Sebe Suresi 42. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | İşte bugün birbirinize ne bir faydanız dokunabilir, ne bir zararınız ve zulmedenlere, tadın yalanladığınız ateşin azabını deriz. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | İşte bugün birbirinize ne fayda ne de zarar verebilirsiniz. Zulmedenlere, “Yalanlamakta olduğunuz cehennem azabını tadın” deriz. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | İşte o gün birbirinize ne bir menfaate, ne de bir zarara sahip olabilirsiniz. Ve biz o zulmedenlere: "Tadın bakalım o yalan deyip durduğunuz ateşin azabını!" deriz. |
Mehmet Okuyan Meali | Bugün birbirinize yarar da zarar da vermeye gücünüz yetmez. Haksızlık edenlere “(Dünyada) yalanlamış olduğunuz ateş azabını tadın!” diyeceğiz. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Artık bugün bazınız bazınıza ne bir fâideye ve ne de bir zarara mâlik olamaz ve zulmetmiş olanlara deriz ki: «O ateşin azabını tadınız ki, siz onu inkâr eder olmuştunuz.» |
Süleyman Ateş Meali | O gün birinizin, diğerine ne bir fayda, ne de zarar vermeğe gücü yeter. Biz zulmedenlere: "Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın!" deriz. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Allah diyecek ki, "bugün birinizin diğerine ne fayda sağlamaya, ne de zarar vermeye gücü yeter.” Yanlış yapanlara deriz ki; “Yalan saydığınız bu ateşin azabını tadın, bakalım.” |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Artık o gün, birinizin diğerine yarar sağlamaya da zarar vermeye de gücü yetmez. Zulme sapanlara şöyle deriz: "O kendisini yalanlayıp durduğunuz ateş azabını tadın!" |
Sebe Suresi 42. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Sebe |
Sure Numarası | 34 |
Ayet Numarası | 42 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 22 |
Kur'an Sayfası | 487 |
Toplam Harf Sayısı | 160 |
Toplam Kelime Sayısı | 37 |
Sebe Suresi, Mekke döneminde inmiş olan ve genel olarak Allah’ın varlığı, birliği, peygamberlik, ahiret ve kıyametle ilgili konuları işleyen bir suredir. Bu surede, geçmiş kavimlerden örnekler verilerek, insanların Allah’a karşı sorumlulukları hatırlatılmakta ve onlara doğru yolu tercih etmeleri için ikaz edilmektedir. Ayet 42, kıyamet gününde insanların birbirlerine ne fayda ne zarar verebileceklerinin anlatıldığı bir bağlamda yer almakta ve özellikle zulmedenlerin cezalandırılacağına dair bir uyarı içermektedir. Bu ayet, cehennemin azabının bir gerçek olduğunu ve inkâr edenlerin bu azabı tatacaklarını vurgulamaktadır. Bu durum, insanlara, hayatları boyunca yaptıkları eylemlerin sonuçlarıyla yüzleşeceklerini hatırlatmaktadır. Ayetin içeriği ile surenin genel teması arasında bir bütünlük bulunmaktadır; her iki konumda da ahiret ve insan ilişkileri üzerinde durulmaktadır. Mekke döneminde inmiş olması nedeniyle, bu ayette özünde bir sosyal adalet ve ahiret bilinci oluşturma amacı güdülmektedir.
Sebe Suresi 42. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
يَوْمَ | gün |
بَعْضُكُمْ | bir kısmınız |
يَكَادُ | güç yetirmek |
عَذَابَ | azap |
كَذَّبْتُمْ | yalanlamak |
Ayetin okunuşunda bazı temel tecvid kuralları yer almaktadır. Örneğin, idgam ve med durumları söz konusudur. Bunun yanı sıra, bazı harflerin uzatılması veya kısaltılması gerektiği durumlar da vardır.
Sebe Suresi 42. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
عَذَابَ | azap | 15 |
كَذَّبَ | yalanlamak | 10 |
يَوْمَ | gün | 75 |
Ayet içinde geçen kelimelerden 'عَذَابَ' (azap), 'كَذَّبَ' (yalanlamak) ve 'يَوْمَ' (gün) Kur'an'da sıkça karşılaşılan kelimelerdir. Bu kelimelerin yüksek geçiş sayıları, surelerde ve genel Kur'an mesajında ahiret, ceza, gün gibi konuların önemini vurgulamaktadır. Cehennem azabı ve yalanlama temaları, inananlar için uyarı niteliği taşırken, aynı zamanda insan ilişkilerinin ve adaletin önemine de dikkat çekmektedir.
يَوْمَ
75
عَذَابَ
15
كَذَّبَ
10
Sebe Suresi 42. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | ne faydanız dokunabilir, ne bir zararınız | Geleneksel |
Diyanet İşleri | ne fayda ne de zarar verebilirsiniz | Açıklayıcı |
Elmalılı Hamdi Yazır | bir menfaate, ne de bir zarara sahip olabilirsiniz | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | yarar da zarar da vermeye gücünüz yetmez | Modern |
Ömer Nasuhi Bilmen | ne bir fâideye ve ne de bir zarara mâlik olamaz | Geleneksel |
Süleyman Ateş | ne bir fayda, ne de zarar vermeğe gücü yeter | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | birinizin diğerine ne fayda sağlamaya, ne de zarar vermeye gücü yeter | Açıklayıcı |
Yaşar Nuri Öztürk | yarar sağlamaya da zarar vermeye de gücü yetmez | Modern |
Tabloda görülen ifadeler arasında bazı ortak kelimeler ve ifadeler bulunmaktadır. 'Fayda' ve 'zarar' gibi kelimeler, çoğu mealde benzer şekilde kullanılmıştır. Bu, ayetin ana temasını ve anlamını korumak adına tercih edilen evrensel ifadelerdir. Ancak, bazı meallerdeki farklılıklar, ifade biçiminde modern ya da geleneksel bir dil kullanımıyla alakalıdır. Örneğin, 'yarar' ve 'fayda' gibi kelimelerin kullanımlarındaki çeşitlilik anlamda eş anlamlılık göstermektedir. Bu farklılıklar, meallerin hedef kitlelerine ve dönemsel dil kullanımına göre değişiklik göstermektedir.