الصَّاۤفَّاتِ

Saffat Suresi

Saffat Suresi 1 . Ayet

وَالصَّٓافَّاتِ

صَفاًّۙ

١

Ve-ssâffâti saffâ(n)

Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri (Allah'ın kelâmını) okuyanlara andolsun ki, sizin ilahınız gerçekten bir tek ilahtır.

Saffat Suresi 2 . Ayet

فَالزَّاجِرَاتِ

زَجْراًۙ

٢

Fe-zzâcirâti zecrâ(n)

Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri (Allah'ın kelâmını) okuyanlara andolsun ki, sizin ilahınız gerçekten bir tek ilahtır.

Saffat Suresi 3 . Ayet

فَالتَّالِيَاتِ

ذِكْراًۙ

٣

Fe-ttâliyâti żikrâ(n)

Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri (Allah'ın kelâmını) okuyanlara andolsun ki, sizin ilahınız gerçekten bir tek ilahtır.

Saffat Suresi 4 . Ayet

اِنَّ

اِلٰهَكُمْ

لَوَاحِدٌۜ

٤

İnne ilâhekum levâhid(un)

Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri (Allah'ın kelâmını) okuyanlara andolsun ki, sizin ilahınız gerçekten bir tek ilahtır.

Saffat Suresi 5 . Ayet

رَبُّ

السَّمٰوَاتِ

وَالْاَرْضِ

وَمَا

بَيْنَهُمَا

وَرَبُّ

الْمَشَارِقِۜ

٥

Rabbu-ssemâvâti vel-ardi vemâ beynehumâ ve rabbu-lmeşârik(i)

O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Doğuların da (Batıların da) Rabbidir.

Saffat Suresi 6 . Ayet

اِنَّا

زَيَّنَّا

السَّمَٓاءَ

الدُّنْيَا

بِز۪ينَةٍۨ

الْـكَوَاكِبِۙ

٦

İnnâ zeyyennâ-ssemâe-ddunyâ bizînetin(i)lkevâkib(i)

Biz en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık.

Saffat Suresi 7 . Ayet

وَحِفْظاً

مِنْ

كُلِّ

شَيْطَانٍ

مَارِدٍۚ

٧

Ve hifzan min kulli şeytânin mârid(in)

Onu itaatten çıkan her şeytandan koruduk.

Saffat Suresi 8 . Ayet

لَا

يَسَّمَّعُونَ

اِلَى

الْمَلَأِ

الْاَعْلٰى

وَيُقْذَفُونَ

مِنْ

كُلِّ

جَانِبٍۗ

٨

Lâ yessemme’ûne ilâ-lmele-i-l-a’lâ veyukżefûne min kulli cânib(in)

Onlar, yüce topluluğu (ileri gelen melekler topluluğunu) dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da vardır.

Saffat Suresi 9 . Ayet

دُحُوراً

وَلَهُمْ

عَذَابٌ

وَاصِبٌۙ

٩

Duhûrâ(an)(s) velehum ‘ażâbun vâsib(un)

Onlar, yüce topluluğu (ileri gelen melekler topluluğunu) dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da vardır.

Saffat Suresi 10 . Ayet

اِلَّا

مَنْ

خَطِفَ

الْخَطْفَةَ

فَاَتْبَعَهُ

شِهَابٌ

ثَاقِبٌ

١٠

İllâ men ḣatife-lḣatfete feetbe’ahu şihâbun śâkib(un)

Ancak onlardan söz kapan olur. Onu da delip geçen bir alev izler (ve yok eder).

Saffat Suresi 11 . Ayet

فَاسْتَفْتِهِمْ

اَهُمْ

اَشَدُّ

خَلْقاً

اَمْ

مَنْ

خَلَقْنَاۜ

اِنَّا

خَلَقْنَاهُمْ

مِنْ

ط۪ينٍ

لَازِبٍ

١١

Festeftihim ehum eşeddu ḣalkan em men ḣalaknâ(c) innâ ḣalaknâhum min tînin lâzib(in)

(Ey Muhammed!) Şimdi sen onlara sor: "Kendilerini yaratmak mı daha zor, yoksa yarattığımız diğer şeyleri yaratmak mı? Şüphesiz biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık.

Saffat Suresi 12 . Ayet

بَلْ

عَجِبْتَ

وَيَسْخَرُونَۖ

١٢

Bel ‘acibte veyesḣarûn(e)

Hayır, sen (onların haline) şaştın onlar ise alay ediyorlar.

Saffat Suresi 13 . Ayet

وَاِذَا

ذُكِّرُوا

لَا

يَذْكُرُونَۖ

١٣

Ve-iżâ żukkirû lâ yeżkurûn(e)

Kendilerine öğüt verildiği zaman öğüt almıyorlar.

Saffat Suresi 14 . Ayet

وَاِذَا

رَاَوْا

اٰيَةً

يَسْتَسْخِرُونَۖ

١٤

Ve-iżâ raev âyeten yestesḣirûn(e)

Bir mucize gördükleri zaman onu alaya alıyorlar.

Saffat Suresi 15 . Ayet

وَقَالُٓوا

اِنْ

هٰذَٓا

اِلَّا

سِحْرٌ

مُب۪ينٌۚ

١٥

Ve kâlû in hâżâ illâ sihrun mubîn(un)

(Dediler ki:) "Bu bir büyüden başka bir şey değildir."

Saffat Suresi 16 . Ayet

ءَاِذَا

مِتْنَا

وَكُنَّا

تُرَاباً

وَعِظَاماً

ءَاِنَّا

لَمَبْعُوثُونَۙ

١٦

E-iżâ mitnâ vekunnâ turâben ve’izâmen e-innâ lemeb’ûśûn(e)

"Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi tekrar diriltileceğiz?"

Saffat Suresi 17 . Ayet

اَوَاٰبَٓاؤُ۬نَا

الْاَوَّلُونَۜ

١٧

Eve âbâunâ-l-evvelûn(e)

"Önceden gelip geçmiş atalarımız da mı?"

Saffat Suresi 18 . Ayet

قُلْ

نَعَمْ

وَاَنْتُمْ

دَاخِرُونَۚ

١٨

Kul ne’am ve entum dâḣirûn(e)

De ki: "Evet, hem de siz aşağılanmış kimseler olarak (diriltileceksiniz)."

Saffat Suresi 19 . Ayet

فَاِنَّمَا

هِيَ

زَجْرَةٌ

وَاحِدَةٌ

فَاِذَا

هُمْ

يَنْظُرُونَ

١٩

Fe-innemâ hiye zecratun vâhidetun fe-iżâ hum yenzurûn(e)

O ancak şiddetli bir sesten ibarettir. Bir de bakarsın ki onlar (diriltilmiş hazır) beklemektedirler.

Saffat Suresi 20 . Ayet

وَقَالُوا

يَا

وَيْلَنَا

هٰذَا

يَوْمُ

الدّ۪ينِ

٢٠

Ve kâlû yâ veylenâ hâżâ yevmu-ddîn(i)

Şöyle diyecekler: "Vay başımıza gelene! Bu beklenen ceza günüdür."

Saffat Suresi 21 . Ayet

هٰذَا

يَوْمُ

الْفَصْلِ

الَّذ۪ي

كُنْتُمْ

بِه۪

تُكَذِّبُونَ۟

٢١

Hâżâ yevmu-lfasli-lleżî kuntum bihi tukeżżibûn(e)

Onlara, "İşte bu, yalanlamakta olduğunuz hüküm ve ayırım günüdür" denilir.

