الشَّمْسِ

şems suresi

Şems Suresi, Mekke döneminde inen bir suredir ve toplam 15 ayetten oluşur. Ana teması, insanın ruhsal safhaları ve kendini geliştirmesi üzerine kuruludur. Sure, ismini ilk ayetinde yer alan "Şems" kelimesinden alır; "şems," Arapçada "güneş" anlamına gelir. Güneşin yanı sıra ay, gündüz, gece, gökyüzü ve yeryüzü gibi unsurlar da surede geçer ve bunlar, Allah'ın kudretini ve yaratışındaki ahengi sembolize eder. Bu surede, nefsi terbiye etmenin ve sorumluluk bilinciyle hareket etmenin önemi vurgulanır. Aşağıda Şems Suresi'nin Arapça metnini okuyabilir, Türkçe okunuşunu takip edebilir ve mealine ulaşabilirsiniz.

şems suresi ayetleri: arapça yazılışı, türkçe okunuş ve açıklaması

وَالشَّمْسِ

وَضُحٰيهَاۙۖ

١

Ve-şşemsi ve duhâhâ

Güneşe ve onun aydınlığına andolsun,

وَالْقَمَرِ

اِذَا

تَلٰيهَاۙۖ

٢

Velkameri iżâ telâhâ

Onu izlediğinde Ay'a andolsun,

وَالنَّهَارِ

اِذَا

جَلّٰيهَاۙۖ

٣

Ve-nnehâri iżâ cellâhâ

Onu ortaya çıkardığında gündüze andolsun,

وَالَّيْلِ

اِذَا

يَغْشٰيهَاۙۖ

٤

Velleyli iżâ yaġşâhâ

Onu bürüdüğünde geceye andolsun,

وَالسَّمَٓاءِ

وَمَا

بَنٰيهَاۙۖ

٥

Ve-ssemâ-i vemâ benâhâ

Göğe ve onu bina edene andolsun,

وَالْاَرْضِ

وَمَا

طَحٰيهَاۙۖ

٦

Vel-ardi vemâ tahâhâ

Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun,

وَنَفْسٍ

وَمَا

سَوّٰيهَاۙۖ

٧

Ve nefsin vemâ sevvâhâ

Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

فَاَلْهَمَهَا

فُجُورَهَا

وَتَقْوٰيهَاۙۖ

٨

Fe-elhemehâ fucûrahâ ve takvâhâ

Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

قَدْ

اَفْلَحَ

مَنْ

زَكّٰيهَاۙۖ

٩

Kad efleha men zekkâhâ

Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

وَقَدْ

خَابَ

مَنْ

دَسّٰيهَاۜ

١٠

Ve kad ḣâbe men dessâhâ

Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.

كَذَّبَتْ

ثَمُودُ

بِطَغْوٰيهَاۙۖ

١١

Keżżebet śemûdu bitaġvâhâ

Semûd kavmi, azgınlığı sebebiyle yalanladı.

اِذِ

انْبَعَثَ

اَشْقٰيهَاۙۖ

١٢

İżi-nbe’aśe eşkâhâ

Hani onların en bedbaht olanı (fesat çıkarmak için) ileri atılmıştı.

فَقَالَ

لَهُمْ

رَسُولُ

اللّٰهِ

نَاقَةَ

اللّٰهِ

وَسُقْيٰيهَا۠

١٣

Fekâle lehum rasûlu(A)llâhi nâkata(A)llâhi ve sukyâhâ

Allah'ın Resülü de onlara şöyle demişti: "Allah'ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun."

فَكَذَّبُوهُ

فَعَقَرُوهَاۙۖ

فَدَمْدَمَ

عَلَيْهِمْ

رَبُّهُمْ

بِذَنْبِهِمْ

فَسَوّٰيهَاۙۖ

١٤

Fekeżżebûhu fe’akarûhâ fedemdeme ‘aleyhim rabbuhum biżenbihim fesevvâhâ

Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları helak etti ve kendilerini yerle bir etti.

وَلَا

يَخَافُ

عُقْبٰيهَا

١٥

Velâ yeḣâfu ‘ukbâhâ

Allah, bunun sonucundan çekinmez de!