Tevekkül İle İlgili Ayetler

Tevekkül, müminin kalbindeki en güçlü teslimiyetin ifadesidir. Kur’an’da, Allah’a güvenenlerin asla yalnız kalmayacağı, O’nun kullarına daima kâfi geleceği vurgulanır. Tevekkül, imanla bütünleşen bir teslimiyet ve huzur kaynağıdır.

Âl-i İmrân Sûresi 121-122. Ayet

وَاِذْ

غَدَوْتَ

مِنْ

اَهْلِكَ

تُبَوِّئُ

الْمُؤْمِن۪ينَ

مَقَاعِدَ

لِلْقِتَالِۜ

وَاللّٰهُ

سَم۪يعٌ

عَل۪يمٌۙ

١٢١

اِذْ

هَمَّتْ

طَٓائِفَتَانِ

مِنْكُمْ

اَنْ

تَفْشَلَاۙ

وَاللّٰهُ

وَلِيُّهُمَاۜ

وَعَلَى

اللّٰهِ

فَلْيَتَوَكَّلِ

الْمُؤْمِنُونَ

١٢٢

Hani sen mü’minleri (Uhud’da) savaş mevzilerine yerleştirmek için, sabah erken ailenden (evinden) ayrılmıştın. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Hani sizden iki takım (paniğe kapılarak) çözülmeye yüz tutmuştu. Hâlbuki Allah onların yardımcısı idi. Mü’minler, yalnız Allah’a tevekkül etsinler.

Âl-i İmrân Sûresi 159-160. Ayet

فَبِمَا

رَحْمَةٍ

مِنَ

اللّٰهِ

لِنْتَ

لَهُمْۚ

وَلَوْ

كُنْتَ

فَظًّا

غَل۪يظَ

الْقَلْبِ

لَانْفَضُّوا

مِنْ

حَوْلِكَۖ

فَاعْفُ

عَنْهُمْ

وَاسْتَغْفِرْ

لَهُمْ

وَشَاوِرْهُمْ

فِي

الْاَمْرِۚ

فَاِذَا

عَزَمْتَ

فَتَوَكَّلْ

عَلَى

اللّٰهِۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

يُحِبُّ

الْمُتَوَكِّل۪ينَ

١٥٩

اِنْ

يَنْصُرْكُمُ

اللّٰهُ

فَلَا

غَالِبَ

لَكُمْۚ

وَاِنْ

يَخْذُلْكُمْ

فَمَنْ

ذَا الَّذ۪ي

يَنْصُرُكُمْ

مِنْ

بَعْدِه۪ۜ

وَعَلَى

اللّٰهِ

فَلْيَتَوَكَّلِ

الْمُؤْمِنُونَ

١٦٠

Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Mü’minler, ancak Allah’a tevekkül etsinler.

Âl-i İmrân Sûresi 173. Ayet

اَلَّذ۪ينَ

قَالَ

لَهُمُ

النَّاسُ

اِنَّ

النَّاسَ

قَدْ

جَمَعُوا

لَكُمْ

فَاخْشَوْهُمْ

فَزَادَهُمْ

ا۪يمَاناًۗ

وَقَالُوا

حَسْبُنَا

اللّٰهُ

وَنِعْمَ

الْوَك۪يلُ

١٧٣

Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler.

Nisâ Sûresi 11. Ayet

يُوص۪يكُمُ

اللّٰهُ

ف۪ٓي

اَوْلَادِكُمْ

لِلذَّكَرِ

مِثْلُ

حَظِّ

الْاُنْثَيَيْنِۚ

فَاِنْ

كُنَّ

نِسَٓاءً

فَوْقَ

اثْنَتَيْنِ

فَلَهُنَّ

ثُلُثَا

مَا

تَرَكَۚ

وَاِنْ

كَانَتْ

وَاحِدَةً

فَلَهَا

النِّصْفُۜ

وَلِاَبَوَيْهِ

لِكُلِّ

وَاحِدٍ

مِنْهُمَا

السُّدُسُ

مِمَّا

تَرَكَ

اِنْ

كَانَ

لَهُ

وَلَدٌۚ

فَاِنْ

لَمْ

يَكُنْ

لَهُ

وَلَدٌ

وَوَرِثَهُٓ

اَبَوَاهُ

فَلِاُمِّهِ

الثُّلُثُۚ

فَاِنْ

كَانَ

لَهُٓ

اِخْوَةٌ

فَلِاُمِّهِ

السُّدُسُ

مِنْ

بَعْدِ

وَصِيَّةٍ

يُوص۪ي

بِهَٓا

اَوْ

دَيْنٍۜ

اٰبَٓاؤُ۬كُمْ

وَاَبْنَٓاؤُ۬كُمْۚ

لَا

تَدْرُونَ

اَيُّهُمْ

اَقْرَبُ

لَكُمْ

نَفْعاًۚ

فَر۪يضَةً

مِنَ

اللّٰهِۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

كَانَ

عَل۪يماً

حَك۪يماً

١١

Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Nisâ Sûresi 81. Ayet

وَيَقُولُونَ

طَاعَةٌۘ

فَاِذَا

بَرَزُوا

مِنْ

عِنْدِكَ

بَيَّتَ

طَٓائِفَةٌ

مِنْهُمْ

غَيْرَ

الَّذ۪ي

تَقُولُۜ

وَاللّٰهُ

يَكْتُبُ

مَا

يُبَيِّتُونَۚ

فَاَعْرِضْ

عَنْهُمْ

وَتَوَكَّلْ

عَلَى

اللّٰهِۜ

وَكَفٰى

بِاللّٰهِ

وَك۪يلاً

٨١

Sana “baş üstüne” derler. Fakat senin yanından çıktıklarında, içlerinden birtakımı, geceleyin; (senin gündüz) söylediklerinin aksini kurarlar. Allah, onların geceleyin kurduklarını yazmaktadır. Sen onlara aldırma. Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.