Saffat Suresi 22 . Ayet

اُحْشُرُوا

الَّذ۪ينَ

ظَلَمُوا

وَاَزْوَاجَهُمْ

وَمَا

كَانُوا

يَعْبُدُونَۙ

٢٢

Uhşurû-lleżîne zalemû ve ezvâcehum vemâ kânû ya’budûn(e)

Allah meleklere şöyle emreder: "Zulmedenleri, eşlerini ve Allah'ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.

Saffat Suresi 23 . Ayet

مِنْ

دُونِ

اللّٰهِ

فَاهْدُوهُمْ

اِلٰى

صِرَاطِ

الْجَح۪يمِۙ

٢٣

Min dûni(A)llâhi fehdûhum ilâ sirâti-lcahîm(i)

Allah meleklere şöyle emreder: "Zulmedenleri, eşlerini ve Allah'ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.

Saffat Suresi 24 . Ayet

وَقِفُوهُمْ

اِنَّهُمْ

مَسْؤُ۫لُونَۙ

٢٤

Vekifûhum innehum mes-ûlûn(e)

Allah meleklere şöyle emreder: "Zulmedenleri, eşlerini ve Allah'ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.

Saffat Suresi 25 . Ayet

مَا

لَـكُمْ

لَا

تَنَاصَرُونَ

٢٥

Mâ lekum lâ tenâsarûn(e)

Onlara, "Ne diye yardımlaşmıyorsunuz?" denir.

Saffat Suresi 26 . Ayet

بَلْ

هُمُ

الْيَوْمَ

مُسْتَسْلِمُونَ

٢٦

Bel humu-lyevme musteslimûn(e)

Hayır, onlar bugün teslim olmuş kimselerdir.

Saffat Suresi 27 . Ayet

وَاَقْبَلَ

بَعْضُهُمْ

عَلٰى

بَعْضٍ

يَتَسَٓاءَلُونَ

٢٧

Ve akbele ba’duhum ‘alâ ba’din yetesâelûn(e)

Birbirlerine yönelip sorarlar (çekişirler).

Saffat Suresi 28 . Ayet

قَالُٓوا

اِنَّكُمْ

كُنْتُمْ

تَأْتُونَنَا

عَنِ

الْيَم۪ينِ

٢٨

Kâlû innekum kuntum te/tûnenâ ‘ani-lyemîn(i)

Şöyle derler: "Siz bize sağdan gelirdiniz. Bize haktan yana görünürdünüz."

Saffat Suresi 29 . Ayet

قَالُوا

بَلْ

لَمْ

تَكُونُوا

مُؤْمِن۪ينَۚ

٢٩

Kâlû bel lem tekûnû mu/minîn(e)

Diğerleri de onlara şöyle derler: "Hayır, siz zaten mü'min kimseler değildiniz."

Saffat Suresi 30 . Ayet

وَمَا

كَانَ

لَنَا

عَلَيْكُمْ

مِنْ

سُلْطَانٍۚ

بَلْ

كُنْتُمْ

قَوْماً

طَاغ۪ينَ

٣٠

Vemâ kâne lenâ ‘aleykum min sultân(in)(s) bel kuntum kavmen tâġîn(e)

"Bizim, sizin üzerinizde hiçbir hakimiyetimiz yoktu. Hatta siz azgın bir kavimdiniz."

Saffat Suresi 31 . Ayet

فَحَقَّ

عَلَيْنَا

قَوْلُ

رَبِّنَاۗ

اِنَّا

لَذَٓائِقُونَ

٣١

Fehakka ‘aleynâ kavlu rabbinâ(s) innâ leżâ-ikûn(e)

"Artık Rabbimizin sözü (azap) bizim hakkımızda gerçekleşti. Biz onu mutlaka tadacağız."

Saffat Suresi 32 . Ayet

فَاَغْوَيْنَا‌كُمْ

اِنَّا

كُنَّا

غَاو۪ينَ

٣٢

Feaġveynâkum innâ kunnâ ġâvîn(e)

"Evet, biz sizi saptırdık. Çünkü biz de sapkın kimselerdik."

Saffat Suresi 33 . Ayet

فَاِنَّهُمْ

يَوْمَئِذٍ

فِي

الْعَذَابِ

مُشْتَرِكُونَ

٣٣

Fe-innehum yevme-iżin fî-l’ażâbi muşterikûn(e)

Artık onlar o gün azapta ortaktırlar

Saffat Suresi 34 . Ayet

اِنَّا

كَذٰلِكَ

نَفْعَلُ

بِالْمُجْرِم۪ينَ

٣٤

İnnâ keżâlike nef’alu bilmucrimîn(e)

İşte biz suçlulara böyle yaparız.

Saffat Suresi 35 . Ayet

اِنَّهُمْ

كَانُٓوا

اِذَا

ق۪يلَ

لَهُمْ

لَٓا

اِلٰهَ

اِلَّا

اللّٰهُ

يَسْتَكْبِرُونَۙ

٣٥

İnnehum kânû iżâ kîle lehum lâ ilâhe illa(A)llâhu yestekbirûn(e)

Çünkü onlar, kendilerine, "Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur" denildiği zaman inanmayıp büyüklük taslıyorlardı.

Saffat Suresi 36 . Ayet

وَيَقُولُونَ

اَئِنَّا

لَتَارِكُٓوا

اٰلِهَتِنَا

لِشَاعِرٍ

مَجْنُونٍۜ

٣٦

Ve yekûlûne e-innâ letârikû âlihetinâ lişâ’irin mecnûn(in)

"Biz, deli bir şair için ilahlarımızı mı terk edeceğiz?" diyorlardı.

Saffat Suresi 37 . Ayet

بَلْ

جَٓاءَ

بِالْحَقِّ

وَصَدَّقَ

الْمُرْسَل۪ينَ

٣٧

Bel câe bilhakki vesaddeka-lmurselîn(e)

Hayır, öyle değil. O, hakkı getirmiş, (önceki) peygamberleri de tasdik etmiştir.

Saffat Suresi 38 . Ayet

اِنَّكُمْ

لَذَٓائِقُوا

الْعَذَابِ

الْاَل۪يمِۚ

٣٨

İnnekum leżâ-ikû-l’ażâbi-l-elîm(i)

Şüphesiz siz mutlaka elem dolu azabı tadacaksınız.

Saffat Suresi 39 . Ayet

وَمَا

تُجْزَوْنَ

اِلَّا

مَا

كُنْتُمْ

تَعْمَلُونَۙ

٣٩

Vemâ tuczevne illâ mâ kuntum ta’melûn(e)

Siz ancak işlediklerinizin karşılığı ile cezalandırılırsınız.

Saffat Suresi 40 . Ayet

اِلَّا

عِبَادَ

اللّٰهِ

الْمُخْلَص۪ينَ

٤٠

İllâ ‘ibâda(A)llâhi-lmuḣlesîn(e)

Ancak Allah'ın halis kulları başka.

Saffat Suresi 41 . Ayet

اُو۬لٰٓئِكَ

لَهُمْ

رِزْقٌ

مَعْلُومٌۙ

٤١

Ulâ-ike lehum rizkun ma’lûm(un)

İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir.

