Yûnus Suresi 97. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Kendilerine her çeşit deliller, mucizeler gösterilse de elemli azabı görmedikçe. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | 96,97. Şüphesiz, haklarında Rabbinin sözü (hükmü) gerçekleşmiş olanlar, kendilerine bütün mucizeler gelse bile, elem dolu azabı görünceye kadar inanmazlar. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Onlara bütün mucizeler hep birden gelse, yine de o acıklı azabı görünceye kadar inanmazlar. |
Mehmet Okuyan Meali | Kendilerine her bir delil gelmiş olsa bile elem verici azabı görünceye kadar (inanmayacaklardır). |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Velev ki, onlara her âyet gelsin. Pek acıklı azabı görünceye kadar (küfürlerinde devam ederler). |
Süleyman Ateş Meali | Onlara bütün ayetler gelmiş olsa bile, acı azabı görünceye kadar (inanmazlar). |
Süleymaniye Vakfı Meali | Bütün mucizeler(ayetler) önlerine gelse bile acıklı azabı görünceye kadar böyle gider. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Tüm ayetler onlara gelse bile. Ta, o korkunç azabı görünceye kadar. |
Yûnus Suresi 97. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Yûnus |
Sure Numarası | 10 |
Ayet Numarası | 97 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 11 |
Kur'an Sayfası | 221 |
Toplam Harf Sayısı | 80 |
Toplam Kelime Sayısı | 12 |
Yûnus Suresi, Mekke döneminde inmiş olan bir suredir ve genel olarak Hz. Peygamber’in tebliğ ettiği mesajların reddedilmesi, inkâr eden toplulukların karşılaşacakları sonuçlar üzerinde durmaktadır. Bu surede, özellikle inkâr ve inançsızlık konularında, insanların gösterilen mucizelere rağmen nasıl bir tutum sergiledikleri ele alınmaktadır. Ayet 97, bu bağlamda, her türlü delil ve mucize gösterilse dahi, inkâr edenlerin elem dolu azabı görmedikçe inanmayacaklarını vurgulamaktadır. Bu ifade, insanların inançlarında ısrarcı olmalarının ve delillere karşı gösterdikleri dirençlerinin sonucunu göstermektedir. Sure, bir yandan Allah’ın kudretini ve insanlara gönderilen mesajın önemini, diğer yandan da inkâr edenlerin sonunu betimleyen bir şekilde gelişmektedir. Bu durum, insanların kendi iradeleri ile seçtikleri inanç yolunun sonuçları hakkında bir uyarı niteliği taşımaktadır. Ayet, inançsızların, yüzlerine karşı çıkan gerçekleri göz ardı etmelerinin sonuçlarını ortaya koymaktadır. Bu surede Hz. Peygamber’in karşılaştığı zorluklar ve toplumun önyargıları da ele alınmakta, insanların Allah'ın mesajlarını kabul etme noktasındaki dirençleri üzerinde durulmaktadır.
Yûnus Suresi 97. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
مُعْجِزَاتٍ | mucizeler |
عَذَابٍ | azap |
يُؤْمِنُوا | inanmazlar |
Ayet, dil bilgisi açısından önemli kelimeler içerir. 'مُعْجِزَاتٍ' (mucizeler) kelimesi, 'عَذَابٍ' (azap) ile bir zıtlık oluşturmakta ve inançsızlık konusunu pekiştirmektedir. Ayrıca 'يُؤْمِنُوا' (inanmazlar) kelimesi, bu direnişin ve inkârın sürekli olduğunu belirtir. Ayetin tecvid kurallarında, med ve idgam gibi durumlar öne çıkmaktadır; özellikle 'عَذَابٍ' kelimesindeki 'ع' harfi uzatma gerektiren bir durum yaratmaktadır.
Yûnus Suresi 97. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
مُعْجِزَاتٍ | mucizeler | 6 |
عَذَابٍ | azap | 12 |
يُؤْمِنُوا | inanmazlar | 5 |
Ayet içinde geçen önemli kelimelerin Kur'an'daki toplam geçiş sayıları, içeriğin vurgusunu anlamaya yardımcı olmaktadır. 'مُعْجِزَاتٍ' kelimesi, mucize kavramının sıklığını gösterirken, 'عَذَابٍ' kelimesinin yüksek sayısı, azabın önemini ve sürekli uyarı gerekliliğini vurgular. 'يُؤْمِنُوا' kelimesinin sayısı ise insanların inançsızlık durumunun kalıcılığını gösterir. Bu kelimeler, inanç ve inkâr arasında sürekli bir çatışmayı işaret etmekte, Kur'an'ın genel temalarıyla da bağlantılı olarak sıkça kullanılmaktadır.
عَذَابٍ
12
مُعْجِزَاتٍ
6
يُؤْمِنُوا
5
Yûnus Suresi 97. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | elemli azabı görmedikçe | Edebi |
Diyanet İşleri | elem dolu azabı görünceye kadar | Açıklayıcı |
Elmalılı Hamdi Yazır | o acıklı azabı görünceye kadar | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | elem verici azabı görünceye kadar | Modern |
Ömer Nasuhi Bilmen | pek acıklı azabı görünceye kadar | Geleneksel |
Süleyman Ateş | acı azabı görünceye kadar | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | acıqlı azabı görünceye kadar | Edebi |
Yaşar Nuri Öztürk | o korkunç azabı görünceye kadar | Modern |
Tabloda, farklı meallerde kullanılan ifadeler ve bunların dilsel tonları gösterilmektedir. Genellikle 'azap' kelimesinin kullanımı mealler arasında ortak bir tema oluşturmakta; 'elemli', 'acıklı' ve 'korkunç' gibi sıfatlar da farklı tonlarla benzer bir anlamı taşımaktadır. Çoğu mealde, azabın acı verici niteliği üzerinde durulmakta ve bu durum, okuyucuya derin bir etki bırakmayı amaçlamaktadır. Bununla birlikte, 'elemli azabı' ve 'acı azabı' gibi ifadeler arasında belirgin farklar bulunmakta; bazı mealler daha edebi bir dil kullanırken, diğerleri daha açıklayıcı bir yaklaşım benimsemektedir. Bu farklılıklar, meallerin okuyucuya aktarmak istedikleri duygusal tonu ve anlamı çeşitlendirmektedir. Böylece, okurlar farklı tercihlerle karşılaşmakta ve her bir meal, belirli bir okuyucu kitlesine hitap etmektedir.