Nisâ Sûresi 132. Ayet

وَلِلّٰهِ

مَا

فِي

السَّمٰوَاتِ

وَمَا

فِي

الْاَرْضِۜ

وَكَفٰى

بِاللّٰهِ

وَك۪يلاً

١٣٢

Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Vekil olarak Allah yeter.

Nisâ Sûresi 171. Ayet

يَٓا

اَهْلَ

الْكِتَابِ

لَا

تَغْلُوا

ف۪ي

د۪ينِكُمْ

وَلَا

تَقُولُوا

عَلَى

اللّٰهِ

اِلَّا

الْحَقَّۜ

اِنَّمَا

الْمَس۪يحُ

ع۪يسَى

ابْنُ

مَرْيَمَ

رَسُولُ

اللّٰهِ

وَكَلِمَتُهُۚ

اَلْقٰيهَٓا

اِلٰى

مَرْيَمَ

وَرُوحٌ

مِنْهُۘ

فَاٰمِنُوا

بِاللّٰهِ

وَرُسُلِه۪ۚ

وَلَا

تَقُولُوا

ثَلٰثَةٌۜ

اِنْتَهُوا

خَيْراً

لَكُمْۜ

اِنَّمَا

اللّٰهُ

اِلٰهٌ

وَاحِدٌۜ

سُبْحَانَهُٓ

اَنْ

يَكُونَ

لَهُ

وَلَدٌۢ

لَهُ

مَا

فِي

السَّمٰوَاتِ

وَمَا

فِي

الْاَرْضِۜ

وَكَفٰى

بِاللّٰهِ

وَك۪يلاً۟

١٧١

Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve peygamberlerine iman edin, “(Allah) üçtür” demeyin. Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah, ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.

Mâide Sûresi 11. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

اذْكُرُوا

نِعْمَتَ

اللّٰهِ

عَلَيْكُمْ

اِذْ

هَمَّ

قَوْمٌ

اَنْ

يَبْسُطُٓوا

اِلَيْكُمْ

اَيْدِيَهُمْ

فَكَفَّ

اَيْدِيَهُمْ

عَنْكُمْۚ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَۜ

وَعَلَى

اللّٰهِ

فَلْيَتَوَكَّلِ

الْمُؤْمِنُونَ۟

١١

Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze) kalkışmıştı da, Allah (buna engel olmuş) onların ellerini sizden çekmişti. Allah’a karşı gelmekten sakının. Mü’minler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.

Mâide Sûresi 23. Ayet

قَالَ

رَجُلَانِ

مِنَ

الَّذ۪ينَ

يَخَافُونَ

اَنْعَمَ

اللّٰهُ

عَلَيْهِمَا

ادْخُلُوا

عَلَيْهِمُ

الْبَابَۚ

فَاِذَا

دَخَلْتُمُوهُ

فَاِنَّكُمْ

غَالِبُونَ

وَعَلَى

اللّٰهِ

فَتَوَكَّلُٓوا

اِنْ

كُنْتُمْ

مُؤْمِن۪ينَ

٢٣

Korkanların içinden Allah’ın kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle demişti: “Onların üzerine kapıdan girin. Oraya girdiniz mi artık siz kuşkusuz galiplersiniz. Eğer mü’minler iseniz, yalnızca Allah’a tevekkül edin.”

