يٰسۤ

Yasin Suresi

Yasin Suresi 1 . Ayet

يٰسٓۜ

١

Yâ-Sîn

Yâ Sîn.

Yasin Suresi 2 . Ayet

وَالْقُرْاٰنِ

الْحَك۪يمِۙ

٢

Velkur-âni-lhakîm(i)

(Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki sen elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin.

Yasin Suresi 3 . Ayet

اِنَّكَ

لَمِنَ

الْمُرْسَل۪ينَۙ

٣

İnneke lemine-lmurselîn(e)

(Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki sen elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin.

Yasin Suresi 4 . Ayet

عَلٰى

صِرَاطٍ

مُسْتَق۪يمٍۜ

٤

‘Alâ sirâtin mustakîm(in)

(Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki sen elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin.

Yasin Suresi 5 . Ayet

تَنْز۪يلَ

الْعَز۪يزِ

الرَّح۪يمِۙ

٥

Tenzîle-l’azîzi-rrahîm(i)

Kur'an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir.

Yasin Suresi 6 . Ayet

لِتُنْذِرَ

قَوْماً

مَٓا

اُنْذِرَ

اٰبَٓاؤُ۬هُمْ

فَهُمْ

غَافِلُونَ

٦

Litunżira kavmen mâ unżira âbâuhum fehum ġâfilûn(e)

Kur'an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir.

Yasin Suresi 7 . Ayet

لَقَدْ

حَقَّ

الْقَوْلُ

عَلٰٓى

اَكْثَرِهِمْ

فَهُمْ

لَا

يُؤْمِنُونَ

٧

Lekad hakka-lkavlu ‘alâ ekśerihim fehum lâ yu/minûn(e)

Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler.

Yasin Suresi 8 . Ayet

اِنَّا

جَعَلْنَا

ف۪ٓي

اَعْنَاقِهِمْ

اَغْلَالاً

فَهِيَ

اِلَى

الْاَذْقَانِ

فَهُمْ

مُقْمَحُونَ

٨

İnnâ ce’alnâ fî a’nâkihim aġlâlen fehiye ilâ-l-eżkâni fehum mukmehûn(e)

Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır.

Yasin Suresi 9 . Ayet

وَجَعَلْنَا

مِنْ

بَيْنِ

اَيْد۪يهِمْ

سَداًّ

وَمِنْ

خَلْفِهِمْ

سَداًّ

فَاَغْشَيْنَاهُمْ

فَهُمْ

لَا

يُبْصِرُونَ

٩

Vece’alnâ min beyni eydîhim sedden vemin ḣalfihim sedden feaġşeynâhum fehum lâ yubsirûn(e)

Biz onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler.

Yasin Suresi 10 . Ayet

وَسَوَٓاءٌ

عَلَيْهِمْ

ءَاَنْذَرْتَهُمْ

اَمْ

لَمْ

تُنْذِرْهُمْ

لَا

يُؤْمِنُونَ

١٠

Vesevâun ‘aleyhim eenżertehum em lem tunżirhum lâ yu/minûn(e)

Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.

Yasin Suresi 11 . Ayet

اِنَّمَا

تُنْذِرُ

مَنِ

اتَّبَعَ

الذِّكْرَ

وَخَشِيَ

الرَّحْمٰنَ

بِالْغَيْبِۚ

فَبَشِّرْهُ

بِمَغْفِرَةٍ

وَاَجْرٍ

كَر۪يمٍ

١١

İnnemâ tunżiru meni-ttebe’a-żżikra veḣaşiye-rrahmâne bilġayb(i)(s) febeşşirhu bimaġfiratin veecrin kerîm(in)

Sen ancak Zikr'e (Kur'an'a) uyanı ve görmediği halde Rahmân'dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükafatla müjdele.

Yasin Suresi 12 . Ayet

اِنَّا

نَحْنُ

نُحْـيِ

الْمَوْتٰى

وَنَكْتُبُ

مَا

قَدَّمُوا

وَاٰثَارَهُمْۜ

وَكُلَّ

شَيْءٍ

اَحْصَيْنَاهُ

ف۪ٓي

اِمَامٍ

مُب۪ينٍ۟

١٢

İnnâ nahnu nuhyî-lmevtâ venektubu mâ kaddemû ve âśârahum(c) ve kulle şey-in ahsaynâhu fî imâmin mubîn(in)

Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) bir bir kaydetmişizdir.

