Mâide Suresi 106. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Ey inananlar, birinize ölüm gelip çatarsa aranızda vasiyet edeceğiniz zaman, sizden iki adil tanık bulunsun. Yolculuktaysanız ve gene size ölüm musibeti gelip çatacaksa sizden olmayan iki kişiyi de tanık tutabilirsiniz. Ancak onları, namazdan sonraya dek alıkoyun da akraba bile olsa Allah'ı bırakıp yerine hiçbir menfaati satın almayacağız, tanıklığımızı, Allah için gizlemeyeceğiz, gizlersek günahkarlardan olalım diye Allah'a yemin etsinler. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Ey iman edenler! Birinizin ölümü yaklaştığı zaman, vasiyet sırasında aranızda şahitlik (edecek olanlar) sizden adaletli iki kişidir. Yahut; seferde olup da başınıza ölüm musibeti gelirse, sizin dışınızdan başka iki kişi şahitlik eder. Eğer şüphe ederseniz, onları namazdan sonra alıkorsunuz da Allah adına, “Akraba da olsa, şahitliğimizi hiçbir karşılığa değişmeyiz. Allah için yaptığımız şahitliği gizlemeyiz. Gizlediğimiz takdirde, şüphesiz günahkârlardan oluruz” diye yemin ederler. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Ey iman edenler! İçinizden birine ölüm (emareleri) geldiği zaman, vasiyet sırasında aranızdaki şahitliğin hükmü, kendi içinizden iki adaletli şahit, yahut yeryüzünde yolculuğa çıkmış iseniz, ölüm (emareleri de) size gelip çatmışsa, sizden olmayan diğer iki şahit tutmaktır. Eğer (bunlardan) şüpheye düşerseniz, namazdan sonra onları alıkorsunuz. Onlar da Allah'a şöyle yemin ederler: "Akraba bile olsa, yemini bir çıkar karşılığı satmayacağız, Allah'ın şahitliğini gizlemeyeceğiz. Aksi halde günahkârlardan oluruz". |
Mehmet Okuyan Meali | Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çatınca, vasiyet esnasında içinizden adalet sahibi iki kişi aranızda şahitlik etsin! Veya yeryüzünde yolculuktayken başınıza ölüm musibeti gelmişse sizden olmayan başka iki kişi (şahit olsun)! Şüpheye düşerseniz o iki şahidi [salât]tan (ibadetten) sonra durdurup “Akraba (menfaatine) de olsa bu vasiyet karşılığında hiçbir şeyi satın almayacağız; Allah (için yaptığımız) şahitliği gizlemeyeceğiz; (aksini yaparsak) bu takdirde biz elbette günahkârlardan oluruz.” diye Allah’a yemin ettirirsiniz. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ey imân edenler! Herhangi birinize ölüm hali geldiği zaman vasiyet vaktinde aranızda şehâdet edecekler, ya sizden adâlet sahibi iki kimsedir veya size yeryüzünde yolculuk halinde iken ölüm musibeti isabet etti ise sizin gayrinizden iki şahıstır. (Bunların şehâdetlerinde) Şüphelendiğiniz takdirde bunları namazdan sonra alıkorsunuz. Bunlar, «Yemin mukabilinde hiçbir bedel almayız, velev ki, lehine şehâdet edeceğimiz kimse bizim için karabet sahibi olsun. Ve Allah'ın şehâdetini gizlemeyiz, o takdirde şüphe yok ki, biz günahkârlardan bulunmuş oluruz,» diye yemin ederler. |
Süleyman Ateş Meali | Ey inananlar, birinize ölüm gelince vasiyyet sırasında içinizden iki adil kişi, aranızda şahidlik etsin. Ya da yeryüzünde yolculuk ederken başınıza ölüm musibeti gelmişse, sizden olmayan iki kişi (şahidlik etsin). Kuşkulanırsanız, namazdan sonra onları tutar(yemin ettirir)siniz: "Akraba da olsa yeminimizi hiçbir paraya satmayacağız, Allah'ın (üzerimizde bir borç olarak bulunan) şahidliğini gizlemeyeceğiz, yoksa biz, elbette günahkarlardan oluruz,"diye Allah'a yemin ederler. