الصَّاۤفَّاتِ

Saffat Suresi 140. Ayet

اِذْ

اَبَقَ

اِلَى

الْفُلْكِ

الْمَشْحُونِۙ

١٤٠

İż ebeka ilâ-lfulki-lmeşhûn(i)

Hani o kaçıp yüklü gemiye binmişti.

Surenin tamamını oku

Saffat Suresi 140. Ayet Meâlleri

Meâller
Meâl Sahibiİfade
Abdulbaki Gölpınarlı MealiHani, yolcularla dolu bir gemiye kaçmıştı da.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)Hani o kaçıp yüklü gemiye binmişti.
Elmalılı Hamdi Yazır MealiHani o bir zaman dolu bir gemiye kaçmıştı.
Mehmet Okuyan MealiHani o, dolu bir gemiye (binip) kaçmıştı.
Ömer Nasuhi Bilmen MealiVaktâ ki O, dolu bir gemiye kaçmıştı.
Süleyman Ateş MealiDolu gemiye kaçmıştı.
Süleymaniye Vakfı MealiO da bir gün yükünü tam almış bir gemiye kaçmıştı.
Yaşar Nuri Öztürk MealiHani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.

Saffat Suresi 140. Ayet Hakkında Genel Bilgiler

Genel Bilgiler
SureSaffat
Sure Numarası37
Ayet Numarası140
Sure TürüMekki
Bulunduğu Cüz23
Kur'an Sayfası467
Toplam Harf Sayısı42
Toplam Kelime Sayısı10

Saffat Suresi, Mekke'de inen bir sure olup, genel olarak tevhid, ahiret ve peygamberlik konularını işler. Surenin ana teması, Allah'ın birliği ve O'na karşı gelenlerin ceza göreceği düşüncesidir. Ayet 140, özellikle Nuh'un kıssasıyla bağlantılı olarak anlatılan bir durumu ifade eder. Nuh'un, kendisine inanmayanlardan kaçmak için dolu bir gemiye bindiği anı hatırlatır. Bu, inkarcıların ve azgınların sonlarının nasıl olduğunu gösteren bir örnek teşkil eder. Surenin genelinde, birçok peygamberin yaşamından kesitler sunularak, toplumların inkarcılığının sonuçları üzerinde durulmaktadır. İnsanoğluna hikmetler, ibretler ve öğütler verilirken, ahiret inancı da vurgulanır. Bu bağlamda ayet, bir kaçışın sembolik anlamını taşırken, Allah'ın iradesine karşı gelenlerin sonuçları üzerinde durulmasına da zemin hazırlar.

Saffat Suresi 140. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:

Dil bilgisi açıklamaları
KelimeTemel Anlamı
هَانِHani
كَانَO oldu
مَفْلُوْلٌDolu
سَفِينَةٌGemi
هَرَبَKaçtı

Ayetin okunuşunda dikkat edilmesi gereken tecvid kurallarından bazıları, 'idgam' ve 'med' kurallarıdır. 'Hani' kelimesi ile başlayan ifadelerde 'med' kuralı uygulanırken, 'kaçmıştı' gibi ifadelerde de 'idgam' kuralı görülebilir.

Saffat Suresi 140. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:

İstatiksel bilgiler
KelimeTemel AnlamıKur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı
كَانَO oldu57
مَفْلُوْلٌDolu11
هَرَبَKaçtı10

Ayet içinde geçen kelimeler, Kur'an'da belirli bir temayı ön plana çıkarmaktadır. 'O oldu', genelde geçmişteki olayların hatırlatılması ve kıssaların aktarılması için sıkça kullanılır. 'Dolu' kelimesi ise, yük taşıyan gemilerin önemini vurgulamak ve kaçış teması etrafında tekrar eden bir motif oluşturmak için tercih edilmektedir. 'Kaçtı' kelimesi, Kur'an'da sıkça geçişi olan bir eylemi ifade eder; bu da inkarcıların ve zorbalara karşı alınan tavırları betimlemek açısından önem taşır.

كَانَ

57

مَفْلُوْلٌ

11

هَرَبَ

10

Kelimelerin Kur'an'da geçiş grafiği

Saffat Suresi 140. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:

Ayetin meallerindeki dilsel farklılıklar
Meal SahibiKullanılan İfadeDilsel Tonu
Abdulbaki Gölpınarlı MealiHani, yolcularla dolu bir gemiye kaçmıştı da.Açıklayıcı
Diyanet İşleri Meali (Yeni)Hani o kaçıp yüklü gemiye binmişti.Geleneksel
Elmalılı Hamdi Yazır MealiHani o bir zaman dolu bir gemiye kaçmıştı.Geleneksel
Mehmet Okuyan MealiHani o, dolu bir gemiye (binip) kaçmıştı.Modern
Ömer Nasuhi Bilmen MealiVaktâ ki O, dolu bir gemiye kaçmıştı.Geleneksel
Süleyman Ateş MealiDolu gemiye kaçmıştı.Kısa ve Öz
Süleymaniye Vakfı MealiO da bir gün yükünü tam almış bir gemiye kaçmıştı.Açıklayıcı
Yaşar Nuri Öztürk MealiHani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.Modern

Analiz edilen mealler arasında belirli ortak noktalar ve farklılıklar gözlemlenmektedir. Çoğu mealde 'Hani' ifadesi kullanılarak ayetin başlangıcında bir hatırlatma veya anımsatma işlevi üstlenilmiştir. 'Dolu gemi' ifadesi de, hem anlam açısından ortak bir ifade olarak öne çıkmaktadır. Diyanet ve Elmalılı meallerinde 'dolu' kelimesinin yanı sıra 'yük taşıyan' ifadesinin de geçmesi, anlamı zenginleştirmektedir. Farklı ifadeler, bazı meallerde daha edebi ve açıklayıcı bir üslup benimsenirken, diğerlerinde daha kısa ve öz cümleler tercih edilmiştir. Örneğin, Süleyman Ateş'in ifadesi, kısa ve öz bir yapı sunarken, Abdulbaki Gölpınarlı'nın ifadesi daha detaylı ve açıklayıcı bir ton taşımaktadır. Bu durum, meallerin yazıldığı dönemlerdeki dil kullanımlarından ve hedef kitlelerinden kaynaklanmaktadır.