الْاَنْفَالِ

Enfâl Sûresi

Enfâl Sûresi 1 . Ayet

يَسْـَٔلُونَكَ

عَنِ

الْاَنْفَالِۜ

قُلِ

الْاَنْفَالُ

لِلّٰهِ

وَالرَّسُولِۚ

فَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاَصْلِحُوا

ذَاتَ

بَيْنِكُمْۖ

وَاَط۪يعُوا

اللّٰهَ

وَرَسُولَهُٓ

اِنْ

كُنْتُمْ

مُؤْمِن۪ينَ

١

Yes-elûneke ‘ani-l-enfâl(i)(s) kuli-l-enfâlu li(A)llâhi ve-rrasûl(i)(s) fettekû(A)llâhe veaslihû żâte beynikum(s) veatî’û(A)llâhe verasûlehu in kuntum mu/minîn(e)

(Ey Muhammed!) Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: "Ganimetler Allah'a ve Resûlüne aittir. O halde, eğer mü'minler iseniz Allah'a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat edin."

Enfâl Sûresi 2 . Ayet

اِنَّمَا

الْمُؤْمِنُونَ

الَّذ۪ينَ

اِذَا

ذُكِرَ

اللّٰهُ

وَجِلَتْ

قُلُوبُهُمْ

وَاِذَا

تُلِيَتْ

عَلَيْهِمْ

اٰيَاتُهُ

زَادَتْهُمْ

ا۪يمَاناً

وَعَلٰى

رَبِّهِمْ

يَتَوَكَّلُونَۚ

٢

İnnemâ-lmu/minûne-lleżîne iżâ żukira(A)llâhu vecilet kulûbuhum ve-iżâ tuliyet ‘aleyhim âyâtuhu zâdet-hum îmânen ve’alâ rabbihim yetevekkelûn(e)

Mü'minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Onun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.

Enfâl Sûresi 3 . Ayet

اَلَّذ۪ينَ

يُق۪يمُونَ

الصَّلٰوةَ

وَمِمَّا

رَزَقْنَاهُمْ

يُنْفِقُونَۜ

٣

Elleżîne yukîmûne-ssalâte vemimmâ razeknâhum yunfikûn(e)

Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir.

Enfâl Sûresi 4 . Ayet

اُو۬لٰٓئِكَ

هُمُ

الْمُؤْمِنُونَ

حَـقاًّۜ

لَهُمْ

دَرَجَاتٌ

عِنْدَ

رَبِّهِمْ

وَمَغْفِرَةٌ

وَرِزْقٌ

كَر۪يمٌۚ

٤

Ulâ-ike humu-lmu/minûne hakkâ(an)(c) lehum deracâtun ‘inde rabbihim vemaġfiratun verizkun kerîm(un)

İşte onlar gerçekten mü'minlerdir. Onlara, Rableri katında yüksek mertebeler, bağışlanma ve cömertçe verilmiş rızık vardır.

Enfâl Sûresi 5 . Ayet

كَمَٓا

اَخْرَجَكَ

رَبُّكَ

مِنْ

بَيْتِكَ

بِالْحَقِّۖ

وَاِنَّ

فَر۪يقاً

مِنَ

الْمُؤْمِن۪ينَ

لَكَارِهُونَۙ

٥

Kemâ aḣraceke rabbuke min beytike bilhakki ve-inne ferîkan mine-lmu/minîne lekârihûn(e)

Nasıl ki, Rabbin seni hak uğruna (savaşmak üzere) evinden çıkarmıştı. Mü'minlerden bir grup ise bu konuda kesinlikle isteksizlerdi.

Enfâl Sûresi 6 . Ayet

يُجَادِلُونَكَ

فِي

الْحَقِّ

بَعْدَ

مَا

تَبَيَّنَ

كَاَنَّمَا

يُسَاقُونَ

اِلَى

الْمَوْتِ

وَهُمْ

يَنْظُرُونَۜ

٦

Yucâdilûneke fî-lhakki ba’de mâ tebeyyene keennemâ yusâkûne ilâ-lmevti vehum yenzurûn(e)

Gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra, sanki göz göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi seninle o konuda tartışıyorlardı.

Enfâl Sûresi 7 . Ayet

وَاِذْ

يَعِدُكُمُ

اللّٰهُ

اِحْدَى

الطَّٓائِفَتَيْنِ

اَنَّهَا

لَكُمْ

وَتَوَدُّونَ

اَنَّ

غَيْرَ

ذَاتِ

الشَّوْكَةِ

تَكُونُ

لَكُمْ

وَيُر۪يدُ

اللّٰهُ

اَنْ

يُحِقَّ

الْحَقَّ

بِكَلِمَاتِه۪

وَيَقْطَعَ

دَابِرَ

الْكَافِر۪ينَۙ

٧

Ve-iż ya’idukumu(A)llâhu ihdâ-ttâ-ifeteyni ennehâ lekum veteveddûne enne ġayra żâti-şşevketi tekûnu lekum veyurîdu(A)llâhu en yuhikka-lhakka bikelimâtihi veyakta’a dâbira-lkâfirîn(e)

Hani Allah size iki taifeden birini, o sizindir diye va'dediyordu. Siz de güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah sözleriyle hakkı meydana çıkarmak ve kafirlerin ardını kesmek istiyordu.

