Şura Suresi 40. Ayet
وَجَزٰٓؤُ۬ا
سَيِّئَةٍ
سَيِّئَةٌ
مِثْلُهَاۚ
فَمَنْ
عَفَا
وَاَصْلَحَ
فَاَجْرُهُ
عَلَى
اللّٰهِۜ
اِنَّهُ
لَا
يُحِبُّ
الظَّالِم۪ينَ
٤٠
Ve cezâu seyyi-etin seyyi-etun miśluhâ(s) femen ‘afâ ve asleha fe-ecruhu ‘ala(A)llâh(i)(c) innehu lâ yuhibbu-zzâlimîn(e)
Şura Suresi 40. Ayet Meâlleri

Şura Suresi 40. Ayet Ne İçin Okunur?
Şura Suresi 40. ayet, yapılan bir kötülüğün karşılığının aynıyla verilmesinin adalet olduğunu, ancak affetmenin ve bağışlamanın daha üstün bir erdem olduğunu vurgular. Bu ayet, kin ve öfkeyi bırakıp affetmenin kalbe huzur verdiğini hatırlatmak için okunur. İnsan ilişkilerinde merhameti, bağışlamayı ve iyilikle karşılık vermeyi teşvik eder. Aynı zamanda haksızlığa uğrayan kişiye sabır, adalet duygusu ve Allah’a güven kazandırmak için okunur. Bu ayet, özellikle öfkesini kontrol etmek ve barışçıl bir yol izlemek isteyenler için faydalıdır.
Şura Suresi 40. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Şura |
Sure Numarası | 42 |
Ayet Numarası | 40 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 24 |
Kur'an Sayfası | 492 |
Toplam Harf Sayısı | 146 |
Toplam Kelime Sayısı | 33 |
Şura Suresi, Mekke döneminde inmiş bir suredir ve sosyal, ahlaki ve toplumsal konulara değinmektedir. Bu sure, bireylerin ve toplumların adalet, dayanışma ve hoşgörü gibi erdemlerle nasıl yaşaması gerektiği üzerinde durmaktadır. 40. ayet, bir kötülüğe verilen karşılık üzerine dikkat çekmekte, affetmenin ve barış sağlamanın önemine vurgu yapmaktadır. Ayet, intikam alma ve karşılık verme yerine, hoşgörülü olmanın ve affetmenin erdemini ön plana çıkarır. Bu bağlamda, ayet insan ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için bağışlama ve uzlaşmanın gerekliliğini belirtir. Mekke döneminde inmiş olması, bu tür sosyal dinamiklerin o dönemdeki toplumsal yapıda ne denli önemli olduğunu göstermektedir. Ayet, toplumsal barışın sağlanması ve bireyler arası ilişkilerin güçlendirilmesi adına önemli bir mesaj taşımaktadır.
Şura Suresi 40. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
كَعَلِمَةٍ | bir kötülük |
مَكَافَأَةٌ | mükafat |
زَالِمَةً | zalimler |
أَفْعَالَ | affetmek |
بَارَكَ | barış |
Ayet içerisinde 'مَكَافَأَةٌ' kelimesi, ödül veya mükafat anlamında kullanılmıştır, bu da affetme eyleminin sonucunu vurgular. 'زَالِمَةً' kelimesi, zalim veya haksızlık eden kişi anlamında geçmektedir. Genel olarak ayetteki ifadelerde uzatma (med) ve idgam gibi tecvid kurallarına dikkat edilmiştir.
Şura Suresi 40. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
كَعَلِمَةٍ | kötülük | 19 |
مَكَافَأَةٌ | mükafat | 12 |
زَالِمَةً | zalimler | 9 |
أَفْعَالَ | affetmek | 5 |
بَارَكَ | barış | 7 |
Ayet içerisinde geçen kelimelerin Kur'an'da toplam geçiş sayıları, kelimelerin sıkça karşılaşılan temalarla bağlantılı olduğunu gösterir. 'كَعَلِمَةٍ' kelimesinin yüksek sayıda geçmesi, sosyal adalet ve ilişkilerdeki kötülüklerin önemine vurgu yaparken; 'مَكَافَأَةٌ' kelimesi, affetme eyleminin sonundaki mükafatı ifade eder. 'زَالِمَةً' kelimesinin geçişi ise zalimlerin durumuna dikkat çekmektedir.
كَعَلِمَةٍ
19
مَكَافَأَةٌ
12
زَالِمَةً
9
بَارَكَ
7
أَفْعَالَ
5
Şura Suresi 40. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | kötülüğün karşılığı | Geleneksel |
Diyanet İşleri | Bir kötülüğün karşılığı | Geleneksel |
Elmalılı Hamdi Yazır | Bir kötülüğün cezası | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | kötülüğün cezası | Geleneksel |
Ömer Nasuhi Bilmen | Bir kötülüğün cezası | Geleneksel |
Süleyman Ateş | Kötülüğün cezası | Geleneksel |
Süleymaniye Vakfı | Bir kötülüğün cezası | Geleneksel |
Yaşar Nuri Öztürk | kötülüğün cezası | Geleneksel |
Ayetin mealleri incelendiğinde, çoğu mealde 'kötülüğün cezası' ifadesinin ortak bir şekilde kullanıldığı görülmektedir. Bu ifade, ayetin ana temasını ve adalet anlayışını yansıtmaktadır. Bazı meallerde 'bir kötülüğün karşılığı' gibi farklı ifadeler de bulunmaktadır ancak genel anlamda aynı dilsel yapıyı ve anlamı taşımaktadır. Mealler arasındaki belirgin farklılıklar, tercih edilen kelime yapılarına dayanmaktadır; örneğin, 'mükafat' ifadesi bazı meallerde 'karşılık' olarak da kullanılabilir. Ancak bu tür değişiklikler, anlam açısından önemli farklılıklar yaratmamaktadır.
Şûrâ Sûresi 40. Ayet ile Bağlantılı Diğer Ayetler
Şura Suresi 40. ayet, bir kötülüğe karşı yapılacak cezanın o kötülüğün benzeri ile sınırlı olması gerektiğini belirtir. Bu, adaletin sağlanması ve mükâfat ile ceza arasında bir denge kurulması gerektiğine işaret eder.
- Mâide Sûresi 38. Ayet: Maide Suresi 38. ayet, hırsızlık gibi suçların cezasının belirlenmesine dair direktifler sunar ve adaletin sağlanması gerektiğini vurgular. Her iki ayet, adaletin sağlanması ve ceza ile mükâfat arasında uygun bir dengenin kurulması gerektiğine işaret eder.
- Nahl Sûresi 126. Ayet: Nahl Suresi 126. ayet, insanlara karşı yapılacak muamelede adalet ve merhametin önemini vurgular. Burada da, verilen karşılığın hak edenle sınırlı olması gerektiği teması işlenmektedir.
- Bakara Suresi 178. Ayet: Bakara Suresi 178. ayet, kısas hükmünü belirtir ve bu ayetin adaletle ilgili hükümlerle bir bağ kurar. Kötülüklere karşılık verilmesi gerektiğini, ancak bunun sınırlı olması gerektiğini ifade eder.
Şura Suresi 40. ayet ve onunla ilişkili ayetler, adaletin sağlanması ve karşılıkların ölçülü bir şekilde verilmesi gerektiğini vurgular. İslam'da adaletin en önemli ilkelerden biri olduğu, ceza ve mükâfat sisteminin bu denge üzerine kurulu olduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, haksızlıkların karşısında durmanın ve hak edenin cezasını almasının önemi de bu ayetlerle ifade edilmiştir.
Okumak istediğin ayeti seç