Ankebût Suresi 42. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Şüphe yok ki Allah, kendisinden başka neye tapıyorlarsa hepsini bilir ve odur üstün, hüküm ve hikmet sahibi. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Şüphesiz Allah, onların, kendini bırakıp da başka ne tür şeylere taptıklarını biliyor. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Allah, onların kendisini bırakıpta hangi şeye yalvardıklarını şüphesiz ki bilir. O mutlak güç ve hikmet sahibidir. |
Mehmet Okuyan Meali | Allah onların kendisinin peşi sıra yalvardıkları şeyleri bilmektedir. O güçlüdür, doğru hüküm verendir. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Şüphe yok ki, Allah kendisinden başka neye ibadet ettiklerini bilir. Halbuki azîz, hakîm olan O'dur. |
Süleyman Ateş Meali | Allah, onların kendisinden başka ne gibi şeylere yalvardıklarını bilir, O üstündür, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Allah onların, kendisiyle arasına neleri koyup yalvardıklarını bilir. Güçlü olan o, doğru karar veren odur. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Allah, onların, kendisinden başka ne gibi bir şeye yalvardıklarını/nasıl bir şey için çağrı yaptıklarını bilir. O'dur Azîz, O'dur, Hakîm. |
Ankebût Suresi 42. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Ankebût |
Sure Numarası | 29 |
Ayet Numarası | 42 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 20 |
Kur'an Sayfası | 481 |
Toplam Harf Sayısı | 102 |
Toplam Kelime Sayısı | 17 |
Ankebût Suresi, Mekke döneminde inmiş olan bir suredir ve asıl amacı iman edenlerle inkar edenler arasında bir ayrım yapmaktır. Bu sure, inkarcıların putlara ve diğer varlıklara tapanların akıbetlerinden örnekler vererek, inananların Allah'a olan bağlılıklarını pekiştirmektedir. Sadece bu ayet değil, surenin genel mesajı da Allah'ın her şeyi bildiği ve insanların yaptıklarının farkında olduğu üzerine kuruludur. Ayet 42, özellikle insanların kendilerini Allah'tan uzaklaştırarak taptıkları diğer varlıkları bilme konusunu ele alır. Bu bağlamda, surede sıkça vurgulanan tema, Allah'ın her şeyin üstünde olduğu ve her türlü hikmetin O'na ait olduğudur. Ankebût Suresi, genel olarak iman ve inkar temalarını işlerken, geçmiş toplumların yaptıkları hatalardan ders alınması gerektiğini hatırlatmaktadır. Bu surede, putperestliğin yanı sıra, Allah'a karşı duyulan sorumluluğu da vurgulamaktadır. Dolayısıyla bu ayet, insanlığın gerçek ibadet ve bağlılıklarının ne derece önemli olduğunu anlamasına yardımcı olurken, inkar edenlerin sonlarını da gözler önüne sermektedir.
Ankebût Suresi 42. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
يَعْلَمُ | bilir |
هُمْ | onlar |
إِبَادَة | ibadet |
عَزِيز | üstün |
حَكِيم | hikmet sahibi |
Ayetin içinde geçen kelimeler arasında 'يَعْلَمُ' (bilir) ve 'هُمْ' (onlar) gibi kelimeler, cümlenin öznesi ve yüklemi arasında güçlü bir bağ kurmaktadır. Ayrıca 'عَزِيز' (üstün) ve 'حَكِيم' (hikmet sahibi) gibi sıfatlar, Allah’ın yüceliğini ve bilgelik vasıflarını vurgulamaktadır. Tecvid açısından, ayette belirgin bir med durumu ve bazı kelimelerde idgam kuralları gözlemlenmektedir.
Ankebût Suresi 42. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
يَعْلَمُ | bilir | 150 |
إِبَادَة | ibadet | 95 |
عَزِيز | üstün | 65 |
حَكِيم | hikmet sahibi | 72 |
هُمْ | onlar | 180 |
Ayet içinde geçen kelimelerin Kur'an'da sıkça yer alması, bu kavramların temel dini öğretiler açısından önemini göstermektedir. 'يَعْلَمُ' (bilir) kelimesinin sık kullanılması, Allah'ın her şeyi bilen bir varlık olduğu fikrini pekiştirirken, 'إِبَادَة' (ibadet) kelimesinin geçiş sayısı, insanın varoluş amacının ne olduğunu vurgular. 'عَزِيز' (üstün) ve 'حَكِيم' (hikmet sahibi) gibi kelimeler de Allah'ın yüceliğini ifade eder ve bu sıfatların tekrar tekrar kullanılması, inananların bu özellikleri anlamasını sağlar.
هُمْ
180
يَعْلَمُ
150
إِبَادَة
95
حَكِيم
72
عَزِيز
65
Ankebût Suresi 42. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | kendisine bırakıp da başka neye tapıyorlarsa | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | kendini bırakıp da başka ne tür şeylere taptıklarını | Modern |
Elmalılı Hamdi Yazır | kendisini bırakıpta hangi şeye yalvardıklarını | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | kendisinin peşi sıra yalvardıkları şeyleri | Açıklayıcı |
Ömer Nasuhi Bilmen | kendilerinden başka neye ibadet ettiklerini | Geleneksel |
Süleyman Ateş | kendilerinden başka ne gibi şeylere yalvardıklarını | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | kendisiyle arasına neleri koyup yalvardıklarını | Edebi |
Yaşar Nuri Öztürk | kendisiyle arasına neleri koyup yalvardıklarını | Modern |
Tabloda görüldüğü üzere, 'kendisiyle arasına neleri koyup yalvardıklarını' ifadesi hem Süleymaniye Vakfı hem de Yaşar Nuri Öztürk tarafından kullanılmıştır ve bu durum, bu meallerin daha çağdaş bir dil tercih ettiğini göstermektedir. Diğer taraftan, Elmalılı Hamdi Yazır ve Ömer Nasuhi Bilmen gibi geleneksel mealler, daha klasik bir dil kullanmayı tercih etmiştir. Çoğu mealde ortak olarak 'kendisi bırakıp da başka neye tapıyorlarsa' ifadesi kullanılmakta olup, bu da Allah'tan uzaklaşmanın sonuçlarına dikkat çekmektedir. Bazı meallerde kullanılan ifadeler arasında anlam farklılıkları bulunmaktadır; örneğin, 'yalvarmak' ve 'tapmak' kelimeleri, ibadetin farklı boyutlarını ifade ederken, bazı meallerde daha açıklayıcı bir dil tercih edilmiştir. Bu durum, okuyucunun metni daha iyi anlaması açısından önem taşımaktadır.