Saffat Suresi 42 . Ayet

فَوَا‌كِهُۚ

وَهُمْ

مُكْرَمُونَۙ

٤٢

Fevâkih(u)(s) vehum mukramûn(e)

İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir.

Saffat Suresi 43 . Ayet

ف۪ي

جَنَّاتِ

النَّع۪يمِۙ

٤٣

Fî cennâti-nna’îm(i)

Onlar Naim cennetlerindedirler.

Saffat Suresi 44 . Ayet

عَلٰى

سُرُرٍ

مُتَقَابِل۪ينَ

٤٤

‘Alâ sururin mutekâbilîn(e)

Koltuklar üzerinde karşılıklı olarak otururlar.

Saffat Suresi 45 . Ayet

يُطَافُ

عَلَيْهِمْ

بِكَأْسٍ

مِنْ

مَع۪ينٍۙ

٤٥

Yutâfu ‘aleyhim bike/sin min me’în(in)

Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır.

Saffat Suresi 46 . Ayet

بَيْضَٓاءَ

لَذَّةٍ

لِلشَّارِب۪ينَۚ

٤٦

Beydâe leżżetin lişşâribîn(e)

Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır.

Saffat Suresi 47 . Ayet

لَا

ف۪يهَا

غَوْلٌ

وَلَا

هُمْ

عَنْهَا

يُنْزَفُونَ

٤٧

Lâ fîhâ ġavlun velâ hum ‘anhâ yunzefûn(e)

Onda baş döndürme özelliği yoktur. Onlar, onu içmekle sarhoş da olmazlar.

Saffat Suresi 48 . Ayet

وَعِنْدَهُمْ

قَاصِرَاتُ

الطَّرْفِ

ع۪ينٌۙ

٤٨

Ve ’indehum kâsirâtu-ttarfi ‘în(un)

Yanlarında bakışlarını yalnızca kendilerine çevirmiş iri gözlü eşler vardır.

Saffat Suresi 49 . Ayet

كَاَنَّهُنَّ

بَيْضٌ

مَكْنُونٌ

٤٩

Keennehunne beydun meknûn(un)

Sanki onlar (beyazlıklarıyla), saklanmış (gün yüzü görmemiş) yumurtalardır.

Saffat Suresi 50 . Ayet

فَاَقْبَلَ

بَعْضُهُمْ

عَلٰى

بَعْضٍ

يَتَسَٓاءَلُونَ

٥٠

Feakbele ba’duhum ‘alâ ba’din yetesâelûn(e)

Derken birbirlerine yönelip sorarlar.

Saffat Suresi 51 . Ayet

قَالَ

قَٓائِلٌ

مِنْهُمْ

اِنّ۪ي

كَانَ

ل۪ي

قَر۪ينٌۙ

٥١

Kâle kâ-ilun minhum innî kâne lî karîn(un)

İçlerinden biri der ki: "Benim bir arkadaşım vardı."

Saffat Suresi 52 . Ayet

يَقُولُ

اَئِنَّكَ

لَمِنَ

الْمُصَدِّق۪ينَ

٥٢

Yekûlu e-inneke lemine-lmusaddikîn(e)

"Sen de tekrar dirilmeyi tasdik edenlerden misin?" derdi.

Saffat Suresi 53 . Ayet

ءَاِذَا

مِتْنَا

وَكُنَّا

تُرَاباً

وَعِظَاماً

ءَاِنَّا

لَمَد۪ينُونَ

٥٣

E-iżâ mitnâ vekunnâ turâben ve ’izâmen e-innâ lemedînûn(e)

"Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi hesaba çekileceğiz?"

Saffat Suresi 54 . Ayet

قَالَ

هَلْ

اَنْتُمْ

مُطَّلِعُونَ

٥٤

Kâle hel entum muttali’ûn(e)

Konuşan o kimse yanındakilere, "Bakar mısınız, hali ne oldu?" der.

Saffat Suresi 55 . Ayet

فَاطَّـلَعَ

فَرَاٰهُ

ف۪ي

سَوَٓاءِ

الْجَح۪يمِ

٥٥

Fettale’a feraâhu fî sevâ-i-lcahîm(i)

Kendisi de bakar ve onu cehennemin ortasında görür.

Saffat Suresi 56 . Ayet

قَالَ

تَاللّٰهِ

اِنْ

كِدْتَ

لَتُرْد۪ينِۙ

٥٦

Kâle ta(A)llâhi in kidte leturdîn(i)

Ona şöyle der: "Allah'a andolsun, neredeyse beni de helak edecektin."

Saffat Suresi 57 . Ayet

وَلَوْلَا

نِعْمَةُ

رَبّ۪ي

لَكُنْتُ

مِنَ

الْمُحْضَر۪ينَ

٥٧

Velevlâ ni’metu rabbî lekuntu mine-lmuhdarîn(e)

"Rabbimin nimeti olmasaydı, mutlaka ben de cehenneme konulanlardan olmuştum."

Saffat Suresi 58 . Ayet

اَفَمَا

نَحْنُ

بِمَيِّت۪ينَۙ

٥٨

Efemâ nahnu bimeyyitîn(e)

"Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?"

Saffat Suresi 59 . Ayet

اِلَّا

مَوْتَتَنَا

الْاُو۫لٰى

وَمَا

نَحْنُ

بِمُعَذَّب۪ينَ

٥٩

İllâ mevtetenâ-l-ûlâ vemâ nahnu bimu’ażżebîn(e)

"Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?"

Saffat Suresi 60 . Ayet

اِنَّ

هٰذَا

لَهُوَ

الْفَوْزُ

الْعَظ۪يمُ

٦٠

İnne hâżâ lehuve-lfevzu-l’azîm(u)

Şüphesiz bu (cennetteki nimetlere ulaşmak) büyük bir başarıdır.

Saffat Suresi 61 . Ayet

لِمِثْلِ

هٰذَا

فَلْيَعْمَلِ

الْعَامِلُونَ

٦١

Limiśli hâżâ felya’meli-l’âmilûn(e)

Çalışanlar böylesi için çalışsınlar!

Saffat Suresi 62 . Ayet

اَذٰلِكَ

خَيْرٌ

نُزُلاً

اَمْ

شَجَرَةُ

الزَّقُّومِ

٦٢

Eżâlike ḣayrun nuzulen em şeceratu-zzakkûm(i)

Ziyafet olarak bu mu daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?

Saffat Suresi 63 . Ayet

اِنَّا

جَعَلْنَاهَا

فِتْنَةً

لِلظَّالِم۪ينَ

٦٣

İnnâ ce’alnâhâ fitneten lizzâlimîn(e)

Şüphesiz biz onu zalimler için bir imtihan aracı kıldık.

Saffat Suresi 64 . Ayet

اِنَّهَا

شَجَرَةٌ

تَخْرُجُ

ف۪ٓي

اَصْلِ

الْجَح۪يمِۙ

٦٤

İnnehâ şeceratun taḣrucu fî asli-lcahîm(i)

O, cehennemin dibinde biten bir ağaçtır.

Saffat Suresi 65 . Ayet

طَلْعُهَا

كَاَنَّهُ

رُؤُ۫سُ

الشَّيَاط۪ينِ

٦٥

Tal’uhâ keennehu ruûsu-şşeyâtîn(i)

Onun meyveleri sanki şeytanların kafalarıdır.

