeterli olmayacağını belirtir. Bu bağlamda, ayet, müminlerin inançlarını sağlam tutmalarının ve Allah’a yönelmelerinin önemini pekiştirir. İnkarın sonuçları ve ahiretteki azap korkusu, bu ayetle birlikte okuyucuya derin bir mesaj iletilir. Ayet, aynı zamanda toplumsal adaletsizliklere ve inkarcılığa karşı bir duruş sergileyerek, insanları doğru yola yönlendirme amacı taşır.
Âl-i İmrân Suresi 91. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
كَافِرٌ | kâfir |
فِدْيَةٌ | fidye |
عَذَابٌ | azap |
مَعُونَةٌ | yardımcı |
عَلَامَةٌ | belirti |
Ayet içerisinde geçen kelimeler arasında med ve idgam gibi tecvid kuralları bulunmaktadır. 'كَافِرٌ' kelimesindeki 'kâfir' sözcüğündeki 'kaf' harfi med ile uzatılarak okunabilir. Ayrıca, 'مَعُونَةٌ' kelimesindeki 'mim' harfi, kendisinden sonra gelen 'alif' harfiyle idgam yapılabilir.
Âl-i İmrân Suresi 91. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
كَافِرٌ | kâfir | 40 |
فِدْيَةٌ | fidye | 6 |
عَذَابٌ | azap | 54 |
Kur'an'da geçen kelimelerden 'كَافِرٌ' terimi oldukça sık kullanılır. Bu kelime, inkar edenlerin durumu hakkında uyarılarda bulunmak ve onların sonucunu açıklamak için önemlidir. 'فِدْيَةٌ' kelimesi ise, fidye kavramını, özellikle bu ayette geçen bağlamda, inkarcıların ahirette kurtuluş için harcamaları gereken maddi değerleri simgeler. 'عَذَابٌ' kelimesi ise, genel olarak ahiretteki azap kavramını ifade eder ve bu kavramın sıkça vurgulanması, inanç ve ahlak açısından önemlidir.
عَذَابٌ
54
كَافِرٌ
40
فِدْيَةٌ
6
Âl-i İmrân Suresi 91. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | kurtulmak için dünya dolusu altın feda etseler | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | dünya dolusu altını fidye verseler bile | Geleneksel |
Elmalılı Hamdi Yazır | yeryüzü dolusu altın fidye verseler bile | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | dünya dolusu altını fidye olarak verse bile | Açıklayıcı |
Ömer Nasuhi Bilmen | yeryüzü dolusu altın feda edecek olsa | Geleneksel |
Süleyman Ateş | dünya dolusu altın fidye vermiş olsa dahi | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | yeryüzünü dolduracak kadar altını fidye verebilecek olsa | Açıklayıcı |
Yaşar Nuri Öztürk | dünya dolusu altın verse de asla kabul edilmeyecektir | Açıklayıcı |
Yukarıda sunulan tabloda, farklı meallerde ortak kullanılan ifadeler ve ifadelerin tonları belirtildi. 'Dünya dolusu altın fidye verseler bile', 'kurtulmak için dünya dolusu altın feda etseler' ve 'yeryüzü dolusu altın fidye verseler bile' gibi ifadeler, çoğu mealde benzer anlamları taşımaktadır. Bu ifadeler, inkar edenlerin kurtuluşu için maddi değerlerin yetersizliğini vurgulamakta ve ahiretteki sonuçları için bir uyarı niteliği taşımaktadır. Mealler arasındaki dilsel farklılıklar, bazı ifadelerin açıklayıcı ya da geleneksel tonlar taşıması ile kendini göstermektedir. Örneğin, 'kurtulmak için dünya dolusu altın feda etseler' ifadesi, daha edebi bir dil kullanırken, 'dünya dolusu altın fidye verseler bile' ifadesi daha doğrudan bir anlatım sunar. Bu farklılıklar, mealler arasında anlamda ciddi değişiklikler yaratmamaktadır ancak ifade tarzı ve dilsel yapı bakımından farklılıklar gözlemlenmektedir.
Âl-i İmrân Sûresi 91. Ayet ile Bağlantılı Diğer Ayetler
Kendilerine bir ibadet yaptığı dönem itibarıyla kıyamet günü amelleri bir şey ifade etmeyecek olanlar, sonradan sapıtarak Cehennem'e gireceklerdir.
- Bakara Suresi 177. Ayet: Bu ayette de doğru iman ve amellerin birleşimi vurgulanmakta, yalnızca ibadetlerin yeterli olmadığı ifade edilmektedir.
- İsrâ Sûresi 15. Ayet: Bu ayet insanlar için amellerinin sonucu olduğunu belirtir; kişinin amelleri ne kadar doğru ve yerinde olursa olsun, kişi doğru yolda değilse sonuçları ağır olacaktır.
- Nisâ Sûresi 123. Ayet: Burada da yüceltilen kimselerin, sadece Allah’a inananlardan oluştuğu ve Allah’a inananların amellerinin önemine değinilmektedir.
Bu ayet ve ilişkili ayetler, sadece ibadetin değil, aynı zamanda inancın ve amellerin önemi üzerinde durmaktadır. İyi niyetle dahi olsa, yanlış yolda ilerleyenlerin, yaptıkları ibadetlerin bir fayda sağlamayacağına işaret eder. Doğru bir inanç ve bu inançla harmanlanmış ameller, insanı kurtuluşa götürür.
Okumak istediğin ayeti seç