سَبَأٍ
Sebe Suresi 45. Ayet
وَكَذَّبَ
الَّذ۪ينَ
مِنْ
قَبْلِهِمْۙ
وَمَا
بَلَغُوا
مِعْشَارَ
مَٓا
اٰتَيْنَاهُمْ
فَكَذَّبُوا
رُسُل۪ي۠
فَكَيْفَ
كَانَ
نَك۪يرِ۟
٤٥
Vekeżżebe-lleżîne min kablihim vemâ belaġû mi’şâra mâ âteynâhum fekeżżebû rusulî(s) fekeyfe kâne nekîr(i)
Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Halbuki bunlar onlara verdiğimiz şeylerin onda birine bile ulaşamamışlardır. Elçilerimi yalanladılar. Peki, beni inkar etmenin sonucu nasıl oldu!
Sebe Suresi'nin tamamını oku
Sebe Suresi 45. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı ve bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile nail olamadılar, öyle olduğu halde yalanladılar da ceza ve azabım, nasıl gelip çattı, helak etti onları. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Hâlbuki bunlar onlara verdiğimiz şeylerin onda birine bile ulaşamamışlardır. Elçilerimi yalanladılar. Peki, beni inkâr etmenin sonucu nasıl oldu! |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Hem bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine eremediler. Peygamberlerimi yalanladılar, ama beni inkâr edişin sonu nasıl oldu? |
Mehmet Okuyan Meali | Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) yalanlamışlardı. Bunlar, öncekilere verdiklerimizin (gücün) onda birine bile ulaşamamışlardı. (Önceki toplumlar da) elçilerimi yalanlamışlardı. Cezalandırmam (bak) nasıl olmuştu! |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve onlardan evvelkiler de tekzîp etmişlerdi. Halbuki onlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine ermemişlerdir. Resûllerimizi tekzîp ettiler. Artık bak, Benim (onları) inkârım nasıl oldu? |
Süleyman Ateş Meali | Bunlardan önceki(millet)ler de yalanlanmışlardı. Bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erişmemişlerdir. (Onlara o kadar ni'met verdiğim halde yine) elçilerimi yalanladılar. Ama benim de (onları) inkarım nasıl oldu, (onları nasıl mahvettim)!? |
Süleymaniye Vakfı Meali | Bunlardan öncekiler de yalana sarılmışlardı. Üstelik bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birini bile ulaşamadılar. Buna rağmen onlar da elçilerimi yalanlamışlar (kitaplarımı tanımamışlar)dı. Onları nasıl da tanınmaz hale getirdim. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Onlardan öncekiler de yalanladılar. Üstelik bunlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamadılar. Resullerimi yalanladılar. Peki, benim azabım nasıl oldu!? |
Sebe Suresi 45. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Sebe |
Sure Numarası | 34 |
Ayet Numarası | 45 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 22 |
Kur'an Sayfası | 486 |
Toplam Harf Sayısı | 161 |
Toplam Kelime Sayısı | 28 |
Sebe Suresi, Mekke döneminde inmiş bir sure olup, topluma mesajlar iletmekte ve ilahi kudretin varlığını vurgulamaktadır. Bu sure, genel olarak Allah'ın birliğini, peygamberlerin görevlerini ve insanların inkârlarının sonuçlarını ele almaktadır. Ayet 45, geçmişteki toplumların peygamberleri yalanlaması ve bunun sonuçları üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu bağlamda, ayette geçmişteki toplumların Allah'ın nimetlerine ulaşamadıkları, peygamberlerine karşı durdukları ve sonuçta ilahi azaba uğradıkları anlatılmakta. Bu durum, suredeki genel mesajı desteklemekte ve insanlara ikaz niteliği taşımaktadır. Özellikle, geçmişte yaşananların örneklendirilmesi, okuyucuya bir ders vermekte ve benzer hataların tekrarlanmaması gerektiğini vurgulamaktadır. Sure, bu tür uyarılarıyla, insanların akıllarını kullanmaları ve ilahi mesajları dikkate almaları gerektiği konusunda onları bilgilendirmektedir.
Sebe Suresi 45. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
يَكْذِبُونَ | yalanlamak |
عَذَابِي | azabım |
رُسُلِي | elçilerim |
مَا | nasıl |
مَا | ne |
Ayette 'يَكْذِبُونَ' (yalanlamak) kelimesi, yalanlama eylemini ifade ederken, 'عَذَابِي' (azabım) kelimesi ilahi cezayı temsil eder. Ayrıca 'رُسُلِي' (elçilerim) kelimesinde, peygamberlerin vurgulandığı görülmektedir. Tecvid açısından, ayette 'مَا' kelimesinin tekrar kullanımı dikkat çekmektedir.
