
Kur'an-ı Kerim'in kalbinden süzülen ve halk arasında "7 Ayetler" olarak bilinen bu mübarek kelamlar, Allah’a tam teslimiyetin ve sonsuz tevekkülün en güçlü ifadeleridir. Tevbe Suresi'nden Zümer Suresi'ne kadar uzanan bu yedi farklı ayet, özellikle rızık endişesinden kurtulmak, her türlü şerden korunmak ve ilahi rahmete sığınmak isteyen müminlerin en önemli manevi sığınağıdır. Bu rehberimizde, her bir ayetin orijinal Arapça metnini, doğru telaffuz için Türkçe okunuşunu ve derin hikmetlerini barındıran anlamlarını bir araya getirdik.
1. Tevbe Suresi 51. Ayet
2. Yunus Suresi 107. Ayet
3. Hud Suresi 6. Ayet
4. Hud Suresi 56. Ayet
5. Ankebût Suresi 60. Ayet
6. Fâtır Suresi 2. Ayet
7. Zümer Suresi 38. Ayet
Arapça: قُلْ لَنْ يُص۪يبَنَٓا اِلَّا مَا كَتَبَ اللّٰهُ لَنَاۚ هُوَ مَوْلٰينَا وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Türkçe Okunuşu: Kul len yusîbenâ illâ mâ keteballâhu lenâ, hüve mevlânâ ve ‘alallâhi felyetevekkelil mü’minûn.
Meali: De ki onlara: "Hakkımızda Allah'ın yazdığından başkası bize asla ulaşmaz. O'dur bizim Mevlâ'mız. Yalnız Allah'a güvenip dayansın inananlar."

Arapça: وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُ اِلَّا هُوَۚ وَاِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَٓادَّ لِفَضْلِه۪ۜ يُص۪يبُ بِه۪ مَنْ يَشَٓاءُ مِنْ عِبَادِه۪ۜ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّح۪يمُ
Türkçe Okunuşu: Ve-in yemseskallâhu bidurrin felâ kâşife lehû illâ hû. Ve-in yuridke biḣayrin felâ râdde lifadlih. Yusîbu bihî men yeşâu min ‘ibâdih. Ve huvel ġafûrur rahîm.
Meali: Allah sana bir zarar dokundurursa, onu kaldıracak olan başkası değil, yine O'dur. O sana bir hayır dilerse, O'nun lütfunu reddedecek yoktur. Kullarından dilediğini lütfuyla nasiplendirir. Gafûr'dur O, Rahîm'dir.

Arapça: وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاۜ كُلٌّ ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍ
Türkçe Okunuşu: Ve mâ min dâbbetin fîl ardı illâ ‘alallâhi rızkuhâ ve ya’lemü müstekarrahâ ve müstevde’ahâ, küllün fî kitâbin mübîn.
Meali: Yerde hiçbir debelenen yoktur ki, rızkı Allah'ın üzerinde olmasın. O, onun karar kıldığı noktayı da bilir, emanet edildiği yeri de. Her şey, apaçık bir Kitap'tadır.

Arapça: اِنّ۪ي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّٰهِ رَبّ۪ي وَرَبِّكُمْۜ مَا مِنْ دَٓابَّةٍ اِلَّا هُوَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَاۜ اِنَّ رَبّ۪ي عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ
Türkçe Okunuşu: İnnî tevekkelttü ‘alallâhi rabbî ve rabbiküm, mâ min dâbbetin illâ hüve âhizun binâsıyetihâ, inne rabbî ‘alâ sırâtın müstakîm.
Meali: "Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a dayanıp güvendim. Hiçbir canlı yoktur ki O, onu perçeminden yakalamış olmasın. Hiç kuşkusuz benim Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir."

Arapça: وَكَاَيِّنْ مِنْ دَٓابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَاۘ اَللّٰهُ يَرْزُقُهَا وَاِيَّاكُمْۘ وَهُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ
Türkçe Okunuşu: Ve ke’eyyin min dâbbetin lâ tahmilu rızkahâ, allâhu yerzukuhâ ve iyyâküm ve hüves semî’ul ‘alîm.
Meali: Nice hayvanlar var, kendi rızkını taşıyamaz. Allah onları da rızıklandırıyor, sizi de. Semî'dir O, Alîm'dir.

Arapça: مَا يَفْتَحِ اللّٰهُ لِلنَّاسِ مِنْ رَحْمَةٍ فَلَا مُمْسِكَ لَهَاۚ وَمَا يُمْسِكْۙ فَلَا مُرْسِلَ لَهُ مِنْ بَعْدِه۪ۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ
Türkçe Okunuşu: Mâ yeftehillâhu linnâsi min rahmetin felâ mümşike lehâ, ve mâ yümsik felâ mürsile lehû min ba’dih, ve hüvel ‘azîzül hakîm.
Meali: Allah'ın insanlar için açıp yaydığı rahmeti hiç kimse tutup kısamaz. O'nun tutup kıstığını ise O'ndan sonra salıp açacak yoktur. Azîz'dir O, Hakîm'dir.

Arapça: وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُۜ قُلْ اَفَرَاَيْتُمْ مَا تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اِنْ اَرَادَنِيَ اللّٰهُ بِضُرٍّ هَلْ هُنَّ كَاشِفَاتُ ضُرِّه۪ٓ اَوْ اَرَادَن۪ي بِرَحْمَةٍ هَلْ هُنَّ مُمْسِكَاتُ رَحْمَتِه۪ۜ قُلْ حَسْبِيَ اللّٰهُۜ عَلَيْهِ يَتَوَكَّلُ الْمُتَوَكِّلُونَ
Türkçe Okunuşu: Ve le-in seeltehum men ḣaleka-ssemâvâti vel-arda leyekûlunnallâh(u), kul efera-eytum mâ ted’ûne min dûnillâhi in erâdeniyallâhu bidurrin hel hunne kâşifâtu durrihi ev erâdenî birahmetin hel hunne mumsikâtu rahmetih(i), kul hasbiyallâh(u), ‘aleyhi yetevekkelul mütevekkilûn.
Meali: Onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, yemin olsun "Allah!" diyecekler. De onlara: "Peki, Allah dışındaki yakardıklarınız hakkında ne diyorsunuz? Allah bana bir zarar vermek istese, O'nun vereceği zararı uzaklaştırabilirler mi? Yahut bana bir rahmet dilese, O'nun rahmetini tutabilirler mi?" De ki: "Bana Allah yeter! Tevekkül edenler O'na dayanıp güvenirler."








.webp?alt=media&token=385c1fa5-8125-481b-986f-17831b8c195d)













