Âl-i İmrân Suresi 86. Ayet Meâlleri
| Meâl Sahibi | İfade |
|---|---|
| Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Allah, o kavme nasıl doğru yolu gösterir ki inandıktan sonra kafir olmuştur. Halbuki onlar, Peygamberin gerçek olduğuna da tanıklık etmişlerdi, onlara apaçık deliller de gelmişti ve Allah, zalim kavmi doğru yola sevk etmez ki. |
| Diyanet İşleri Meali (Yeni) | İman ettikten, Peygamberin hak olduğuna şahitlik ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra inkâr eden bir toplumu Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah, zalim toplumu doğru yola iletmez. |
| Elmalılı Hamdi Yazır Meali | İnandıktan, Peygamber'in hak olduğuna şehadet ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra, inkâra sapan bir milleti Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah zalimler güruhunu doğru yola iletmez. |
| Mehmet Okuyan Meali | İman etmelerinden, Elçinin gerçek olduğuna şahit olmalarından ve kendilerine apaçık deliller gelmesinden sonra (hâlâ) inkâr eden bir toplumu Allah nasıl doğru yola ulaştırır (ki)! Allah o zalimler topluluğunu doğru yola ulaştırmaz. |
| Ömer Nasuhi Bilmen Meali | İmân ettiklerinden ve resûlün hak olduğuna şehâdette bulunduklarından sonra ve kendilerine açık deliller gelmiş olduğu halde kâfir olan bir kavmi Allah Teâlâ nasıl hidâyete erdirir? Halbuki, Allah Teâlâ zalimler gürûhunu hidâyete erdirmez. |
| Süleyman Ateş Meali | İman ettikten, Resul'ün hak olduğunu gördükten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra, inkar eden bir topluma Allah nasıl yol gösterir? Allah, zalim toplumu doğru yola iletmez. |
| Süleymaniye Vakfı Meali | Kendilerine açık belgeler geldikten ve Allah’ın elçisinin/Kitabının hak olduğuna şahit olarak inanıp güvendikten sonra da âyetleri görmezlikte direnen (kâfir olan) bir topluluğu Allah hiç yola getirir mi? Allah, yanlışlar içinde olan bir topluluğu yola getirmez. |
| Yaşar Nuri Öztürk Meali | İmanlarından, resulün hak olduğuna tanıklık ettikten ve kendilerine ayan-beyan deliller geldikten sonra küfre sapmış bir topluluğa Allah nasıl kılavuzluk eder? Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez. |
Âl-i İmrân Suresi 86. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
| Sure | Âl-i İmrân |
| Sure Numarası | 3 |
| Ayet Numarası | 86 |
| Sure Türü | Mekki |
| Bulunduğu Cüz | 3 |
| Kur'an Sayfası | 104 |
| Toplam Harf Sayısı | 206 |
| Toplam Kelime Sayısı | 42 |
Âl-i İmrân Suresi, genellikle Mekke döneminde inmiş olan bir suredir ve içeriğinde İslam toplumunun tarihsel gelişimi, inanç esasları ve Müslümanların karşılaştığı zorluklar ele alınmaktadır. Bu sure, özellikle Hristiyanlık ile olan ilişkiler, iki din arasındaki tartışmalar ve bu tartışmaların sonuçları üzerine yoğunlaşmaktadır. Ayet 86 ise bir toplumun, iman ettikten sonra küfre düşmesinin sonuçlarını sorgulayan bir ifadedir. Bu bağlamda ayet, inanç ve şahitlik üzerine önemli bir mesaj taşırken, zalimlerin doğru yola erişemeyeceğini vurgular. Bu durum, toplumda inançsızlık ve inanmamak gibi davranışların sonuçları üzerine düşünmeye sevk eder ve inananların sorumluluklarını hatırlatır. Böylece ayet, hem bireysel hem de toplumsal bir perspektiften, inancın önemini ve bunun karşısında yapılan inkârın sonuçlarını derinlemesine ele alır.
