Kehf Suresi 90. Ayet Meâlleri
Meâl Sahibi | İfade |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı Meali | Da gidegide güneşin doğduğu yere vardı, orada öyle bir topluluk buldu ki onların güneşten başka hiçbir elbisesi yoktu, öyle bir topluluğa doğmadaydı güneş orada. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) | Güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu kendileriyle güneş arasına örtü koymadığımız bir halk üzerine doğar buldu. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Nihayet güneşin doğduğu yere vardığında, güneşin kendilerini ondan koruyacak bir siper yapmadığımız bir kavim üzerine doğmakta olduğunu gördü. |
Mehmet Okuyan Meali | Sonunda güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu öyle bir toplum üzerine doğar buldu ki onlar için onun ardında (güneşe karşı) bir örtü yapmamıştık. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Vaktâ ki güneşin doğduğu bir cihete kavuştu, onu bir kavim üzerine tulû eder buldu ki, onlar için güneşe karşı bir siper yapmış değildik. |
Süleyman Ateş Meali | Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca onu, güneşe karşı kendilerine siper yapmadığımız bir kavim üzerine doğar buldu. |
Süleymaniye Vakfı Meali | Güneşin gözüktüğü yere kadar vardı. Baktı ki bir topluluğun üzerinde gözüküyor; onunla(güneşle) o topluluk arasına örtü koymamışız. (Güneş hiç batmıyor) |
Yaşar Nuri Öztürk Meali | Bir süre sonra, Güneş'in doğduğu yere varınca onu, ona karşı kendilerine bir siper yapmadığımız bir topluluğun üzerine doğar buldu. |
Kehf Suresi 90. Ayet Hakkında Genel Bilgiler
Sure | Kehf |
Sure Numarası | 18 |
Ayet Numarası | 90 |
Sure Türü | Mekki |
Bulunduğu Cüz | 15 |
Kur'an Sayfası | 463 |
Toplam Harf Sayısı | 104 |
Toplam Kelime Sayısı | 20 |
Kehf Suresi, Mekke döneminde inmiş bir sure olup, genel olarak imanın güçlendirilmesi, ahiret inancı ve insanın sınavı temalarını işler. Bu sure, genç müminler ile onlara karşı düşman olan, dünya nimetlerine düşkün olan kâfirler arasındaki çatışmayı ön plana çıkarır. Ayet 90, Hz. Zülkarneyn'in güneşin doğduğu yere ulaştığı anı ve orada karşılaştığı bir topluluğu tasvir eder. Bu topluluk, güneşten korunacak hiçbir örtüleri olmayan bir halktır. Bu bağlamda ayet, Zülkarneyn'in yaptığı yolculuğun ve karşılaştığı durumun ne denli ilginç olduğunu göstermektedir. Sadece fiziksel bir yolculuk değil, aynı zamanda insan toplumlarının durumlarını da gözler önüne serer. Zülkarneyn, bu topluluk ile karşılaştığında, onların durumunu fark eder ve onlara bir siper yapmadıklarını belirtir. Bu durum, insanın çevresi ile ve toplumların farklı yapıları ile ilişkisini sorgulayan derin bir anlam taşır. Bu ayet, insanın sorumluluklarını, toplumların korunma ve savunma mekanizmalarını anlamada önemli bir örnek teşkil eder.
Kehf Suresi 90. Ayet ile İlgili Dil Bilgisi Açıklamaları:
Kelime | Temel Anlamı |
---|---|
tulû | doğuş |
siper | koruma |
kavim | toplum |
cihet | yön |
zemin | yüzey, alan |
Ayet içerisinde bazı önemli tecvid kuralları bulunmaktadır. Örneğin, "siper" kelimesinde "s" harfi, devam eden bir sesle birleştiği için uzatılmadan okunur. Ayrıca, "kavim" kelimesinin sonundaki "m" harfi de vurgulu bir sesle okunmalıdır.
Kehf Suresi 90. Ayet ile İlgili İstatistiksel Bilgiler ve Görselleştirme:
Kelime | Temel Anlamı | Kur'an'daki Toplam Geçiş Sayısı |
---|---|---|
güneş | güneş | 33 |
kavim | toplum | 20 |
siper | koruma | 10 |
Ayet içinde geçen kelimeler, Kur'an içerisinde önemli kavramları temsil eder. 'Güneş' kelimesi, hem fiziksel bir varlık hem de metaforik bir anlamı olan ışık ve aydınlık sembolüdür. 'Kavim' kelimesi, toplumların yapılarını ve kültürel farklılıklarını ifade eder. 'Siper' kelimesi ise, koruma ve güvenlik ihtiyacını belirtir. Bu kelimelerin Kur'an'da bu kadar sık geçmesi, insanın doğa ile olan ilişkisini, toplumsal yapıları ve güvenlik duygusunu vurgulamak içindir.
güneş
33
kavim
20
siper
10
Kehf Suresi 90. Ayetin Meallerindeki Dilsel Farklılıklar:
Meal Sahibi | Kullanılan İfade | Dilsel Tonu |
---|---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | onların güneşten başka hiçbir elbisesi yoktu | Edebi |
Diyanet İşleri | onları kendileriyle güneş arasına örtü koymadığımız bir halk | Açıklayıcı |
Elmalılı Hamdi Yazır | güneşin kendilerini ondan koruyacak bir siper yapmadığımız | Geleneksel |
Mehmet Okuyan | güneşe karşı bir örtü yapmamıştık | Modern |
Ömer Nasuhi Bilmen | güneşe karşı bir siper yapmış değildik | Geleneksel |
Süleyman Ateş | kendilerine siper yapmadığımız bir kavim | Açıklayıcı |
Süleymaniye Vakfı | onunla o topluluk arasına örtü koymamışız | Edebi |
Yaşar Nuri Öztürk | ona karşı kendilerine bir siper yapmadığımız | Açıklayıcı |
Tabloda görüldüğü üzere, bazı ifadeler farklı meallerde benzer anlamda yer almakta. Örneğin, 'güneşten başka hiçbir elbisesi yoktu' ifadesi, Abdulbaki Gölpınarlı'nın mealinde, halkın durumunu vurgulamakta. Diyanet İşleri ve Süleyman Ateş meallerinde ise, 'kendileriyle güneş arasına örtü koymadığımız' ifadesiyle benzer bir anlamı ifade etmekte. Genel olarak, mealler arasında 'siper' ve 'koruma' kelimeleri ortak olarak kullanılmıştır; bu da toplumların güvenlik ihtiyacını vurgular. Ancak, bazı meallerdeki farklılıklar, kullandıkları dilin tonuna bağlı olarak değişmektedir. Bazıları daha edebi bir dil kullanırken, bazıları daha çağdaş ve açıklayıcı bir dil tercih etmiştir. Bu durum, meallerin hedef kitlelerine göre farklılaştığını göstermektedir.