الطَّارِقِ
Tarık Suresi
وَمَٓا
اَدْرٰيكَ
مَا
الطَّارِقُۙ
٢
Vemâ edrâke mâ-ttârik(u)
Târıkın ne olduğunu sen ne bileceksin?
اَلنَّجْمُ
الثَّاقِبُۙ
٣
Ennecmu-śśâkib(u)
O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır.
اِنْ
كُلُّ
نَفْسٍ
لَمَّا
عَلَيْهَا
حَافِظٌۜ
٤
İn kullu nefsin lemmâ ‘aleyhâ hâfiz(un)
Hiçbir kimse yoktur ki, üzerinde koruyucu bulunmasın.
فَلْيَنْظُرِ
الْاِنْسَانُ
مِمَّ
خُلِقَۜ
٥
Felyenzuri-l-insânu mimme ḣulik(e)
Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın.
خُلِقَ
مِنْ
مَٓاءٍ
دَافِقٍۙ
٦
Ḣulika min mâ-in dâfik(in)
Fışkırıp çıkan bir sudan yaratıldı.
يَخْرُجُ
مِنْ
بَيْنِ
الصُّلْبِ
وَالتَّرَٓائِبِۜ
٧
Yaḣrucu min beyni-ssulbi ve-tterâ-ib(i)
Bu su, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar.
اِنَّهُ
عَلٰى
رَجْعِه۪
لَقَادِرٌۜ
٨
İnnehu ‘alâ rac’ihi lekâdir(un)
Şüphesiz Allah'ın onu, öldükten sonra tekrar diriltmeye de gücü yeter.
يَوْمَ
تُبْلَى
السَّرَٓائِرُۙ
٩
Yevme tublâ-sserâ-ir(u)
Bütün sırların yoklanacağı günü hatırla!
فَمَا
لَهُ
مِنْ
قُوَّةٍ
وَلَا
نَاصِرٍۜ
١٠
Femâ lehu min kuvvetin velâ nâsir(in)
(O gün) artık insan için ne bir kuvvet vardır, ne de bir yardımcı.
وَالْاَرْضِ
ذَاتِ
الصَّدْعِۙ
١٢
Vel-ardi żâti-ssad’(i)
Yarık yarık çatlamış yere andolsun.
اِنَّهُ
لَقَوْلٌ
فَصْلٌۙ
١٣
İnnehu lekavlun fasl(un)
Şüphesiz o Kur'an, hak ile bâtılı ayırd eden bir sözdür.
اِنَّهُمْ
يَك۪يدُونَ
كَيْداًۙ
١٥
İnnehum yekîdûne keydâ(n)
Şüphesiz onlar bir tuzak kurarlar,
فَمَهِّلِ
الْـكَافِر۪ينَ
اَمْهِلْهُمْ
رُوَيْداً
١٧
Femehhili-lkâfirîne emhilhum ruveydâ(n)
Artık sen inkârcılara mühlet ver; onlara biraz zaman tanı!