A'râf Sûresi 22. Ayet
فَدَلّٰيهُمَا
بِغُرُورٍۚ
فَلَمَّا
ذَاقَا
الشَّجَرَةَ
بَدَتْ
لَهُمَا
سَوْاٰتُهُمَا
وَطَفِقَا
يَخْصِفَانِ
عَلَيْهِمَا
مِنْ
وَرَقِ
الْجَنَّةِۜ
وَنَادٰيهُمَا
رَبُّهُمَٓا
اَلَمْ
اَنْهَكُمَا
عَنْ
تِلْكُمَا
الشَّجَرَةِ
وَاَقُلْ
لَكُمَٓا
اِنَّ
الشَّيْطَانَ
لَكُمَا
عَدُوٌّ
مُب۪ينٌ
٢٢
Fedellâhumâ biġurûr(in)(c) felemmâ żâkâ-şşecerate bedet lehumâ sev-âtuhumâ vetafikâ yaḣsifâni ‘aleyhimâ min veraki-lcenne(ti)(s) venâdâhumâ rabbuhumâ elem enhekumâ ‘an tilkumâ-şşecerati veekul lekumâ inne-şşeytâne lekumâ ‘aduvvun mubîn(un)
A'râf Suresi 22. Ayet Meâlleri

A'râf Suresi 22. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | A'râf |
Sure Numarası | 7 |
Ayet Numarası | 22 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 9 |
Kur'an Sayfası | 182 |
Toplam Harf Sayısı | 173 |
Toplam Kelime Sayısı | 38 |
A'râf Suresi, Mekke döneminde inmiş bir suredir ve Kur'an'ın 7. suresidir. Bu sure, özellikle insanın yaratılışı, insanın yeryüzündeki konumu ve insan ile şeytan arasındaki mücadele üzerine yoğunlaşmaktadır. A'râf, kelime anlamı itibarıyla 'yüksek yer' demektir ve bu surede, inananların ve inkar edenlerin durumları arasındaki farklar açık bir şekilde ortaya konmaktadır. Bu bağlamda, A'râf Suresi genel olarak insanın ahlaki durumu, sınavı ve şeytanın aldatıcı tavırları üzerine dersler vermektedir. Ayet 22 ise bu bağlamda, Adem ve Havva'nın cennetteki yasak meyveden tükettikten sonra hissettikleri utanç ve bilinçlenme ile ilgilidir. Bu ayette, şeytanın insanoğlunu aldatma sürecinin ve insanların yasakların ihlalinin sonuçlarının anlatılması, insanlık tarihindeki önemli bir temayı gündeme getirmektedir. Adem ve Havva'nın, yasak olan meyveden tükettikten sonra avret yerlerinin açılması, ahlaki bir bilinçlenme ve kendilerini örtme çabası olarak yorumlanmaktadır. Rablerinin onlara olan uyarısı ise, şeytanın düşmanlığına dair bir hatırlatma niteliğindedir. Bu ayet, insanın duygusal ve psikolojik durumunu anlamak açısından da büyük bir önem taşımaktadır.
A'râf Suresi 22. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
أَغْوَىٰ | aldatmak |
مِنَ الشَّجَرَةِ | ağaçtan |
عَوْرَاتِهِمْ | avret yerleri |
يُنَادِيهِمْ | seslenmek |
شَيْطَانٌ | şeytan |
Ayetteki bazı temel tecvid kuralları arasında, 'idgam' (bir harfin diğerini sarması) ve 'med' (uzatma) gibi kurallar bulunmaktadır. Bu kurallar, ayetin okunmasında akıcılığı ve anlam bütünlüğünü sağlar.
A'râf Suresi 22. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
أَغْوَىٰ | aldatmak | 5 |
شَجَرَةٌ | ağaç | 20 |
عَوْرَةٌ | avret | 3 |
Ayet içerisinde geçen önemli kelimeler, Kur'an'da belirli bir sıklıkla yer almaktadır. 'أَغْوَىٰ' kelimesi, insanların aldatılması ve yanlış yola yönlendirilmesi teması açısından sıkça kullanılır. 'شَجَرَةٌ' kelimesi, insanların cennetteki yasak meyveden tükettikleri ve bu durumun sonuçları bağlamında merkezi bir yere sahiptir. 'عَوْرَةٌ' kelimesi ise, insanın utanç ve mahcubiyet hissinin sembolü olarak geçmektedir. Bu kelimelerin sık kullanımı, insan doğası, ahlak ve şeytanın aldatıcı niteliği üzerine derin bir anlam katmaktadır.