Saffat Suresi 66 . Ayet

فَاِنَّهُمْ

لَاٰكِلُونَ

مِنْهَا

فَمَالِؤُ۫نَ

مِنْهَا

الْبُطُونَۜ

٦٦

Fe-innehum leâkilûne minhâ femâli-ûne minhâ-lbutûn(e)

Cehennemlikler ondan yiyecekler ve onunla karınlarını dolduracaklardır.

Saffat Suresi 67 . Ayet

ثُمَّ

اِنَّ

لَهُمْ

عَلَيْهَا

لَشَوْباً

مِنْ

حَم۪يمٍۚ

٦٧

Śumme inne lehum ‘aleyhâ leşevben min hamîm(in)

Sonra onlar için bunun üstüne kaynar sudan karışık bir içecek vardır.

Saffat Suresi 68 . Ayet

ثُمَّ

اِنَّ

مَرْجِعَهُمْ

لَاِلَى

الْجَح۪يمِ

٦٨

Śumme inne merci’ahum le-ilâ-lcahîm(i)

Sonra onların dönüşleri mutlaka cehennemedir.

Saffat Suresi 69 . Ayet

اِنَّهُمْ

اَلْفَوْا

اٰبَٓاءَهُمْ

ضَٓالّ۪ينَۙ

٦٩

İnnehum elfev âbâehum dâllîn(e)

Çünkü onlar babalarını sapık kimseler olarak buldular.

Saffat Suresi 70 . Ayet

فَهُمْ

عَلٰٓى

اٰثَارِهِمْ

يُهْرَعُونَ

٧٠

Fehum ‘alâ âśârihim yuhra’ûn(e)

Kendileri de onların izinden koşa koşa gitmektedirler.

Saffat Suresi 71 . Ayet

وَلَقَدْ

ضَلَّ

قَبْلَهُمْ

اَكْثَرُ

الْاَوَّل۪ينَۙ

٧١

Velekad dalle kablehum ekśeru-l-evvelîn(e)

Andolsun, onlardan önce, evvelkilerin çoğu da sapmıştı.

Saffat Suresi 72 . Ayet

وَلَقَدْ

اَرْسَلْنَا

ف۪يهِمْ

مُنْذِر۪ينَ

٧٢

Velekad erselnâ fîhim munżirîn(e)

Andolsun, biz onlara da uyarıcılar göndermiştik.

Saffat Suresi 73 . Ayet

فَانْظُرْ

كَيْفَ

كَانَ

عَاقِبَةُ

الْمُنْذَر۪ينَۙ

٧٣

Fenzur keyfe kâne ‘âkibetu-lmunżerîn(e)

Bak, uyarılanların sonu nasıl oldu!

Saffat Suresi 74 . Ayet

اِلَّا

عِبَادَ

اللّٰهِ

الْمُخْلَص۪ينَ۟

٧٤

İllâ ‘ibâda(A)llâhi-lmuḣlasîn(e)

Ancak Allah'ın ihlâslı kulları başka.

Saffat Suresi 75 . Ayet

وَلَقَدْ

نَادٰينَا

نُوحٌ

فَلَنِعْمَ

الْمُج۪يبُونَۚ

٧٥

Velekad nâdânâ nûhun feleni’me-lmucîbûn(e)

Andolsun, Nûh bize dua edip seslenmişti. Biz ne güzel cevap vereniz!

Saffat Suresi 76 . Ayet

وَنَجَّيْنَاهُ

وَاَهْلَهُ

مِنَ

الْكَرْبِ

الْعَظ۪يمِۘ

٧٦

Venecceynâhu ve ehlehu mine-lkerbi-l’azîm(i)

Onu ve ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık.

Saffat Suresi 77 . Ayet

وَجَعَلْنَا

ذُرِّيَّتَهُ

هُمُ

الْبَاق۪ينَۘ

٧٧

Vece’alnâ żurriyyetehu humu-lbâkîn(e)

Onun neslini yeryüzünde kalanlar kıldık.

Saffat Suresi 78 . Ayet

وَتَرَكْنَا

عَلَيْهِ

فِي

الْاٰخِر۪ينَۘ

٧٨

Veteraknâ ‘aleyhi fî-l-âḣirîn(e)

Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık.

Saffat Suresi 79 . Ayet

سَلَامٌ

عَلٰى

نُوحٍ

فِي

الْعَالَم۪ينَ

٧٩

Selâmun ‘alâ nûhin fî-l’âlemîn(e)

Âlemler içinde Nûh'a selam olsun!

Saffat Suresi 80 . Ayet

اِنَّا

كَذٰلِكَ

نَجْزِي

الْمُحْسِن۪ينَ

٨٠

İnnâ keżâlike neczî-lmuhsinîn(e)

İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

Saffat Suresi 81 . Ayet

اِنَّهُ

مِنْ

عِبَادِنَا

الْمُؤْمِن۪ينَ

٨١

İnnehu min ‘ibâdinâ-lmu/minîn(e)

Çünkü o, bizim mü'min kullarımızdandı.

Saffat Suresi 82 . Ayet

ثُمَّ

اَغْرَقْنَا

الْاٰخَر۪ينَ

٨٢

Śumme aġraknâ-l-âḣarîn(e)

Sonra biz, diğerlerini suda boğduk.

Saffat Suresi 83 . Ayet

وَاِنَّ

مِنْ

ش۪يعَتِه۪

لَاِبْرٰه۪يمَۢ

٨٣

Ve-inne min şî’atihi le-ibrâhîm(e)

Şüphesiz İbrahim de onun taraftarlarından idi.

Saffat Suresi 84 . Ayet

اِذْ

جَٓاءَ

رَبَّهُ

بِقَلْبٍ

سَل۪يمٍ

٨٤

İż câe rabbehu bikalbin selîm(in)

Hani o, Rabbine temiz bir kalple gelmişti

Saffat Suresi 85 . Ayet

اِذْ

قَالَ

لِاَب۪يهِ

وَقَوْمِه۪

مَاذَا

تَعْبُدُونَۚ

٨٥

İż kâle li-ebîhi ve kavmihi mâżâ ta’budûn(e)

Hani babasına ve kavmine şöyle demişti: "Siz neye tapıyorsunuz?"

Saffat Suresi 86 . Ayet

اَئِفْكاً

اٰلِهَةً

دُونَ

اللّٰهِ

تُر۪يدُونَۜ

٨٦

E-ifken âliheten dûna(A)llâhi turîdûn(e)

"Allah'ı bırakıp da bir takım uydurma ilahlar mı istiyorsunuz?"

Saffat Suresi 87 . Ayet

فَمَا

ظَنُّكُمْ

بِرَبِّ

الْعَالَم۪ينَ

٨٧

Femâ zannukum birabbi-l’âlemîn(e)

"O halde Âlemlerin Rabbi hakkında görüşünüz nedir?"

Saffat Suresi 88 . Ayet

فَنَظَرَ

نَظْرَةً

فِي

النُّجُومِۙ

٨٨

Fenezara nezraten fî-nnucûm(i)

İbrahim yıldızlara baktı ve "Ben hastayım" dedi.

Saffat Suresi 89 . Ayet

فَقَالَ

اِنّ۪ي

سَق۪يمٌ

٨٩

Fekâle innî sekîm(un)

İbrahim yıldızlara baktı ve "Ben hastayım" dedi.