Yasin Suresi 13 . Ayet

وَاضْرِبْ

لَهُمْ

مَثَلاً

اَصْحَابَ

الْقَرْيَةِۢ

اِذْ

جَٓاءَهَا

الْمُرْسَلُونَۚ

١٣

Vadrib lehum meśelen ashâbe-lkaryeti iż câehâ-lmurselûn(e)

(Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti.

Yasin Suresi 14 . Ayet

اِذْ

اَرْسَلْـنَٓا

اِلَيْهِمُ

اثْنَيْنِ

فَكَذَّبُوهُمَا

فَعَزَّزْنَا

بِثَالِثٍ

فَقَالُٓوا

اِنَّٓا

اِلَيْكُمْ

مُرْسَلُونَ

١٤

İż erselnâ ileyhimu-śneyni fekeżżebûhumâ fe’azzeznâ biśâliśin fekâlû innâ ileykum murselûn(e)

Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik. Onlar, "Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz" dediler.

Yasin Suresi 15 . Ayet

قَالُوا

مَٓا

اَنْتُمْ

اِلَّا

بَشَرٌ

مِثْلُنَاۙ

وَمَٓا

اَنْزَلَ

الرَّحْمٰنُ

مِنْ

شَيْءٍۙ

اِنْ

اَنْتُمْ

اِلَّا

تَكْذِبُونَ

١٥

Kâlû mâ entum illâ beşerun miślunâ vemâ enzele-rrahmânu min şey-in in entum illâ tekżibûn(e)

Onlar şöyle dediler: "Siz de ancak bizim gibi insansınız. Rahmân hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz."

Yasin Suresi 16 . Ayet

قَالُوا

رَبُّنَا

يَعْلَمُ

اِنَّٓا

اِلَيْكُمْ

لَمُرْسَلُونَ

١٦

Kâlû rabbunâ ya’lemu innâ ileykum lemurselûn(e)

(Elçiler ise) şöyle dediler: "Bizim gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu Rabbimiz biliyor."

Yasin Suresi 17 . Ayet

وَمَا

عَلَيْنَٓا

اِلَّا

الْبَلَاغُ

الْمُب۪ينُ

١٧

Vemâ ‘aleynâ illâ-lbelâġu-lmubîn(u)

"Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir."

Yasin Suresi 18 . Ayet

قَالُٓوا

اِنَّا

تَطَيَّرْنَا

بِكُمْۚ

لَئِنْ

لَمْ

تَنْتَهُوا

لَنَرْجُمَنَّكُمْ

وَلَيَمَسَّنَّكُمْ

مِنَّا

عَذَابٌ

اَل۪يمٌ

١٨

Kâlû innâ tetayyernâ bikum(s) le-in lem tentehû lenercumennekum veleyemessennekum minnâ ‘ażâbun elîm(un)

Dediler ki: "Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur."

Yasin Suresi 19 . Ayet

قَالُوا

طَٓائِرُكُمْ

مَعَكُمْۜ

اَئِنْ

ذُكِّرْتُمْۜ

بَلْ

اَنْتُمْ

قَوْمٌ

مُسْرِفُونَ

١٩

Kâlû tâ-irukum me’akum(c) e-in żukkirtum(c) bel entum kavmun musrifûn(e)

Elçiler de, "Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi (uğursuzluğa uğruyorsunuz?). Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz" dediler.

Yasin Suresi 20 . Ayet

وَجَٓاءَ

مِنْ

اَقْصَا

الْمَد۪ينَةِ

رَجُلٌ

يَسْعٰى

قَالَ

يَا

قَوْمِ

اتَّبِعُوا

الْمُرْسَل۪ينَۙ

٢٠

Vecâe min aksâ-lmedîneti raculun yes’â kâle yâ kavmi-ttebi’û-lmurselîn(e)

Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Bu elçilere uyun."

Yasin Suresi 21 . Ayet

اِتَّبِعُوا

مَنْ

لَا

يَسْـَٔلُكُمْ

اَجْراً

وَهُمْ

مُهْتَدُونَ

٢١

İttebi’û men lâ yes-elukum ecran vehum muhtedûn(e)

"Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir."

Yasin Suresi 22 . Ayet

وَمَا

لِيَ

لَٓا

اَعْبُدُ

الَّذ۪ي

فَطَرَن۪ي

وَاِلَيْهِ

تُرْجَعُونَ

٢٢

Vemâ liye lâ a’budu-lleżî fetaranî ve-ileyhi turce’ûn(e)

"Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca ona döndürüleceksiniz."