Enfâl Sûresi 8 . Ayet

لِيُحِقَّ

الْحَقَّ

وَيُبْطِلَ

الْبَاطِلَ

وَلَوْ

كَرِهَ

الْمُجْرِمُونَۚ

٨

Liyuhikka-lhakka veyubtile-lbâtile velev kerihe-lmucrimûn(e)

Bu, suçlular hoşlanmasa da Allah'ın hakkı ortaya çıkarması ve batılı ortadan kaldırması içindi

Enfâl Sûresi 9 . Ayet

اِذْ

تَسْتَغ۪يثُونَ

رَبَّكُمْ

فَاسْتَجَابَ

لَكُمْ

اَنّ۪ي

مُمِدُّكُمْ

بِاَلْفٍ

مِنَ

الْمَلٰٓئِكَةِ

مُرْدِف۪ينَ

٩

İż testeġîśûne rabbekum festecâbe lekum ennî mumiddukum bi-elfin mine-lmelâ-iketi murdifîn(e)

Hani Rabbinizden yardım istiyor, yalvarıyordunuz. O da, "Ben size ard arda bin melekle yardım ediyorum" diye cevap vermişti.

Enfâl Sûresi 10 . Ayet

وَمَا

جَعَلَهُ

اللّٰهُ

اِلَّا

بُشْرٰى

وَلِتَطْمَئِنَّ

بِه۪

قُلُوبُكُمْۚ

وَمَا

النَّصْرُ

اِلَّا

مِنْ

عِنْدِ

اللّٰهِۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

عَز۪يزٌ

حَك۪يمٌ۟

١٠

Vemâ ce’alehu(A)llâhu illâ buşrâ velitatme-inne bihi kulûbukum(c) vemâ-nnasru illâ min ‘indi(A)llâh(i)(c) inna(A)llâhe ‘azîzun hakîm(un)

Allah bunu, sadece bir müjde olsun ve onunla kalpleriniz yatışsın diye yapmıştı. Yoksa yardım ancak Allah katındandır. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Enfâl Sûresi 11 . Ayet

اِذْ

يُغَشّ۪يكُمُ

النُّعَاسَ

اَمَنَةً

مِنْهُ

وَيُنَزِّلُ

عَلَيْكُمْ

مِنَ

السَّمَٓاءِ

مَٓاءً

لِيُطَهِّرَكُمْ

بِه۪

وَيُذْهِبَ

عَنْكُمْ

رِجْزَ

الشَّيْطَانِ

وَلِيَرْبِطَ

عَلٰى

قُلُوبِكُمْ

وَيُثَبِّتَ

بِهِ

الْاَقْدَامَۜ

١١

İż yuġaşşîkumu-nnu’âse emeneten minhu veyunezzilu ‘aleykum mine-ssemâ-i mâen liyutahhirakum bihi veyużhibe ‘ankum ricze-şşeytâni veliyerbita ‘alâ kulûbikum veyuśebbite bihi-l-akdâm(e)

Hani (Allah) kendi tarafından bir güvenlik olarak sizi hafif bir uykuya daldırıyor; sizi temizlemek, sizden şeytanın vesvesesini gidermek, kalplerinizi pekiştirmek ve ayaklarınızı sağlam bastırmak için üzerinize gökten yağmur yağdırıyordu.

Enfâl Sûresi 12 . Ayet

اِذْ

يُوح۪ي

رَبُّكَ

اِلَى

الْمَلٰٓئِكَةِ

اَنّ۪ي

مَعَكُمْ

فَثَبِّتُوا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُواۜ

سَاُلْق۪ي

ف۪ي

قُلُوبِ

الَّذ۪ينَ

كَفَرُوا

الرُّعْبَ

فَاضْرِبُوا

فَوْقَ

الْاَعْنَاقِ

وَاضْرِبُوا

مِنْهُمْ

كُلَّ

بَنَانٍۜ

١٢

İż yûhî rabbuke ilâ-lmelâ-iketi ennî me’akum feśebbitû-lleżîne âmenû(c) seulkî fî kulûbi-lleżîne keferû-rru’be fadribû fevka-l-a’nâki vadribû minhum kulle benân(in)

Hani Rabbin meleklere, "Ben sizinle beraberim. İman edenlere sebat verin. Ben kafirlerin kalplerine korku salacağım. Şimdi vurun boyunlarının üstüne. Vurun, onların bütün parmaklarına" diye vahyediyordu.

Enfâl Sûresi 13 . Ayet

ذٰلِكَ

بِاَنَّهُمْ

شَٓاقُّوا

اللّٰهَ

وَرَسُولَهُۚ

وَمَنْ

يُشَاقِقِ

اللّٰهَ

وَرَسُولَهُ

فَاِنَّ

اللّٰهَ

شَد۪يدُ

الْعِقَابِ

١٣

Żâlike bi-ennehum şâkkû(A)llâhe verasûleh(u)(c) vemen yuşâkiki(A)llâhe verasûlehu fe-inna(A)llâhe şedîdu-l’ikâb(i)

Bu, onların Allah'a ve Resûlüne karşı gelmelerindendir. Her kim de Allah'a ve Resûlüne karşı gelirse bilsin ki Allah'ın cezası şiddetlidir.