Saffat Suresi 90 . Ayet

فَتَوَلَّوْا

عَنْهُ

مُدْبِر۪ينَ

٩٠

Fetevellev ‘anhu mudbirîn(e)

Bunun üzerine arkalarını dönüp ondan uzaklaştılar.

Saffat Suresi 91 . Ayet

فَرَاغَ

اِلٰٓى

اٰلِهَتِهِمْ

فَقَالَ

اَلَا

تَأْكُلُونَۚ

٩١

Ferâġa ilâ âlihetihim fekâle elâ te/kulûn(e)

İbrahim onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi: "Yemez misiniz?"

Saffat Suresi 92 . Ayet

مَا

لَكُمْ

لَا

تَنْطِقُونَ

٩٢

Mâ lekum lâ tentikûn(e)

"Ne diye konuşmuyorsunuz?"

Saffat Suresi 93 . Ayet

فَرَاغَ

عَلَيْهِمْ

ضَرْباً

بِالْيَم۪ينِ

٩٣

Ferâġa ‘aleyhim darben bilyemîn(i)

Derken üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe indirdi.

Saffat Suresi 94 . Ayet

فَاَقْبَلُٓوا

اِلَيْهِ

يَزِفُّونَ

٩٤

Feakbelû ileyhi yeziffûn(e)

Kavmi (telaş içinde) koşarak ona doğru geldi.

Saffat Suresi 95 . Ayet

قَالَ

اَتَعْبُدُونَ

مَا

تَنْحِتُونَۙ

٩٥

Kâle eta’budûne mâ tenhitûn(e)

İbrahim şöyle dedi: "Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?"

Saffat Suresi 96 . Ayet

وَاللّٰهُ

خَلَقَكُمْ

وَمَا

تَعْمَلُونَ

٩٦

Va(A)llâhu ḣalekakum vemâ ta’melûn(e)

"Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır."

Saffat Suresi 97 . Ayet

قَالُوا

ابْنُوا

لَهُ

بُنْيَاناً

فَاَلْقُوهُ

فِي

الْجَح۪يمِ

٩٧

Kâlû-bnû lehu bunyânen feelkûhu fî-lcahîm(i)

Kavmi, "Onun için bir bina yapın, (içinde ateş yakın) ve onu ateşe atın" dedi.

Saffat Suresi 98 . Ayet

فَاَرَادُوا

بِه۪

كَيْداً

فَجَعَلْنَاهُمُ

الْاَسْفَل۪ينَ

٩٨

Fe-erâdû bihi keyden fece’alnâhumu-l-esfelîn(e)

Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler kıldık.

Saffat Suresi 99 . Ayet

وَقَالَ

اِنّ۪ي

ذَاهِبٌ

اِلٰى

رَبّ۪ي

سَيَهْد۪ينِ

٩٩

Vekâle innî żâhibun ilâ rabbî seyehdîn(i)

İbrahim şöyle dedi: "Ben Rabbime (onun emrettiği yere) gideceğim. O bana yol gösterecektir."

Saffat Suresi 100 . Ayet

رَبِّ

هَبْ

ل۪ي

مِنَ

الصَّالِح۪ينَ

١٠٠

Rabbi heb lî mine-ssâlihîn(e)

"Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla."

Saffat Suresi 101 . Ayet

فَبَشَّرْنَاهُ

بِغُلَامٍ

حَل۪يمٍ

١٠١

Febeşşernâhu biġulâmin halîm(in)

Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.

Saffat Suresi 102 . Ayet

فَلَمَّا

بَلَغَ

مَعَهُ

السَّعْيَ

قَالَ

يَا

بُنَيَّ

اِنّ۪ٓي

اَرٰى

فِي

الْمَنَامِ

اَنّ۪ٓي

اَذْبَحُكَ

فَانْظُرْ

مَاذَا

تَرٰىۜ

قَالَ

يَٓا اَبَتِ

افْعَلْ

مَا

تُؤْمَرُۘ

سَتَجِدُن۪ٓي

اِنْ

شَٓاءَ

اللّٰهُ

مِنَ

الصَّابِر۪ينَ

١٠٢

Felemmâ belaġa me’ahu-ssa’ye kâle yâ buneyye innî erâ fî-lmenâmi ennî eżbehuke fenzur mâżâ terâ(c) kâle yâ ebeti-f’al mâ tu/mer(u)(s) setecidunî in şâa(A)llâhu mine-ssâbirîn(e)

Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, "Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?" dedi. O da, "Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi.

Saffat Suresi 103 . Ayet

فَلَمَّٓا

اَسْلَمَا

وَتَلَّهُ

لِلْجَب۪ينِۚ

١٠٣

Felemmâ eslemâ vetellehu lilcebîn(i)

Nihayet her ikisi de (Allah'ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: "Ey İbrahim!"

Saffat Suresi 104 . Ayet

وَنَادَيْنَاهُ

اَنْ

يَٓا

اِبْرٰه۪يمُۙ

١٠٤

Venâdeynâhu en yâ ibrâhîm(u)

Nihayet her ikisi de (Allah'ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: "Ey İbrahim!"

Saffat Suresi 105 . Ayet

قَدْ

صَدَّقْتَ

الرُّءْيَاۚ

اِنَّا

كَذٰلِكَ

نَجْزِي

الْمُحْسِن۪ينَ

١٠٥

Kad saddekte-rru/yâ(c) innâ keżâlike neczî-lmuhsinîn(e)

"Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız."

Saffat Suresi 106 . Ayet

اِنَّ

هٰذَا

لَهُوَ

الْبَلٰٓؤُا

الْمُب۪ينُ

١٠٦

İnne hâżâ lehuve-lbelâu-lmubîn(u)

"Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır."

Saffat Suresi 107 . Ayet

وَفَدَيْنَاهُ

بِذِبْحٍ

عَظ۪يمٍ

١٠٧

Ve fedeynâhu biżibhin ‘azîm(in)

Biz, (İbrahim'e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail'i) kurtardık.

Saffat Suresi 108 . Ayet

وَتَرَكْنَا

عَلَيْهِ

فِي

الْاٰخِر۪ينَ

١٠٨

Ve teraknâ ‘aleyhi fî-l-âḣirîn(e)

Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık.

Saffat Suresi 109 . Ayet

سَلَامٌ

عَلٰٓى

اِبْرٰه۪يمَ

١٠٩

Selâmun ‘alâ ibrâhîm(e)

İbrahim'e selam olsun.

Saffat Suresi 110 . Ayet

كَذٰلِكَ

نَجْزِي

الْمُحْسِن۪ينَ

١١٠

Keżâlike neczî-lmuhsinîn(e)

İyilik yapanları işte böyle mükafatlandırırız.

Saffat Suresi 111 . Ayet

اِنَّهُ

مِنْ

عِبَادِنَا

الْمُؤْمِن۪ينَ

١١١

İnnehu min ‘ibâdinâ-lmu/minîn(e)

Çünkü o mü'min kullarımızdandı.

Saffat Suresi 112 . Ayet

وَبَشَّرْنَاهُ

بِاِسْحٰقَ

نَبِياًّ

مِنَ

الصَّالِح۪ينَ

١١٢

Ve beşşernâhu bi-ishâka nebiyyen mine-ssâlihîn(e)

Biz onu salihlerden bir peygamber olarak İshak ile de müjdeledik.

