وَلَتَجِدَنَّهُمْ
اَحْرَصَ
النَّاسِ
عَلٰى
حَيٰوةٍۚ
وَمِنَ
الَّذ۪ينَ
اَشْرَكُوا
يَوَدُّ
اَحَدُهُمْ
لَوْ
يُعَمَّرُ
اَلْفَ
سَنَةٍۚ
وَمَا
هُوَ
بِمُزَحْزِحِه۪
مِنَ
الْعَذَابِ
اَنْ
يُعَمَّرَۜ
وَاللّٰهُ
بَص۪يرٌ
بِمَا
يَعْمَلُونَ۟
٩٦
Andolsun, sen onların, yaşamaya, bütün insanlardan; hatta Allah’a ortak koşanlardan bile daha düşkün olduklarını görürsün. Onların her biri bin yıl yaşamak ister. Hâlbuki uzun yaşamak, onları azaptan kurtaracak değildir. Allah, onların bütün işlediklerini görür.
فَالِقُ
الْاِصْبَاحِۚ
وَجَعَلَ
الَّيْلَ
سَكَناً
وَالشَّمْسَ
وَالْقَمَرَ
حُسْبَاناًۜ
ذٰلِكَ
تَقْد۪يرُ
الْعَز۪يزِ
الْعَل۪يمِ
٩٦
O, karanlığı yarıp sabahı çıkarandır. Geceyi dinlenme zamanı, güneşi ve ayı da ince birer hesap ölçüsü kıldı. Bütün bunlar mutlak güç sahibinin, hakkıyla bilenin takdiridir (ölçüp biçmesidir).
اِنَّ
رَبَّكُمُ
اللّٰهُ
الَّذ۪ي
خَلَقَ
السَّمٰوَاتِ
وَالْاَرْضَ
ف۪ي
سِتَّةِ
اَيَّامٍ
ثُمَّ
اسْتَوٰى
عَلَى
الْعَرْشِ
يُغْشِي
الَّيْلَ
النَّهَارَ
يَطْلُبُهُ
حَث۪يثاًۙ
وَالشَّمْسَ
وَالْقَمَرَ
وَالنُّجُومَ
مُسَخَّرَاتٍ
بِاَمْرِه۪ۜ
اَلَا
لَهُ
الْخَلْقُ
وَالْاَمْرُۜ
تَبَارَكَ
اللّٰهُ
رَبُّ
الْعَالَم۪ينَ
٥٤
Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan ve Arş’a kurulan, geceyi, kendisini durmadan takip eden gündüze katan, güneşi, ayı ve bütün yıldızları da buyruğuna tabi olarak yaratan Allah’tır. Dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız O’na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın şanı yücedir.
هُوَ
الَّذ۪ي
جَعَلَ
الشَّمْسَ
ضِيَٓاءً
وَالْقَمَرَ
نُوراً
وَقَدَّرَهُ
مَنَازِلَ
لِتَعْلَمُوا
عَدَدَ
السِّن۪ينَ
وَالْحِسَابَۜ
مَا
خَلَقَ
اللّٰهُ
ذٰلِكَ
اِلَّا
بِالْحَقِّۜ
يُفَصِّلُ
الْاٰيَاتِ
لِقَوْمٍ
يَعْلَمُونَ
٥
O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir. Allah, bunları (boş yere değil) ancak gerçek ile (hikmeti gereğince) yaratmıştır. O, âyetlerini, bilen bir topluma ayrı ayrı açıklamaktadır.
اَللّٰهُ
الَّذ۪ي
رَفَعَ
السَّمٰوَاتِ
بِغَيْرِ
عَمَدٍ
تَرَوْنَهَا
ثُمَّ
اسْتَوٰى
عَلَى
الْعَرْشِ
وَسَخَّرَ
الشَّمْسَ
وَالْقَمَرَۜ
كُلٌّ
يَجْر۪ي
لِاَجَلٍ
مُسَمًّىۜ
يُدَبِّرُ
الْاَمْرَ
يُفَصِّلُ
الْاٰيَاتِ
لَعَلَّكُمْ
بِلِقَٓاءِ
رَبِّكُمْ
تُوقِنُونَ
٢
Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. Bunların hepsi belli bir zamana kadar akıp gitmektedir. O, her işi (hakkıyla) düzenler, yürütür, âyetleri ayrı ayrı açıklar ki Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanasınız.
وَسَخَّرَ
لَكُمُ
الشَّمْسَ
وَالْقَمَرَ
دَٓائِبَيْنِۚ
وَسَخَّرَ
لَكُمُ
الَّيْلَ
وَالنَّهَارَۚ
٣٣
O, âdetleri üzere hareket eden güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verendir.
وَسَخَّرَ
لَكُمُ
الَّيْلَ
وَالنَّهَارَۙ
وَالشَّمْسَ
وَالْقَمَرَۜ
وَالنُّجُومُ
مُسَخَّرَاتٌ
بِاَمْرِه۪ۜ
اِنَّ
ف۪ي
ذٰلِكَ
لَاٰيَاتٍ
لِقَوْمٍ
يَعْقِلُونَۙ
١٢
O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Bütün yıldızlar da O’nun emri ile sizin hizmetinize verilmiştir. Şüphesiz bunlarda aklını kullanan bir millet için ibretler vardır.
وَهُوَ
الَّذ۪ي
خَلَقَ
الَّيْلَ
وَالنَّهَارَ
وَالشَّمْسَ
وَالْقَمَرَۜ
كُلٌّ
ف۪ي
فَلَكٍ
يَسْبَحُونَ
٣٣
O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler.