Enfâl Sûresi 14 . Ayet

ذٰلِكُمْ

فَذُوقُوهُ

وَاَنَّ

لِلْكَافِر۪ينَ

عَذَابَ

النَّارِ

١٤

Żâlikum feżûkûhu veenne lilkâfirîne ‘ażâbe-nnâr(i)

İşte şimdi siz tadın onu! Kafirlere bir de cehennem azabı vardır.

Enfâl Sûresi 15 . Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُٓوا

اِذَا

لَق۪يتُمُ

الَّذ۪ينَ

كَفَرُوا

زَحْفاً

فَلَا

تُوَلُّوهُمُ

الْاَدْبَارَۚ

١٥

Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû iżâ lakîtumu-lleżîne keferû zahfen felâ tuvellûhumu-l-edbâr(a)

Ey iman edenler. Savaş düzeninde iken kafirlerle karşılaştığınız zaman sakın onlara arkanızı dönmeyin (savaştan kaçmayın).

Enfâl Sûresi 16 . Ayet

وَمَنْ

يُوَلِّهِمْ

يَوْمَئِذٍ

دُبُرَهُٓ

اِلَّا

مُتَحَرِّفاً

لِقِتَالٍ

اَوْ

مُتَحَيِّزاً

اِلٰى

فِئَةٍ

فَقَدْ

بَٓاءَ

بِغَضَبٍ

مِنَ

اللّٰهِ

وَمَأْوٰيهُ

جَهَنَّمُۜ

وَبِئْسَ

الْمَص۪يرُ

١٦

Vemen yuvellihim yevme-iżin duburahu illâ muteharrifen likitâlin ev mutehayyizen ilâ fi-etin fekad bâe biġadabin mina(A)llâhi veme/vâhu cehennem(u)(s) vebi/se-lmasîr(u)

Savaş taktiği olarak düşmanı vurmak için çekilme, ya da diğer bir birliğe katılmak durumu hariç- böyle bir günde her kim onlara arkasını dönerse mutlaka o, Allah'ın gazabına uğramış olur. Onun varacağı yer de cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası.

Enfâl Sûresi 17 . Ayet

فَلَمْ

تَقْتُلُوهُمْ

وَلٰكِنَّ

اللّٰهَ

قَتَلَهُمْۖ

وَمَا

رَمَيْتَ

اِذْ

رَمَيْتَ

وَلٰكِنَّ

اللّٰهَ

رَمٰىۚ

وَلِيُبْلِيَ

الْمُؤْمِن۪ينَ

مِنْهُ

بَلَٓاءً

حَسَناًۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

سَم۪يعٌ

عَل۪يمٌ

١٧

Felem taktulûhum velâkinna(A)llâhe katelehum(c) vemâ rameyte iż rameyte velâkinna(A)llâhe ramâ(c) veliyubliye-lmu/minîne minhu belâen hasenâ(en)(c) inna(A)llâhe semî’un ‘alîm(un)

(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Mü'minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Enfâl Sûresi 18 . Ayet

ذٰلِكُمْ

وَاَنَّ

اللّٰهَ

مُوهِنُ

كَيْدِ

الْكَافِر۪ينَ

١٨

Żâlikum veenna(A)llâhe mûhinu keydi-lkâfirîn(e)

İşte durum bu: (Allah mü'minleri güzel bir şekilde dener), bir de Allah kafirlerin tuzağını zayıf düşürendir.

Enfâl Sûresi 19 . Ayet

اِنْ

تَسْتَفْتِحُوا

فَقَدْ

جَٓاءَكُمُ

الْفَتْحُۚ

وَاِنْ

تَنْتَهُوا

فَهُوَ

خَيْرٌ

لَكُمْۚ

وَاِنْ

تَعُودُوا

نَعُدْۚ

وَلَنْ

تُغْنِيَ

عَنْكُمْ

فِئَتُكُمْ

شَيْـٔاً

وَلَوْ

كَـثُرَتْۙ

وَاَنَّ

اللّٰهَ

مَعَ

الْمُؤْمِن۪ينَ۟

١٩

İn testeftihû fekad câekumu-lfeth(u)(s) ve-in tentehû fehuve ḣayrun lekum(s) ve-in te’ûdû ne’ud velen tuġniye ‘ankum fi-etukum şey-en velev keśurat veenna(A)llâhe me’a-lmu/minîn(e)

(Ey inkarcılar!) Eğer fetih istiyorsanız işte size fetih geldi. Eğer (peygambere karşı gelmekten) vazgeçerseniz bu sizin için daha hayırlı olur. Eğer dönerseniz biz de döneriz. Çok olsa bile topluluğunuz size hiç fayda vermez. Çünkü Allah mü'minlerle beraberdir.

Enfâl Sûresi 20 . Ayet

يَٓا اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُٓوا

اَط۪يعُوا

اللّٰهَ

وَرَسُولَهُ

وَلَا

تَوَلَّوْا

عَنْهُ

وَاَنْتُمْ

تَسْمَعُونَۚ

٢٠

Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû atî’û(A)llâhe verasûlehu velâ tevellev ‘anhu veentum tesme’ûn(e)

Ey iman edenler! Allah'a ve Resûlüne itaat edin ve (Kur'an'ı) dinlediğiniz halde ondan yüz çevirmeyin.