Sebe Suresi 45. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
يَكْذِبُونَ | yalanlamak | 10 |
عَذَابِي | azabım | 15 |
رُسُلِي | elçilerim | 12 |
Yukarıdaki kelimeler, Kur'an'da sıkça geçmektedir. 'يَكْذِبُونَ' kelimesi, insanların doğruyu inkar etme eğilimini ifade ederken, 'عَذَابِي' ise ilahi ceza ve karşılığını sembolize eder. 'رُسُلِي' kelimesi, peygamberlerin önemine ve insanların onları yalanlamasının sonuçlarına dikkat çeker. Bu kelimelerin sıklığı, peygamberlerin mesajlarının reddi ve bunun sonuçları üzerine sürekli vurgular yapıldığına işaret etmektedir.
عَذَابِي
15
رُسُلِي
12
يَكْذِبُونَ
10
Sebe Suresi 45. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | onlara verdiklerimizin onda birine bile nail olamadılar | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri (Yeni) | hâlbuki bunlar onlara verdiğimiz şeylerin onda birine bile ulaşamamışlardır | Modern |
Elmalılı Hamdi Yazır | Hem bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine eremediler | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | Bunlar, öncekilere verdiklerimizin (gücün) onda birine bile ulaşamamışlardı | Edebi |
Ömer Nasuhi Bilmen | halbuki onlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine ermemişlerdir | Geleneksel |
Süleyman Ateş | bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erişmemişlerdir | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birini bile ulaşamadılar | Açıklayıcı |
Yaşar Nuri Öztürk | Üstelik bunlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamadılar | Modern |
Tablodaki ifadeler arasında, çoğu mealde 'onda birine bile ulaşamamışlardır' ifadesinin benzerliği dikkat çekmektedir. Bu ifade, geçmişteki toplumların ilahi nimetlere ulaşamaması vurgusunu taşımaktadır. Bu durum, hem dilsel hem de anlam açısından önemli bir ortak nokta oluşturmaktadır. Ancak bazı meallerde kullanılan ifadelerin, dil açısından modern veya geleneksel tonlar taşıdığı gözlemlenmektedir. Özellikle 'güç' gibi kavramların kullanımı, anlamda küçük farklılıklar yaratmakta. Diğer ifadeler ise benzer anlamlar taşıyor, ancak kullanılan kelimelerin tonları ve ifadeleri, okurun algısında farklı etkiler yaratabilir.
Sebe Suresi 45. Ayet ile Bağlantılı Diğer Ayetler
Sebe Suresi 45. ayet, Hz. Süleyman'ın, kendisine verilen nimetler ve kavminin azapla nasıl karşılaştığına dair bir anlatımı içermektedir. Ayette, yüce Allah'ın verdiği nimetlerin insanlara karşılıksız olmadığı, ibret alınması gereken durumların dile getirildiği vurgulanmaktadır.
- Sebe Suresi 46. Ayet: Bu ayet, önceki ayette sözü edilenler hakkında Hz. Süleyman'a yönelik bir ikaz içermektedir. Burada insanların kendi durumlarını, inkar ve nankörlükleriyle bir arada değerlendirmeleri gerektiği hatırlatılmaktadır.
- Enfâl Sûresi 28. Ayet: Bu ayet, mal ve çocukların aslında insanı Allah'tan uzaklaştıran birer deneme olduğu ifade edilmekte, dolayısıyla insanların bu türlü dünya nimetlerini bir sınav olarak görmeleri gerektiği vurgulanmaktadır.
- Âl-i İmrân Sûresi 185. Ayet: Bu ayet, dünya hayatının geçici ve aldatıcı olduğuna işaret edip herkesin sonunda Allah’a döneceğini belirtmektedir. Böylece, mal ve nimetlerin geçici olduğu ve asıl olanın ahiret olduğu ile ilgili bir perspektif sunulmaktadır.
Bu ayet ve ona bağlı ayetler, dünya yaşamının geçici vez ahiret yaşamının kalıcı olduğu gerçeğini ve insanlara verilen nimetlerin bir imtihan olduğu konusunda uyarılarda bulunuyor. İnsanların sahip oldukları nimetlere karşı şükretmeleri ve Allah'a yönelmeleri gerektiği vurgulanmaktadır. Ayrıca, Hz. Süleyman örneği üzerinden gelen nimetlerin sadece kişisel çıkarlar için olmadığını, bunların sorumluluk ve ibret almayı gerektirdiği de ifade edilmektedir.
Okumak istediğin ayeti seç