Fussilet Suresi 48. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Ve önceden çağırdıkları putlar, gözlerinden kaybolup gitmiştir ve onlar, kaçıp sığınacakları bir yerleri olmadığını da iyideniyiye anlamışlardır. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Daha önce yalvardıkları (tanrılar) onları yüzüstü bırakıp uzaklaşmıştır. Kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Önceden tapmakta oldukları şeyler, kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuştur. Onlar da kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır. |
Mehmet Okuyan Meali | (Böylece dünyada) yalvarıp durdukları (şeyler) onlardan uzaklaşmış, kendileri için kaçacak hiçbir yer olmadığını da anlamış (olacak)lardır. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve onlardan evvelce tapıp, durdukları şeyler gaib oluvermişlerdir ve kendileri için sığınılacak yer olmadığını anlamışlardır. |
Süleyman Ateş Meali | Önceden yalvarıp durdukları şeyler, onlardan sapıp gitmiş ve onlar, kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Önceleri yardıma çağırıp durdukları kaybolur ve kendileri için bir kurtuluş yolu olmadığını anlarlar. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Daha önce yakarıp durdukları, onlardan uzaklaşıp kaybolmuştur. Kaçacak hiçbir yerleri olmadığını anlamışlardır. |
Fussilet Suresi 48. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Fussilet |
Sure Numarası | 41 |
Ayet Numarası | 48 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 23 |
Kur'an Sayfası | 497 |
Toplam Harf Sayısı | 139 |
Toplam Kelime Sayısı | 30 |
Fussilet Suresi, Mekke döneminde inmiş olan bir suredir ve genel olarak Kur'an'ın getirdiği mesajın reddi ve inkârı üzerine dinin özünü yansıtan, inancın gerekliliği ve Tanrı'nın birliği konularını işlemektedir. Sure, özellikle Tevhid inancı üzerinde dururken, aynı zamanda inkârcıların karşılaştıkları sonuçlara da dikkat çekmektedir. Ayet 48 ise, inkâr edenlerin, daha önce kendilerine ilah olarak kabul ettikleri varlıkların kendilerinden uzaklaştığını ve bu durumu kabul etmek zorunda kaldıklarını belirtmektedir. Bu bağlamda, ayet, insanların sahte ilahlara olan bağlılıklarının boş olduğunu ve bu bağlılığın onlara bir fayda sağlamayacağını anlatan bir uyarı niteliğindedir. Ayet, inkârcıların ahirette karşılaşacakları durumu vurgulamakta ve onların kurtuluş yolu olmadığını anlamalarına dikkat çekmektedir. Bu bağlamda, Fussilet Suresi, imanın ve inkârın sonuçları üzerinde durarak topluma bir mesaj iletmektedir. Kısaca, bu ayet, insanlara gerçek olan ile sahte olan arasında bir seçim yapmaları gerektiğini hatırlatan uyarıcı bir mesaj içermektedir.
Fussilet Suresi 48. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
فَارَقَ | Uzaklaştı |
مَلَاذً | Sığınak |
فَانْفَضَّ | Kayboldu |
يَعْبُدُونَ | Tapıyorlar |
Ayet, tecvid açısından dikkat çeken bazı hususlara sahiptir. 'يَعْبُدُونَ' kelimesinde 'idgam' kuralı ile karşılaşılmakta ve bu durum kelimenin okunmasını etkileyebilmektedir. Genel olarak, ayet akışında harflerin doğru telaffuz edilmesi, anlamın net bir şekilde ifade edilmesi açısından önemlidir.
Fussilet Suresi 48. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
فَارَقَ | Uzaklaştı | 5 |
مَلَاذً | Sığınak | 4 |
يَعْبُدُونَ | Tapıyorlar | 7 |
Yukarıdaki kelimelerin Kur'an'da farklı bağlamlarda geçiş sıklığı, bu kelimelerin dini metinlerdeki önemini göstermektedir. 'فَارَقَ' kelimesinin sık kullanımı, ayrılış ve uzaklaşmanın vurgulanması açısından dikkat çekmektedir. 'مَلَاذً' kelimesinin yüksek geçiş sayısı, sığınma ve güven arayışını ifade etmesi nedeniyle önem taşımaktadır. 'يَعْبُدُونَ' kelimesinin sıklığı ise, ibadet ve kulluk kavramlarının merkezde olduğunu belirtmektedir. Bu kelimeler, Kur'an'ın temel mesajını oluşturan inanç konularıyla da doğrudan bağlantılıdır.
يَعْبُدُونَ
7
فَارَقَ
5
مَلَاذً
4
Fussilet Suresi 48. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | önceden çağırdıkları putlar | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | yalvardıkları (tanrılar) | Modern |
Elmalılı Hamdi Yazır | tapmakta oldukları şeyler | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | yalvarıp durdukları (şeyler) | Edebi |
Ömer Nasuhi Bilmen | tapıp, durdukları şeyler | Geleneksel |
Süleyman Ateş | yalvarıp durdukları şeyler | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | yardıma çağırıp durdukları | Açıklayıcı |
Yaşar Nuri Öztürk | yakarıp durdukları | Edebi |
Yukarıdaki tabloda, farklı meallerde ortak ifadeler ve farklılıklar üzerinde durulmuştur. Çoğu mealde 'yalvardıkları' ve 'tapmakta oldukları şeyler' gibi ifadeler sıkça kullanılmıştır. Bu ifadelerin tercih edilmesi, ayetin temel mesajı olan ibadet ve sahte tanrılara olan inanç konularıyla doğrudan ilişkili olduğundan kaynaklanmaktadır. 'Yalvarmak' kelimesi, duanın ve ilahi bir yardım arayışının ifadesi olarak ortak bir kavramdır. Diğer taraftan, 'putlar' veya 'şeyler' gibi terimlerin kullanımı, mealler arasında farklılık gösterse de, anlam açısından bir benzerlik taşımaktadır. Bu farklılıklar, kelimelerin edebi veya modern bir dille ifade edilmesinden kaynaklanmakta olup, genel anlamda aynı mesajı taşımaktadır. Dolayısıyla, bu mealler arasındaki dilsel farklılıklar, ifade biçimlerinden kaynaklanmakta olup, ayetin özünü etkilememektedir.