Yasin Suresi 23 . Ayet

ءَاَتَّخِذُ

مِنْ

دُونِه۪ٓ

اٰلِهَةً

اِنْ

يُرِدْنِ

الرَّحْمٰنُ

بِضُرٍّ

لَا

تُغْنِ

عَنّ۪ي

شَفَاعَتُهُمْ

شَيْـٔاً

وَلَا

يُنْقِذُونِۚ

٢٣

Eetteḣiżu min dûnihi âliheten in yuridni-rrahmânu bidurrin lâtuġni ‘annî şefâ’atuhum şey-en velâ yunkiżûn(i)

"Onu bırakıp da başka ilahlar mı edineyim? Eğer Rahmân bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar."

Yasin Suresi 24 . Ayet

اِنّ۪ٓي

اِذاً

لَف۪ي

ضَلَالٍ

مُب۪ينٍ

٢٤

İnnî iżen lefî dalâlin mubîn(in)

ᅠ"O takdirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum."

Yasin Suresi 25 . Ayet

اِنّ۪ٓي

اٰمَنْتُ

بِرَبِّكُمْ

فَاسْمَعُونِۜ

٢٥

İnnî âmentu birabbikum fesme’ûn(i)

"Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!"

Yasin Suresi 26 . Ayet

ق۪يلَ

ادْخُلِ

الْجَنَّةَۜ

قَالَ

يَا

لَيْتَ

قَوْم۪ي

يَعْلَمُونَۙ

٢٦

Kîle-dḣuli-lcenne(te)(s) kâle yâ leyte kavmî ya’lemûn(e)

(Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): "Cennete gir!" denildi. O da, "Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!" dedi.

Yasin Suresi 27 . Ayet

بِمَا

غَفَرَ

ل۪ي

رَبّ۪ي

وَجَعَلَن۪ي

مِنَ

الْمُكْرَم۪ينَ

٢٧

Bimâ ġafera lî rabbî vece’alenî mine-lmukramîn(e)

(Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): "Cennete gir!" denildi. O da, "Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!" dedi.

Yasin Suresi 28 . Ayet

وَمَٓا

اَنْزَلْنَا

عَلٰى

قَوْمِه۪

مِنْ

بَعْدِه۪

مِنْ

جُنْدٍ

مِنَ

السَّمَٓاءِ

وَمَا

كُنَّا

مُنْزِل۪ينَ

٢٨

Vemâ enzelnâ ‘alâ kavmihi min ba’dihi min cundin mine-ssemâ-i vemâ kunnâ munzilîn(e)

Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak için) gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik.

Yasin Suresi 29 . Ayet

اِنْ

كَانَتْ

اِلَّا

صَيْحَةً

وَاحِدَةً

فَاِذَا

هُمْ

خَامِدُونَ

٢٩

İn kânet illâ sayhaten vâhideten fe-iżâ hum ḣâmidûn(e)

Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler.

Yasin Suresi 30 . Ayet

يَا

حَسْرَةً

عَلَى

الْعِبَادِۚ

مَا

يَأْت۪يهِمْ

مِنْ

رَسُولٍ

اِلَّا

كَانُوا

بِه۪

يَسْتَهْزِؤُ۫نَ

٣٠

Yâ hasraten ‘alâ-l’ibâd(i)(c) mâ ye/tîhim min rasûlin illâ kânû bihi yestehzi-ûn(e)

Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alay ediyor olmasınlar.

Yasin Suresi 31 . Ayet

اَلَمْ

يَرَوْا

كَمْ

اَهْلَكْنَا

قَبْلَهُمْ

مِنَ

الْقُرُونِ

اَنَّهُمْ

اِلَيْهِمْ

لَا

يَرْجِعُونَ

٣١

Elem yerav kem ehleknâ kablehum mine-lkurûni ennehum ileyhim lâ yerci’ûn(e)

Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi; onların artık kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi?

Yasin Suresi 32 . Ayet

وَاِنْ

كُلٌّ

لَمَّا

جَم۪يعٌ

لَدَيْنَا

مُحْضَرُونَ۟

٣٢

Ve-in kullun lemmâ cemî’un ledeynâ muhdarûn(e)

Onların hepsi de mutlaka toplanıp (hesap için) huzurumuza çıkarılacaklardır.

Yasin Suresi 33 . Ayet

وَاٰيَةٌ

لَهُمُ

الْاَرْضُ

الْمَيْتَةُۚ

اَحْيَيْنَاهَا

وَاَخْرَجْنَا

مِنْهَا

حَباًّ

فَمِنْهُ

يَأْكُلُونَ

٣٣

Veâyetun lehumu-l-ardu-lmeytetu ahyeynâhâ veaḣracnâ minhâ habben feminhu ye/kulûn(e)

Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz onu diriltir ve ondan taneler çıkarırız da onlardan yerler

Yasin Suresi 34 . Ayet

وَجَعَلْنَا

ف۪يهَا

جَنَّاتٍ

مِنْ

نَخ۪يلٍ

وَاَعْنَابٍ

وَفَجَّرْنَا

ف۪يهَا

مِنَ

الْعُيُونِۙ

٣٤

Vece’alnâ fîhâ cennâtin min naḣîlin vea’nâbin vefeccernâ fîhâ mine-l’uyûn(i)

Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi?

