A'râf Suresi 20. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Şeytan, onlara gizli kalmış olan avret yerlerini belirtip göstermek için ikisini de vesveselendirdi ve bu ağacın meyvesini yerseniz mutlaka iki melek haline gelir, yahut da ebedi ömre kavuşursunuz, onun için Rabbiniz sizi nehyetti dedi. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki: “Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek olmayasınız, ya da (cennette) ebedî kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı.” |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Derken onların, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: "Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedî kalıcılardan olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi. |
Mehmet Okuyan Meali | (O sırada) şeytan, birbirine kapalı edep yerlerini kendilerine göstermek için onlara (Âdem ve eşine) vesvese vermiş, “Rabbiniz size bu ağacı ancak melek olursunuz veya çok uzun yaşayanlardan olursunuz diye yasakladı!” demişti. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Sonra şeytan, ikisine de onların kendilerinden örtülmüş olan çirkin yerlerini onlara açıvermesi için vesvese vermeğe başladı. Ve «Rabbiniz sizi bu ağaçtan nehyetmedi, ancak iki melek olacağınız veya ebedî kalacaklardan bulunacağınız için nehyetti,» dedi. |
Süleyman Ateş Meali | Derken şeytan, onların, kendilerinden gizlenmiş olan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: "Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek, ya da ebedi kalıcılardan olursunuz diye sizi şu ağaçtan men'etti" dedi. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Sonra Şeytan vücutlarından açılması hoş olmayacak yerlerinin örtüsünü açıp onlara göstermek için şöyle vesvese verdi: “Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması sadece hükümdar (saltanat sahibi) olmanızı ya da ölümsüzleşmenizi engellemek içindir.” |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Derken, şeytan, kendilerinden gizlenmiş çirkin yerlerini onlara açmak için ikisine de vesvese verdi. Dedi: "Rabbinizin sizi şu ağaçtan uzak tutması, iki melek olmayasınız yahut ölümsüzler arasına katılmayasınız diyedir." |
A'râf Suresi 20. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | A'râf |
Sure Numarası | 7 |
Ayet Numarası | 20 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 9 |
Kur'an Sayfası | 195 |
Toplam Harf Sayısı | 162 |
Toplam Kelime Sayısı | 38 |
A'râf Suresi 20. ayet, Kur'an'ın Mekki surelerinden biri olan A'râf Suresi'nde yer almaktadır. Bu surede, insanlığın yaratılışı, iblis ve onun insan üzerindeki etkileri üzerinde durulmaktadır. 20. ayet, Âdem ve Havva'nın cennetteki yasak ağaç ile olan etkileşimlerini ve şeytanın onlara yaptığı vesveseyi anlatmaktadır. Mekki dönemde inmiş olan bu sure, genel olarak, ahlaki öğretiler ve insanın yaratılışına dair önemli bilgiler sunmaktadır. Ayet, insanın fıtratına dair derin bilgiler verirken, aynı zamanda şeytanın sinsi planlarını ve insanları nasıl aldatma çabasını gözler önüne sermektedir. Şeytanın, Âdem ve Havva'ya, cennetteki yasak meyveyi yemeleri için yaptığı vesvese, onların avret yerlerini göstermeye yönelik bir aldatmaca olarak sunulmaktadır. Bu da insanın hayata dair arzu ve istekleri ile şeytanın vesveseleri arasındaki çatışmayı simgeler. Ayette, insanın cennetteki durumunu, melek olma ya da ebedi yaşam gibi büyük vaatler üzerinden manipüle etme çabaları, insanın ilk günahını işlemesinin nedenleri arasında yer almaktadır. Bu bakımdan, ayet insanlık tarihi boyunca süregelen ahlaki ve varoluşsal sorunların kökenine dair önemli ipuçları sunmaktadır.
A'râf Suresi 20. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
شَيْطَانَ | Şeytan |
وَسْوَسَ | Vesvese vermek |
رَبُّكُم | Rabbiniz |
مَلَائِكَةً | Melek |
خَالِدِينَ | Ebedi |
Ayetin tedrici tecvid kuralları arasında, 'idgam' ve 'med' gibi durumlar görülmektedir. Özellikle 'وَسْوَسَ' ve 'شَيْطَانَ' kelimeleri, ayetteki akışın ritmine katkıda bulunur.
A'râf Suresi 20. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
شَيْطَانَ | Şeytan | 11 |
وَسْوَسَ | Vesvese vermek | 8 |
رَبُّكُم | Rabbiniz | 18 |
Kur'an'da 'şeytan', 'vesvese' ve 'Rabbiniz' kelimeleri sıklıkla kullanılmıştır. 'Şeytan' kelimesinin sık geçmesi, insanın düşmanı olan iblisin sürekli olarak insanı yanıltma çabasını ifade eder. 'Vesvese' kelimesi, şeytanın insan üzerindeki etkisinin bir göstergesi olarak, insanın ruhsal ve ahlaki durumunu temsil eder. 'Rabbiniz' ifadesi ise, insanın her zaman Yaratıcısına olan bağlılığını ve itaatini vurgulamak amacıyla kullanılır. Bu kelimelerin sık kullanılması, insanın manevi yönelimi ile şeytanın aldatmaları arasındaki çatışmayı ortaya koyar.
رَبُّكُم
18
شَيْطَانَ
11
وَسْوَسَ
8
A'râf Suresi 20. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | şeytan, onlara gizli kalmış olan avret yerlerini belirtip göstermek için ikisini de vesveselendirdi | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi | Geleneksel |
Elmalılı Hamdi Yazır | onların, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı | Edebi |
Mehmet Okuyan | şeytan, birbirine kapalı edep yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese vermiş | Açıklayıcı |
Ömer Nasuhi Bilmen | şeytan, ikisine de onların kendilerinden örtülmüş olan çirkin yerlerini onlara açıvermesi için vesvese vermeğe başladı | Edebi |
Süleyman Ateş | şeytan, onların, kendilerinden gizlenmiş olan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı | Geleneksel |
Süleymaniye Vakfı | Şeytan vücutlarından açılması hoş olmayacak yerlerinin örtüsünü açıp onlara göstermek için şöyle vesvese verdi | Açıklayıcı |
Yaşar Nuri Öztürk | şeytan, kendilerinden gizlenmiş çirkin yerlerini onlara açmak için ikisine de vesvese verdi | Modern |
Verilen meallere göre, ortak ifadeler arasında 'şeytan' ve 'vesvese' kelimeleri belirgin şekilde sık kullanılmaktadır. Bu, ayetin ana temasının korunduğunu ve farklı meallerin aynı temel öğeleri vurguladığını göstermektedir. Ancak, 'gizli kalmış', 'açılan', 'göstermek' gibi ifadelerde farklılıklar söz konusu olmakta; bazı mealler daha açıklayıcı ve detaylı bir dil kullanırken, diğerleri daha edebi bir anlatım tercih etmiştir. Bu farklılıklar, belirli bir anlamın daha derin veya sade bir şekilde ifade edilmesine olanak tanır. Genellikle, dilsel ton farklılıkları meallerin okuyucu kitlesine veya bağlamına göre değişmektedir.