A'râf Sûresi 88-89. Ayet

قَالَ

الْمَلَأُ

الَّذ۪ينَ

اسْتَكْبَرُوا

مِنْ

قَوْمِه۪

لَنُخْرِجَنَّكَ

يَا

شُعَيْبُ

وَالَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

مَعَكَ

مِنْ

قَرْيَتِنَٓا

اَوْ

لَتَعُودُنَّ

ف۪ي

مِلَّتِنَاۜ

قَالَ

اَوَلَوْ

كُنَّا

كَارِه۪ينَ

٨٨

قَدِ

افْتَرَيْنَا

عَلَى

اللّٰهِ

كَذِباً

اِنْ

عُدْنَا

ف۪ي

مِلَّتِكُمْ

بَعْدَ

اِذْ

نَجّٰينَا

اللّٰهُ

مِنْهَاۜ

وَمَا

يَكُونُ

لَـنَٓا

اَنْ

نَعُودَ

ف۪يهَٓا

اِلَّٓا

اَنْ

يَشَٓاءَ

اللّٰهُ

رَبُّنَاۜ

وَسِعَ

رَبُّنَا

كُلَّ

شَيْءٍ

عِلْماًۜ

عَلَى

اللّٰهِ

تَوَكَّلْنَاۜ

رَبَّـنَا

افْتَحْ

بَيْنَنَا

وَبَيْنَ

قَوْمِنَا

بِالْحَقِّ

وَاَنْتَ

خَيْرُ

الْفَاتِح۪ينَ

٨٩

Şu’ayb’ın kavminden büyüklük taslayan ileri gelenler dediler ki: “Ey Şu’ayb! Andolsun, ya kesinlikle bizim dinimize dönersiniz ya da mutlaka seni ve seninle birlikte inananları memleketimizden çıkarırız.” Şu’ayb, “İstemesek de mi?” dedi. “Allah, bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra eğer ona dönersek mutlaka Allah’a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah’ın dilemesi olmadıkça, sizin dininize dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır. Biz yalnız Allah’a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında gerçekle hükmet. Çünkü sen hükmedenlerin en hayırlısısın.”

Enfâl Sûresi 2. Ayet

اِنَّمَا

الْمُؤْمِنُونَ

الَّذ۪ينَ

اِذَا

ذُكِرَ

اللّٰهُ

وَجِلَتْ

قُلُوبُهُمْ

وَاِذَا

تُلِيَتْ

عَلَيْهِمْ

اٰيَاتُهُ

زَادَتْهُمْ

ا۪يمَاناً

وَعَلٰى

رَبِّهِمْ

يَتَوَكَّلُونَۚ

٢

Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.

Enfâl Sûresi 49. Ayet

اِذْ

يَقُولُ

الْمُنَافِقُونَ

وَالَّذ۪ينَ

ف۪ي

قُلُوبِهِمْ

مَرَضٌ

غَرَّ

هٰٓؤُ۬لَٓاءِ

د۪ينُهُمْۜ

وَمَنْ

يَتَوَكَّلْ

عَلَى

اللّٰهِ

فَاِنَّ

اللّٰهَ

عَز۪يزٌ

حَك۪يمٌ

٤٩

Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler, “Bunları dinleri aldatmış” diyorlardı. Hâlbuki kim Allah’a tevekkül ederse, hiç şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Enfâl Sûresi 61. Ayet

وَاِنْ

جَنَحُوا

لِلسَّلْمِ

فَاجْنَحْ

لَهَا

وَتَوَكَّلْ

عَلَى

اللّٰهِۜ

اِنَّهُ

هُوَ

السَّم۪يعُ

الْعَل۪يمُ

٦١

Eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Tevbe Sûresi 51. Ayet

قُلْ

لَنْ

يُص۪يبَنَٓا

اِلَّا

مَا

كَتَبَ

اللّٰهُ

لَنَاۚ

هُوَ

مَوْلٰينَاۚ

وَعَلَى

اللّٰهِ

فَلْيَتَوَكَّلِ

الْمُؤْمِنُونَ

٥١

De ki: “Bizim başımıza ancak, Allah’ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O, bizim yardımcımızdır. Öyleyse mü’minler, yalnız Allah’a güvensinler.”

Tevbe Sûresi 129. Ayet

فَاِنْ

تَوَلَّوْا

فَقُلْ

حَسْبِيَ

اللّٰهُۘ

لَٓا

اِلٰهَ

اِلَّا

هُوَۜ

عَلَيْهِ

تَوَكَّلْتُ

وَهُوَ

رَبُّ

الْعَرْشِ

الْعَظ۪يمِ

١٢٩

Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Bana Allah yeter. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben ancak O’na tevekkül ettim. O, yüce Arş’ın sahibidir.”

Yunus Sûresi 71. Ayet

وَاتْلُ

عَلَيْهِمْ

نَبَاَ

نُوحٍۢ

اِذْ

قَالَ

لِقَوْمِه۪

يَا

قَوْمِ

اِنْ

كَانَ

كَبُرَ

عَلَيْكُمْ

مَقَام۪ي

وَتَذْك۪ير۪ي

بِاٰيَاتِ

اللّٰهِ

فَعَلَى

اللّٰهِ

تَوَكَّلْتُ

فَاَجْمِعُٓوا

اَمْرَكُمْ

وَشُرَكَٓاءَكُمْ

ثُمَّ

لَا

يَكُنْ

اَمْرُكُمْ

عَلَيْكُمْ

غُمَّةً

ثُمَّ

اقْضُٓوا

اِلَيَّ

وَلَا

تُنْظِرُونِ

٧١

Nûh’un haberini onlara oku. Hani o, bir vakit kavmine şöyle demişti: “Ey kavmim! Eğer benim konumum ve Allah’ın âyetleriyle öğüt vermem size ağır geliyorsa, (biliniz ki) ben sadece Allah’a dayanıp güvenmişim. Artık siz de (bana) ne yapacağınızı ortaklarınızla beraber kararlaştırın ki, işiniz size dert olmasın! Bundan sonra bana hükmünüzü uygulayın; bana mühlet de vermeyin!

Yunus Sûresi 84. Ayet

وَقَالَ

مُوسٰى

يَا

قَوْمِ

اِنْ

كُنْتُمْ

اٰمَنْتُمْ

بِاللّٰهِ

فَعَلَيْهِ

تَوَكَّلُٓوا

اِنْ

كُنْتُمْ

مُسْلِم۪ينَ

٨٤

Mûsâ, “Ey kavmim! Eğer siz gerçekten Allah’a iman etmişseniz, eğer O’na teslim olmuş kimseler iseniz, artık sadece O’na tevekkül edin” dedi.