Yasin Suresi 35 . Ayet

لِيَأْكُلُوا

مِنْ

ثَمَرِه۪ۙ

وَمَا

عَمِلَتْهُ

اَيْد۪يهِمْۜ

اَفَلَا

يَشْكُرُونَ

٣٥

Liye/kulû min śemerihi vemâ ‘amilet-hu eydîhim(s) efelâ yeşkurûn(e)

Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi?

Yasin Suresi 36 . Ayet

سُبْحَانَ

الَّذ۪ي

خَلَقَ

الْاَزْوَاجَ

كُلَّهَا

مِمَّا

تُنْبِتُ

الْاَرْضُ

وَمِنْ

اَنْفُسِهِمْ

وَمِمَّا

لَا

يَعْلَمُونَ

٣٦

Subhâne-lleżî ḣaleka-l-ezvâce kullehâ mimmâ tunbitu-l-ardu vemin enfusihim vemimmâ lâ ya’lemûn(e)

Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve (daha) bilemedikleri (nice) şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir.

Yasin Suresi 37 . Ayet

وَاٰيَةٌ

لَهُمُ

الَّيْلُۚ

نَسْلَخُ

مِنْهُ

النَّهَارَ

فَاِذَا

هُمْ

مُظْلِمُونَۙ

٣٧

Veâyetun lehumu-lleylu nesleḣu minhu-nnehâra fe-iżâ hum muzlimûn(e)

Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır.

Yasin Suresi 38 . Ayet

وَالشَّمْسُ

تَجْر۪ي

لِمُسْتَقَرٍّ

لَهَاۜ

ذٰلِكَ

تَقْد۪يرُ

الْعَز۪يزِ

الْعَل۪يمِۜ

٣٨

Ve-şşemsu tecrî limustekarrin lehâ(c) żâlike takdîru-l’azîzi-l’alîm(i)

Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah'ın takdiri(düzenlemesi)dir.

Yasin Suresi 39 . Ayet

وَالْقَمَرَ

قَدَّرْنَاهُ

مَنَازِلَ

حَتّٰى

عَادَ

كَالْعُرْجُونِ

الْقَد۪يمِ

٣٩

Velkamera kaddernâhu menâzile hattâ ‘âde kel’urcûni-lkadîm(i)

Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur.

Yasin Suresi 40 . Ayet

لَا

الشَّمْسُ

يَنْبَغ۪ي

لَـهَٓا

اَنْ

تُدْرِكَ

الْقَمَرَ

وَلَا

الَّيْلُ

سَابِقُ

النَّهَارِۜ

وَكُلٌّ

ف۪ي

فَلَكٍ

يَسْبَحُونَ

٤٠

Lâ-şşemsu yenbeġî lehâ en tudrike-lkamera velâ-lleylu sâbiku-nnehâr(i)(c) ve kullun fî felekin yesbehûn(e)

Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.

Yasin Suresi 41 . Ayet

وَاٰيَةٌ

لَهُمْ

اَنَّا

حَمَلْنَا

ذُرِّيَّتَهُمْ

فِي

الْفُلْكِ

الْمَشْحُونِۙ

٤١

Ve âyetun lehum ennâ hamelnâ żurriyyetehum fî-lfulki-lmeşhûn(i)

Onların soylarını dolu gemide taşımamız da onlar için bir delildir.

Yasin Suresi 42 . Ayet

وَخَلَقْنَا

لَهُمْ

مِنْ

مِثْلِه۪

مَا

يَرْكَبُونَ

٤٢

Veḣalaknâ lehum min miślihi mâ yerkebûn(e)

Biz onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık.

Yasin Suresi 43 . Ayet

وَاِنْ

نَشَأْ

نُغْرِقْهُمْ

فَلَا

صَر۪يخَ

لَهُمْ

وَلَا

هُمْ

يُنْقَذُونَۙ

٤٣

Ve-in neşe/ nuġrikhum felâ sarîḣa lehum velâ hum yunkażûn(e)

Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat çağrısı yapan olur, ne de kurtarılırlar.