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Ey inanıp güvenenler! Sizden birine ölüm hali gelir de vasiyet edecek olursa içinizden güvenilir iki kişi aranızda şahit olsun. Eğer yolculuk yaptığınız sırada ölüm gelip çatarsa sizin dışınızdan iki kişi de olabilir. Şahitlerden şüphelenirseniz namazdan sonra alıkoyar, şöyle yemin ettirirsiniz: “Vallahi bu işten bir kazancımız yoktur, isterse en yakınımız olsun. Allah için yapılan şahitliği de gizlemeyiz. Öyle olsa elbette günaha gireriz.” |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Ey iman edenler! Herhangi birinize ölüm gelip çattığında, vasiyet zamanı aranızdaki tanıklık şöyle olsun: Kendinizden adalet sahibi iki kişi yahut [yeryüzünde] yolculuk etmekte iken ölüm musibeti başınıza geldiyse sizin dışınızdan iki kişi. Bunları namazdan/duadan sonra alıkoyarsınız; kuşkulanırsanız şöyle yemin etsinler: "Vallahi, yakınlarımız da olsa yeminimizi hiçbir ücret karşılığı satmayacağız, Allah'ın tanıklığını saklamayacağız. Çünkü böyle yaparsak mutlaka günahkârlardan oluruz." |
Mâide Suresi 106. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Mâide |
Sure Numarası | 5 |
Ayet Numarası | 106 |
Sure Türü | Medeni |
Bulunduğu Cüz | 6 |
Kur'an Sayfası | 121 |
Toplam Harf Sayısı | 191 |
Toplam Kelime Sayısı | 39 |
Mâide Suresi, Medine döneminde nazil olmuştur ve genel olarak İslam toplumu ve hukuku ile ilgili düzenlemeleri, özellikle de toplumsal adalet ve ahlak üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu sure, sosyal ve ekonomik ilişkilerin adaletli bir şekilde yürütülmesi, insanların haklarına saygı gösterilmesi ve toplumda adaletin tesis edilmesi konularında önemli hükümler içermektedir. Ayet 106, özellikle vasiyet ve tanıklık konularına odaklanmaktadır. Ölüm anında yapılacak vasiyetlerde şahitlerin nasıl seçileceği, adalet ve tarafsızlık ilkeleri çerçevesinde düzenlenmiştir. Ayet, inananları adaletli olmaya ve Allah'ın emrine uygun davranmaya teşvik etmektedir. Tanıklık edenlerin, durumları gereği adaletli ve güvenilir olmaları gerektiği vurgulanmakta, ayrıca her türlü menfaate karşı durulması gerektiği ifade edilmektedir. Bu bağlamda, ayet hem bireysel hem de toplumsal adaletin sağlanması adına önemli bir kural oluşturmaktadır. Öte yandan, tanıkların yemin etmesi gerektiği belirtilerek, bu durumun ciddiyeti de vurgulanmaktadır. Mâide Suresi'nin bu ayeti, sosyal yapının temel taşlarından biri olan güvenilirliğin altını çizmektedir.
Mâide Suresi 106. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
شَهَادَةٌ | Tanıklık |
عَدْلٌ | Adalet |
يَمِينٌ | Yemin |
مَوْتٌ | Ölüm |
وَصِيَّةٌ | Vasiyet |
Ayetin Arapça ifadesinde bazı temel tecvid kuralları bulunmaktadır. Örneğin, 'شَهَادَةٌ' kelimesindeki 'ش' harfi ile takip eden 'هـ' harfi arasında idgam durumu vardır. Ayrıca, 'عَدْلٌ' kelimesinde med süresi geçmektedir.
Mâide Suresi 106. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
شَهَادَةٌ | Tanıklık | 6 |
عَدْلٌ | Adalet | 8 |
يَمِينٌ | Yemin | 4 |
مَوْتٌ | Ölüm | 10 |
وَصِيَّةٌ | Vasiyet | 5 |
Ayet içerisinde geçen kelimeler, İslam toplumu için önemli kavramlar olan adalet, tanıklık ve vasiyet gibi konuları ifade etmektedir. Özellikle adalet ve tanıklık, toplumsal ilişkilerin düzenlenmesinde kritik rol oynar. Bu terimler, hem bireysel hakların korunması hem de toplumsal adaletin sağlanması açısından sıkça kullanılır. Bu nedenle Kur'an'da bu kelimelerin sıkça geçmesi, İslam'ın adalet anlayışının ne denli önemli olduğunu göstermektedir.
مَوْتٌ
10
عَدْلٌ
8
شَهَادَةٌ
6
وَصِيَّةٌ
5
يَمِينٌ
4
Mâide Suresi 106. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | adli tanık | Geleneksel |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | adaletli iki kişi | Açıklayıcı |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | adalet sahibi iki kişi | Geleneksel |
Mehmet Okuyan Meali | adalet sahibi iki kişi | Modern |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | adâlet sahibi iki kimsedir | Geleneksel |
Süleyman Ateş Meali | adil kişi | Modern |
Süleymaniye Vakfı Meali | güvenilir iki kişi | Açıklayıcı |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | adalet sahibi iki kişi | Modern |