Nisâ Suresi 18. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Tövbe, o kişilerin tövbesi değildir ki kötülüklerde bulunup dururlar da sonucu içlerinden birine ölüm gelip çattı mı işte şimdi tövbe ettim ben der ve kafir olarak ölenlerin tövbesi de tövbe değildir. O kişilerdir onlar ki onlar için elemli bir azap hazırlamışızdır. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Yoksa (makbul) tövbe, kötülükleri (günahları) yapıp yapıp da kendisine ölüm gelip çatınca, “İşte ben şimdi tövbe ettim” diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap hazırlamışızdır. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Yoksa günah işleyip de kendisine ölüm gelince: "İşte ben şimdi tevbe ettim." diyen kimselerin tevbesi kabul edilmez. Kâfir olarak ölenlerin de tevbeleri kabul edilmez. İşte bunlara ahirette can yakıcı bir azap hazırlamışızdır. |
Mehmet Okuyan Meali | Kötülükleri (sürekli) yapıp da içlerinden birine ölüm gelip çatınca “Ben şimdi tevbe ettim.” diyenler ile kâfir olarak ölmekte olanlar için (kabul edilecek) tevbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlamış (olacağ)ız. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve tevbe o kimseler için değildir ki, günahları yapar dururlar. Vakta ki kendilerinden birine ölüm gelip çatınca, «Ben şimdi tevbe ettim,» der ve kâfir oldukları halde ölenler için de değildir. İşte biz onlara elim bir azap hazırlamışızdır. |
Süleyman Ateş Meali | Yoksa kötülükler yapıp yapıp da nihayet kendilerine ölüm gelip çatınca: "Ben şimdi tevbe ettim" diyenlere ve kafir olarak ölenlere tevbe (af) yoktur. Onlar için acı bir azab hazırlamışızdır! |
Süleymaniye Vakfı Meali | Kötülükleri işlemeye devam eden, ölüm çatınca da "Ben şimdi tevbe ettim" diyenlerin tevbesi, tevbe değildir. Kâfir olarak ölenlerin tevbesi de tevbe değildir. Onlar için acıklı bir azap hazırlamışızdır. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Yoksa, kötülükleri yapıp yapıp da her birine ölüm geldiğinde, "-İşte şimdi tövbe ettim" diyenler için tövbe yoktur. Küfre batmış olarak ölenlere de tövbe yoktur. Böylelerine biz korkunç bir azap hazırladık. |
Nisâ Suresi 18. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Nisâ |
Sure Numarası | 4 |
Ayet Numarası | 18 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 5 |
Kur'an Sayfası | 106 |
Toplam Harf Sayısı | 180 |
Toplam Kelime Sayısı | 34 |
Nisâ Suresi, kadınların ve aile içindeki hakların korunması, miras, evlilik ve sosyal adalet gibi konuları ele alır. Mekke döneminde nazil olmuştur ve bu dönemde Müslüman toplumu için önemli hukuki ve ahlaki düzenlemeler içermektedir. Ayet 18, tövbe kavramını ve bunun geçerliliğini sorgulayan bir içeriğe sahiptir. Ayette belirtilen kişiler, sürekli günah işleyen ve ölüm anında tövbe edenler ile kâfir olarak ölenlerin kabul edilmeyen tövbesi hakkında bilgi verir. Bu bağlamda ayet, bireylerin ölüm anındaki tavırlarının, yaptıkları eylemler üzerindeki etkisini vurgular. İnsanların davranışları ile sonuçları arasındaki ilişkiyi anlamalarına yardımcı olmayı amaçlar. Bu surede yer alan bu tür ayetler, toplumun ahlaki değerlerini güçlendirmek ve bireylerin sorumluluklarını hatırlatmak için önemli bir yere sahiptir. Ayetin konusunu oluşturan mesele, bireysel tövbenin ciddiyetini ve bunun ötesinde bir yaşam tarzı olarak İslam’a sadakati ifade eder. Bu ayet, çoğunlukla bir ikaz niteliğinde olup, sürekli günah işleyenlerin tövbelerinin gerçek anlamda kabul edilmeyeceği uyarısını taşır.