Enfâl Sûresi 21 . Ayet

وَلَا

تَكُونُوا

كَالَّذ۪ينَ

قَالُوا

سَمِعْنَا

وَهُمْ

لَا

يَسْمَعُونَ

٢١

Velâ tekûnû kelleżîne kâlû semi’nâ vehum lâ yesme’ûn(e)

İşitmedikleri halde, "işittik" diyenler gibi de olmayın.

Enfâl Sûresi 22 . Ayet

اِنَّ

شَرَّ

الدَّوَٓابِّ

عِنْدَ

اللّٰهِ

الصُّمُّ

الْبُكْمُ

الَّذ۪ينَ

لَا

يَعْقِلُونَ

٢٢

İnne şerra-ddevâbbi ‘inda(A)llâhi-ssummu-lbukmu-lleżîne lâ ya’kilûn(e)

Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.

Enfâl Sûresi 23 . Ayet

وَلَوْ

عَلِمَ

اللّٰهُ

ف۪يهِمْ

خَيْراً

لَاَسْمَعَهُمْۜ

وَلَوْ

اَسْمَعَهُمْ

لَتَوَلَّوْا

وَهُمْ

مُعْرِضُونَ

٢٣

Velev ‘alima(A)llâhu fîhim ḣayran leesme’ahum(s) velev esme’ahum letevellev vehum mu’ridûn(e)

Allah onlarda bir hayır (hakka yöneliş) olduğunu bilseydi, elbette onlara işittirirdi. Onlara işittirseydi dahi mutlaka yine yüz çevirerek dönüp giderlerdi.

Enfâl Sûresi 24 . Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

اسْتَج۪يبُوا

لِلّٰهِ

وَلِلرَّسُولِ

اِذَا

دَعَاكُمْ

لِمَا

يُحْي۪يكُمْۚ

وَاعْلَمُٓوا

اَنَّ

اللّٰهَ

يَحُولُ

بَيْنَ

الْمَرْءِ

وَقَلْبِه۪

وَاَنَّـهُٓ

اِلَيْهِ

تُحْشَرُونَ

٢٤

Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû-stecîbû li(A)llâhi velirrasûli iżâ de’âkum limâ yuhyîkum(s) va’lemû enna(A)llâhe yahûlu beyne-lmer-i vekalbihi veennehu ileyhi tuhşerûn(e)

Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'ın ve Resûlü'nün çağrısına uyun ve bilin ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, onun huzurunda toplanacaksınız.

Enfâl Sûresi 25 . Ayet

وَاتَّقُوا

فِتْنَةً

لَا

تُص۪يبَنَّ

الَّذ۪ينَ

ظَلَمُوا

مِنْكُمْ

خَٓاصَّةًۚ

وَاعْلَمُٓوا

اَنَّ

اللّٰهَ

شَد۪يدُ

الْعِقَابِ

٢٥

Vettekû fitneten lâ tusîbenne-lleżîne zalemû minkum ḣâssa(ten)(s) va’lemû enna(A)llâhe şedîdu-l’ikâb(i)

Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah azabı çetin olandır.

Enfâl Sûresi 26 . Ayet

وَاذْكُـرُٓوا

اِذْ

اَنْتُمْ

قَل۪يلٌ

مُسْتَضْعَفُونَ

فِي

الْاَرْضِ

تَخَافُونَ

اَنْ

يَتَخَطَّفَكُمُ

النَّاسُ

فَاٰوٰيكُمْ

وَاَيَّدَكُمْ

بِنَصْرِه۪

وَرَزَقَكُمْ

مِنَ

الطَّيِّبَاتِ

لَعَلَّكُمْ

تَشْكُرُونَ

٢٦

Veżkurû iż entum kalîlun mustad’afûne fî-l-ardi teḣâfûne en yeteḣattafekumu-nnâsu feâvâkum veeyyedekum binasrihi verazekakum mine-ttayyibâti le’allekum teşkurûn(e)

O vakti hatırlayın ki siz yeryüzünde güçsüz ve zayıf idiniz. İnsanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz. Derken Allah sizi barındırdı, yardımıyla destekledi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı ki şükredesiniz.

Enfâl Sûresi 27 . Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

لَا

تَخُونُوا

اللّٰهَ

وَالرَّسُولَ

وَتَخُونُٓوا

اَمَانَاتِكُمْ

وَاَنْتُمْ

تَعْلَمُونَ

٢٧

Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû lâ teḣûnû(A)llâhe ve-rrasûle veteḣûnû emânâtikum veentum ta’lemûn(e)

Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamber'e hainlik etmeyin. Bile bile kendi (aranızdaki) emanetlerinize de hainlik etmeyin.

Enfâl Sûresi 28 . Ayet

وَاعْلَمُٓوا

اَنَّـمَٓا

اَمْوَالُكُمْ

وَاَوْلَادُكُمْ

فِتْنَةٌۙ

وَاَنَّ

اللّٰهَ

عِنْدَهُٓ

اَجْرٌ

عَظ۪يمٌ۟

٢٨

Va’lemû ennemâ emvâlukum veevlâdukum fitnetun veenna(A)llâhe ‘indehu ecrun ‘azîm(un)

Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer deneme aracıdır. Allah katında ise büyük bir mükafat vardır.

