Zuhruf Suresi 29. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Belki de ben, onları da, atalarını da, onlara bir gerçek ve apaçık bir peygamber gelinceye dek geçindirmedeydim. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Doğrusu onları (Mekke müşriklerini) ve atalarını kendilerine hak olan Kur’an ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar (dünya nimetlerinden) yararlandırırım. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Doğrusu ben bunları da babalarını da kendilerine hak olan kitap ve gerçeği açıklayan bir peygamber gelinceye kadar faydalandırıp geçindirdim. |
Mehmet Okuyan Meali | Doğrusu, bunları da atalarını da kendilerine gerçek ve onu apaçık (tebliğ eden) bir elçi gelinceye kadar barındırdım. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Fakat onları ve atalarını kendilerine o hak ve apaçık resûl gelinceye kadar fâidelendirdim. |
Süleyman Ateş Meali | Doğrusu bunları da, babalarını da kendilerine gerçek söz ve (onu) açıklayan elçi gelinceye dek yaşattım. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Aslında bunlara da atalarına da nimetler verdim, sonunda bu gerçek ve onu açıklayan elçi geldi. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Ben, şunlar ve atalarını, kendilerine hak ve açık kanıtlı resul gelinceye kadar nimetlendirdim. |
Zuhruf Suresi 29. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Zuhruf |
Sure Numarası | 43 |
Ayet Numarası | 29 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 24 |
Kur'an Sayfası | 503 |
Toplam Harf Sayısı | 121 |
Toplam Kelime Sayısı | 27 |
Zuhruf Suresi, Mekke döneminde inmiş olan bir sure olup, genellikle insanlara uyarılar, Allah’ın birliği ve peygamberlik konularında derin mesajlar içermektedir. Bu surede, toplumun ahlaki ve sosyal yapısına dair eleştiriler yer almakta ve bireylerin inançları ile davranışları arasındaki tutarsızlıklara dikkat çekilmektedir. Ayet 29, özellikle Mekke müşriklerine ve onların atalarına yönelik bir hitap içerir. Bu bağlamda, Allah’ın onlara geçim ve nimetler verdiği belirtilmekte, ancak bu nimetlerin gerçek bir peygamberin gelmesiyle anlam kazanacağına işaret edilmektedir. Ayetin genel içeriği, inananların ve inanmayanların karşılaştığı durumları, insanlar arasındaki adalet anlayışını ve Allah’ın rahmetinin sınırsızlığını vurgulamaktadır. İnsanların dünyevi nimetlerden faydalanmalarının, gerçek bir peygamberle birlikte anlam kazanacağına dair bir uyarı niteliği taşımaktadır. Bu durumu değerlendiren ayet, inançsızlık ve şirk içinde olan toplulukların karşılaşacağı sonuçları da ima etmektedir. Dolayısıyla, ayet, Allah’ın rahmetinin erişemediği bir durum olduğunu ortaya koymaktadır ve bireyleri, getirdiği mesajla hidayete yönlendirmekte amacını taşımaktadır.
Zuhruf Suresi 29. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
أُولَـٰئِكَ | Bunlar |
آبَاؤُهُمْ | Ataları |
حَقًّ | Hak |
رَسُولٌ | Peygamber |
فَائِدَةٌ | Fayda |
Ayet içerisinde bazı temel tecvid kuralları göze çarpmaktadır. Örneğin, idgam (bir harfin diğer bir harf ile kaynaşması) ve med (uzatma) gibi durumlar, ayetin akışında önemli bir rol oynamaktadır.
Zuhruf Suresi 29. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
أُولَـٰئِكَ | Bunlar | 12 |
آبَاؤُهُمْ | Ataları | 8 |
حَقًّ | Hak | 10 |
رَسُولٌ | Peygamber | 25 |
فَائِدَةٌ | Fayda | 5 |
Ayet içinde geçen kelimeler, özellikle mesajın vurgusunu artırmak için sıkça kullanılmaktadır. 'Bunlar' ifadesi, belirli bir kitleyi işaret ederken, 'ataları' kelimesi geçmişle bağlantı kurarak geleneksel inançların sorgulanmasına olanak sağlamaktadır. 'Hak' ve 'peygamber' kelimeleri ise, inanç ve tebliğin önemini ortaya koyarak, insanlara yol gösterici bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kelimelerin sık kullanımı, Kur'an'da adalet, hidayet ve ilahi yardım temalarının ön plana çıkarılmasında önemli bir yer tutmaktadır.
رَسُولٌ
25
أُولَـٰئِكَ
12
حَقًّ
10
آبَاؤُهُمْ
8
فَائِدَةٌ
5
Zuhruf Suresi 29. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | belki de ben, onları da, atalarını da | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | hak olan Kur’an ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar | Modern |
Elmalılı Hamdi Yazır | hak olan kitap ve gerçeği açıklayan bir peygamber gelinceye kadar | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | onlara gerçek ve onu apaçık (tebliğ eden) bir elçi gelinceye kadar | Açıklayıcı |
Ömer Nasuhi Bilmen | hak ve apaçık resûl gelinceye kadar | Geleneksel |
Süleyman Ateş | gerçek söz ve (onu) açıklayan elçi gelinceye dek | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | nimetler verdim, sonunda bu gerçek ve onu açıklayan elçi geldi | Modern |
Yaşar Nuri Öztürk | hak ve açık kanıtlı resul gelinceye kadar | Açıklayıcı |
Yukarıdaki tabloda, farklı meal sahiplerinin ayeti nasıl yorumladıkları ve hangi ifadeleri kullandıkları gözlemlenmektedir. 'Bunları da atalarını da' ifadesi, birden fazla mealde benzer şekilde yer almakta ve bu durum, ayetin muhatapları arasında sınırlı bir süre zarfında geçen bir durumu ifade etmektedir. 'Gerçek' ve 'apaçık' gibi ifadeler ise çoğu mealde yer bulmakta, bu durum da ayetin muhataplarına iletilen mesajın ciddiyetini ve önemini vurgulamaktadır. Ancak, bazı meallerde 'resul' kelimesinin farklı şekillerde açıklanması ve kullanılan kelimelerin çeşitliliği, dil açısından farklılıklar ortaya koymaktadır. Örneğin, 'açıklayan' ve 'tebliğ eden' gibi ifadeler, temelde benzer anlamlar taşısalar da, farklı tonlamalarla okuyucu üzerinde değişik bir etki yaratabilmektedir.