Âl-i İmrân Suresi 86. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
| Kelime | Temel Anlamı |
|---|---|
| إِيمَانًا | İman |
| شَاهِدَ | Şahitlik |
| كَافِرًا | Kafir |
| زَالِمِينَ | Zalim |
| هُدًى | Doğru yol |
Ayetin Arapçasında bazı tecvid kuralları bulunmaktadır. Örneğin, 'إِيمَانًا' kelimesindeki 'مَانًا' kısmı med ile uzatılabilir. Ayrıca, ayette geçen bazı kelimeler arasında idgam kuralları gözlemlenmektedir.
Âl-i İmrân Suresi 86. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
| Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
|---|---|---|
| إِيمَانًا | İman | 30 |
| زَالِمِينَ | Zalim | 15 |
| كَافِرًا | Kafir | 28 |
Bu kelimeler Kur'an'da sıkça geçmektedir. Özellikle 'iman' kelimesi, inanç konusu ile ilgili birçok yerde kullanılarak Müslümanların inançlarını vurgulamaktadır. 'Zalim' ve 'kafir' kelimeleri ise, insanların inançsızlıkları ve zulümleri hakkında uyarılar için sıklıkla kullanılmaktadır. Bu kelimelerin tekrarı, inancın önemini ve Allah'ın bu tür topluluklara nasıl bir yaklaşım sergilediğini izah etme amacı taşımaktadır.
إِيمَانًا
30
كَافِرًا
28
زَالِمِينَ
15
Âl-i İmrân Suresi 86. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
| Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
|---|---|---|
| Abdulbaki Gölpınarlı | Allah, o kavme nasıl doğru yolu gösterir ki inandıktan sonra kafir olmuştur. | Edebi |
| Diyanet İşleri | İman ettikten, Peygamberin hak olduğuna şahitlik ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra inkâr eden bir toplumu Allah nasıl doğru yola eriştirir? | Açıklayıcı |
| Elmalılı Hamdi Yazır | İnandıktan, Peygamber'in hak olduğuna şehadet ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra, inkâra sapan bir milleti Allah nasıl doğru yola eriştirir? | Geleneksel |
| Mehmet Okuyan | İman etmelerinden ve Elçinin gerçek olduğuna şahit olmalarından sonra inkâr eden bir toplumu Allah nasıl doğru yola ulaştırır? | Modern |
| Ömer Nasuhi Bilmen | İmân ettiklerinden ve resûlün hak olduğuna şehâdette bulunduklarından sonra kâfir olan bir kavmi Allah Teâlâ nasıl hidâyete erdirir? | Geleneksel |
| Süleyman Ateş | İman ettikten, Resul'ün hak olduğunu gördükten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra, inkar eden bir topluma Allah nasıl yol gösterir? | Açıklayıcı |
| Süleymaniye Vakfı | Kendilerine açık belgeler geldikten ve Allah’ın elçisinin/Kitabının hak olduğuna şahit olarak inanıp güvendikten sonra da âyetleri görmezlikte direnen bir topluluğu Allah hiç yola getirir mi? | Açıklayıcı |
| Yaşar Nuri Öztürk | İmanlarından, resulün hak olduğuna tanıklık ettikten ve kendilerine ayan-beyan deliller geldikten sonra küfre sapmış bir topluluğa Allah nasıl kılavuzluk eder? | Modern |
Yukarıdaki tabloda görülen ifadelerden 'inandıktan sonra kafir olmuştur' ve benzeri ifadeler, çoğu mealde ortak olarak tercih edilmiştir. Bu durum, ayetin ana temasını ve inanç ile inkâr arasındaki ilişkiyi açıklamak adına önemli bir dilsel seçimdir. Bunun yanı sıra, 'doğru yola eriştirmek' ifadesi de birçok mealde benzer şekilde kullanılmaktadır. Mealler arasında farklılık gösteren ifadeler ise 'kafir' ve 'inkâr eden' kelimeleri gibi terimlerdir. Bu kelimeler arasında anlam açısından çok fazla farklılık yoktur, ancak kullanılan terminoloji, farklı meal yazarlarının dilsel ve üslupsal tercihlerini yansıtmaktadır. Örneğin, 'kafir' kelimesi daha geleneksel bir ton taşırken, 'inkâr eden' ifadesi daha modern bir üslup sunmaktadır.