Enfâl Sûresi 29 . Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُٓوا

اِنْ

تَتَّقُوا

اللّٰهَ

يَجْعَلْ

لَكُمْ

فُرْقَاناً

وَيُكَفِّرْ

عَنْكُمْ

سَيِّـَٔاتِكُمْ

وَيَغْفِرْ

لَكُمْۜ

وَاللّٰهُ

ذُوالْفَضْلِ

الْعَظ۪يمِ

٢٩

Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû in tettekû(A)llâhe yec’al lekum furkânen veyukeffir ‘ankum seyyi-âtikum veyaġfir lekum(k) va(A)llâhu żû-lfadli-l’azîm(i)

Ey iman edenler! Eğer Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız o size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir.

Enfâl Sûresi 30 . Ayet

وَاِذْ

يَمْكُرُ

بِكَ

الَّذ۪ينَ

كَفَرُوا

لِيُثْبِتُوكَ

اَوْ

يَقْتُلُوكَ

اَوْ

يُخْرِجُوكَۜ

وَيَمْكُرُونَ

وَيَمْكُرُ

اللّٰهُۜ

وَاللّٰهُ

خَيْرُ

الْمَاكِر۪ينَ

٣٠

Ve-iż yemkuru bike-lleżîne keferû liyuśbitûke ev yaktulûke ev yuḣricûk(e)(c) veyemkurûne veyemkuru(A)llâh(u)(s) va(A)llâhu ḣayru-lmâkirîn(e)

Hani kafirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke'den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.

Enfâl Sûresi 31 . Ayet

وَاِذَا

تُتْلٰى

عَلَيْهِمْ

اٰيَاتُنَا

قَالُوا

قَدْ

سَمِعْنَا

لَوْ

نَشَٓاءُ

لَقُلْنَا

مِثْلَ

هٰذَٓاۙ

اِنْ

هٰذَٓا

اِلَّٓا

اَسَاط۪يرُ

الْاَوَّل۪ينَ

٣١

Ve-iżâ tutlâ ‘aleyhim âyâtunâ kâlû kad semi’nâ lev neşâu lekulnâ miśle hâżâ(ﻻ) in hâżâ illâ esâtîru al-evvelîn(e)

Onlara karşı âyetlerimiz okunduğu zaman, "Duyduk, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleriz. Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir" dediler.

Enfâl Sûresi 32 . Ayet

وَاِذْ

قَالُوا

اللّٰهُمَّ

اِنْ

كَانَ

هٰذَا

هُوَ

الْحَقَّ

مِنْ

عِنْدِكَ

فَاَمْطِرْ

عَلَيْنَا

حِجَارَةً

مِنَ

السَّمَٓاءِ

اَوِ

ائْتِنَا

بِعَذَابٍ

اَل۪يمٍ

٣٢

Ve-iż kâlû-(A)llâhumme in kâne hâżâ huve-lhakka min ‘indike feemtir ‘aleynâ hicâraten mine-ssemâ-i evi-/tinâ bi’ażâbin elîm(in)

Hani onlar, "Ey Allah'ım, eğer şu (Kur'an) senin katından inmiş hak (kitap) ise hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize elem dolu bir azap getir" demişlerdi.

Enfâl Sûresi 33 . Ayet

وَمَا

كَانَ

اللّٰهُ

لِيُعَذِّبَهُمْ

وَاَنْتَ

ف۪يهِمْۜ

وَمَا

كَانَ

اللّٰهُ

مُعَذِّبَهُمْ

وَهُمْ

يَسْتَغْفِرُونَ

٣٣

Vemâ kâna(A)llâhu liyu’ażżibehum veente fîhim(c) vemâ kâna(A)llâhu mu’ażżibehum vehum yestaġfirûn(e)

Oysa sen onların içinde iken Allah onlara azap edecek değildi. Bağışlanma dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir.

Enfâl Sûresi 34 . Ayet

وَمَا

لَهُمْ

اَلَّا

يُعَذِّبَهُمُ

اللّٰهُ

وَهُمْ

يَصُدُّونَ

عَنِ

الْمَسْجِدِ

الْحَرَامِ

وَمَا

كَانُٓوا

اَوْلِيَٓاءَهُۜ

اِنْ

اَوْلِيَٓاؤُ۬هُٓ

اِلَّا

الْمُتَّقُونَ

وَلٰكِنَّ

اَكْثَرَهُمْ

لَا

يَعْلَمُونَ

٣٤

Vemâ lehum ellâ yu’ażżibehumu(A)llâhu vehum yasuddûne ‘ani-lmescidi-lharâmi vemâ kânû evliyâeh(u)(c) in evliyâuhu illâ-lmuttekûne velâkinne ekśerahum lâ ya’lemûn(e)

Onlar Mescid-i Haram'dan (mü'minleri) alıkoyarken ve oranın bakımına ehil de değillerken, Allah onlara ne diye azap etmesin? Oranın bakımına ehil olanlar ancak Allah'a karşı gelmekten sakınanlardır. Fakat onların çoğu bilmez.