Yunus Sûresi 85. Ayet

فَقَالُوا

عَلَى

اللّٰهِ

تَوَكَّلْنَاۚ

رَبَّـنَا

لَا

تَجْعَلْنَا

فِتْنَةً

لِلْقَوْمِ

الظَّالِم۪ينَۙ

٨٥

Onlar da şöyle dediler: “Biz yalnız Allah’a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz, bizi zalimler topluluğunun baskı ve şiddetine maruz bırakma!”

Hûd Sûresi 53-56. Ayet

قَالُوا

يَا

هُودُ

مَا

جِئْتَنَا

بِبَيِّنَةٍ

وَمَا

نَحْنُ

بِتَارِك۪ٓي

اٰلِهَتِنَا

عَنْ

قَوْلِكَ

وَمَا

نَحْنُ

لَكَ

بِمُؤْمِن۪ينَ

٥٣

اِنْ

نَقُولُ

اِلَّا

اعْتَرٰيكَ

بَعْضُ

اٰلِهَتِنَا

بِسُٓوءٍۜ

قَالَ

اِنّ۪ٓي

اُشْهِدُ

اللّٰهَ

وَاشْهَدُٓوا

اَنّ۪ي

بَر۪ٓيءٌ

مِمَّا

تُشْرِكُونَۙ

٥٤

مِنْ

دُونِه۪

فَك۪يدُون۪ي

جَم۪يعاً

ثُمَّ

لَا

تُنْظِرُونِ

٥٥

اِنّ۪ي

تَوَكَّلْتُ

عَلَى

اللّٰهِ

رَبّ۪ي

وَرَبِّكُمْۜ

مَا مِنْ

دَٓابَّةٍ

اِلَّا

هُوَ

اٰخِذٌ

بِنَاصِيَتِهَاۜ

اِنَّ

رَبّ۪ي

عَلٰى

صِرَاطٍ

مُسْتَق۪يمٍ

٥٦

Dediler ki: “Ey Hûd! Sen bize açık bir mucize getirmedin. Biz de senin sözünle ilâhlarımızı bırakacak değiliz. Biz sana iman edecek de değiliz.” 54,55. Biz sadece şunu söyleriz: “Seni, ilâhlarımızdan biri fena çarpmış.” Hûd, dedi ki: “İşte ben Allah’ı şâhit tutuyorum. Siz de şâhit olun ki, ben sizin Allah’ı bırakıp da O’na ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Haydi hepiniz toptan bana tuzak kurun, sonra da bana göz açtırmayın.” “İşte ben, hem benim, hem sizin Rabbiniz olan Allah’a dayandım. Yeryüzünde bulunan hiçbir canlı yoktur ki, Allah, onun perçeminden tutmuş olmasın. Şüphesiz Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir.”

Hûd Sûresi 87-88. Ayet

قَالُوا

يَا

شُعَيْبُ

اَصَلٰوتُكَ

تَأْمُرُكَ

اَنْ

نَتْرُكَ

مَا

يَعْبُدُ

اٰبَٓاؤُ۬نَٓا

اَوْ

اَنْ

نَفْعَلَ

ف۪ٓي

اَمْوَالِنَا

مَا

نَشٰٓؤُ۬اۜ

اِنَّكَ

لَاَنْتَ

الْحَل۪يمُ

الرَّش۪يدُ

٨٧

قَالَ

يَا

قَوْمِ

اَرَاَيْتُمْ

اِنْ

كُنْتُ

عَلٰى

بَيِّنَةٍ

مِنْ

رَبّ۪ي

وَرَزَقَن۪ي

مِنْهُ

رِزْقاً

حَسَناًۜ

وَمَٓا

اُر۪يدُ

اَنْ

اُخَالِفَكُمْ

اِلٰى

مَٓا

اَنْهٰيكُمْ

عَنْهُۜ

اِنْ

اُر۪يدُ

اِلَّا

الْاِصْلَاحَ

مَا

اسْتَطَعْتُۜ

وَمَا

تَوْف۪يق۪ٓي

اِلَّا

بِاللّٰهِۜ

عَلَيْهِ

تَوَكَّلْتُ

وَاِلَيْهِ

اُن۪يبُ

٨٨

Dediler ki: “Ey Şu'ayb! Babalarımızın taptığını, yahut mallarımız hakkında dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor. Oysa sen gerçekten yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın.” Şu’ayb, şöyle dedi: “Ey kavmim! Söyleyin bakayım, ya ben Rabbimden gelen açık bir delil üzere isem ve katından bana güzel bir rızık vermişse!. Ben size yasakladığımı kendim yapmak istemiyorum. Ben sadece gücüm yettiğince (sizi) düzeltmek istiyorum. Başarım ancak Allah’ın yardımı iledir. Ben sadece O’na tevekkül ettim ve sadece O’na yöneliyorum.”

