Mü'minûn Suresi 104. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Yüzlerini yalar ateş ve onlar, orada somurtup kalırlar. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Ateş yüzlerini yalar ve onlar orada sırıtır kalırlar. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Orada dişleri sırıtır halde iken ateş yüzlerini yalar. |
Mehmet Okuyan Meali | Ateş, yüzlerini yalar (yakar); orada dişleri dışarı fırlar bir hâlde bulunurlar. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Onların yüzlerini ateş şiddetle yakar ve onlar orada dudakları açılarak dişleri sırıtıp duran kimselerdir. |
Süleyman Ateş Meali | (Orada onların) yüzlerini ateş yalar. Öyle ki (ateşin) içinde (dehşetten dudakları gerilir de) dişleri açıkta kalır. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Yüzlerini ateş yalayacak, orada dişleri sırıtır halde olacaklardır. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Ateş, yüzlerini yalar. Ve onlar da içinde sırıtıp kalacaklar. |
Mü'minûn Suresi 104. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Mü'minûn |
Sure Numarası | 23 |
Ayet Numarası | 104 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 18 |
Kur'an Sayfası | 494 |
Toplam Harf Sayısı | 56 |
Toplam Kelime Sayısı | 12 |
Mü'minûn Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 23. suresi olarak Mekke döneminde indirilmiştir. Genel olarak bu sure, müminlerin özelliklerini, ahlaki değerlerini, inançlarını ve ahiret hayatındaki durumlarını anlatmaktadır. Ayet 104, ahiret hayatında inkarcıların başlarına gelecek olan azap ile ilgili bir ifadeye sahiptir. Bu bağlamda, ateşin inkarcıların yüzlerini yalayarak onları nasıl bir duruma sokacağı vurgulanmaktadır. Ayet, müminlerin ahiret hayatındaki ödülleri ile inkarcıların yaşamlarının sonundaki azap arasında keskin bir ayrım yaparak, dinin toplumsal ve bireysel sorumluluklarını hatırlatmaktadır. Surenin diğer ayetlerinde olduğu gibi, bu ayette de tasvir edilen durumlar, insanları uyarma ve düşündürme amacı taşır. Kur'an'daki benzer temalar, insanın eylemlerinin sonuçları üzerine düşünmesini teşvik eden bir didaktik yapı oluşturur.
Mü'minûn Suresi 104. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
يَأْكُلُهَا | yüzlerini |
النَّارُ | ateş |
يَسْتَصْغَرُ | sırıtır |
مَكَانٍ | orada |
Ayetin telaffuzunda dikkat edilmesi gereken bazı tecvid kuralları bulunmaktadır. Örneğin, 'النَّارُ' kelimesinde 'nun' harfi ile 'ra' harfi arasında idgam yapılmamaktadır. Ayrıca, 'يَسْتَصْغَرُ' kelimesindeki 's' harfi, ince bir med uygulaması ile okunmalıdır.
Mü'minûn Suresi 104. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
النَّارُ | ateş | 128 |
يَسْتَصْغَرُ | sırıtır | 5 |
مَكَانٍ | orada | 47 |
Ayette geçen 'النَّارُ' kelimesi Kur'an'da toplam 128 defa geçmektedir. Bu kelimenin sık kullanılması, ateşin azap sembolü olarak önemli bir temaya işaret etmektedir. 'يَسْتَصْغَرُ' kelimesi ise sadece 5 kez geçmekte olup, inkarcıların durumunu tasvir etmek için özel bir anlam yüklenmiştir. 'مَكَانٍ' kelimesi ise 47 defa kullanılarak yerdeki konum veya durumun önemine vurgu yapmaktadır.
النَّارُ
128
مَكَانٍ
47
يَسْتَصْغَرُ
5
Mü'minûn Suresi 104. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Yüzlerini yalar ateş | Geleneksel |
Diyanet İşleri | Ateş yüzlerini yalar | Açıklayıcı |
Elmalılı Hamdi Yazır | Orada dişleri sırıtır halde iken | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | Ateş, yüzlerini yalar | Modern |
Ömer Nasuhi Bilmen | Onların yüzlerini ateş şiddetle yakar | Geleneksel |
Süleyman Ateş | (Orada onların) yüzlerini ateş yalar | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | Yüzlerini ateş yalayacak | Geleneksel |
Yaşar Nuri Öztürk | Ateş, yüzlerini yalar | Modern |
Gözlemlenen mealler arasında en çok dikkat çeken ifadeler 'ateş yüzlerini yalar' ve 'yüzlerini yalar ateş' şeklindeki yapılar olmuştur. Bu ifadeler, çoğu mealde benzer bir anlam taşımaktadır; çünkü her biri, inkarcıların yaşadığı azap durumunu betimlemektedir. Ancak bazı meallerde ton farklılıkları söz konusudur. Örneğin, geleneksel mealler daha klasik bir dil kullanırken, Diyanet İşleri ve Mehmet Okuyan gibi modern yaklaşımlar, anlaşılır ve güncel bir dil tercih etmiştir. Bu durum, Kur'an’ın dilinin farklı dönemlerde ve farklı kitlelere nasıl aktarılabileceğine dair bir örnek teşkil etmektedir. Farklılıklar arasında anlamda ciddi bir farklılık bulunmamaktadır; ancak dilsel ton açısından belirgin bir ayrım mevcuttur.