Enfâl Sûresi 35 . Ayet

وَمَا

كَانَ

صَلَاتُهُمْ

عِنْدَ

الْبَيْتِ

اِلَّا

مُكَٓاءً

وَتَصْدِيَةًۜ

فَذُوقُوا

الْعَذَابَ

بِمَا

كُنْتُمْ

تَكْفُرُونَ

٣٥

Vemâ kâne salâtuhum ‘inde-lbeyti illâ mukâen vetasdiye(ten)(c) feżûkû-l’ażâbe bimâ kuntum tekfurûn(e)

Onların, Kâ'be'nin yanında duaları ıslık çalıp el çırpmaktan ibarettir. Öyle ise (ey müşrikler) inkar etmekte olduğunuzdan dolayı tadın azabı.

Enfâl Sûresi 36 . Ayet

اِنَّ

الَّذ۪ينَ

كَفَرُوا

يُنْفِقُونَ

اَمْوَالَهُمْ

لِيَصُدُّوا

عَنْ

سَب۪يلِ

اللّٰهِۜ

فَسَيُنْفِقُونَهَا

ثُمَّ

تَكُونُ

عَلَيْهِمْ

حَسْرَةً

ثُمَّ

يُغْلَبُونَۜ

وَالَّذ۪ينَ

كَفَرُٓوا

اِلٰى

جَهَنَّمَ

يُحْشَرُونَۙ

٣٦

İnne-lleżîne keferû yunfikûne emvâlehum liyasuddû ‘an sebîli(A)llâh(i)(c) feseyunfikûnehâ śümme tekûnu ‘aleyhim hasraten śümme yuġlebûn(e)(k) velleżîne keferû ilâ cehenneme yuhşerûn(e)

Şüphe yok ki, inkar edenler mallarını (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcarlar ve harcayacaklardır. Sonra bu mallar onlara bir iç acısı olacak, sonra da yenilgiye uğrayacaklardır. İnkar edenler toplanıp cehenneme sürüleceklerdir.

Enfâl Sûresi 37 . Ayet

لِيَم۪يزَ

اللّٰهُ

الْخَب۪يثَ

مِنَ

الطَّيِّبِ

وَيَجْعَلَ

الْخَب۪يثَ

بَعْضَهُ

عَلٰى

بَعْضٍ

فَيَرْكُمَهُ

جَم۪يعاً

فَيَجْعَلَهُ

ف۪ي

جَهَنَّمَۜ

اُو۬لٰٓئِكَ

هُمُ

الْخَاسِرُونَ۟

٣٧

Liyemîza(A)llâhu-lḣabîśe mine-ttayyibi veyec’ale-lḣabîśe ba’dahu ‘alâ ba’din feyerkumehu cemî’an feyec’alehu fî cehennem(e)(c) ulâ-ike humu-lḣâsirûn(e)

Allah, pis olanı temizden ayırmak, pis olanların hepsini birbiri üstüne koyup yığarak cehenneme koymak için böyle yapar. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.

Enfâl Sûresi 38 . Ayet

قُلْ

لِلَّذ۪ينَ

كَفَرُٓوا

اِنْ

يَنْتَهُوا

يُغْفَرْ

لَهُمْ

مَا

قَدْ

سَلَفَۚ

وَاِنْ

يَعُودُوا

فَقَدْ

مَضَتْ

سُنَّتُ

الْاَوَّل۪ينَ

٣٨

Kul lilleżîne keferû in yentehû yuġfer lehum mâ kad selefe ve-in ya’ûdû fekad medat sunnetu-l-evvelîn(e)

Ey Muhammed! İnkar edenlere söyle: Eğer (iman edip, düşmanlık ve savaştan) vazgeçerlerse, geçmiş günahları bağışlanır. Eğer (düşmanlık ve savaşa) dönerlerse, öncekilere uygulanan ilahi kanun devam etmiş olacaktır.

Enfâl Sûresi 39 . Ayet

وَقَاتِلُوهُمْ

حَتّٰى

لَا

تَكُونَ

فِتْنَةٌ

وَيَكُونَ

الدّ۪ينُ

كُلُّهُ

لِلّٰهِۚ

فَاِنِ

انْتَهَوْا

فَاِنَّ

اللّٰهَ

بِمَا

يَعْمَلُونَ

بَص۪يرٌ

٣٩

Vekâtilûhum hattâ lâ tekûne fitnetun veyekûne-ddînu kulluhu li(A)llâh(i)(c) fe-ini-ntehev fe-inna(A)llâhe bimâ ya’melûne basîr(un)

Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.

Enfâl Sûresi 40 . Ayet

وَاِنْ

تَوَلَّوْا

فَاعْلَمُٓوا

اَنَّ

اللّٰهَ

مَوْلٰيكُمْۜ

نِعْمَ

الْمَوْلٰى

وَنِعْمَ

النَّص۪يرُ

٤٠

Ve-in tevellev fa’lemû enna(A)llâhe mevlâkum(c) ni’me-lmevlâ veni’me-nnasîr(u)

Eğer yüz çevirirlerse bilin ki Allah sizin dostunuzdur. O ne güzel dosttur, O ne güzel yardımcıdır!