Saffat Suresi 113 . Ayet

وَبَارَكْنَا

عَلَيْهِ

وَعَلٰٓى

اِسْحٰقَۜ

وَمِنْ

ذُرِّيَّتِهِمَا

مُحْسِنٌ

وَظَالِمٌ

لِنَفْسِه۪

مُب۪ينٌ۟

١١٣

Ve bâraknâ ‘aleyhi ve ’alâ ishâk(a)(c) vemin żurriyyetihimâ muhsinun vezâlimun linefsihi mubîn(un)

Onu da İshak'ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, kendine apaçık zulmedenler de.

Saffat Suresi 114 . Ayet

وَلَقَدْ

مَنَنَّا

عَلٰى

مُوسٰى

وَهٰرُونَۚ

١١٤

Velekad menennâ ‘alâ mûsâ ve hârûn(e)

Andolsun, biz Mûsâ'ya ve Hârûn'a da lütufta bulunduk.

Saffat Suresi 115 . Ayet

وَنَجَّيْنَاهُمَا

وَقَوْمَهُمَا

مِنَ

الْكَرْبِ

الْعَظ۪يمِۚ

١١٥

Ve necceynâhumâ ve kavmehumâ mine-lkerbi-l’azîm(i)

Onları ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık.

Saffat Suresi 116 . Ayet

وَنَصَرْنَاهُمْ

فَكَانُوا

هُمُ

الْغَالِب۪ينَۚ

١١٦

Ve nasarnâhum fekânû humu-lġâlibîn(e)

Onlara yardım ettik de onlar galip gelenler oldular.

Saffat Suresi 117 . Ayet

وَاٰتَيْنَاهُمَا

الْكِتَابَ

الْمُسْتَب۪ينَۚ

١١٧

Ve âteynâhumâ-lkitâbe-lmustebîn(e)

Biz onlara (hükümlerimizi) açıklayan Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik.

Saffat Suresi 118 . Ayet

وَهَدَيْنَاهُمَا

الصِّرَاطَ

الْمُسْتَق۪يمَۚ

١١٨

Ve hedeynâhumâ-ssirâta-lmustakîm(e)

Onları doğru yola ilettik.

Saffat Suresi 119 . Ayet

وَتَرَكْنَا

عَلَيْهِمَا

فِي

الْاٰخِر۪ينَ

١١٩

Ve teraknâ ‘aleyhimâ fî-l-âḣirîn(e)

Sonradan gelenler arasında onlara güzel birer ad bıraktık.

Saffat Suresi 120 . Ayet

سَلَامٌ

عَلٰى

مُوسٰى

وَهٰرُونَ

١٢٠

Selâmun ‘alâ mûsâ ve hârûn(e)

Mûsâ'ya ve Hârûn'a selam olsun.

Saffat Suresi 121 . Ayet

اِنَّا

كَذٰلِكَ

نَجْزِي

الْمُحْسِن۪ينَ

١٢١

İnnâ keżâlike neczî-lmuhsinîn(e)

Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

Saffat Suresi 122 . Ayet

اِنَّهُمَا

مِنْ

عِبَادِنَا

الْمُؤْمِن۪ينَ

١٢٢

İnnehumâ min ‘ibâdinâ-lmu/minîn(e)

Çünkü onlar mü'min kullarımızdan idiler.

Saffat Suresi 123 . Ayet

وَاِنَّ

اِلْيَاسَ

لَمِنَ

الْمُرْسَل۪ينَۜ

١٢٣

Ve-inne ilyâse lemine-lmurselîn(e)

Şüphesiz İlyas da peygamberlerden idi.

Saffat Suresi 124 . Ayet

اِذْ

قَالَ

لِقَوْمِه۪ٓ

اَلَا

تَتَّقُونَ

١٢٤

İż kâle likavmihi elâ tettekûn(e)

Hani kavmine şöyle demişti: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?"

Saffat Suresi 125 . Ayet

اَتَدْعُونَ

بَعْلاً

وَتَذَرُونَ

اَحْسَنَ

الْخَالِق۪ينَۙ

١٢٥

Eted’ûne ba’len ve teżerûne ahsene-lḣâlikîn(e)

"Yaratıcıların en güzelini, sizin ve geçmiş atalarınızın Rabbi olan Allah'ı bırakarak "Ba'l'e mi tapıyorsunuz?"

Saffat Suresi 126 . Ayet

اَللّٰهَ

رَبَّكُمْ

وَرَبَّ

اٰبَٓائِكُمُ

الْاَوَّل۪ينَ

١٢٦

(A)llâhe rabbekum ve rabbe âbâ-ikumu-l-evvelîn(e)

"Yaratıcıların en güzelini, sizin ve geçmiş atalarınızın Rabbi olan Allah'ı bırakarak "Ba'l'e mi tapıyorsunuz?"

Saffat Suresi 127 . Ayet

فَكَذَّبُوهُ

فَاِنَّهُمْ

لَمُحْضَرُونَۙ

١٢٧

Fekeżżebûhu fe-innehum lemuhdarûn(e)

Onu yalanladılar. Bu sebeple onlar (cehenneme) götürüleceklerdir.

Saffat Suresi 128 . Ayet

اِلَّا

عِبَادَ

اللّٰهِ

الْمُخْلَص۪ينَ

١٢٨

İllâ ‘ibâda(A)llâhi-lmuḣlasîn(e)

Ancak Allah'ın ihlâslı kulları başka.

Saffat Suresi 129 . Ayet

وَتَرَكْنَا

عَلَيْهِ

فِي

الْاٰخِر۪ينَ

١٢٩

Veteraknâ ‘aleyhi fî-l-âḣirîn(e)

Sonradan gelenler içerisinde ona güzel bir ad bıraktık.

Saffat Suresi 130 . Ayet

سَلَامٌ

عَلٰٓى

اِلْ‌يَاس۪ينَ

١٣٠

Selâmun ‘alâ ilyâsîn(e)

İlyas'a selam olsun

Saffat Suresi 131 . Ayet

اِنَّا

كَذٰلِكَ

نَجْزِي

الْمُحْسِن۪ينَ

١٣١

İnnâ keżâlike neczî-lmuhsinîn(e)

Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız

Saffat Suresi 132 . Ayet

اِنَّهُ

مِنْ

عِبَادِنَا

الْمُؤْمِن۪ينَ

١٣٢

İnnehu min ‘ibâdinâ-lmu/minîn(e)

Çünkü o bizim mü'min kullarımızdandı.

Saffat Suresi 133 . Ayet

وَاِنَّ

لُوطاً

لَمِنَ

الْمُرْسَل۪ينَۜ

١٣٣

Ve-inne lûtan lemine-lmurselîn(e)

Şüphesiz Lût da peygamberlerdendi.

Saffat Suresi 134 . Ayet

اِذْ

نَجَّيْنَاهُ

وَاَهْلَـهُٓ

اَجْمَع۪ينَۙ

١٣٤

İż necceynâhu ve ehlehu ecma’în(e)

Hani biz onu ve geride kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın (kâfir olan eşi) dışında bütün ailesini kurtarmıştık.

