الْاَعْلٰى

ala suresi

Ala Suresi, Mekke döneminde inmiş olup toplamda 19 ayetten oluşur. Sure, adını ilk ayetinde geçen "A'la" kelimesinden alır ve "yüce" anlamına gelir. Ana temaları arasında Allah'ın yüceliği, yaratılışın mükemmelliği ve insanın bu dünyadaki sınavı yer alır. Surede ayrıca Allah'ın peygamberine vahiy yolu ile nasıl rehber olduğuna ve tüm bu süreçte sabırlı olunması gerektiğine değinilir. Muhteşem bir düzenle yaratılan evren ve insanın bu düzende kendine düşen görevi düşünmesi gerektiği vurgulanır. Aşağıdaki bölümde Ala Suresi'ni Arapça metniyle okuyabilir, Türkçe okunuşunu takip edebilir ve mealine ulaşabilirsiniz.

ala suresi ayetleri: arapça yazılışı, türkçe okunuş ve açıklaması

سَبِّحِ

اسْمَ

رَبِّكَ

الْاَعْلٰىۙ

١

Sebbihi-sme rabbike-l-a’lâ

Yüce Rabbinin adını tespih et.

اَلَّذ۪ي

خَلَقَ

فَسَوّٰىۙۖ

٢

Elleżî ḣaleka fesevvâ

O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır.

وَالَّذ۪ي

قَدَّرَ

فَهَدٰىۙۖ

٣

Velleżî kaddera fehedâ

O, (her şeyi) ölçüyle yapıp yönlendirendir.

وَالَّـذ۪ٓي

اَخْرَجَ

الْمَرْعٰىۙۖ

٤

Velleżî aḣrace-lmer’â

O, yeşil bitki örtüsünü çıkaran, sonra da onları çürüyüp kararmış çerçöpe çevirendir.

فَجَعَلَهُ

غُثَٓاءً

اَحْوٰىۜ

٥

Fece’alehu ġuśâen ahvâ

O, yeşil bitki örtüsünü çıkaran, sonra da onları çürüyüp kararmış çerçöpe çevirendir.

سَنُقْرِئُكَ

فَلَا

تَنْسٰىۙ

٦

Senukri-uke felâ tensâ

Sana Kur'an'ı okutacağız ve sen onu unutmayacaksın.

اِلَّا

مَا

شَٓاءَ

اللّٰهُۜ

اِنَّهُ

يَعْلَمُ

الْجَهْرَ

وَمَا

يَخْفٰىۜ

٧

İllâ mâ şâa(A)llâh(u)(c) innehu ya’lemu-lcehra vemâ yaḣfâ

Ancak Allah'ın dilediği başka. Şüphesiz O, açık olanı da bilir, gizliyi de.

وَنُيَسِّرُكَ

لِلْيُسْرٰىۚ

٨

Ve nuyessiruke lilyusrâ

Biz seni en kolay olana kolayca ileteceğiz.

فَذَكِّرْ

اِنْ

نَفَعَتِ

الذِّكْرٰىۜ

٩

Feżekkir in nefe’ati-żżikrâ

O halde, eğer öğüt fayda verirse, öğüt ver.

سَيَذَّكَّرُ

مَنْ

يَخْشٰىۙ

١٠

Seyeżżekkeru men yaḣşâ

Allah'a karşı derin saygı duyarak ondan korkan öğüt alacaktır.

وَيَتَجَنَّبُهَا

الْاَشْقٰىۙ

١١

Ve yetecennebuhâ-l-eşkâ

En büyük ateşe girecek olan en bedbaht kimse (kâfir) ise, öğüt almaktan kaçınır.

اَلَّذ۪ي

يَصْلَى

النَّارَ

الْـكُبْرٰىۚ

١٢

Elleżî yaslâ-nnâra-lkubrâ

En büyük ateşe girecek olan en bedbaht kimse (kâfir) ise, öğüt almaktan kaçınır.

ثُمَّ

لَا

يَمُوتُ

ف۪يهَا

وَلَا

يَحْيٰىۜ

١٣

Śumme lâ yemûtu fîhâ velâ yahyâ

Sonra orada ne ölür (kurtulur), ne de (rahat bir hayat) yaşar.

قَدْ

اَفْلَحَ

مَنْ

تَزَكّٰىۙ

١٤

Kad efleha men tezekkâ

Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer.

وَذَكَرَ

اسْمَ

رَبِّه۪

فَصَلّٰىۜ

١٥

Ve żekera-sme rabbihi fesallâ

Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer.

بَلْ

تُؤْثِرُونَ

الْحَيٰوةَ

الدُّنْيَاۘ

١٦

Bel tu/śirûne-lhayâte-ddunyâ

Fakat sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz.

وَالْاٰخِرَةُ

خَيْرٌ

وَاَبْـقٰىۜ

١٧

Vel-âḣiratu ḣayrun ve ebkâ

Oysa âhiret, daha hayırlı ve süreklidir.

اِنَّ

هٰذَا

لَفِي

الصُّحُفِ

الْاُو۫لٰىۙ

١٨

İnne hâżâ lefî-ssuhufi-l-ûlâ

Şüphesiz bu hükümler ilk sayfalarda, İbrahim ve Mûsâ'nın sayfalarında da vardır.

صُحُفِ

اِبْرٰه۪يمَ

وَمُوسٰى

١٩

Suhufi ibrâhîme ve mûsâ

Şüphesiz bu hükümler ilk sayfalarda, İbrahim ve Mûsâ'nın sayfalarında da vardır.