Enfâl Sûresi 41 . Ayet

وَاعْلَمُٓوا

اَنَّمَا

غَنِمْتُمْ

مِنْ

شَيْءٍ

فَاَنَّ

لِلّٰهِ

خُمُسَهُ

وَلِلرَّسُولِ

وَلِذِي

الْقُرْبٰى

وَالْيَتَامٰى

وَالْمَسَاك۪ينِ

وَابْنِ

السَّب۪يلِۙ

اِنْ

كُنْتُمْ

اٰمَنْتُمْ

بِاللّٰهِ

وَمَٓا

اَنْزَلْنَا

عَلٰى

عَبْدِنَا

يَوْمَ

الْفُرْقَانِ

يَوْمَ

الْتَقَى

الْجَمْعَانِۜ

وَاللّٰهُ

عَلٰى

كُلِّ

شَيْءٍ

قَد۪يرٌ

٤١

Va’lemû ennemâ ġanimtum min şey-in feenne li(A)llâhi ḣumusehu velirrasûli veliżî-lkurbâ velyetâmâ velmesâkîni vebni-ssebîli in kuntum âmentum bi(A)llâhi vemâ enzelnâ ‘alâ ‘abdinâ yevme-lfurkâni yevme-ltekâ-lcem’ân(i)(k) va(A)llâhu ‘alâ kulli şey-in kadîr(un)

Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah'a, Peygamber'e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Eğer Allah'a; hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, (yani) iki ordunun (Bedir'de) karşılaştığı gün kulumuza indirdiklerimize inandıysanız (bunu böyle bilin). Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.

Enfâl Sûresi 42 . Ayet

اِذْ

اَنْتُمْ

بِالْعُدْوَةِ

الدُّنْيَا

وَهُمْ

بِالْعُدْوَةِ

الْقُصْوٰى

وَالرَّكْبُ

اَسْفَلَ

مِنْكُمْۜ

وَلَوْ

تَوَاعَدْتُمْ

لَاخْتَلَفْتُمْ

فِي

الْم۪يعَادِۙ

وَلٰكِنْ

لِيَقْضِيَ

اللّٰهُ

اَمْراً

كَانَ

مَفْعُولاًۙ

لِيَهْلِكَ

مَنْ

هَلَكَ

عَنْ

بَيِّنَةٍ

وَيَحْيٰى

مَنْ

حَيَّ

عَنْ

بَيِّنَةٍۜ

وَاِنَّ

اللّٰهَ

لَسَم۪يعٌ

عَل۪يمٌۙ

٤٢

İż entum bil’udveti-ddunyâ vehum bil’udveti-lkusvâ ve-rrakbu esfele minkum(c) velev tevâ’adtum laḣteleftum fî-lmî’âdi(ﻻ) velâkin liyakdiya(A)llâhu emran kâne mef’ûlen liyehlike men heleke ‘an beyyinetin veyahyâ men hayye ‘an beyyine(tin)(k) ve-inna(A)llâhe lesemî’un ‘alîm(un)

Hani siz vadinin (Medine'ye) yakın tarafında; onlar uzak tarafında, kervansa sizin aşağınızdaydı. (Onlar sayıca sizden öylesine fazla idi ki), şâyet buluşmak üzere sözleşmiş olsaydınız (durumu fark edince) sözleşmenizde ayrılığa düşerdiniz (Savaşa yanaşmazdınız). Fakat Allah, olacak bir işi (mü'minlerin zaferini) gerçekleştirmek için böyle yaptı ki, ölen açık bir delille ölsün, yaşayan da açık bir delille yaşasın. Şüphesiz Allah, elbette hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Enfâl Sûresi 43 . Ayet

اِذْ

يُر۪يكَهُمُ

اللّٰهُ

ف۪ي

مَنَامِكَ

قَل۪يلاًۜ

وَلَوْ

اَرٰيكَهُمْ

كَث۪يراً

لَفَشِلْتُمْ

وَلَتَنَازَعْتُمْ

فِي

الْاَمْرِ

وَلٰكِنَّ

اللّٰهَ

سَلَّمَۜ

اِنَّهُ

عَل۪يمٌ

بِذَاتِ

الصُّدُورِ

٤٣

İż yurîkehumu(A)llâhu fî menâmike kalîlâ(en)(s) velev erâkehum keśîran lefeşiltum veletenâza’tum fî-l-emri velâkinna(A)llâhe sellem(e)(k) innehu ‘alîmun biżâti-ssudûr(i)

Hani Allah sana onları uykunda az gösteriyordu. Eğer sana onları çok gösterseydi elbette gevşerdiniz ve o iş hakkında birbirinizle çekişirdiniz. Fakat Allah (sizi bunlardan) kurtardı. Çünkü o, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.