تَبَارَكَ
الَّذ۪ي
جَعَلَ
فِي
السَّمَٓاءِ
بُرُوجاً
وَجَعَلَ
ف۪يهَا
سِرَاجاً
وَقَمَراً
مُن۪يراً
٦١
Göğe burçlar yerleştiren, orada bir ışık kaynağı (güneş) ve aydınlatıcı bir ay yaratanın şanı çok yücedir.
اَلَمْ
تَرَ
اَنَّ
اللّٰهَ
يُولِجُ
الَّيْلَ
فِي
النَّهَارِ
وَيُولِجُ
النَّهَارَ
فِي
الَّيْلِ
وَسَخَّرَ
الشَّمْسَ
وَالْقَمَرَۘ
كُلٌّ
يَجْر۪ٓي
اِلٰٓى
اَجَلٍ
مُسَمًّى
وَاَنَّ
اللّٰهَ
بِمَا
تَعْمَلُونَ
خَب۪يرٌ
٢٩
ذٰلِكَ
بِاَنَّ
اللّٰهَ
هُوَ
الْحَقُّ
وَاَنَّ
مَا
يَدْعُونَ
مِنْ
دُونِهِ
الْبَاطِلُۙ
وَاَنَّ
اللّٰهَ
هُوَ
الْعَلِيُّ
الْكَب۪يرُ۟
٣٠
Görmedin mi ki, Allah, geceyi gündüzün içine ve gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri (kendi yörüngesinde) belli bir zamana kadar akar gider. Şüphesiz Allah, işlediklerinizden hakkıyla haberdardır. Bu böyledir. Çünkü Allah hakkın ta kendisidir, onu bırakıp da taptıkları ise batıldır. Şüphesiz Allah yücedir, büyüktür.
يُولِجُ
الَّيْلَ
فِي
النَّهَارِ
وَيُولِجُ
النَّهَارَ
فِي
الَّيْلِۙ
وَسَخَّرَ
الشَّمْسَ
وَالْقَمَرَۘ
كُلٌّ
يَجْر۪ي
لِاَجَلٍ
مُسَمًّىۜ
ذٰلِكُمُ
اللّٰهُ
رَبُّكُمْ
لَهُ
الْمُلْكُۜ
وَالَّذ۪ينَ
تَدْعُونَ
مِنْ
دُونِه۪
مَا
يَمْلِكُونَ
مِنْ
قِطْم۪يرٍۜ
١٣
Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneşi ve Ay’ı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri belirli bir vakte kadar akıp gitmektedir. İşte bu, Allah’tır, Rabbinizdir. Mülk yalnızca O’nundur. Allah’ı bırakıp da ibadet ettikleriniz, bir çekirdek zarına bile hükmedemezler.
وَالْقَمَرَ
قَدَّرْنَاهُ
مَنَازِلَ
حَتّٰى
عَادَ
كَالْعُرْجُونِ
الْقَد۪يمِ
٣٩
Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur.
لَا
الشَّمْسُ
يَنْبَغ۪ي
لَـهَٓا
اَنْ
تُدْرِكَ
الْقَمَرَ
وَلَا
الَّيْلُ
سَابِقُ
النَّهَارِۜ
وَكُلٌّ
ف۪ي
فَلَكٍ
يَسْبَحُونَ
٤٠
Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
خَلَقَ
السَّمٰوَاتِ
وَالْاَرْضَ
بِالْحَقِّۚ
يُكَوِّرُ
الَّيْلَ
عَلَى
النَّهَارِ
وَيُكَوِّرُ
النَّهَارَ
عَلَى
الَّيْلِ
وَسَخَّرَ
الشَّمْسَ
وَالْقَمَرَۜ
كُلٌّ
يَجْر۪ي
لِاَجَلٍ
مُسَمًّىۜ
اَلَا
هُوَ
الْعَز۪يزُ
الْغَفَّارُ
٥
Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine örtüyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Bunların her biri belli bir zamana kadar akıp gitmektedir. İyi bilin ki O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.
وَمِنْ
اٰيَاتِهِ
الَّيْلُ
وَالنَّهَارُ
وَالشَّمْسُ
وَالْقَمَرُۜ
لَا
تَسْجُدُوا
لِلشَّمْسِ
وَلَا
لِلْقَمَرِ
وَاسْجُدُوا
لِلّٰهِ
الَّذ۪ي
خَلَقَهُنَّ
اِنْ
كُنْتُمْ
اِيَّاهُ
تَعْبُدُونَ
٣٧
Gece, gündüz, güneş ve ay Allah’ın varlığının delillerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer gerçekten Allah’a kulluk ediyorsanız, onları yaratan Allah’a secde edin.
اِقْتَرَبَتِ
السَّاعَةُ
وَانْشَقَّ
الْقَمَرُ
١
وَاِنْ
يَرَوْا
اٰيَةً
يُعْرِضُوا
وَيَقُولُوا
سِحْرٌ
مُسْتَمِرٌّ
٢
Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve “Süregelen bir sihirdir” derler.
اَلشَّمْسُ
وَالْقَمَرُ
بِحُسْبَانٍۖ
٥
Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir.
وَجَعَلَ
الْقَمَرَ
ف۪يهِنَّ
نُوراً
وَجَعَلَ
الشَّمْسَ
سِرَاجاً
١٦
‘Onların içinde nasıl ayı, bir ışık, güneşi de bir kandil yapmıştır?’