Hûd Sûresi 123. Ayet

وَلِلّٰهِ

غَيْبُ

السَّمٰوَاتِ

وَالْاَرْضِ

وَاِلَيْهِ

يُرْجَعُ

الْاَمْرُ

كُلُّهُ

فَاعْبُدْهُ

وَتَوَكَّلْ

عَلَيْهِۜ

وَمَا

رَبُّكَ

بِغَافِلٍ

عَمَّا

تَعْمَلُونَ

١٢٣

Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah’a mahsustur. Bütün işler O’na döndürülür. Öyle ise O’na kulluk et ve O’na tevekkül et. Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir.

Yusuf Sûresi 67. Ayet

وَقَالَ

يَا

بَنِيَّ

لَا

تَدْخُلُوا

مِنْ

بَابٍ

وَاحِدٍ

وَادْخُلُوا

مِنْ

اَبْوَابٍ

مُتَفَرِّقَةٍۜ

وَمَٓا

اُغْن۪ي

عَنْكُمْ

مِنَ

اللّٰهِ

مِنْ

شَيْءٍۜ

اِنِ

الْحُكْمُ

اِلَّا

لِلّٰهِۜ

عَلَيْهِ

تَوَكَّلْتُۚ

وَعَلَيْهِ

فَلْيَتَوَكَّلِ

الْمُتَوَكِّلُونَ

٦٧

Sonra da, “Ey oğullarım! Bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah’tan gelecek hiçbir şeyi sizden uzaklaştıramam. Hüküm ancak Allah’ındır. Ben O’na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnız O’na tevekkül etsinler” dedi.

Rad Sûresi 30. Ayet

كَذٰلِكَ

اَرْسَلْنَاكَ

ف۪ٓي

اُمَّةٍ

قَدْ

خَلَتْ

مِنْ

قَبْلِهَٓا

اُمَمٌ

لِتَتْلُوَ۬ا

عَلَيْهِمُ

الَّـذ۪ٓي

اَوْحَيْنَٓا

اِلَيْكَ

وَهُمْ

يَكْفُرُونَ

بِالرَّحْمٰنِۜ

قُلْ

هُوَ

رَبّ۪ي

لَٓا

اِلٰهَ

اِلَّا

هُوَۚ

عَلَيْهِ

تَوَكَّلْتُ

وَاِلَيْهِ

مَتَابِ

٣٠

(Ey Muhammed!) Böylece seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin geçmiş olduğu bir ümmete gönderdik ki, onlar Rahmân’ı inkâr ederken sana vahyettiğimizi kendilerine okuyasın. De ki: “O, benim Rabbimdir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben yalnız O’na tevekkül ettim, dönüşüm de yalnız O’nadır.”

İbrahim Sûresi 10-11. Ayet

قَالَتْ

رُسُلُهُمْ

اَفِي

اللّٰهِ

شَكٌّ

فَاطِرِ

السَّمٰوَاتِ

وَالْاَرْضِۜ

يَدْعُوكُمْ

لِيَغْفِرَ

لَكُمْ

مِنْ

ذُنُوبِكُمْ

وَيُؤَخِّرَكُمْ

اِلٰٓى

اَجَلٍ

مُسَمًّىۜ

قَالُٓوا

اِنْ

اَنْتُمْ

اِلَّا

بَشَرٌ

مِثْلُنَاۜ

تُر۪يدُونَ

اَنْ

تَصُدُّونَا

عَمَّا

كَانَ

يَعْبُدُ

اٰبَٓاؤُ۬نَا

فَأْتُونَا

بِسُلْطَانٍ

مُب۪ينٍ

١٠

قَالَتْ

لَهُمْ

رُسُلُهُمْ

اِنْ

نَحْنُ

اِلَّا

بَشَرٌ

مِثْلُكُمْ

وَلٰكِنَّ

اللّٰهَ

يَمُنُّ

عَلٰى

مَنْ

يَشَٓاءُ

مِنْ

عِبَادِه۪ۜ

وَمَا

كَانَ

لَـنَٓا

اَنْ

نَأْتِيَكُمْ

بِسُلْطَانٍ

اِلَّا

بِاِذْنِ

اللّٰهِۜ

وَعَلَى

اللّٰهِ

فَلْيَتَوَكَّلِ

الْمُؤْمِنُونَ

١١

Peygamberleri dedi ki: “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? (Hâlbuki) O, günahlarınızı bağışlamak ve sizi belli bir zamana kadar ertelemek için sizi (imana) çağırıyor. Onlar, “Siz de bizim gibi sadece birer insansınız. Bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirin” dediler. Peygamberleri, onlara dedi ki: “Biz ancak sizin gibi birer insanız. Fakat Allah, kullarından dilediğine (peygamberlik) nimetini bahşeder. Allah’ın izni olmadıkça, bizim size bir delil getirmemiz haddimize değil. Mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.”

İbrahim Sûresi 12. Ayet

وَمَا

لَـنَٓا

اَلَّا

نَتَوَكَّلَ

عَلَى

اللّٰهِ

وَقَدْ

هَدٰينَا

سُبُلَنَاۜ

وَلَنَصْبِرَنَّ

عَلٰى

مَٓا

اٰذَيْتُمُونَاۜ

وَعَلَى

اللّٰهِ

فَلْيَتَوَكَّلِ

الْمُتَوَكِّلُونَ۟

١٢

“Allah, bize yollarımızı dosdoğru göstermişken, biz ne diye O’na tevekkül etmeyelim? Bize yaptığınız eziyete elbette katlanacağız. Tevekkül edenler, yalnız Allah’a tevekkül etsinler.”

