التّ۪ينِ
TİN SURESİ
وَهٰذَا
الْبَلَدِ
الْاَم۪ينِۙ
٣
Ve hâżâ-lbeledi-l-emîn(i)
Bu güvenli şehre (Mekke'ye) andolsun ki,
لَقَدْ
خَلَقْنَا
الْاِنْسَانَ
ف۪ٓي
اَحْسَنِ
تَقْو۪يمٍۘ
٤
Lekad ḣalaknâ-l-insâne fî ahseni takvîm(in)
Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.
ثُمَّ
رَدَدْنَاهُ
اَسْفَلَ
سَافِل۪ينَۙ
٥
Śumme radednâhu esfele sâfilîn(e)
Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.
اِلَّا
الَّذ۪ينَ
اٰمَنُوا
وَعَمِلُوا
الصَّالِحَاتِ
فَلَهُمْ
اَجْرٌ
غَيْرُ
مَمْنُونٍۜ
٦
İllâ-lleżîne âmenû ve ’amilû-ssâlihâti felehum ecrun ġayru memnûn(in)
Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükafat vardır.
فَمَا
يُكَذِّبُكَ
بَعْدُ
بِالدّ۪ينِۜ
٧
Femâ yukeżżibuke ba’du bi-ddîn(i)
(Ey insan!) Böyle iken, hangi şey sana hesap ve cezayı yalanlatıyor?
اَلَيْسَ
اللّٰهُ
بِاَحْكَمِ
الْحَاكِم۪ينَ
٨
Eleysa(A)llâhu bi-ahkemi-lhâkimîn(e)
Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?