
Meleklere iman, İslâm’ın altı iman esasından biridir.
Melekler, Allah’ın nurdan yarattığı, irade ve günah işleme yeteneği bulunmayan, sadece Allah’ın emirlerini yerine getiren manevî varlıklardır.
Bu yüce varlıklar arasında Hz. Mikâil (a.s.), hem Kur’an’da adı geçen, hem de “rahmet” ve “rızık” kavramlarıyla ilişkilendirilen büyük meleklerden biridir.
Hz. Mikâil, Allah’ın rahmetini, bereketini ve rızkını mahlûkata ulaştırmakla görevli melektir.
Peki Hz. Mikâil kimdir, Kur’an’da geçiyor mu, görevleri nelerdir?
Bu makalede Kur’an ayetleri, hadisler ve İslam âlimlerinin görüşleri doğrultusunda detaylı olarak inceleyeceğiz.
Evet, Hz. Mikâil (a.s.) Kur’an-ı Kerim’de açıkça ismiyle geçmektedir.
O, Kur’an’da Bakara Sûresi’nin 98. ayetinde, Cebrâil (a.s.) ile birlikte zikredilmiştir.
Bu ayet, Mikâil’in Allah katındaki yüce konumunu ve müminler için önemini açıkça gösterir:
“Kim Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrâîl’e ve Mikâîl’e düşman olursa bilsin ki Allah da inkârcıların düşmanıdır.” (Bakara, 98)
Bu ayetin iniş sebebi olarak, bazı Yahudilerin Cebrâil (a.s.)’e düşman olduklarını söylemeleri üzerine Allah Teâlâ’nın bu ayeti indirdiği rivayet edilir.
Ayette Mikâil isminin yer alması, onun Kur’an’da ismen anılan az sayıdaki melekten biri olduğunu gösterir.
Yani Kur’an’da Mikâil ismi sadece bir kez geçer ama bu tek geçiş, onun büyük meleklerden biri olduğuna dair açık bir delildir.
“Mikâil” ismi, İbrânîce “Mikael” kelimesinden gelir.
Anlamı “Kim Allah gibidir?” ya da “Allah’ın gücüyle yaşayan” şeklindedir.
Bu ifade, onun Allah’ın kudretini temsil eden bir melek olduğunu ima eder.
Arapça’da “Mîkâîl” veya “Mikâil” olarak telaffuz edilir.
Hz. Mikâil (a.s.), İslam inancında dört büyük melekten biri olarak kabul edilir:
Cebrâil (a.s.): Vahiy meleği.
Mikâil (a.s.): Rızık ve bereket meleği.
İsrâfîl (a.s.): Sûr’a üflemekle görevli melek.
Azrâil (a.s.): Can almakla görevli melek.
Bu dört melek, evrenin farklı alanlarında Allah’ın kudretini temsil eder.
Mikâil bu sistemin “rızık, doğa ve rahmet” yönünü temsil eder.
Hadislerde, Hz. Mikâil’in Cebrâil ile birlikte Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) vahiy ve destek hizmetinde bulunduğu anlatılır.
Peygamber Efendimiz, dualarında sıkça şöyle buyururdu:
“Allah’ım! Cebrâil’in, Mikâil’in ve İsrâfîl’in Rabbi! Gökleri ve yeri yaratan, gizliyi ve açığı bilen Sensin. Kulların arasında ihtilaf ettikleri konuda sen hüküm ver.” (Müslim, Müsâfirîn, 201)
Bu hadis, Mikâil’in hem peygamberlerle irtibatı hem de dua ve rahmetle ilişkisinin önemini gösterir.
Hz. Mikâil’in en bilinen görevi, canlıların rızıklarını Allah’ın izniyle ulaştırmaktır.
Tefsirlerde, Mikâil’in yeryüzüne rahmet yağdıran yağmurları, bitkilerin büyümesini, toprağın bereketini yöneten melek olduğu belirtilir.
Bu görev, onun “rahmet meleği” olarak anılmasını sağlamıştır.
Elmalılı Hamdi Yazır, Mikâil’in görevini şöyle özetler:
“Rızkın tanzimi, yağmurun yağması, tabiatın dengesi Mikâil’in görev alanına dahildir.”
Evrenin işleyişi Allah’ın takdirine bağlıdır; ancak melekler bu düzende görevli aracı varlıklardır.
Mikâil’in görevi, Allah’ın emriyle tabiat kanunlarının sürmesini sağlamaktır.
Yağmurlar, rüzgârlar, bulutların hareketi, bereketli mevsimlerin gelişmesi onun alanına dahildir.
Hz. Mikâil, sadece fiziksel rızıkların değil, manevî rızıkların da meleği olarak anılır.
Yani o, hem yeryüzünün bereketine hem de insan ruhuna ulaşan rahmetin taşıyıcısıdır.
Bu yüzden bazı hadislerde Mikâil’in “Allah’ın rahmetini yansıtan melek” olduğu ifade edilir.