Nahl Sûresi 41-42. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

هَاجَرُوا

فِي

اللّٰهِ

مِنْ

بَعْدِ

مَا

ظُلِمُوا

لَنُبَوِّئَنَّهُمْ

فِي

الدُّنْيَا

حَسَنَةًۜ

وَلَاَجْرُ

الْاٰخِرَةِ

اَكْبَرُۢ

لَوْ

كَانُوا

يَعْلَمُونَۙ

٤١

اَلَّذ۪ينَ

صَبَرُوا

وَعَلٰى

رَبِّهِمْ

يَتَوَكَّلُونَ

٤٢

Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahiret mükâfatı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi.. Onlar, sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimselerdir.

Nahl Sûresi 99. Ayet

اِنَّهُ

لَيْسَ

لَهُ

سُلْطَانٌ

عَلَى

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

وَعَلٰى

رَبِّهِمْ

يَتَوَكَّلُونَ

٩٩

Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur.

İsrâ Sûresi 2. Ayet

وَاٰتَيْنَا

مُوسَى

الْكِتَابَ

وَجَعَلْنَاهُ

هُدًى

لِبَن۪ٓي

اِسْرَٓائ۪لَ

اَلَّا

تَتَّخِذُوا

مِنْ

دُون۪ي

وَك۪يلاًۜ

٢

Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik ve onu, “Benden başkasını vekil edinmeyin” diyerek, İsrailoğullarına bir rehber yaptık.

İsrâ Sûresi 65. Ayet

اِنَّ

عِبَاد۪ي

لَيْسَ

لَكَ

عَلَيْهِمْ

سُلْطَانٌۜ

وَكَفٰى

بِرَبِّكَ

وَك۪يلاً

٦٥

“Şüphesiz, (gerçek) kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin olmayacaktır. Vekil olarak Rabbin yeter!”

Furkan Sûresi 58. Ayet

وَتَوَكَّلْ

عَلَى

الْحَيِّ

الَّذ۪ي

لَا

يَمُوتُ

وَسَبِّـحْ

بِحَمْدِه۪ۜ

وَكَفٰى

بِه۪

بِذُنُوبِ

عِبَادِه۪

خَب۪يراًۚۛ

٥٨

Sen, o ölümsüz ve daima diri olana (Allah’a) tevekkül et. O’nu her türlü övgüyle yücelterek tesbih et. Kullarının günahlarından hakkıyla haberdar olarak O yeter!

Furkan Sûresi 75. Ayet

اُو۬لٰٓئِكَ

يُجْزَوْنَ

الْغُرْفَةَ

بِمَا

صَبَرُوا

وَيُلَقَّوْنَ

ف۪يهَا

تَحِيَّةً

وَسَلَاماًۙ

٧٥

İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükâfatlandırılacaklar ve orada esenlik dileği ve selâmla karşılanacaklardır.

Şuarâ Sûresi 217-220. Ayet

وَتَوَكَّلْ

عَلَى

الْعَز۪يزِ

الرَّح۪يمِۙ

٢١٧

اِنَّهُ

هُوَ

السَّم۪يعُ

الْعَل۪يمُ

٢٢٠

217,218,219. Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Neml Sûresi 78-79. Ayet

اِنَّ

رَبَّكَ

يَقْض۪ي

بَيْنَهُمْ

بِحُكْمِه۪ۚ

وَهُوَ

الْعَز۪يزُ

الْعَل۪يمُۚ

٧٨

فَتَوَكَّلْ

عَلَى

اللّٰهِۜ

اِنَّكَ

عَلَى

الْحَقِّ

الْمُب۪ينِ

٧٩

Şüphesiz senin Rabbin, onların arasında hükmünü verecektir. O, mutlak güç sahibidir, hakkıyla bilendir. Öyle ise Allah’a tevekkül et. Çünkü sen apaçık bir hak üzere bulunuyorsun.

Ankebût Sûresi 58-59. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

وَعَمِلُوا

الصَّالِحَاتِ

لَنُبَوِّئَنَّهُمْ

مِنَ

الْجَنَّةِ

غُرَفاً

تَجْر۪ي

مِنْ

تَحْتِهَا

الْاَنْهَارُ

خَالِد۪ينَ

ف۪يهَاۜ

نِعْمَ

اَجْرُ

الْعَامِل۪ينَۗ

٥٨

اَلَّذ۪ينَ

صَبَرُوا

وَعَلٰى

رَبِّهِمْ

يَتَوَكَّلُونَ

٥٩

İman edip salih amel işleyenler var ya, onları içinden ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennet köşklerine yerleştireceğiz. Çalışanların mükâfatı ne güzeldir! Onlar, sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimselerdir.

Ahzâb Sûresi 2-3. Ayet

وَاتَّبِعْ

مَا

يُوحٰٓى

اِلَيْكَ

مِنْ

رَبِّكَۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

كَانَ

بِمَا

تَعْمَلُونَ

خَب۪يراًۙ

٢

وَتَوَكَّلْ

عَلَى

اللّٰهِۜ

وَكَفٰى

بِاللّٰهِ

وَك۪يلاً

٣

Rabbinden sana vahyolunana uy. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Allah’a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter.

