Mâide Sûresi 18. Ayet
وَقَالَتِ
الْيَهُودُ
وَالنَّصَارٰى
نَحْنُ
اَبْنَٓاءُ
اللّٰهِ
وَاَحِبَّٓاؤُ۬هُۜ
قُلْ
فَلِمَ
يُعَذِّبُكُمْ
بِذُنُوبِكُمْۜ
بَلْ
اَنْتُمْ
بَشَرٌ
مِمَّنْ
خَلَقَۜ
يَغْفِرُ
لِمَنْ
يَشَٓاءُ
وَيُعَذِّبُ
مَنْ
يَشَٓاءُۜ
وَلِلّٰهِ
مُلْكُ
السَّمٰوَاتِ
وَالْاَرْضِ
وَمَا
بَيْنَهُمَاۘ
وَاِلَيْهِ
الْمَص۪يرُ
١٨
Vekâleti-lyehûdu ve-nnasârâ nahnu ebnâu(A)llâhi veehibbâuh(u)(c) kul felime yu’ażżibukum biżunûbikum(s) bel entum beşerun mimmen ḣalak(a)(c) yaġfiru limen yeşâu veyu’ażżibu men yeşâ(u)(c) veli(A)llâhi mulku-ssemâvâti vel-ardi vemâ beynehumâ(s) ve-ileyhi-lmasîr(u)
Mâide Suresi 18. Ayet Meâlleri

Mâide Suresi 18. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Mâide |
Sure Numarası | 5 |
Ayet Numarası | 18 |
Sure Türü | Medeni |
Bulunduğu Cüz | 6 |
Kur'an Sayfası | 119 |
Toplam Harf Sayısı | 318 |
Toplam Kelime Sayısı | 56 |
Mâide Sûresi, Medine döneminde inmiş olan ve toplumun sosyal, hukuki ve dini meselelerine dair hükümler içeren bir suredir. Bu sure, özellikle Müslüman toplumu için önemli ahlaki ve ibadetsel düzenlemeler yapar. Ayet 18, Yahudiler ve Hristiyanlar tarafından kendilerine atfedilen özel bir konumla ilgili bir tartışmayı içerir. Bu ayette, bu iki grup, kendilerini Allah'ın oğulları ve sevgilileri olarak tanımlamışlardır. Ancak Allah tarafından kendilerine gelen uyarılar ve azaplar, bu tanımlarının geçerliliğini sorgulamaktadır. Ayet, insanın Allah'ın yarattığı bir varlık olarak, günah işlediğinde cezalandırılabileceğini ve bunun Allah'ın iradesiyle ilgili olduğunu ifade eder. Bu bağlamda, ayette vurgulanan temel kavram, Allah'ın iradesinin her şey üzerinde etkili olduğudur. Ayet, kişisel sorumluluğu ve ilahi adalet anlayışını öne çıkarırken, toplumların kendi kendine atfettiği özel statülerin geçerliliğini sorgular. Bu cümleler, Müslümanların inanç sistemini güçlendirmeyi amaçlayan bir mesaj taşır ve insanların Allah karşısındaki konumlarını anlamalarına yardımcı olur. Mâide Sûresi genel olarak; helal ve haram, ibadetlerin düzenlenmesi, toplumsal ilişkilerin adil bir biçimde sürdürülmesi gibi konuları ele alırken, ayet 18 bu çerçevede ibadet ve ahlaki sorumlulukların önemini vurgulamaktadır.
Mâide Suresi 18. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
عَبْدُ | kulları |
إِلَٰهِ | Tanrı |
عَذَابٌ | azap |
يَعْفُو | bağışlar |
مُلْكٌ | mülk |
Ayet içinde önemli tecvid kuralları bulunmaktadır. Çoğunlukla idgam ve med durumu söz konusudur. Ayrıca, bazı kelimelerde ghunnah (burun sesi) ile okunması gerekmektedir.
Mâide Suresi 18. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
عَذَابٌ | azap | 15 |
يَعْفُو | bağışlar | 11 |
مُلْكٌ | mülk | 33 |
Ayet içinde geçen kelimeler, Kur'an'ın genel temasıyla ilgili önemli kavramlardır. 'عَذَابٌ' (azap) kelimesi, ahlaki ve dini sorumluluklar ile ilgili uyarılar içerisinde sıkça bulunur. 'يَعْفُو' (bağışlar) kelimesi, Allah'ın merhametini ve tövbe edenlerin affını vurgulamak amacıyla geçmektedir. 'مُلْكٌ' (mülk) kelimesi, Allah'ın her şeye hâkim olduğunu belirtmek için sıkça kullanılır. Bu kelimelerin tekrar sıklığı, İslam inancının temel öğeleri olan adalet, merhamet ve Allah'ın uluhiyetinin altını çizmektedir.