Yasin Suresi 44 . Ayet

اِلَّا

رَحْمَةً

مِنَّا

وَمَتَاعاً

اِلٰى

ح۪ينٍ

٤٤

İllâ rahmeten minnâ vemetâ’an ilâ hîn(in)

Ancak tarafımızdan bir rahmet olarak ve bir süreye kadar daha yaşasınlar diye kurtarılırlar.

Yasin Suresi 45 . Ayet

وَاِذَا

ق۪يلَ

لَهُمُ

اتَّقُوا

مَا

بَيْنَ

اَيْد۪يكُمْ

وَمَا

خَلْفَكُمْ

لَعَلَّكُمْ

تُرْحَمُونَ

٤٥

Ve-iżâ kîle lehumu-ttekû mâ beyne eydîkum vemâ ḣalfekum le’allekum turhamûn(e)

Onlara, "Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden (dünya ve ahirette göreceğiniz azaplardan) sakının ki size merhamet edilsin" denildiğinde yüz çevirirler.

Yasin Suresi 46 . Ayet

وَمَا

تَأْت۪يهِمْ

مِنْ

اٰيَةٍ

مِنْ

اٰيَاتِ

رَبِّهِمْ

اِلَّا

كَانُوا

عَنْهَا

مُعْرِض۪ينَ

٤٦

Vemâ te/tîhim min âyetin min âyâti rabbihim illâ kânû ‘anhâ mu’ridîn(e)

Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan yüz çeviriyor olmasınlar.

Yasin Suresi 47 . Ayet

وَاِذَا

ق۪يلَ

لَهُمْ

اَنْفِقُوا

مِمَّا

رَزَقَكُمُ

اللّٰهُۙ

قَالَ

الَّذ۪ينَ

كَفَرُوا

لِلَّذ۪ينَ

اٰمَنُٓوا

اَنُطْعِمُ

مَنْ

لَوْ

يَشَٓاءُ

اللّٰهُ

اَطْعَمَهُۗ

اِنْ

اَنْتُمْ

اِلَّا

ف۪ي

ضَلَالٍ

مُب۪ينٍ

٤٧

Ve-iżâ kîle lehum enfikû mimmâ razekakumu(A)llâhu kâle-lleżîne keferû lilleżîne âmenû enut’imu men lev yeşâu(A)llâhu et’amehu in entum illâ fî dalâlin mubîn(in)

Onlara, "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın" denildiği zaman, inkar edenler iman edenlere, "Allah'ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz" derler.

Yasin Suresi 48 . Ayet

وَيَقُولُونَ

مَتٰى

هٰذَا

الْوَعْدُ

اِنْ

كُنْتُمْ

صَادِق۪ينَ

٤٨

Ve yekûlûne metâ hâżâ-lva’du in kuntum sâdikîn(e)

"Eğer doğru söyleyenlerseniz bu tehdit ne zaman gelecek?" diyorlar.

Yasin Suresi 49 . Ayet

مَا

يَنْظُرُونَ

اِلَّا

صَيْحَةً

وَاحِدَةً

تَأْخُذُهُمْ

وَهُمْ

يَخِصِّمُونَ

٤٩

Mâ yenzurûne illâ sayhaten vâhideten te/ḣużuhum vehum yaḣissimûn(e)

Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç bir ses bekliyorlar.

Yasin Suresi 50 . Ayet

فَلَا

يَسْتَط۪يعُونَ

تَوْصِيَةً

وَلَٓا

اِلٰٓى

اَهْلِهِمْ

يَرْجِعُونَ۟

٥٠

Felâ yestatî’ûne tavsiyeten velâ ilâ ehlihim yerci’ûn(e)

Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler ne de ailelerine dönebilirler.

Yasin Suresi 51 . Ayet

وَنُفِـخَ

فِي

الصُّورِ

فَاِذَا

هُمْ

مِنَ

الْاَجْدَاثِ

اِلٰى

رَبِّهِمْ

يَنْسِلُونَ

٥١

Venufiḣa fî-ssûri fe-iżâ hum mine-l-ecdâśi ilâ rabbihim yensilûn(e)

Sûra üfürülür. Bir de bakarsın kabirlerden çıkmış Rablerine doğru akın akın gitmektedirler

Yasin Suresi 52 . Ayet

قَالُوا

يَا

وَيْلَنَا

مَنْ

بَعَثَنَا

مِنْ

مَرْقَدِنَ۔اۢ

هٰذَا

مَا

وَعَدَ

الرَّحْمٰنُ

وَصَدَقَ

الْمُرْسَلُونَ

٥٢

Kâlû yâ veylenâ men be’aśenâ min merkadinâ(k-s) hâżâ mâ ve’ade-rrahmânu vesadeka-lmurselûn(e)

Şöyle derler: "Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman'ın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler."