Nisâ Suresi 18. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
تَوْبَةٌ | tövbe |
كَافِرٌ | kâfir |
عَذَابٌ | azap |
إِلَى | doğru, yönelik |
إِذَا | ne zaman |
Ayetin tecvid kuralları arasında 'idgam' ve 'med' kuralları dikkat çekmektedir. Bazı harflerin birleşiminde ses uyumu sağlamak amacıyla idgam yapılır. Ayrıca, bazı kelimelerde uzun ve kısa uzatma (med) kuralları uygulanmaktadır.
Nisâ Suresi 18. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
تَوْبَةٌ | tövbe | 17 |
كَافِرٌ | kâfir | 17 |
عَذَابٌ | azap | 25 |
Bu kelimelerin Kur'an'da sıkça geçiyor oluşu, insan davranışları ve sonuçları üzerine olan vurgunun önemini gösteriyor. Tövbe, îman ve ahiret azabı ile ilgili hususlar, Müslüman bireylerin inanç ve eylemlerinin ciddiyetini anlamalarına yardımcı olmaktadır. Bu bağlamda, 'tövbe' kelimesi sıkça geçerek, bireylerin sürekli olarak kendilerini sorgulamalarını ve hatalarından dönebilme imkânlarını hatırlatmaktadır. 'Kâfir' kelimesi ise, inançsızlığın ve bunun sonuçlarının üzerinde durulmasını sağlıyor. Azap kelimesi, genel olarak, bireylerin yaptıkları eylemlerin sonuçlarına dikkat çekerek, toplumsal disiplinin sağlanmasına katkıda bulunuyor.
عَذَابٌ
25
تَوْبَةٌ
17
كَافِرٌ
17
Nisâ Suresi 18. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | tevbe değildir ki kötülüklerde bulunup dururlar | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | makbul tövbe | Geleneksel |
Elmalılı Hamdi Yazır | tevbesi kabul edilmez | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | kabul edilecek tövbe yoktur | Modern |
Ömer Nasuhi Bilmen | kâfir oldukları halde ölenler için de değildir | Geleneksel |
Süleyman Ateş | acı bir azab hazırlamışızdır | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | tevbe değildir | Geleneksel |
Yaşar Nuri Öztürk | kötülükleri yapıp yapıp | Modern |
Tabloda yer alan ifadeler, farklı meal sahiplerinin ayeti ele alış biçimlerini göstermektedir. 'Tevbe değildir ki kötülüklerde bulunup dururlar' ifadesi, özellikle Abdulbaki Gölpınarlı tarafından açıklayıcı bir dille ele alınırken, Diyanet İşleri'nin 'makbul tövbe' ifadesi geleneksel bir tonla sunulmaktadır. Elmalılı Hamdi Yazır da benzer şekilde 'tevbesi kabul edilmez' ifadesi ile durumu açıklamaktadır. Modern bir yaklaşım sergileyen Mehmet Okuyan ise 'kabul edilecek tövbe yoktur' diyerek durumu net bir biçimde ifade etmiştir. Ömer Nasuhi Bilmen ise geleneksel bir tonla, 'kâfir oldukları halde ölenler için de değildir' demektedir. Süleyman Ateş ise 'acı bir azab hazırlamışızdır' ifadesiyle durumu özetlerken, Süleymaniye Vakfı'nın 'tevbe değildir' ifadesi, yine geleneksel bir tondadır. Son olarak, Yaşar Nuri Öztürk 'kötülükleri yapıp yapıp' ifadesiyle modern bir dil kullanmıştır. Genel olarak, ayetin içeriği ile ilgili birçok mealde benzer temel ifadeler kullanılırken, farklılıklar daha çok kullanılan kelimelerin tonlaması ve biçiminde ortaya çıkmaktadır. Bu durum, meal sahiplerinin üslup ve perspektiflerindeki farklılıkları yansıtmaktadır.