Saffat Suresi 135 . Ayet

اِلَّا

عَجُوزاً

فِي

الْغَابِر۪ينَ

١٣٥

İllâ ‘acûzen fî-lġâbirîn(e)

Hani biz onu ve geride kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın (kâfir olan eşi) dışında bütün ailesini kurtarmıştık.

Saffat Suresi 136 . Ayet

ثُمَّ

دَمَّرْنَا

الْاٰخَر۪ينَ

١٣٦

Śumme demmernâ-l-âḣarîn(e)

Sonra da diğerlerini yok ettik.

Saffat Suresi 137 . Ayet

وَاِنَّكُمْ

لَتَمُرُّونَ

عَلَيْهِمْ

مُصْبِح۪ينَۙ

١٣٧

Ve-innekum letemurrûne ‘aleyhim musbihîn(e)

Şüphesiz sizler (yolculuklarınız sırasında) sabah akşam onların (harap olmuş) yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz?

Saffat Suresi 138 . Ayet

وَبِالَّيْلِۜ

اَفَلَا

تَعْقِلُونَ۟

١٣٨

Vebilleyl(i)(k) efelâ ta’kilûn(e)

Şüphesiz sizler (yolculuklarınız sırasında) sabah akşam onların (harap olmuş) yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz?

Saffat Suresi 139 . Ayet

وَاِنَّ

يُونُسَ

لَمِنَ

الْمُرْسَل۪ينَۜ

١٣٩

Ve-inne yûnuse lemine-lmurselîn(e)

Şüphesiz Yûnus da peygamberlerdendi.

Saffat Suresi 140 . Ayet

اِذْ

اَبَقَ

اِلَى

الْفُلْكِ

الْمَشْحُونِۙ

١٤٠

İż ebeka ilâ-lfulki-lmeşhûn(i)

Hani o kaçıp yüklü gemiye binmişti.

Saffat Suresi 141 . Ayet

فَسَاهَمَ

فَكَانَ

مِنَ

الْمُدْحَض۪ينَۚ

١٤١

Fesâheme fekâne mine-lmudhadîn(e)

Gemidekilerle kur'a çekmiş ve kaybedenlerden olmuştu.

Saffat Suresi 142 . Ayet

فَالْتَقَمَهُ

الْحُوتُ

وَهُوَ

مُل۪يمٌ

١٤٢

Feltekamehu-lhûtu vehuve mulîm(un)

Böylece, Yûnus kendini kınayıp dururken balık onu yuttu.

Saffat Suresi 143 . Ayet

فَلَوْلَٓا

اَنَّهُ

كَانَ

مِنَ

الْمُسَبِّح۪ينَۙ

١٤٣

Felevlâ ennehu kâne mine-lmusebbihîn(e)

Eğer o, Allah'ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında kalırdı.

Saffat Suresi 144 . Ayet

لَلَبِثَ

ف۪ي

بَطْنِه۪ٓ

اِلٰى

يَوْمِ

يُبْعَثُونَ

١٤٤

Lelebiśe fî batnihi ilâ yevmi yub’aśûn(e)

Eğer o, Allah'ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında kalırdı.

Saffat Suresi 145 . Ayet

فَنَبَذْنَاهُ

بِالْعَرَٓاءِ

وَهُوَ

سَق۪يمٌۚ

١٤٥

Fenebeżnâhu bil’arâ-i vehuve sekîm(un)

Derken biz onu hasta bir halde sahile attık.

Saffat Suresi 146 . Ayet

وَاَنْبَتْنَا

عَلَيْهِ

شَجَرَةً

مِنْ

يَقْط۪ينٍۚ

١٤٦

Ve enbetnâ ‘aleyhi şeceraten min yaktîn(in)

Üzerine geniş yapraklı bir ağaç bitirdik.

Saffat Suresi 147 . Ayet

وَاَرْسَلْنَاهُ

اِلٰى

مِائَةِ

اَلْفٍ

اَوْ

يَز۪يدُونَۚ

١٤٧

Ve erselnâhu ilâ mi-eti elfin ev yezîdûn(e)

Biz onu yüz bin, yahut daha fazla insana peygamber olarak gönderdik.

Saffat Suresi 148 . Ayet

فَاٰمَنُوا

فَمَتَّعْنَاهُمْ

اِلٰى

ح۪ينٍۜ

١٤٨

Feâmenû femetta’nâhum ilâ hîn(in)

Nihayet onlar iman ettiler. Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.

Saffat Suresi 149 . Ayet

فَاسْتَفْتِهِمْ

اَلِرَبِّكَ

الْبَنَاتُ

وَلَهُمُ

الْبَنُونَۙ

١٤٩

Festeftihim elirabbike-lbenâtu velehumu-lbenûn(e)

Ey Muhammed! Onlara sor: Kız çocukları Rabbinin de, erkek çocukları onların mı?

Saffat Suresi 150 . Ayet

اَمْ

خَلَقْنَا

الْمَلٰٓئِكَةَ

اِنَاثاً

وَهُمْ

شَاهِدُونَ

١٥٠

Em ḣalaknâ-lmelâ-ikete inâśen vehum şâhidûn(e)

Yoksa biz melekleri dişi olarak yaratmışız da onlar şahid mi bulunuyorlarmış?

Saffat Suresi 151 . Ayet

اَلَٓا

اِنَّهُمْ

مِنْ

اِفْكِهِمْ

لَيَقُولُونَۙ

١٥١

Elâ innehum min ifkihim leyekûlûn(e)

İyi bilin ki onlar kendi uydurmaları olarak, "Allah çocuk sahibi oldu" diyorlar. Onlar elbette yalan söylüyorlar.

Saffat Suresi 152 . Ayet

وَلَدَ

اللّٰهُۙ

وَاِنَّهُمْ

لَكَاذِبُونَ

١٥٢

Veleda(A)llâhu ve-innehum lekâżibûn(e)

İyi bilin ki onlar kendi uydurmaları olarak, "Allah çocuk sahibi oldu" diyorlar. Onlar elbette yalan söylüyorlar.

Saffat Suresi 153 . Ayet

اَصْطَفَى

الْبَنَاتِ

عَلَى

الْبَن۪ينَۜ

١٥٣

Estafâ-lbenâti ‘alâ-lbenîn(e)

Yoksa Allah kızları erkeklere tercih mi etti?

Saffat Suresi 154 . Ayet

مَا

لَـكُمْ۠

كَيْفَ

تَحْكُمُونَ

١٥٤

Mâ lekum keyfe tahkumûn(e)

Neyiniz var? Nasıl hüküm veriyorsunuz!

Saffat Suresi 155 . Ayet

اَفَلَا

تَذَكَّرُونَۚ

١٥٥

Efelâ teżekkerûn(e)

Hiç düşünmüyor musunuz?

Saffat Suresi 156 . Ayet

اَمْ

لَـكُمْ

سُلْطَانٌ

مُب۪ينٌۙ

١٥٦

Em lekum sultânun mubîn(un)

Yoksa sizin apaçık bir deliliniz mi var?

Saffat Suresi 157 . Ayet

فَأْتُوا

بِكِتَابِكُمْ

اِنْ

كُنْتُمْ

صَادِق۪ينَ

١٥٧

Fe/tû bikitâbikum in kuntum sâdikîn(e)

Eğer doğru söyleyen kimseler iseniz getirin (bu delili içeren) kitabınızı!