Yasin Suresi 53 . Ayet

اِنْ

كَانَتْ

اِلَّا

صَيْحَةً

وَاحِدَةً

فَاِذَا

هُمْ

جَم۪يعٌ

لَدَيْنَا

مُحْضَرُونَ

٥٣

İn kânet illâ sayhaten vâhideten fe-iżâ hum cemî’un ledeynâ muhdarûn(e)

Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın hepsi birden toplanıp huzurumuza çıkarılmışlardır.

Yasin Suresi 54 . Ayet

فَالْيَوْمَ

لَا

تُظْلَمُ

نَفْسٌ

شَيْـٔاً

وَلَا

تُجْزَوْنَ

اِلَّا

مَا

كُنْتُمْ

تَعْمَلُونَ

٥٤

Felyevme lâ tuzlemu nefsun şey-en velâ tuczevne illâ mâ kuntum ta’melûn(e)

O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı verilir.

Yasin Suresi 55 . Ayet

اِنَّ

اَصْحَابَ

الْجَنَّةِ

الْيَوْمَ

ف۪ي

شُغُلٍ

فَاكِهُونَۚ

٥٥

İnne ashâbe-lcenneti-lyevme fî şuġulin fâkihûn(e)

Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler.

Yasin Suresi 56 . Ayet

هُمْ

وَاَزْوَاجُهُمْ

ف۪ي

ظِلَالٍ

عَلَى

الْاَرَٓائِكِ

مُتَّكِؤُ۫نَ

٥٦

Hum ve ezvâcuhum fî zilâlin ‘alâ-l-erâ-iki mutteki-ûn(e)

Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar.

Yasin Suresi 57 . Ayet

لَهُمْ

ف۪يهَا

فَاكِهَةٌ

وَلَهُمْ

مَا

يَدَّعُونَۚ

٥٧

Lehum fîhâ fâkihetun velehum mâ yedde’ûn(e)

Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır.

Yasin Suresi 58 . Ayet

سَلَامٌ

قَوْلاً

مِنْ

رَبٍّ

رَح۪يمٍ

٥٨

Selâmun kavlen min rabbin rahîm(in)

Çok merhametli olan Rab'den bir söz olarak (kendilerine) "Selam" (vardır).

Yasin Suresi 59 . Ayet

وَامْتَازُوا

الْيَوْمَ

اَيُّهَا

الْمُجْرِمُونَ

٥٩

Vemtâzû-lyevme eyyuhâ-lmucrimûn(e)

(Allah şöyle der:) "Ey suçlular! Ayrılın bu gün!"

Yasin Suresi 60 . Ayet

اَلَمْ

اَعْهَدْ

اِلَيْكُمْ

يَا

بَن۪ٓي

اٰدَمَ

اَنْ

لَا

تَعْبُدُوا

الشَّيْطَانَۚ

اِنَّهُ

لَكُمْ

عَدُوٌّ

مُب۪ينٌۙ

٦٠

Elem a’hed ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budû-şşeytân(e)(s) innehu lekum ‘aduvvun mubîn(un)

"Ey ademoğulları! Ben size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?"

Yasin Suresi 61 . Ayet

وَاَنِ

اعْبُدُون۪يۜ

هٰذَا

صِرَاطٌ

مُسْتَق۪يمٌ

٦١

Ve eni-’budûnî(c) hâżâ sirâtun mustekîm(un)

"Ey ademoğulları! Ben size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?"

Yasin Suresi 62 . Ayet

وَلَقَدْ

اَضَلَّ

مِنْكُمْ

جِبِلاًّ

كَث۪يراًۜ

اَفَلَمْ

تَكُونُوا

تَعْقِلُونَ

٦٢

Velekad edalle minkum cibillen keśîrâ(an)(s) efelem tekûnû ta’kilûn(e)

"Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?"

Yasin Suresi 63 . Ayet

هٰذِه۪

جَهَنَّمُ

الَّت۪ي

كُنْتُمْ

تُوعَدُونَ

٦٣

Hâżihi cehennemu-lletî kuntum tû’adûn(e)

"İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir."

Yasin Suresi 64 . Ayet

اِصْلَوْهَا

الْيَوْمَ

بِمَا

كُنْتُمْ

تَكْفُرُونَ

٦٤

İslevhâ-lyevme bimâ kuntum tekfurûn(e)

"İnkar ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!"