مُلْكٌ
33
عَذَابٌ
15
يَعْفُو
11
Mâide Suresi 18. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Biz Allah'ın oğullarıyız ve sevgilileriyiz. | Geleneksel |
Diyanet İşleri | Biz Allah’ın oğulları ve sevgili kullarıyız | Açıklayıcı |
Elmalılı Hamdi Yazır | Siz de O'nun yaratıklarından birer insansınız. | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | Siz de O’nun yaratıklarından birer insansınız. | Modern |
Ömer Nasuhi Bilmen | Siz ancak O'nun yaratıklarından bir beşersiniz. | Geleneksel |
Süleyman Ateş | Siz de O'nun yaratıklarından birer insansınız. | Geleneksel |
Süleymaniye Vakfı | Siz O’nun yarattığı insanlardansınız. | Modern |
Yaşar Nuri Öztürk | Dilediğini affeder O. | Modern |
Tabloya bakıldığında, 'Siz de O'nun yaratıklarından birer insansınız.' ifadesi birçok mealde ortak kullanılmaktadır. Bu ifade, insanlığın birer kul olarak Allah karşısındaki eşitliğini vurgulamak açısından önemli bir anlam taşımaktadır. Bunun yanı sıra, 'Biz Allah'ın oğullarıyız ve sevgilileriyiz.' ifadesi de bazı meallerde kullanılmakta. Bu ifade, daha çok geleneksel bir yaklaşımı yansıtırken, modern meallerde ise farklı bir dil kullanımı tercih edilmektedir. Örneğin, 'Dilediğini affeder O.' ifadesi, daha geniş bir bağlamda Allah'ın bağışlama kavramını işlemektedir. Mealler arasında belirgin farklılıklar, kullanılan dilin modernliği veya gelenekselliği ile ilgilidir. Bazı mealler, belirli bir geleneksel üslubu korurken, diğerleri daha modern bir anlatım benimsemektedir. Bu da, okuyucu kitlesinin algısını etkilemektedir.
Mâide Sûresi 18. Ayet ile Bağlantılı Diğer Ayetler
Mâide Sûresi 18. ayet, Yahudi ve Hristiyanların, 'Biz Allah'ın çocukları ve sevgilileriyiz.' demeleri ve bunun ardından, Allah'ın onları günahlarından dolayı azaplandırabileceğini ifade eder.
- Bakara Suresi 59. Ayet: Bu ayette de insanlar, Allah'ın emirlerini terk edip yanlış anlayışlar ve sapkınlıklar içerisine düştüklerinde nasıl bir cezayı hak ettikleri vurgulanmaktadır. İki ayet de kişinin Allah’a olan sorumluluğunu ve günahlarının sonuçlarını gözler önüne serer.
- Bakara Suresi 246. Ayet: Bu ayette, geçmişteki toplumlar arasında Allah’ın yardımıyla zafer elde edenlerin inançları ve bu inançlarının gereği olarak göstermeleri gereken ibadetler ele alınır. Mâide Sûresi 18. ayetinin mesajı ile benzer şekilde, insanlar arasındaki sosyal dinamikleri ve Allah’a karşı sorumlulukları ile ilgili bir bağ kurar.
- Tevbe Sûresi 30. Ayet: Bu ayet, Batıl inançlar hakkında yorumlar yaparak, gerçek olanı ve bâtılı birbirinden ayırır. Mâide Sûresi 18. ayet ile insanların Allah’a olan kesin bağlılıklarının sorgulanması açısından ilişkilidir.
Mâide Sûresi 18. ayet, insanların Allah ile olan ilişkilerinin ve bunun sonuçlarının üzerinde dururken, geçmişteki toplumları ve inançlarını da dikkate alarak sorumlu bir muamele gerektirdiğini ortaya koyar. İlişkili ayetler, bu sorumluluğun önemini pekiştirirken, bireylerin sadece dillerinde inançları değil, davranışları ile de bunu desteklemeleri gerektiğini belirtir.
Okumak istediğin ayeti seç