Saffat Suresi 158 . Ayet

وَجَعَلُوا

بَيْنَهُ

وَبَيْنَ

الْجِنَّةِ

نَسَباًۜ

وَلَقَدْ

عَلِمَتِ

الْجِنَّةُ

اِنَّهُمْ

لَمُحْضَرُونَۙ

١٥٨

Vece’alû beynehu vebeyne-lcinneti nesebâ(en)(c) velekad ‘alimeti-lcinnetu innehum lemuhdarûn(e)

Allah ile cinler arasında da nesep bağı kurdular. Oysa cinler de kendilerinin Allah'ın huzuruna getirileceklerini bilirler.

Saffat Suresi 159 . Ayet

سُبْحَانَ

اللّٰهِ

عَمَّا

يَصِفُونَۙ

١٥٩

Subhâna(A)llâhi ‘ammâ yasifûn(e)

Allah onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir.

Saffat Suresi 160 . Ayet

اِلَّا

عِبَادَ

اللّٰهِ

الْمُخْلَص۪ينَ

١٦٠

İllâ ‘ibâda(A)llâhi-lmuḣlasîn(e)

Ancak Allah'ın ihlâslı kulları bunlar gibi değildir.

Saffat Suresi 161 . Ayet

فَاِنَّكُمْ

وَمَا

تَعْبُدُونَۙ

١٦١

Fe-innekum vemâ ta’budûn(e)

(Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah'ın yolundan saptırabilirsiniz.

Saffat Suresi 162 . Ayet

مَٓا

اَنْتُمْ

عَلَيْهِ

بِفَاتِن۪ينَۙ

١٦٢

Mâ entum ‘aleyhi bifâtinîn(e)

(Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah'ın yolundan saptırabilirsiniz.

Saffat Suresi 163 . Ayet

اِلَّا

مَنْ

هُوَ

صَالِ

الْجَح۪يمِ

١٦٣

İllâ men huve sâli-lcahîm(i)

(Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah'ın yolundan saptırabilirsiniz.

Saffat Suresi 164 . Ayet

وَمَا

مِنَّٓا

اِلَّا

لَهُ

مَقَامٌ

مَعْلُومٌ

١٦٤

Vemâ minnâ illâ lehu makâmun ma’lûm(un)

(Melekler derler ki:) "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır."

Saffat Suresi 165 . Ayet

وَاِنَّا

لَنَحْنُ

الصَّٓافُّونَۚ

١٦٥

Ve-innâ lenahnu-ssâffûn(e)

"Şüphesiz biz (orada) saf duranlarız."

Saffat Suresi 166 . Ayet

وَاِنَّا

لَنَحْنُ

الْمُسَبِّحُونَ

١٦٦

Ve-innâ lenahnu-lmusebbihûn(e)

"Şüphesiz biz (Allah'ı) tespih edip yüceltenleriz."

Saffat Suresi 167 . Ayet

وَاِنْ

كَانُوا

لَيَقُولُونَۙ

١٦٧

Ve-in kânû leyekûlûn(e)

Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: "Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk."

Saffat Suresi 168 . Ayet

لَوْ

اَنَّ

عِنْدَنَا

ذِكْراً

مِنَ

الْاَوَّل۪ينَۙ

١٦٨

Lev enne ‘indenâ żikran mine-l-evvelîn(e)

Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: "Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk."

Saffat Suresi 169 . Ayet

لَـكُنَّا

عِبَادَ

اللّٰهِ

الْمُخْلَص۪ينَ

١٦٩

Lekunnâ ‘ibâda(A)llâhi-lmuḣlasîn(e)

Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: "Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk."

Saffat Suresi 170 . Ayet

فَـكَفَرُوا

بِه۪ۚ

فَسَوْفَ

يَعْلَمُونَ

١٧٠

Fekeferû bih(i)(s) fesevfe ya’lemûn(e)

Fakat (kitap gelince) onu inkar ettiler. Yakında (sonlarının ne olacağını) bilecekler.

Saffat Suresi 171 . Ayet

وَلَقَدْ

سَبَقَتْ

كَلِمَتُنَا

لِعِبَادِنَا

الْمُرْسَل۪ينَۚ

١٧١

Velekad sebekat kelimetunâ li’ibâdinâ-lmurselîn(e)

Andolsun, peygamber olarak gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmişti

Saffat Suresi 172 . Ayet

اِنَّهُمْ

لَهُمُ

الْمَنْصُورُونَۖ

١٧٢

İnnehum lehumu-lmensûrûn(e)

"Onlara mutlaka yardım edilecektir."

Saffat Suresi 173 . Ayet

وَاِنَّ

جُنْدَنَا

لَهُمُ

الْغَالِبُونَ

١٧٣

Ve-inne cundenâ lehumu-lġâlibûn(e)

"Şüphesiz ordularımız galip gelecektir."

Saffat Suresi 174 . Ayet

فَتَوَلَّ

عَنْهُمْ

حَتّٰى

ح۪ينٍۙ

١٧٤

Fetevelle ‘anhum hattâ hîn(in)

O halde bir süreye kadar onlardan yüz çevir

Saffat Suresi 175 . Ayet

وَاَبْصِرْهُمْ

فَسَوْفَ

يُبْصِرُونَ

١٧٥

Ve ebsirhum fesevfe yubsirûn(e)

Gözetle onları, yakında onlar da görecekler.

Saffat Suresi 176 . Ayet

اَفَبِعَذَابِنَا

يَسْتَعْجِلُونَ

١٧٦

Efebi’ażâbinâ yesta’cilûn(e)

Yoksa onlar azabımızı acele mi istiyorlar?

Saffat Suresi 177 . Ayet

فَاِذَا

نَزَلَ

بِسَاحَتِهِمْ

فَسَٓاءَ

صَبَاحُ

الْمُنْذَر۪ينَ

١٧٧

Fe-iżâ nezele bisâhatihim fesâe sabâhu-lmunżerîn(e)

Fakat azabımız onların yurtlarına indiğinde o uyarılmış olanların sabahı ne kötü olur!

Saffat Suresi 178 . Ayet

وَتَوَلَّ

عَنْهُمْ

حَتّٰى

ح۪ينٍۙ

١٧٨

Vetevelle ‘anhum hattâ hîn(in)

Ey Muhammed! Bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

Saffat Suresi 179 . Ayet

وَاَبْصِرْ

فَسَوْفَ

يُبْصِرُونَ

١٧٩

Ve ebsir fesevfe yubsirûn(e)

(Bekle ve) gör. Onlar da yakında görecekler.

Saffat Suresi 180 . Ayet

سُبْحَانَ

رَبِّكَ

رَبِّ

الْعِزَّةِ

عَمَّا

يَصِفُونَۚ

١٨٠

Subhâne rabbike rabbi-l’izzeti ‘ammâ yasifûn(e)

Senin Rabbin; kudret ve şeref sahibi olan Rab, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir.

Saffat Suresi 181 . Ayet

وَسَلَامٌ

عَلَى

الْمُرْسَل۪ينَۚ

١٨١

Ve selâmun ‘alâ-lmurselîn(e)

Peygamberlere selam olsun.

Saffat Suresi 182 . Ayet

وَالْحَمْدُ

لِلّٰهِ

رَبِّ

الْعَالَم۪ينَ

١٨٢

Velhamdu li(A)llâhi rabbi-l’âlemîn(e)

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.