Ankebut Suresi 48. Ayet
وَمَا
كُنْتَ
تَتْلُوا
مِنْ
قَبْلِه۪
مِنْ
كِتَابٍ
وَلَا
تَخُطُّهُ
بِيَم۪ينِكَ
اِذاً
لَارْتَابَ
الْمُبْطِلُونَ
٤٨
Vemâ kunte tetlû min kablihi min kitâbin velâ teḣuttuhu biyemînik(e)(s) iżen lertâbe-lmubtilûn(e)
Ankebût Suresi 48. Ayet Meâlleri

Ankebût Suresi 48. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Ankebût |
Sure Numarası | 29 |
Ayet Numarası | 48 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 20 |
Kur'an Sayfası | 462 |
Toplam Harf Sayısı | 133 |
Toplam Kelime Sayısı | 26 |
Ankebût Suresi, Mekke döneminde inmiş olan bir suredir ve genel olarak inanç, imtihan, sabır ve Allah'a duyulan güven temalarını işlemektedir. Bu sure, müminlerin inançlarını test eden zorluklar ve bu zorluklar karşısında gösterilmesi gereken sabır ile ilgili örneklerden bahsetmektedir. Ayet 48 ise, Peygamber Efendimiz Muhammad (s.a.v.)'in önceki dönemlerinde kitap okumadığını ve yazmadığını vurgulamakta, bu durumun onun getirdiği mesajın otoritesini ve sahiciliğini pekiştirdiğini ifade etmektedir. Ayette, eğer Peygamber bir yazar veya okur olsaydı, o zaman batıl olanların şüpheye düşebileceği belirtiliyor. Bu bağlamda, Peygamber’in ilahi vahiy ile ulaştığı bilgilerin, insan aklının ötesinde olduğu vurgulanmıştır. Ayet, Müslümanların, inançlarına daha fazla güvenmeleri ve gerçekleri kabul etmeleri konusunda bir teşvik niteliğindedir. Ayrıca bu ayet, Kur'an'ın ve onun mesajının insan tarafından üretilmediğini, aksine ilahi bir kaynağa dayandığını vurgulamaktadır.
Ankebût Suresi 48. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
كتاب | kitap |
يقرأ | okumak |
يكتب | yazmak |
باطل | batıl |
شبهة | şüphe |
Ayetin içinde kullanılan kelimeler arasında 'يقرأ' (okumak), 'يكتب' (yazmak), 'كتاب' (kitap), 'باطل' (batıl) ve 'شبهة' (şüphe) gibi kelimeler önemli bir yere sahiptir. Bu kelimeler, ayetin ifade etmek istediği mesajda merkezi bir rol oynamaktadır. Ayrıca, ayette 'يكتب' kelimesi için idgam kuralı uygulanmaktadır, bu da kelimenin doğru okunuşu için önemlidir.
Ankebût Suresi 48. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
كتاب | kitap | 18 |
يقرأ | okumak | 5 |
باطل | batıl | 11 |
Ayet içinde geçen kelimeler, Kur'an-ı Kerim’de farklı sayılarda geçmektedir. Örneğin, 'كتاب' kelimesi toplamda 18 kez, 'يقرأ' kelimesi 5 kez ve 'باطل' kelimesi 11 kez geçmektedir. Bu kelimelerin sık kullanılması, müminlerin inançlarıyla ilgili konuların önemini vurgulamakla birlikte, Kur'an'ın genel mesajına da hizmet etmektedir. Özellikle 'kitap' kelimesinin çokça geçmesi, Kur'an'ın bir kitap olarak sahip olduğu otoriteyi ve kutsallığı pekiştirmektedir.
كتاب
18
باطل
11
يقرأ
5
Ankebût Suresi 48. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | hiçbir kitap okumazdın | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | hiçbir kitap okumuyor | Modern |
Elmalılı Hamdi Yazır | ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | ne (kutsal) bir kitap okur | Açıklayıcı |
Ömer Nasuhi Bilmen | hiçbir kitap okur olmadın | Geleneksel |
Süleyman Ateş | bir Kitap okumuyordun | Geleneksel |
Süleymaniye Vakfı | bir yazıyı ne okumuş ne de elinle yazmıştın | Açıklayıcı |
Yaşar Nuri Öztürk | herhangi bir kitap okumuyordun | Modern |
Tabloda görülen ifadeler arasında, 'kitap okumadın' veya 'hiçbir kitap okumuyordun' gibi ortak ifadeler kullanıldığı dikkat çekmektedir. Bu ortak ifadeler, ayetin ana mesajını daha net bir şekilde iletmektedir. Geleneksel ve modern üslupta yapılan farklılıklar, kelimelerin kullanımı açısından zenginlik katmaktadır. Örneğin, Elmalılı Hamdi Yazır'da geçen 'ne bir yazı okur' ifadesi, daha klasik bir ifade tarzı iken, Diyanet İşleri Meali'ndeki 'hiçbir kitap okumuyor' ifadesi daha güncel bir dil anlayışını yansıtmaktadır. Bu farklılıklar, meallerin anlaşılabilirliğini artırmakta ve okuyucuya değişik bakış açıları sunmaktadır.
Ankebût Sûresi 48. Ayet ile Bağlantılı Diğer Ayetler
Peygamberlik göreviyle ilgili olan bu ayet, Hz. Muhammed'in okuyamayan ve yazamayan bir kimse olduğunu ifade eder. Bu durum, onun ilahi bir vahiy ile gönderilmiş olduğuna ve kendi düşünceleriyle bir şey ifade etmediğine işaret eder.
- Âl-i İmrân Sûresi 20. Ayet: Bu ayette de inkâr edenler, Hz. Muhammed'in doğru yolda olup olmadığını sorgularken, onun Kuran'ı ilahi bir kaynaktan aldığını anlamaları gerektiği vurgulanmaktadır.
- Mü´minûn Suresi 29. Ayet: Bu ayette, Hz. Muhammed'in, kendisine vahyedilenlerle insanları öğütlemesi gerektiği ifade edilir. Bu, onun okuma yazma bilmemesinin bir sonucu olarak ilahi vahiyin önemini pekiştirir.
- İsrâ Sûresi 106. Ayet: Burada bile, Kuran'ın kendi düşüncelerine dayanmadığı, yalnızca Allah'tan gelen bir vahiy olduğu belirtilmektedir, bu da onun öncesinde herhangi bir bilgiye sahip olmamasının önemini ortaya koyar.
İlgili ayetler, Hz. Muhammed'in peygamberlik görevine ve ilahi vahyin kaynağına ilişkin bir bütünlük oluşturur. Bu bağlamda, onun okuma yazma bilmemesi, dinin gerçekliğini ve Allah'ın mesajının saflığını vurgulamakta, bu durumun ilahi bir yönlendirme olduğuna işaret etmektedir.
Okumak istediğin ayeti seç