Zuhruf Suresi 86. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Ve ondan başkalarına tapanlar, şefaate nail olmazlar, ancak gerçeğe tanık olanlar müstesna ve onlar, gerçeği bilirler de. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | O’nu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şâhitlik edenler şefaat edebilirler. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Onların Allah'ı bırakıp da tapdıkları putlar şefaat hakkına sahip değillerdir. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler şefâat edebilir. |
Mehmet Okuyan Meali | O’nun peşi sıra yalvardıkları varlıklar, şefaat (yetkisine) sahip olamazlar. Ancak bilerek gerçeğe şahitlik eden (melek)ler hariç! |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | O'ndan başka ibadet eder oldukları şeyler, şefaat etmeğe malik değildirler. Ancak o bilir oldukları halde Hakk'a şehâdet edenler müstesnâ. |
Süleyman Ateş Meali | O'ndan başka (tanrı diye) yalvardıkları şeyler şefa'at (yetkisin)e sahip değillerdir. Ancak bilerek hakka şahidlik edenler (bildiklerini doğru anlatanlar) bunun dışındadır. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Allah ile aralarına koyduklarını yardıma çağıranlar, şefaatten yararlanamazlar; oysa bilerek doğruya şahitlik edenler öyle değildir. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | O'nun berisinden yakardıkları, şefaate sahip olamaz! Hakka tanık olanlar müstesna. Onlar, ilimden nasiplenmekteler. |
Zuhruf Suresi 86. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Zuhruf |
Sure Numarası | 43 |
Ayet Numarası | 86 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 23 |
Kur'an Sayfası | 502 |
Toplam Harf Sayısı | 112 |
Toplam Kelime Sayısı | 19 |
Zuhruf Suresi, genel olarak Müslüman toplumu, onlara gönderilen mesajı ve Allah'ın birliğine vurgu yapar. Bu sure, Mekke döneminde inmiş olup, o dönemdeki putperestlik ve müşriklik anlayışına karşı durur. Surenin içeriğinde, insanların Allah’tan başka varlıklara tapmalarının geçersizliği, gerçek şefaatin yalnızca Allah'a yakın olanlar tarafından yapılabileceği gibi temalar işlenmektedir. Ayet 86, bu genel bağlamda, Allah’a ibadet etmeyenlerin ve başka varlıklara tapanların, şefaat hakkının olmadığını belirtirken, bilerek doğruya şahitlik edenlerin farklı bir konumda olduğuna işaret eder. Bu bağlamda ayet, bireylerin imanlarının ve ibadetlerinin geçerliliğini sorgulamakta ve gerçek şefaatin kimler tarafından olabileceğine vurgu yapmaktadır. Düşünce ve inanç sistemleri üzerinde derin etkiler bırakan bu tür ayetler, Müslümanların inancını güçlendiren unsurlar arasında yer alır.
Zuhruf Suresi 86. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
شَفَاعَةٌ | şefaat |
حَقٌّ | hak |
شَاهِدٌ | şahid |
Ayet, dil bilgisi açısından belirli önemli kelimeleri içermekte. "Şefaat" kelimesi, Arapça kökenli olup, araya girerek diğerinin lehine olma anlamına gelir. "Hakk" kelimesi ise gerçek ve doğru olanı ifade ederken, "şahid" ise bir durumu veya olayı gören, tanıklık eden anlamına gelir. Bu kelimeler, ayetin temel anlamını oluşturan unsurlar arasında yer alır.
Zuhruf Suresi 86. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
شَفَاعَةٌ | şefaat | 24 |
حَقٌّ | hak | 28 |
شَاهِدٌ | şahid | 10 |
Bu kelimeler, Kur'an'da belirli bir anlamı öne çıkaran ve sıkça kullanılan terimlerdir. 'Şefaat' kelimesinin yüksek frekansı, şefaat kavramının bağlı olduğu iman anlayışındaki önemini ortaya koyarken, 'hak' kelimesinin de genel manada doğruluk ve gerçekliğe olan vurgu ile birlikte sıkça kullanılması, Kur'an'ın teslimiyet ve inanç açısından ne kadar güçlü bir dil kullandığını gösterir. Aynı şekilde 'şahid' kelimesi, İslam'da tanıklığın ve doğruluğun önemi ile ilgili sıkça geçmektedir.
حَقٌّ
28
شَفَاعَةٌ
24
شَاهِدٌ
10
Zuhruf Suresi 86. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | şefaate nail olmazlar | Açıklayıcı |
Diyanet İşleri | şefaat edemezler | Modern |
Elmalılı Hamdi Yazır | şefaat hakkına sahip değillerdir | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | şefaat (yetkisine) sahip olamazlar | Açıklayıcı |
Ömer Nasuhi Bilmen | şefaat etmeye malik değildirler | Geleneksel |
Süleyman Ateş | şefa'at (yetkisin)e sahip değildirler | Geleneksel |
Süleymaniye Vakfı | şefaatten yararlanamazlar | Modern |
Yaşar Nuri Öztürk | şefaate sahip olamaz | Modern |
Yukarıdaki tabloda incelenen mealler arasında 'şefaat' kelimesi belirgin bir şekilde öne çıkıyor. Çoğu mealde bu kelime farklı tonlamalarla ifade edilmiş ve çoğu zaman 'şefaat hakkına sahip' ya da 'şefaat edemezler' gibi ifadeler kullanılmış. Bu ifadeler, ayetin anlamında ortak bir anlayışa ulaştıklarını gösteriyor. Bunun yanında, bazı meallerde daha açıklayıcı ifadeler tercih edilirken, diğerlerinde daha geleneksel ve sade bir dil kullanılmıştır. Örneğin, 'şefaat edemezler' ve 'şefaat hakkına sahip değillerdir' ifadeleri, anlamda eş anlamlı olarak ele alınabilirken, 'şefaat (yetkisine) sahip olamazlar' ifadesi, modern bir dil tercihi olarak öne çıkmaktadır. Bu farklılıklar, her bir meal sahibinin dil tercihlerine ve hedef kitlelerine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.