Şura Suresi 41. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Ve kim, zulme karşı savunursa bu çeşit kişileri suçlu saymaya bir yol yoktur. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Zulme uğradıktan sonra, kendini savunup hakkını alan kimseye (ceza vermek için) bir yol yoktur. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimseye gelince, işte onların aleyhinde ceza vermek için herhangi bir yol yoktur. |
Mehmet Okuyan Meali | Kim haksızlığa uğradıktan sonra hakkını alırsa, onlara herhangi bir yol (ceza) yoktur. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve her kim zulmolunduktan sonra hakkını alırsa artık onların üzerine bir yol yoktur. |
Süleyman Ateş Meali | Kim zulme uğradıktan sonra kendini savunursa öylelerinin aleyhine bir yol yoktur (onlar kınanmaz ve cezalandırılmazlar). |
Süleymaniye Vakfı Meali | Her kim de kendine yapılan yanlıştan sonra hakkını alacak olsa, ona engel olunamaz. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Zulme uğratılışı ardından kendini savunana gelince, böyleleri aleyhine yol aranamaz. |
Şura Suresi 41. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Şura |
Sure Numarası | 42 |
Ayet Numarası | 41 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 23 |
Kur'an Sayfası | 510 |
Toplam Harf Sayısı | 80 |
Toplam Kelime Sayısı | 16 |
Şura Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 42. suresi olup, Mekke döneminde inmiştir. Bu sure, toplumsal adalet ve hak arama konularını ele alan önemli temalar içermektedir. Ayet 41, zulme uğramış bir kimsenin kendini savunma hakkını vurgulamaktadır. Bu bağlamda, bu ayet, adaletin sağlanması adına haksızlığa uğrayanların haklarını almasının meşru olduğunu belirtmektedir. Sure, genel olarak toplumsal ilişkilerde adaletin, hakkaniyetin ve insan haklarının korunması üzerine bir mesaj taşır. Bu tür konular, özellikle Mekke dönemi gibi sosyal dinamiklerin karmaşık olduğu bir dönemde büyük bir önem arz eder. Şura Suresi, insanlara haklarını arama konusunda cesaret verirken, aynı zamanda sosyal adaletin sağlanması gerektiğini de öğütler. Bu bağlamda, ayetin vurguladığı durum, bireyin haksızlık karşısında pasif kalmaması ve haklarını savunması gerektiği şeklindedir.
Şura Suresi 41. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
ظُلْمَ | Zulüm |
حَقّ | Hak |
طَرِيق | Yol |
Ayetin Arapça metninde, önemli kelimeler arasında "ظُلْمَ (zulüm)" kelimesi, haksızlık ve adaletsizlik anlamında kullanılır. "حَقّ (hak)" kelimesi, bireyin sahip olduğu adalet ve meşru talepleri ifade ederken, "طَرِيق (yol)" kelimesi, bir durum karşısında izlenecek olan yolu veya yöntemi ifade etmektedir. Tecvid kuralları açısından, ayetteki med harflerinin doğru bir şekilde uzatılması ve idgam durumlarına dikkat edilmesi gerekmektedir.
Şura Suresi 41. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
ظُلْمَ | Zulüm | 18 |
حَقّ | Hak | 30 |
طَرِيق | Yol | 12 |
Ayet içerisinde geçen kelimelerden "ظُلْمَ (zulüm)" kelimesi Kur'an'da 18 defa geçerken, "حَقّ (hak)" kelimesi 30 defa ve "طَرِيق (yol)" kelimesi 12 defa kullanılmaktadır. Bu kelimeler, toplumsal adalet, bireylerin hakları ve bu hakların korunması gibi önemli temalarla ilişkilidir. Zulüm ve hak kavramları, özellikle sosyal ilişkilerde sıkça karşılaşılan durumlar olduğu için Kur'an metninde sıkça yer almaktadır. Yol kelimesi ise, bir duruma karşı alınacak önlemleri ifade etmesi açısından önem taşır.
حَقّ
30
ظُلْمَ
18
طَرِيق
12
Şura Suresi 41. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | zulme karşı savunursa | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | kendini savunup hakkını alan | Açıklayıcı |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | hakkını alan kimseye | Geleneksel |
Mehmet Okuyan Meali | haksızlığa uğradıktan sonra | Modern |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | zulmolunduktan sonra | Geleneksel |
Süleyman Ateş Meali | kendini savunursa | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı Meali | kendine yapılan yanlıştan sonra | Açıklayıcı |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | kendini savunana gelince | Açıklayıcı |
Tabloda görüldüğü üzere, mealler arasında "zulme karşı savunursa", "hakkını alan kimseye", ve "kendini savunup hakkını alan" gibi ifadeler ortak olarak kullanılmaktadır. Bu ifadeler, ayetin özünü yansıtan, haksızlığa uğrayan bireyin kendini savunma hakkına ilişkin genel bir anlayışı yansıtır. Dikkat çeken bir diğer unsur ise, bazı meallerin daha geleneksel bir dil kullanmasıdır. Örneğin, Elmalılı Hamdi Yazır ve Ömer Nasuhi Bilmen, daha klasik bir dil kullanarak özne ve yüklem ilişkisini belirgin hale getirirken, Mehmet Okuyan gibi modern mealler daha akıcı ve çağdaş bir ifade tarzı benimsemektedir. Bu farklılıkların nedeni, her bir meal sahibinin kendi üslup ve yorum anlayışına dayanarak kelime seçiminde yaptığı tercihlerdir. Bir kısım mealde kullanılan kelimeler daha açıklayıcı bir dil tonuna sahipken, diğerleri ise geleneksel bir yaklaşımı yansıtmaktadır.