Yasin Suresi 65 . Ayet

اَلْيَوْمَ

نَخْتِمُ

عَلٰٓى

اَفْوَاهِهِمْ

وَتُكَلِّمُنَٓا

اَيْد۪يهِمْ

وَتَشْهَدُ

اَرْجُلُهُمْ

بِمَا

كَانُوا

يَكْسِبُونَ

٦٥

Elyevme naḣtimu ‘alâ efvâhihim ve tukellimunâ eydîhim ve teşhedu erculuhum bimâ kânû yeksibûn(e)

O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.

Yasin Suresi 66 . Ayet

وَلَوْ

نَشَٓاءُ

لَطَمَسْنَا

عَلٰٓى

اَعْيُنِهِمْ

فَاسْتَبَقُوا

الصِّرَاطَ

فَاَنّٰى

يُبْصِرُونَ

٦٦

Velev neşâu letamesnâ ‘alâ a’yunihim festebekû-ssirâta feennâ yubsirûn(e)

Eğer dileseydik onların gözlerini büsbütün kör ederdik de (bu halde) yola koyulmak için didişirlerdi. Fakat nasıl görecekler ki?!

Yasin Suresi 67 . Ayet

وَلَوْ

نَشَٓاءُ

لَمَسَخْنَاهُمْ

عَلٰى

مَكَانَتِهِمْ

فَمَا

اسْتَطَاعُوا

مُضِياًّ

وَلَا

يَرْجِعُونَ۟

٦٧

Velev neşâu lemesaḣnâhum ‘alâ mekânetihim femâ-stetâ’û mudiyyen velâ yerci’ûn(e)

Yine eğer dileseydik oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi.

Yasin Suresi 68 . Ayet

وَمَنْ

نُعَمِّرْهُ

نُنَكِّسْهُ

فِي

الْخَلْقِۜ

اَفَلَا

يَعْقِلُونَ

٦٨

Vemen nu’ammirhu nunekkis-hu fî-lḣalk(i)(s) efelâ ya’kilûn(e)

Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü azaltırız). Hâlâ düşünmeyecekler mi?

Yasin Suresi 69 . Ayet

وَمَا

عَلَّمْنَاهُ

الشِّعْرَ

وَمَا

يَنْبَغ۪ي

لَهُۜ

اِنْ

هُوَ

اِلَّا

ذِكْرٌ

وَقُرْاٰنٌ

مُب۪ينٌۙ

٦٩

Vemâ ‘allemnâhu-şşi’ra vemâ yenbeġî leh(u)(c) in huve illâ żikrun ve kur-ânun mubîn(un)

Biz o Peygamber'e şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.

Yasin Suresi 70 . Ayet

لِيُنْذِرَ

مَنْ

كَانَ

حَياًّ

وَيَحِقَّ

الْقَوْلُ

عَلَى

الْكَافِر۪ينَ

٧٠

Liyunżira men kâne hayyen ve yahikka-lkavlu ‘alâ-lkâfirîn(e)

(Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kafirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur'an'ı indirdik.

Yasin Suresi 71 . Ayet

اَوَلَمْ

يَرَوْا

اَنَّا

خَلَقْنَا

لَهُمْ

مِمَّا

عَمِلَتْ

اَيْد۪ينَٓا

اَنْعَاماً

فَهُمْ

لَهَا

مَالِكُونَ

٧١

Eve lem yerav ennâ ḣalaknâ lehum mimmâ ‘amilet eydînâ en’âmen fehum lehâ mâlikûn(e)

Görmediler mi ki biz onlar için, ellerimizin (kudretimizin) eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar.

Yasin Suresi 72 . Ayet

وَذَلَّلْنَاهَا

لَهُمْ

فَمِنْهَا

رَكُوبُهُمْ

وَمِنْهَا

يَأْكُلُونَ

٧٢

Ve żellelnâhâ lehum feminhâ rakûbuhum veminhâ ye/kulûn(e)

Biz o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler.

Yasin Suresi 73 . Ayet

وَلَهُمْ

ف۪يهَا

مَنَافِـعُ

وَمَشَارِبُۜ

اَفَلَا

يَشْكُرُونَ

٧٣

Velehum fîhâ menâfi’u ve meşârib(u)(s) efelâ yeşkurûn(e)

Onlar için bu hayvanlarda (daha pek çok) yararlar ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi?

Yasin Suresi 74 . Ayet

وَاتَّخَذُوا

مِنْ

دُونِ

اللّٰهِ

اٰلِهَةً

لَعَلَّهُمْ

يُنْصَرُونَۜ

٧٤

Vetteḣażû min dûni(A)llâhi âliheten le’allehum yunsarûn(e)

Belki kendilerine yardım edilir diye Allah'ı bırakıp da ilahlar edindiler.