شَجَرَةٌ
20
أَغْوَىٰ
5
عَوْرَةٌ
3
A'râf Suresi 22. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Onları böylece aldattı. | Geleneksel |
Diyanet İşleri | Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. | Açıklayıcı |
Elmalılı Hamdi Yazır | Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı. | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | (Yasak) ağacı tattıklarında edep yerleri kendilerine görünmüştü. | Modern |
Ömer Nasuhi Bilmen | Artık onları bâtıl sözle aldattı. | Geleneksel |
Süleyman Ateş | Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı. | Geleneksel |
Süleymaniye Vakfı | Böylece ikisini de kandırıp değerlerini düşürdü. | Geleneksel |
Yaşar Nuri Öztürk | Nihayet onları kandırarak aşağı çekti. | Modern |
Tablodaki ifadeler incelendiğinde, 'aldatmak' veya 'kandırmak' gibi kelimelerin çoğu mealde benzer bir şekilde tercih edildiği görülmektedir. Bu ifadelerin tercih edilmesi, ayetin ana temasını yansıtmakta ve insanların aldatılması durumunu vurgulamaktadır. Bunun yanında, bazı meallerde kullanılan 'ağaç' ifadesi, cennetteki yasak nesnenin dikkat çekici bir biçimde belirtilmesine olanak tanımaktadır. Mealler arasında belirgin şekilde farklılaşan ifadeler ise, 'bâtıl söz' ve 'değerlerini düşürmek' gibi ifadelerdir. Bu ifadeler, anlam olarak farklılık göstermekte olup, 'bâtıl söz' ifadesi daha soyut ve genel bir anlam taşırken, 'değerlerini düşürmek' ifadesi daha somut ve sonuç odaklı bir anlatım sunmaktadır. Bu nedenle, meallerdeki farklılıklar, hem dil açısından hem de anlam derinliği açısından değerlendirilebilir.
A'râf Sûresi 22. Ayet ile Bağlantılı Diğer Ayetler
A'râf Sûresi 22. ayet, şeytanın insana kötü bir fikir aşılayarak ona yasak olan ağaca yaklaşması için nasıl yönlendirme yaptığını anlatır. Bu bağlamda, şeytanın insana olan düşmanlığı ve onun kandırma yolları vurgulanmaktadır.
- Bakara Suresi 36. Ayet: Bu ayette, şeytanın Adem ve Havva'nın cennete girişini engellemek amacıyla onlara nasıl kötü bir fikir aşılayarak, yasaklanmış olan ağacın meyvesini yemelerini sağladığı belirtilmektedir. A'râf 22. ayet ile bu durumun benzerliği ve şeytanın insana olan etkisi arasındaki bağlantı işlenmektedir.
- Enfâl Sûresi 48. Ayet: Enfal 48. ayette, şeytanın insanları nasıl saptırdığı ve onlara yalanlar söyleyerek yolundan alıkoyduğu açıklanmaktadır. Bu, A'râf 22. ayette anlatılan şeytanın insanları yanıltma yöntemleri ile örtüşmektedir.
- İsrâ Sûresi 61. Ayet: İsrâ 61. ayette, Allah'ın şeytana verdiği fırsat ve onun insanları aldatma potansiyeli üzerinde durulmaktadır. A'râf 22. ayetteki bağlamda şeytanın düşmanlığı ve insanları yanıltma çabası ile ilişkilidir.
A'râf Sûresi 22. ayet ve ilişkili ayetler, şeytanın insana karşı olan düşmanlık ve aldatma stratejilerini vurgulamaktadır. Bu ayetler, insanın iradesine müdahale eden şeytanın etkisinin ne denli büyük olduğunu ve Allah'a karşı gelmenin sonuçlarını düşünmeye teşvik eden bir bütünlük oluşturmaktadır.
Okumak istediğin ayeti seç