Ahzâb Sûresi 48. Ayet

وَلَا

تُطِـعِ

الْكَافِر۪ينَ

وَالْمُنَافِق۪ينَ

وَدَعْ

اَذٰيهُمْ

وَتَوَكَّلْ

عَلَى

اللّٰهِۜ

وَكَفٰى

بِاللّٰهِ

وَك۪يلاً

٤٨

Kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Onların eziyetlerine aldırma ve Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.

Zümer Sûresi 36-37. Ayet

اَلَيْسَ

اللّٰهُ

بِكَافٍ

عَبْدَهُۜ

وَيُخَوِّفُونَكَ

بِالَّذ۪ينَ

مِنْ

دُونِه۪ۜ

وَمَنْ

يُضْلِلِ

اللّٰهُ

فَمَا

لَهُ

مِنْ

هَادٍۚ

٣٦

وَمَنْ

يَهْدِ

اللّٰهُ

فَمَا

لَهُ

مِنْ

مُضِلٍّۜ

اَلَيْسَ

اللّٰهُ

بِعَز۪يزٍ

ذِي

انْتِقَامٍ

٣٧

Allah, kuluna yetmez mi? Seni O’ndan (Allah’tan) başkalarıyla korkutmaya çalışıyorlar. Allah, kimi saptırırsa artık onun için bir yol gösterici yoktur. Allah, kimi de doğru yola iletirse artık onu saptıracak hiç kimse yoktur. Allah mutlak güç sahibi, intikam sahibi değil midir?

Zümer Sûresi 38. Ayet

وَلَئِنْ

سَاَلْتَهُمْ

مَنْ

خَلَقَ

السَّمٰوَاتِ

وَالْاَرْضَ

لَيَقُولُنَّ

اللّٰهُۜ

قُلْ

اَفَرَاَيْتُمْ

مَا

تَدْعُونَ

مِنْ

دُونِ

اللّٰهِ

اِنْ

اَرَادَنِيَ

اللّٰهُ

بِضُرٍّ

هَلْ

هُنَّ

كَاشِفَاتُ

ضُرِّه۪ٓ

اَوْ

اَرَادَن۪ي

بِرَحْمَةٍ

هَلْ

هُنَّ

مُمْسِكَاتُ

رَحْمَتِه۪ۜ

قُلْ

حَسْبِيَ

اللّٰهُۜ

عَلَيْهِ

يَتَوَكَّلُ

الْمُتَوَكِّلُونَ

٣٨

Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan elbette, “Allah”, derler. De ki: “Peki söyleyin bakalım? Allah’ı bırakıp da ibadet ettikleriniz var ya; eğer Allah bana herhangi bir zarar dokundurmak isterse, onlar Allah’ın dokundurduğu zararı kaldırabilirler mi? Yahut Allah bana bir rahmet dilese, onlar O’nun rahmetini engelleyebilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter. Tevekkül edenler ancak O’na tevekkül ederler.”

Zümer Sûresi 62. Ayet

اَللّٰهُ

خَالِقُ

كُلِّ

شَيْءٍۘ

وَهُوَ

عَلٰى

كُلِّ

شَيْءٍ

وَك۪يلٌ

٦٢

Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O, her şeye vekildir.

Şûrâ Sûresi 10. Ayet

وَمَا

اخْتَلَفْتُمْ

ف۪يهِ

مِنْ

شَيْءٍ

فَحُكْمُهُٓ

اِلَى

اللّٰهِۜ

ذٰلِكُمُ

اللّٰهُ

رَبّ۪ي

عَلَيْهِ

تَوَكَّلْتُۗ

وَاِلَيْهِ

اُن۪يبُ

١٠

Hakkında ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah’a aittir. İşte bu, Rabbim Allah’tır. Yalnız O’na tevekkül ettim ve ancak O’na yöneliyorum.

Şûrâ Sûresi 36. Ayet

فَمَٓا

اُو۫ت۪يتُمْ

مِنْ

شَيْءٍ

فَمَتَاعُ

الْحَيٰوةِ

الدُّنْيَاۚ

وَمَا

عِنْدَ

اللّٰهِ

خَيْرٌ

وَاَبْقٰى

لِلَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

وَعَلٰى

رَبِّهِمْ

يَتَوَكَّلُونَۚ

٣٦

36,37,38,39. (Dünyalık olarak) size her ne verilmişse, bu dünya hayatının geçimliğidir. Allah’ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükâfat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler, büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ (danışma) ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar, bir saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşanlar içindir.

