Mâide Suresi 36. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Kafir olanlar, yeryüzünde ne varsa hepsine, hatta bir misli fazlasına sahip olsalar da kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini verseler gene makbule geçmez ve onlara pek elemli bir azap vardır. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Şüphesiz yeryüzünde olanların hepsi ve yanında bir o kadarı daha kendilerinin (kâfirlerin) olsa da onu kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verecek olsalar, onlardan yine kabul edilmez. Onlara elem dolu bir azap vardır. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bütün yeryüzündekiler ve bir o kadarı daha inkâr edenlerin olsa, bunlar kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini fidye olarak verseler yine onlardan kabul edilmez. Onlar için can yakıcı bir azap vardır. |
Mehmet Okuyan Meali | Şüphesiz ki kâfir olanlar, yeryüzündeki her şey ve bununla bir o kadarı daha kendilerinin olsa ve kıyamet gününün azabından dolayı onu fidye vermek isteseler de onlardan (asla) kabul edilmemiş (olacak)tır. Onlar için elem verici bir azap vardır. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Şüphesiz o kimseler ki kâfir oldular, eğer yerde bulunanların cümlesi ve onunla beraber bir misli daha onların olup da Kıyamet gününün azabından dolayı onları feda edecek olsalar kendilerinden kabul edilmez ve onlar için elîm bir azap vardır. |
Süleyman Ateş Meali | O inkar edenler var ya, eğer yeryüzünde olanların hepsi ve onun bir katı daha kendilerinin olsa da, kıyamet gününün azabından kurtulmak için (bunları) fidye verseler, kendilerinden kabul edilmez. Onlar için acı bir azab vardır. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Ayetleri görmezden gelenlere (kafirlere) gelince, yeryüzündeki her şey hatta bir o kadarı daha ellerinde olsa ve (mezardan) kalkış gününün azabından kurtulmak için fidye olarak verseler kabul edilmeyecektir. Onların hak ettiği acıklı bir azaptır. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Küfre batanlar var ya, yeryüzündekilerin hepsi ve yanında bir o kadarı kendilerinin olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini fidye verseler, onlardan bu bile kabul edilmez. Korkunç bir azap vardır onlar için. |
Mâide Suresi 36. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Mâide |
Sure Numarası | 5 |
Ayet Numarası | 36 |
Sure Türü | Medeni |
Bulunduğu Cüz | 6 |
Kur'an Sayfası | 143 |
Toplam Harf Sayısı | 175 |
Toplam Kelime Sayısı | 36 |
Mâide Suresi, Medine döneminde inen bir suredir ve birçok sosyal, hukuki ve ahlaki hükmü içermektedir. Bu sure, özellikle Müslüman topluluğun inançlarının güçlendirilmesi, toplum içerisindeki adaletin sağlanması ve doğru davranışların teşvik edilmesi amacıyla indirilmiştir. Mâide, 'sofra' veya 'masanın örtülmesi' anlamına gelir, bu da suredeki bazı konuların toplumsal ilişkileri düzenleyici nitelikte olmasına işaret eder. Bu sure, yasaklar, helaller ve dini kurallar konusunda detaylı bilgiler sunar. Ayet 36, kâfirlerin kıyamet gününde kendilerini kurtarmak için ne kadar mal sahibi olsalar da, bunun hiçbir fayda sağlamayacağını vurgulamaktadır. Ayet, kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verme çabasının sonuçsuz kalacağına dair güçlü bir uyarı içermektedir. Bununla birlikte, bu ayet, inkarın sonuçlarını ve ahiret hayatında karşılaşacakları azabı da açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, Mâide Suresi'nin genel içeriği, toplumsal ve bireysel sorumlulukların önemine, inanç ve eylem bütünlüğünün gerekliliğine dikkat çekmektedir. Ayetin geçtiği bu sure, toplumda inançsızlığın sonuçlarına dair önemli mesajlar vermekte ve müminlerin, imanlarını korumaları için bir motivasyon kaynağı oluşturmaktadır.
Mâide Suresi 36. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
كَافِرٌ | Kâfir |
عَذَابٌ | Azap |
مَكَانٌ | Yer |
فِدْيَةٌ | Fidye |
يَوْمُ | Gün |
Ayet içinde bazı temel tecvid kuralları bulunmaktadır. Örneğin, 'كَافِرٌ' kelimesinde idgam kuralı geçerlidir. 'يَوْمُ' kelimesinde ise med kuralı uygulanmaktadır.
Mâide Suresi 36. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
كَافِرٌ | Kâfir | 21 |
عَذَابٌ | Azap | 67 |
فِدْيَةٌ | Fidye | 6 |
Kur'an'da geçen önemli kelimelerden biri olan 'كَافِرٌ' kelimesi, inkar edenler hakkında yapılan uyarılarda sıkça kullanılmaktadır. Bu kelime, inançsızlığın sonuçlarına değinen pek çok ayette geçmektedir ve bu nedenle sayıca fazladır. 'عَذَابٌ' kelimesi ise, çeşitli bağlamlarda ceza ve azap kavramını ifade etmek üzere kullanıldığından dolayı, Kur'an'da sıkça rastlanan bir terimdir. 'فِدْيَةٌ' kelimesi de, fidye verme anlamında, özellikle kıyamet gününe dair uyarılarda önemli bir yere sahiptir. Bu kelimeler, ahiret gününün ciddiyetini ve inkarın sonuçlarını vurgulamak için önemlidir.
عَذَابٌ
67
كَافِرٌ
21
فِدْيَةٌ
6
Mâide Suresi 36. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini verseler | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verecek olsalar | Açıklayıcı |
Elmalılı Hamdi Yazır | kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini fidye olarak verseler | Açıklayıcı |
Mehmet Okuyan | Kıyamet gününün azabından dolayı onları feda edecek olsalar | Açıklayıcı |
Ömer Nasuhi Bilmen | Kıyamet gününün azabından dolayı onları feda edecek olsalar | Açıklayıcı |
Süleyman Ateş | kıyamet gününün azabından kurtulmak için (bunları) fidye verseler | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | kalkış gününün azabından kurtulmak için fidye olarak verseler | Açıklayıcı |
Yaşar Nuri Öztürk | kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini fidye verseler | Açıklayıcı |
İfadeler arasında dikkat çeken ortak noktalar, 'kıyamet günü' ve 'fidye verme' kavramlarıdır. Çoğu mealde, bu ifadeler benzer bir şekilde kullanılmıştır. Bu durum, ayetin ana mesajını açıkça yansıtmakta ve okuyuculara meramını net bir şekilde iletmektedir. Ancak, 'kıyamet günü' ifadesinin bazı meallerde 'kalkış günü' şeklinde yer alması, dilsel bir farklılık oluşturmakta ve bu da okuyucunun algısını etkileyebilmektedir. Genel olarak, meallerde kullanılan dil, açıklayıcı bir ton taşımakta, bu da okuyucunun ayetin anlamını anlamasını kolaylaştırmaktadır. Farklılıklar, genellikle kelime seçimleri ve ifade tarzlarıyla sınırlı kalmaktadır, bu da meal yazarlarının kendi üslup ve tarzlarını yansıttığını göstermektedir.