Kur’an’da Mikâil ismi yalnızca Bakara 98. ayette geçer.
Ancak bu tek ayet bile onun iman esasları arasındaki önemini vurgular.
Bu ayetin tefsirinde müfessirler, Cebrâil ile Mikâil’in Allah’ın kudretini temsil eden iki büyük melek olduğunu söyler.
Hadislerde ise Mikâil, genellikle Cebrâil ve İsrâfîl ile birlikte zikredilir.
Peygamber Efendimiz’in Bedir Savaşı sırasında dua ederken,
“Cebrâil’in sağında, Mikâil’in solunda olduklarını gördüm.”
dediği rivayet edilir.
Bu, Mikâil’in sadece tabiatla değil, iman edenlerin desteklenmesiyle de ilişkilendirildiğini gösterir.
Tasavvuf geleneğinde Mikâil (a.s.), Allah’ın cömertliğini, bereketini ve ihsanını temsil eder.
Cebrâil “ilim”, Mikâil “rızık”, İsrâfîl “hayat”, Azrâil “ölüm” ile ilişkilendirilir.
Bu sembolik yaklaşım, Mikâil’in insanın maddî ve ruhî beslenmesindeki rolüne işaret eder.
Bazı mutasavvıflar, Mikâil’i “kalp gözü açık olanların melekî ilham kaynağı” olarak yorumlamıştır.
Yani o sadece göksel düzenin değil, ruhsal düzenin de bir meleğidir.
Rahmet ve rızık meleğidir.
Asla gülmediği ve Allah korkusuyla yaşadığı rivayet edilir.
Müminlerin duasında anılan yüce bir isimdir.
Doğal dengeyi korumakla görevlidir.
Cebrâil ile kardeş meleklerdir; biri vahyin, diğeri rızkın temsilcisidir.
Her rızık, her yağmur damlası, her bereketli ürün Allah’ın emriyle Mikâil ve melekleri aracılığıyla iner.
Tabiattaki denge, Allah’ın kudretinin bir yansımasıdır.
İnsan, rızkın sadece çalışmayla değil, Allah’ın rahmetiyle geldiğini unutmamalıdır.
Mikâil’in sürekli Allah korkusuyla yaşaması, müminlere takva bilinci aşılar.
Hz. Mikâil (a.s.), Kur’an’da ismiyle anılan meleklerden biridir ve İslam inancında rızık, rahmet ve bereketin meleği olarak bilinir.
Onun görevi, Allah’ın izniyle evrendeki düzenin sürmesini sağlamak ve canlıların rızıklarını ulaştırmaktır.
Kur’an’daki kısa ama anlamlı atıf, Mikâil’in Allah katındaki değerini gösterir.
O, insanlığa Allah’ın rahmet eli gibi uzanan, görünmeyen ama hissedilen bir kudret sembolüdür.
Evet. Mikâil ismi Kur’an’da Bakara 2:98’de Cebrâil ile birlikte açıkça zikredilir: “Kim Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrâil’e ve Mikâil’e düşmansa…” Diyanet’in tefsiri ayetin bu bağlamını ayrıntılandırır.
Kur’an’da Mikâil ismi bir kez geçer ve kıraat/imalara göre “Mîkâl/Mîkâîl” biçimleri not edilir; Diyanet tefsiri bu ayetin bağlamında isimleri birlikte sayar.
Kur’an Mikâil’in görevini isimle belirtmez; ancak İslâmî literatürde (hadis ve tefsir) Mikâil’in rızık, yağmur, bitkilerin büyümesi ve tabiat dengesinin sevki ile görevli olduğu aktarılır. Diyanet yayınları da bu çerçeveyi özetler.
Tefsir ve klasik kaynaklara göre Cebrâil vahyin meleği, Mikâil ise rızık/rahmet ve tabiat olaylarının meleğidir; Mikâil, Kur’an’da Cebrâil’le birlikte anılarak melekler arasındaki üstün konumu vurgulanır.
Evet. Hz. Âişe (r.a.)’nın rivayetinde Peygamberimiz gece namazına “Allah’ım! Cebrâil’in, Mikâil’in ve İsrâfil’in Rabbi…” duasıyla başlardı. Bu rivayet, Mikâil’in yüce makamını da gösterir.
Bakara Sûresi 98. ayetinde geçen ifade, “Kim Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrâîl’e ve Mikâîl’e düşman olursa bilsin ki Allah da kâfirlerin düşmanıdır” şeklindedir. Bu ayet, özellikle Yahudilerin Cebrâil’e karşı gösterdikleri düşmanlığa cevap olarak inmiştir. Tefsir âlimleri bu düşmanlığın aslında Allah’a ve O’nun gönderdiği hakikate karşıtlık anlamına geldiğini belirtirler. Yani bir meleğe düşmanlık etmek, Allah’ın emrine düşmanlık etmektir.