Yasin Suresi 75 . Ayet

لَا

يَسْتَط۪يعُونَ

نَصْرَهُمْۙ

وَهُمْ

لَهُمْ

جُنْدٌ

مُحْضَرُونَ

٧٥

Lâ yestatî’ûne nasrahum vehum lehum cundun muhdarûn(e)

Onlar ilahlar için (hizmete) hazır asker oldukları halde, ilahlar onlara yardım edemezler.

Yasin Suresi 76 . Ayet

فَلَا

يَحْزُنْكَ

قَوْلُهُمْۢ

اِنَّا

نَعْلَمُ

مَا

يُسِرُّونَ

وَمَا

يُعْلِنُونَ

٧٦

Felâ yahzunke kavluhum(m) innâ na’lemu mâ yusirrûne vemâ yu’linûn(e)

(Ey Muhammed!) Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü biz onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz.

Yasin Suresi 77 . Ayet

اَوَلَمْ

يَرَ

الْاِنْسَانُ

اَنَّا

خَلَقْنَاهُ

مِنْ

نُطْفَةٍ

فَاِذَا

هُوَ

خَص۪يمٌ

مُب۪ينٌ

٧٧

Eve lem yerâ-l-insânu ennâ ḣalaknâhu min nutfetin fe-iżâ huve ḣasîmun mubîn(un)

İnsan, bizim kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir.

Yasin Suresi 78 . Ayet

وَضَرَبَ

لَنَا

مَثَلاً

وَنَسِيَ

خَلْقَهُۜ

قَالَ

مَنْ

يُحْـيِ

الْعِظَامَ

وَهِيَ

رَم۪يمٌ

٧٨

Ve darabe lenâ meśelen venesiye ḣalkah(u)(s) kâle men yuhyî-l’izâme vehiye ramîm(un)

Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: "Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?"

Yasin Suresi 79 . Ayet

قُلْ

يُحْي۪يهَا

الَّـذ۪ٓي

اَنْشَاَهَٓا

اَوَّلَ

مَرَّةٍۜ

وَهُوَ

بِكُلِّ

خَلْقٍ

عَل۪يمٌۙ

٧٩

Kul yuhyîhâ-lleżî enşeehâ evvele merra(tin)(s) vehuve bikulli ḣalkin ‘alîm(un)

De ki: "Onları ilk defa var eden diriltecektir. O her yaratılmışı hakkıyla bilendir."

Yasin Suresi 80 . Ayet

اَلَّذ۪ي

جَعَلَ

لَكُمْ

مِنَ

الشَّجَرِ

الْاَخْضَرِ

نَاراً

فَاِذَٓا

اَنْتُمْ

مِنْهُ

تُوقِدُونَ

٨٠

Elleżî ce’ale lekum mine-şşeceri-l-aḣdari nâran fe-iżâ entum minhu tûkidûn(e)

O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz.

Yasin Suresi 81 . Ayet

اَوَلَيْسَ

الَّذ۪ي

خَلَقَ

السَّمٰوَاتِ

وَالْاَرْضَ

بِقَادِرٍ

عَلٰٓى

اَنْ

يَخْلُقَ

مِثْلَهُمْۜ

بَلٰى

وَهُوَ

الْخَلَّاقُ

الْعَل۪يمُ

٨١

Eve leyse-lleżî ḣaleka-ssemâvâti vel-arda bikâdirin ‘alâ en yaḣluka miślehum(c) belâ vehuve-lḣallâku-l’alîm(u)

Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir.

Yasin Suresi 82 . Ayet

اِنَّـمَٓا

اَمْرُهُٓ

اِذَٓا

اَرَادَ

شَيْـٔاً

اَنْ

يَقُولَ

لَهُ

كُنْ

فَيَكُونُ

٨٢

İnnemâ emruhu iżâ erâde şey-en en yekûle lehu kun feyekûn(u)

Bir şeyi dilediği zaman onun emri o şeye ancak "Ol!" demektir. O da hemen oluverir.

Yasin Suresi 83 . Ayet

فَسُبْحَانَ

الَّذ۪ي

بِيَدِه۪

مَلَكُوتُ

كُلِّ

شَيْءٍ

وَاِلَيْهِ

تُرْجَعُونَ

٨٣

Fesubhâne-lleżî biyedihi melekûtu kulli şey-in ve-ileyhi turce’ûn(e)

Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah'ın şanı yücedir! Siz yalnız O'na döndürüleceksiniz.