الْقَارِعَةِ

Karia Suresi 9. Ayet

فَاُمُّهُ

هَاوِيَةٌۜ

٩

Fe-ummuhu hâviye(tun)

İşte onun anası (varacağı yer) Hâviye'dir.

Surenin tamamını oku

Karia Suresi 9. Ayet Meâlleri

Meâller
Meâl Sahibiİfade
Abdulbaki Gölpınarlı MealiOnun, ana kucağı gibi sığınacak yeri, ana yurdu, cehennem uçurumudur.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)İşte onun anası (varacağı yer) Hâviye’dir.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali8,9. Kimin tartıları hafif gelirse, onun anası da (varacağı yer, sığınacağı durağı) hâviye (uçurum)dır.
Mehmet Okuyan Meali8,9. Terazi(de sevap)ları hafif olana gelince, işte onun anası (yeri) [Hâviye]’dir.
Ömer Nasuhi Bilmen MealiOnun anası (sığınacağı yer) Hâviye'dir.
Süleyman Ateş MealiOnun anası (bağrına atılacağı) haviye(uçurum)dur.
Süleymaniye Vakfı MealiOnun anası Haviye olur.
Yaşar Nuri Öztürk MealiAnası, Hâviye'dir.

Karia Suresi 9. Ayet Hakkında Genel Bilgiler

Genel Bilgiler
SureKaria
Sure Numarası101
Ayet Numarası9
Sure TürüMekki
Bulunduğu Cüz30
Kur'an Sayfası601
Toplam Harf Sayısı53
Toplam Kelime Sayısı10

Karia Suresi, kıyamet gününün tasvirini ve insanların yaptıklarının tartılacağı bir günü müjdeleyen bir Mekki sure olarak bilinir. Kur’an’ın 101. suresi olan Karia, 'Çöküş' veya 'Şiddetli gürültü' anlamına gelir. Bu surede, kıyamet sonrası insanların amellerinin tartılacağı ve bu tartıların sonucunda insanların iyi veya kötü bir sona ulaşacağı anlatılır. Ayet 9, bu bağlamda, teraziye dayanan bir metaforla insanların cehennem ile olan ilişkisini ifade eder. Burada, amelleri hafif gelenlerin gideceği yerin 'Hâviye' olduğu belirtilir. Hâviye, derin bir çukur veya uçurum anlamına gelir, bu da cehennemin betimlemesidir. Bu sure, hem ahlaki dersler vermekte hem de insanları sorumluluk almaya teşvik etmektedir. Ayetin genel içeriği, insanların davranışlarının sonuçlarıyla yüzleşecekleri bir günün kaçınılmaz olduğunu vurgulamaktadır.

Karia Suresi 9. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:

Dil bilgisi açıklamaları
KelimeTemel Anlamı
أُمَّهُAnası
حَاوِيَةٌHâviye, uçurum
مَوْضِعًاYeri, sığınacağı

Ayetin dilinde yer alan bazı kelimelerin Arapça kökeni ve anlamı, genel olarak ayetin mesajını destekler niteliktedir. Örneğin, 'أُمَّهُ' (Anası) kelimesi, bir şeyin özünü ya da ana kaynağını ifade ederken, 'حَاوِيَةٌ' (Hâviye) kelimesi cehennemin derin çukurunu temsil eder. Bu kelimeler, ayetin genel bağlamındaki korkutucu sonu pekiştirir. Ayette ayrıca, med ve idgam gibi tecvid kurallarına dikkat edilmiştir.

Karia Suresi 9. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:

İstatiksel bilgiler
KelimeTemel AnlamıKur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı
أُمَّهُAnası5
حَاوِيَةٌHâviye7
مَوْضِعًاYeri3

Ayet içinde geçen kelimeler, Kur'an'da belirli bir sıklıkla yer alıyor. 'أُمَّهُ' kelimesi, birçok ayette bir şeyin kökü ya da ana kaynağı anlamında kullanılırken, 'حَاوِيَةٌ' kelimesi özellikle cehennemin kötü konumunu ifade ettiği için sıkça geçiyor. Bu kelimelerin kullanımı, insanların sonlarının iyi veya kötü olabileceğini anlatırken, cehennem ile ilgili tasvirlerin güçlendirilmesine de yardımcı olmaktadır.

حَاوِيَةٌ

7

أُمَّهُ

5

مَوْضِعًا

3

Kelimelerin Kur'an'da geçiş grafiği

Karia Suresi 9. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:

Ayetin meallerindeki dilsel farklılıklar
Meal SahibiKullanılan İfadeDilsel Tonu
Abdulbaki Gölpınarlıana kucağı gibi sığınacak yeriAçıklayıcı
Diyanet İşlerianası (varacağı yer) Hâviye’dirGeleneksel
Elmalılı Hamdi Yazıronun anası da (varacağı yer, sığınacağı durağı) hâviye (uçurum)dırAçıklayıcı
Mehmet Okuyanonun anası (yeri) [Hâviye]’dirModern
Ömer Nasuhi BilmenOnun anası (sığınacağı yer) Hâviye'dirGeleneksel
Süleyman Ateşonun anası (bağrına atılacağı) haviye(uçurum)durAçıklayıcı
Süleymaniye VakfıOnun anası Haviye olurModern
Yaşar Nuri ÖztürkAnası, Hâviye'dirSade

Mealler arasında ortak olan birkaç ifade ve kelime, genel anlamda ayetin mesajını pekiştirmek için tercih edilmiştir. 'Anası' ve 'Hâviye' kelimeleri çoğu mealde yer bulurken, 'sığınacağı yer' ifadesi de özellikle açıklayıcı olan meallerde sıkça karşımıza çıkmaktadır. Diyanet İşleri ve Elmalılı Hamdi Yazır'ın meallerinde daha geleneksel bir dil kullanılırken, Mehmet Okuyan ve Süleyman Ateş gibi modern meallerde ise daha sade ve anlaşılır bir dil tercih edilmiştir. Bu durum, farklı okuyucu kitlelerine hitap etme çabası olarak görülebilir. Bununla birlikte, bazı ifadelerdeki farklılıklar anlam açısından ciddi farklılıklar yaratmazken, stil ve yaklaşım bakımından çeşitlilik göstermektedir.

Okumak istediğin ayeti seç