A'râf Suresi 186. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Allah kimi yoldan çıkarırsa artık yoktur onu doğru yola sevkedecek ve onları can gözleri kör olarak şaşkınlıklarında bırakır gider. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Allah, kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek kimse yoktur. Allah, onları azgınlıkları içinde bırakır, bocalayıp dururlar. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Allah kimi saptırırsa onu yola getirecek bir kimse yoktur. O, onları kendi hâllerine bırakır ve kendi azgınlıkları içinde yuvarlanıp giderler. |
Mehmet Okuyan Meali | Allah’ın saptırdığına (sapkınlığını onayladığına) kimse yol gösteremez. (Allah) onları azgınlıkları içerisinde bocalar hâlde bırakır. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Allah Teâlâ kimi dalâlete düşürürse artık ona hidâyet edecek bulunamaz ve onları kendi dalâletlerinde mütereddit bir halde bırakır. |
Süleyman Ateş Meali | Allah kimi saptırırsa, artık onun için yol gösteren olmaz. Ve bırakır onları, azgınlıkları içinde bocalayıp dururlar. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Allah’ın sapık saydığını, kimse doğru yolda göremez. O, onları azgınlıkları içinde bocalar halde bırakır. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Allah'ın şaşırttığına kimse kılavuzluk edemez. O bırakır onları ki, kudurganlıkları içinde bocalayıp dursunlar. |
A'râf Suresi 186. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | A'râf |
Sure Numarası | 7 |
Ayet Numarası | 186 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 9 |
Kur'an Sayfası | 198 |
Toplam Harf Sayısı | 124 |
Toplam Kelime Sayısı | 24 |
A'râf Suresi, Mekke döneminde inmiş olan bir suredir ve genel olarak insanların inançları, ahlaki değerleri ve toplumsal davranışları üzerine yoğunlaşan temalar içermektedir. Bu surede, geçmişteki kavimlerin helak oluşu ve bu olaylardan çıkarılacak dersler üzerinde durulmaktadır. Ayet 186, Allah'ın kimi saptırdığına dair bir uyarıda bulunmaktadır. Ayet, insanların ihtiyaç duyduğu doğru yönü gösterme yetisinin yalnızca Allah'a ait olduğunu vurgular. Bu bağlamda, bir kişinin Allah tarafından doğru yoldan saptırılması durumunda, onun doğru yola yönlendirilmesinin mümkün olmadığını belirtir. Ayet, insanların azgınlıkları içinde nasıl bocaladıklarını ifade ederken, bu durumun sonuçlarına da dikkat çekmektedir. A'râf Suresi, bireylerin kendilerini sorgulamalarına ve doğru yolda kalmaları için gerekli tedbirleri almalarına yönelik bir çağrıda bulunmaktadır. Ayet, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde doğru yolda kalmanın önemini vurgulamakta ve bunun sağlanmasının yalnızca Allah'ın kudretiyle mümkün olduğunu hatırlatmaktadır.
A'râf Suresi 186. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
يُضِلُّ | saptırır |
هُدًى | doğru yol |
بَاطِل | boş, geçersiz |
تَخَبُّط | bocalama |
Ayetin telaffuzunda dikkat edilmesi gereken bazı tecvid kuralları bulunmaktadır. Örneğin, 'يُضِلُّ' kelimesindeki 'ض' harfi, 'ع' harfiyle karıştırılmamalıdır. Ayrıca, 'تَخَبُّط' kelimesinde 'ت' harfi ile 'خ' harfi arasında bir med (uzatma) kuralı uygulanmaktadır.
A'râf Suresi 186. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
يُضِلُّ | saptırır | 5 |
هُدًى | doğru yol | 6 |
بَاطِل | boş, geçersiz | 4 |
Ayet içerisinde geçen kelimeler, Kur'an'da belirli bir bağlamda sıkça kullanıldığı için bu kelimelerin toplam geçiş sayısı da dikkat çekicidir. 'يُضِلُّ' (saptırır) kelimesi, yönlendirme ve doğru yol kavramları üzerine sıkça vurgu yapılmasından kaynaklı olarak önem taşır. Aynı şekilde, 'هُدًى' (doğru yol) kelimesinin yüksek geçiş sayısı, inananların rehberliği ve hidayeti arayışını sembolize eder. 'بَاطِل' (boş, geçersiz) kelimesi ise, zıt anlamda doğru yolu belirtmek için kullanılan bir terim olduğundan oldukça önemlidir.
هُدًى
6
يُضِلُّ
5
بَاطِل
4
A'râf Suresi 186. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Kimi yoldan çıkarırsa artık yoktur onu doğru yola sevkedecek. | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | Kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek kimse yoktur. | Geleneksel |
Elmalılı Hamdi Yazır | O, onları kendi hâllerine bırakır. | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | Kimse yol gösteremez. | Modern |
Ömer Nasuhi Bilmen | Ona hidâyet edecek bulunamaz. | Geleneksel |
Süleyman Ateş | Bırakır onları, azgınlıkları içinde bocalayıp dururlar. | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | Kimse doğru yolda göremez. | Modern |
Yaşar Nuri Öztürk | Kimse kılavuzluk edemez. | Modern |
Tabloda görüldüğü üzere, birçok mealde ortak olarak kullanılan ifadeler arasında 'doğru yol' ve 'yol gösteren' kelimeleri dikkat çekmektedir. Bu ifadelerin çoğu mealde yer alması, ayetin ana temasının vurgulanması açısından önemli. 'Yoldan çıkarma' ve 'saptırma' gibi kavramlar da benzer şekilde sıkça tercih edilmiştir. Ancak, bazı meallerde kullanılan 'bırakır' ifadesi, bu durumun sonucunu açıklamakta farklı bir dil tonuyla ifade edilmektedir. Genel olarak, mealler arasında ortak kelimeler ve ifadeler, ayetin ana mesajını daha iyi anlamak ve ifade etmek adına tercih edilmiştir. Bunun yanı sıra, bazı meallerde farklı terimlerin kullanılması, anlamsal olarak benzerlik gösterse de, bazı ifadeler arasında anlamda ince farklılıklar yaratmaktadır.