Nebe Suresi 40. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Şüphe yok ki biz sizi, yakın bir azapla korkutmadayız; o gün kişi, elleriyle hazırladığına bakar ve kafir de ne olurdu der, keşke toprak olaydım. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Şüphesiz biz sizi, kişinin önceden elleriyle yaptıklarına bakacağı ve inkârcının, “Keşke toprak olaydım!” diyeceği günde gerçekleşecek olan yakın bir azaba karşı uyardık. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. O gün kişi ellerinin ne takdim ettiğine bakacak ve kâfir diyecek ki: "Ah ne olaydı, ben bir toprak olaydım." |
Mehmet Okuyan Meali | Şüphesiz ki biz sizi yakın bir azap ile uyardık. O gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve kâfir (olanlar) “Ah, keşke toprak olsaydım!” diyecektir. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Şüphe yok ki Biz, sizi yakın bir azap ile korkutmuş olduk. O gün ki herkes iki elinin ne takdim etmiş olduğuna bakacaktır. Kâfir de, «Ah! Ben keşke, bir toprak olaydım,» diyecektir. |
Süleyman Ateş Meali | Biz sizi yakın bir azab ile uyardık. O gün kişi, ellerinin (yapıp) öne sürdüğü işlere bakar ve kafir: "Keşke ben, toprak olsaydım!" der. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Biz sizi böylece yakın bir azapla uyarmış olduk. O gün kişi, yaptığı her şeye bakar. Kâfir olan, “Ah, keşke toprak olsaydım !” der. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. Bir gündedir ki o, kişi kendi ellerinin önden gönderdiğine bakar ve küfre sapan şöyle der: "Keşke toprak olsaydım!" |
Nebe Suresi 40. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Nebe |
Sure Numarası | 78 |
Ayet Numarası | 40 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 30 |
Kur'an Sayfası | 578 |
Toplam Harf Sayısı | 112 |
Toplam Kelime Sayısı | 24 |
Nebe Suresi, Mekke döneminde inen bir sure olup, genel olarak ahiret inancı, kıyamet, hesap verme ve ilahi adalet temalarını işlemektedir. Surenin başında yer alan ayetler, insanlığa kıyamet gününde başlarına gelecek olan olayları haber verirken, bu olayların ciddiyetine dikkat çekmektedir. Ayet 40, özellikle ahiret hayatını ve insanların dünyadaki eylemlerinin sonuçlarını düşünmeleri gerektiğini vurgulamaktadır. Bu bağlamda, kişi o gün kendi yaptığı amellere bakarak, inkâr edenlerin bu durumdan duyacakları pişmanlık ifade edilmektedir. Surenin bu bölümü, insanları uyararak, gelecekteki azap hakkında düşündürmeyi amaçlamaktadır. Mekki bir sure olarak, inananların ruhsal ve ahlaki olarak güçlenmelerine yönelik bir rehberlik sunmaktadır. Ayetin içeriği, insanların dünyadaki eylemlerinin sonuçlarının ciddiyetini kavrayarak, ahiretteki hesap verme durumunu anlamalarına yardımcı olmayı hedefler.
Nebe Suresi 40. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
أَحَدٌ | bir |
تُرَابًا | toprak |
يَوْمَ | gün |
كَافِرٌ | inkârcı |
عَذَابٌ | azap |
Ayetin telaffuzunda dikkat edilmesi gereken temel tecvid kurallarından biri, İdgam'dır. Özellikle 'كَافِرٌ' kelimesinin ardından gelen 'يَوْمَ' kelimesi ile birleşirken, bu kelimenin sonundaki 'ن' harfi, el ile idgam edilebilir. Ayrıca 'عَذَابٌ' kelimesinde 'م' harfi, med kuralı gereği uzatılarak okunmalıdır.
Nebe Suresi 40. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
أَحَدٌ | bir | 3 |
يَوْمَ | gün | 35 |
كَافِرٌ | inkârcı | 6 |
عَذَابٌ | azap | 14 |
تُرَابًا | toprak | 2 |
Ayet içerisinde geçen kelimelere baktığımızda, 'يَوْمَ' kelimesinin en fazla geçiş sayısına sahip olduğunu görmekteyiz. Bu durum, Kur'an'da kıyamet ve ahiret günü ile ilgili pek çok anlatım ve uyarının yer aldığını gösteriyor. 'عَذَابٌ' kelimesi ise, ahiret azabının ciddiyetine dikkat çekmekte sıkça kullanılmaktadır. 'كَافِرٌ' kelimesi de, inkar edenlerin durumunu ifade etmek için önemli bir yere sahiptir. Bu kelimelerin bir arada kullanılması, ayetin ana temasını güçlendirmekte ve insanların eylemlerinin sonuçları hakkında düşünmelerini teşvik etmektedir.
يَوْمَ
35
عَذَابٌ
14
كَافِرٌ
6
أَحَدٌ
3
تُرَابًا
2
Nebe Suresi 40. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Şüphe yok ki biz sizi, yakın bir azapla korkutmadayız | Geleneksel |
Diyanet İşleri | Şüphesiz biz sizi, kişinin önceden elleriyle yaptıklarına bakacağı | Açıklayıcı |
Elmalılı Hamdi Yazır | Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | Şüphesiz ki biz sizi yakın bir azap ile uyardık. | Geleneksel |
Ömer Nasuhi Bilmen | Şüphe yok ki Biz, sizi yakın bir azap ile korkutmuş olduk. | Geleneksel |
Süleyman Ateş | Biz sizi yakın bir azab ile uyardık. | Geleneksel |
Süleymaniye Vakfı | Biz sizi böylece yakın bir azapla uyarmış olduk. | Geleneksel |
Yaşar Nuri Öztürk | Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. | Geleneksel |
Yukarıdaki tabloda incelenen mealler arasında, 'yakın bir azapla uyarma' ifadesi ortak olarak kullanılmıştır. Bu, ayetin ana temasının ne olduğunu vurgulamakta ve okuyucunun dikkatini çekmektedir. Çoğu mealde bu ifade yer almakta ve dilsel olarak geleneksel bir ton taşımaktadır. 'Şüphe yok ki' veya 'Şüphesiz biz' gibi ifadeler de, ayetin ciddiyetini artırmak amacıyla tercih edilmiştir. Bununla birlikte, Diyanet İşleri'nin meali, 'kişinin önceden elleriyle yaptıklarına bakacağı' ifadesiyle dikkat çekmektedir. Bu ifade, daha açıklayıcı bir ton taşımakta ve okuyucunun düşünmesini teşvik etmeye yönelik bir yaklaşım sergilemektedir. Ancak genel olarak, mealler arasında anlam bakımından ciddi farklılıklar gözlemlenmemektedir; aksine, çoğu meal benzer ifadeler kullanarak ayetin özünü korumaktadır.