Mücâdele Sûresi 9-10. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُٓوا

اِذَا

تَنَاجَيْتُمْ

فَلَا

تَتَنَاجَوْا

بِالْاِثْمِ

وَالْعُدْوَانِ

وَمَعْصِيَتِ

الرَّسُولِ

وَتَنَاجَوْا

بِالْبِرِّ

وَالتَّقْوٰىۜ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

الَّـذ۪ٓي

اِلَيْهِ

تُحْشَرُونَ

٩

اِنَّمَا

النَّجْوٰى

مِنَ

الشَّيْطَانِ

لِيَحْزُنَ

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

وَلَيْسَ

بِضَٓارِّهِمْ

شَيْـٔاً

اِلَّا

بِـاِذْنِ

اللّٰهِۜ

وَعَلَى

اللّٰهِ

فَلْيَتَوَكَّلِ

الْمُؤْمِنُونَ

١٠

Ey iman edenler! Siz baş başa gizlice konuştuğunuz zaman, günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşmayın. İyilik ve takvayı konuşun ve huzuruna toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının. O kötü fısıltılar iman edenleri üzmek için ancak şeytandan kaynaklanmaktadır. Oysa şeytan, Allah’ın izni olmadıkça, mü’minlere hiçbir zarar verebilecek değildir. Öyle ise mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.

Mümtehine Sûresi 4. Ayet

قَدْ

كَانَتْ

لَكُمْ

اُسْوَةٌ

حَسَنَةٌ

ف۪ٓي

اِبْرٰه۪يمَ

وَالَّذ۪ينَ

مَعَهُۚ

اِذْ

قَالُوا

لِقَوْمِهِمْ

اِنَّا

بُرَءٰٓؤُ۬ا

مِنْكُمْ

وَمِمَّا

تَعْبُدُونَ

مِنْ

دُونِ

اللّٰهِۘ

كَفَرْنَا

بِكُمْ

وَبَدَا

بَيْنَنَا

وَبَيْنَكُمُ

الْعَدَاوَةُ

وَالْبَغْضَٓاءُ

اَبَداً

حَتّٰى

تُؤْمِنُوا

بِاللّٰهِ

وَحْدَهُٓ

اِلَّا

قَوْلَ

اِبْرٰه۪يمَ

لِاَب۪يهِ

لَاَسْتَغْفِرَنَّ

لَكَ

وَمَٓا

اَمْلِكُ

لَكَ

مِنَ

اللّٰهِ

مِنْ

شَيْءٍۜ

رَبَّـنَا

عَلَيْكَ

تَوَكَّلْنَا

وَاِلَيْكَ

اَنَبْنَا

وَاِلَيْكَ

الْمَص۪يرُ

٤

İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine, “Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir” demişlerdi. Yalnız İbrahim’in, babasına, “Senin için mutlaka bağışlama dileyeceğim. Fakat Allah’tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez” sözü başka. Onlar şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.”

Teğabün Sûresi 13. Ayet

اَللّٰهُ

لَٓا

اِلٰهَ

اِلَّا

هُوَۜ

وَعَلَى

اللّٰهِ

فَلْيَتَوَكَّلِ

الْمُؤْمِنُونَ

١٣

Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. Mü’minler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.

Talâk Sûresi 2-3. Ayet

فَاِذَا

بَلَغْنَ

اَجَلَهُنَّ

فَاَمْسِكُوهُنَّ

بِمَعْرُوفٍ

اَوْ

فَارِقُوهُنَّ

بِمَعْرُوفٍ

وَاَشْهِدُوا

ذَوَيْ

عَدْلٍ

مِنْكُمْ

وَاَق۪يمُوا

الشَّهَادَةَ

لِلّٰهِۜ

ذٰلِكُمْ

يُوعَظُ

بِه۪

مَنْ

كَانَ

يُؤْمِنُ

بِاللّٰهِ

وَالْيَوْمِ

الْاٰخِرِۜ

وَمَنْ

يَتَّقِ

اللّٰهَ

يَجْعَلْ

لَهُ

مَخْرَجاًۙ

٢

وَيَرْزُقْهُ

مِنْ

حَيْثُ

لَا

يَحْتَسِبُۜ

وَمَنْ

يَتَوَكَّلْ

عَلَى

اللّٰهِ

فَهُوَ

حَسْبُهُۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

بَالِغُ

اَمْرِه۪ۜ

قَدْ

جَعَلَ

اللّٰهُ

لِكُلِّ

شَيْءٍ

قَدْراً

٣

Boşanan kadınlar iddetlerinin sonuna varınca, onları güzelce tutun, yahut onlardan güzelce ayrılın. İçinizden iki âdil kimseyi şahit tutun. Şahitliği Allah için dosdoğru yapın. İşte bununla Allah’a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar. Onu beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah’a tevekkül ederse, O kendisine yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şeye bir ölçü koymuştur.

Tebareke (Mülk) Sûresi 29. Ayet

قُلْ

هُوَ

الرَّحْمٰنُ

اٰمَنَّا

بِه۪

وَعَلَيْهِ

تَوَكَّلْنَاۚ

فَسَتَعْلَمُونَ

مَنْ

هُوَ

ف۪ي

ضَلَالٍ

مُب۪ينٍ

٢٩

De ki: “O, Rahmân’dır. O’na iman ettik, yalnızca O’na tevekkül ettik. Siz, kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında öğreneceksiniz!”

Müzzemmil Sûresi 9. Ayet

رَبُّ

الْمَشْرِقِ

وَالْمَغْرِبِ

لَٓا

اِلٰهَ

اِلَّا

هُوَ

فَاتَّخِذْهُ

وَك۪يلاً

٩

O, doğunun da batının da Rabbidir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Öyle ise O’nu vekil edin.

Konularına Göre Diğer Ayetler

Devamını Gör...