Fatır Suresi 2. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Allah'ın, kullarına rahmet ve ihsanına dair lutfedeceği şeye mani olan bulunamaz ve eğer kısar da vermezse ondan başka gönderecek de olamaz ve odur üstün, hüküm ve hikmet sahibi. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Allah, insanlar için ne rahmet açarsa, artık onu tutacak (engelleyecek) yoktur. Neyi de tutarsa, bundan sonra onu gönderecek yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Allah, insanlara rahmetinden neyi açarsa artık onu tutacak, kısacak olan yoktur. Her neyi de tutar kısarsa, onu da, ondan sonra salacak yoktur. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Mehmet Okuyan Meali | Allah insanlara herhangi bir merhamet açarsa onu tutabilecek kimse yoktur. O’nun tuttuğunu da kendisinden sonra gönderebilecek kimse yoktur. O güçlüdür, doğru hüküm verendir. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Allah, nâsa rahmetten neyi açarsa, sonra onun için tutacak yoktur ve neyi tutarsa artık bundan sonra onu salıverecek yoktur. Ve azîz, hakîm olan O'dur. |
Süleyman Ateş Meali | Allah, insanlara bir rahmet açtı mı onu tutan olamaz, O'nun tuttuğunu da O'ndan sonra salacak yoktur. O, üstündür, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Allah insanlara bir ikram kapısı açarsa ona kimse engel olamaz. Allah’ın engellediğini de serbest bırakacak biri yoktur. O, güçlüdür, doğru karar verir. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Allah'ın insanlar için açıp yaydığı rahmeti hiç kimse tutup kısamaz. O'nun tutup kıstığını ise O'ndan sonra salıp açacak yoktur. Azîz'dir O, Hakîm'dir. |
Fatır Suresi 2. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Fatır |
Sure Numarası | 35 |
Ayet Numarası | 2 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 22 |
Kur'an Sayfası | 442 |
Toplam Harf Sayısı | 141 |
Toplam Kelime Sayısı | 29 |
Fatır Suresi, Mekke döneminde inmiş olan bir sure olup, genel olarak Allah'ın varlığını, birliğini, kudretini ve insanlara olan lütuflarını vurgular. Bu surenin ana temalarından biri de Allah'ın rahmetinin sınırsız olduğudur. İnsanın, Allah'ın iradesine karşı koyamayacağı, O'nun lütuflarına engel olamayacağı ifade edilir. İkinci ayet, bu bağlamda önemli bir yer tutmakta ve Allah'ın rahmet kapılarını açma ve kapama yetkisini yalnızca kendisine atfederek, insanın bu durum karşısındaki acziyetini vurgulamaktadır. Bu ayet, insanları Allah'ın rahmetine yönlendiren bir mesaj taşırken, aynı zamanda O'nun kudretini de belirtmektedir. Ayrıca, bu ayet vesilesiyle, insanların hayatlarında karşılaştıkları zorlukların ve nimetlerin yalnızca Allah'ın iradesi doğrultusunda şekillendiğine dikkat çekilmektedir. Bu bağlamda, insanın kulluk görevi ve Allah'a teslimiyeti de önem arz etmektedir.
Fatır Suresi 2. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
رَحْمَةٌ | rahmet |
يَحْبِسُ | tutmak |
مَنْ | kim |
عَزِيزٌ | güçlü |
حَكِيمٌ | hikmet sahibi |
Bu ayette "يَحْبِسُ" kelimesi, Arapça'da 'tutmak' anlamına gelir ve burada Allah'ın rahmeti üzerinde insanın etkisinin olmadığını ifade eder. Ayetteki kelimelerde idgam ve med gibi tecvid kuralları uygulanmaktadır.
Fatır Suresi 2. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
رَحْمَةٌ | rahmet | 55 |
يَحْبِسُ | tutmak | 5 |
عَزِيزٌ | güçlü | 96 |
Ayet içerisinde geçen 'رَحْمَةٌ' kelimesi, Kur'an'da sıkça yer alarak, Allah'ın merhametini ve lütfunu ifade etmektedir. İnsanların bu rahmete olan ihtiyacı ve Allah'ın rahminin genişliği sık sık vurgulanmaktadır. 'يَحْبِسُ' kelimesi ise sınırlı bir kullanımda bulunmakta ve ayetin ana temasıyla doğrudan bağlantılıdır. 'عَزِيزٌ' kelimesi ise, Allah'ın kudretini ifade eden ve sıklıkla farklı bağlamlarda geçen bir terimdir. Bu kelimelerin tekrarları, Allah'ın sıfatları ve insan ilişkisi açısından önem taşımaktadır.
عَزِيزٌ
96
رَحْمَةٌ
55
يَحْبِسُ
5
Fatır Suresi 2. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Allah'ın kullarına rahmet ve ihsanına dair lutfedeceği şeye mani olan bulunamaz. | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | Artık onu tutacak (engelleyecek) yoktur. | Geleneksel |
Elmalılı Hamdi Yazır | Her neyi de tutar kısarsa, onu da, ondan sonra salacak yoktur. | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | O’nun tuttuğunu da kendisinden sonra gönderebilecek kimse yoktur. | Modern |
Ömer Nasuhi Bilmen | O'dur, azîz, hakîm olan. | Açıklayıcı |
Süleyman Ateş | O, üstündür, hüküm ve hikmet sahibidir. | Geleneksel |
Süleymaniye Vakfı | O, güçlüdür, doğru karar verir. | Açıklayıcı |
Yaşar Nuri Öztürk | Azîz'dir O, Hakîm'dir. | Modern |
Tablodaki ifadeler incelendiğinde, 'tutmak' ve 'engellemek' gibi kelimelerin çoğu mealde benzer bir şekilde kullanıldığı gözlemlenmektedir. Bu, Allah'ın rahmetine dair bir engelin olamayacağı mesajının pekiştirilmesine hizmet etmektedir. Bazı meallerde ise 'güçlü' ve 'hikmet sahibi' gibi ifadeler, Allah'ın kudretini ifade etmek için sıkça tercih edilmiştir. Bununla birlikte, farklı mealler arasında dilsel ton açısından çeşitlilik bulunmaktadır. Örneğin, bazı mealler daha açıklayıcı bir dil kullanırken, bazıları geleneksel ifadeleri tercih etmiştir. Bu durum, okuyucuya farklı anlam katmanları sunarak, ayetin derinliğini ve Allah'ın özelliklerini yansıtmayı hedeflemektedir. Genel anlamda, meallerdeki ortak ifadeler, Allah'ın rahmet kapılarının kapatılması veya açılması konusunu vurgulamakta ve bu durumun yalnızca O'na ait olduğunu ifade etmektedir.