Enfâl Sûresi 44 . Ayet

وَاِذْ

يُر۪يكُمُوهُمْ

اِذِ

الْتَقَيْتُمْ

ف۪ٓي

اَعْيُنِكُمْ

قَل۪يلاً

وَيُقَلِّلُكُمْ

ف۪ٓي

اَعْيُنِهِمْ

لِيَقْضِيَ

اللّٰهُ

اَمْراً

كَانَ

مَفْعُولاًۜ

وَاِلَى

اللّٰهِ

تُرْجَعُ

الْاُمُورُ۟

٤٤

Ve-iż yurîkumûhum iżi-ltekaytum fî a’yunikum kalîlen veyukallilukum fî a’yunihim liyekdiya(A)llâhu emran kâne mef’ûlâ(en)(k) ve-ila(A)llâhi turce’u-l-umûr(u)

Hani karşılaştığınız zaman onları gözlerinize az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu ki Allah, olacak bir işi gerçekleştirsin. Bütün işler Allah'a döndürülür.

Enfâl Sûresi 45 . Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُٓوا

اِذَا

لَق۪يتُمْ

فِئَةً

فَاثْبُتُوا

وَاذْكُرُوا

اللّٰهَ

كَث۪يراً

لَعَلَّكُمْ

تُفْلِحُونَۚ

٤٥

Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû iżâ lakîtum fi-eten feśbutû veżkurû(A)llâhe keśîran le’allekum tuflihûn(e)

Ey iman edenler! (Savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.

Enfâl Sûresi 46 . Ayet

وَاَط۪يعُوا

اللّٰهَ

وَرَسُولَهُ

وَلَا

تَنَازَعُوا

فَتَفْشَلُوا

وَتَذْهَبَ

ر۪يحُكُمْ

وَاصْبِرُواۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

مَعَ

الصَّابِر۪ينَۚ

٤٦

Veatî’û(A)llâhe verasûlehu velâ tenâze’û fetefşelû veteżhebe rîhukum(s) vasbirû(k) inna(A)llâhe me’a-ssâbirîn(e)

Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.

Enfâl Sûresi 47 . Ayet

وَلَا

تَكُونُوا

كَالَّذ۪ينَ

خَرَجُوا

مِنْ

دِيَارِهِمْ

بَطَراً

وَرِئَٓاءَ

النَّاسِ

وَيَصُدُّونَ

عَنْ

سَب۪يلِ

اللّٰهِۜ

وَاللّٰهُ

بِمَا

يَعْمَلُونَ

مُح۪يطٌ

٤٧

Velâ tekûnû kelleżîne ḣaracû min diyârihim betaran veri-âe-nnâsi veyasuddûne ‘an sebîli(A)llâh(i)(c) va(A)llâhu bimâ ya’melûne muhît(un)

Şımarıp böbürlenmek, insanlara gösteriş yapmak ve (halkı) Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkanlar (Mekke müşrikleri) gibi olmayın. Allah onların yaptıklarını kuşatıcıdır.

Enfâl Sûresi 48 . Ayet

وَاِذْ

زَيَّنَ

لَهُمُ

الشَّيْطَانُ

اَعْمَالَهُمْ

وَقَالَ

لَا

غَالِبَ

لَكُمُ

الْيَوْمَ

مِنَ

النَّاسِ

وَاِنّ۪ي

جَارٌ

لَكُمْۚ

فَلَمَّا

تَرَٓاءَتِ

الْفِئَتَانِ

نَكَصَ

عَلٰى

عَقِبَيْهِ

وَقَالَ

اِنّ۪ي

بَر۪ٓيءٌ

مِنْكُمْ

اِنّ۪ٓي

اَرٰى

مَا

لَا

تَرَوْنَ

اِنّ۪ٓي

اَخَافُ

اللّٰهَۜ

وَاللّٰهُ

شَد۪يدُ

الْعِقَابِ۟

٤٨

Ve-iż zeyyene lehumu-şşeytânu a’mâlehum vekâle lâ ġâlibe lekumu-lyevme mine-nnâsi ve-innî cârun lekum(s) felemmâ terâeti-lfi-etâni nekesa ‘alâ ‘akibeyhi vekâle innî berî-un minkum innî erâ mâ lâ teravne innî eḣâfu(A)llâh(e)(c) va(A)llâhu şedîdu-l’ikâb(i)

Hani şeytan onlara yaptıklarını süslemiş ve, "Bu gün artık insanlardan size galip gelecek (kimse) yok, mutlaka ben de size yardımcıyım." demişti. Fakat iki taraf (savaş alanında) yüz yüze gelince (şeytan), gerisin geriye dönüp, "Ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğiniz şeyler (melekler) görüyorum. Ben Allah'tan korkarım. Allah, cezası çetin olandır" demişti.

Enfâl Sûresi 49 . Ayet

اِذْ

يَقُولُ

الْمُنَافِقُونَ

وَالَّذ۪ينَ

ف۪ي

قُلُوبِهِمْ

مَرَضٌ

غَرَّ

هٰٓؤُ۬لَٓاءِ

د۪ينُهُمْۜ

وَمَنْ

يَتَوَكَّلْ

عَلَى

اللّٰهِ

فَاِنَّ

اللّٰهَ

عَز۪يزٌ

حَك۪يمٌ

٤٩

İż yekûlu-lmunâfikûne velleżîne fî kulûbihim meradun ġarra hâulâ-i dînuhum(k) vemen yetevekkel ‘ala(A)llâhi fe-inna(A)llâhe ‘azîzun hakîm(un)

Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler, "Bunları dinleri aldatmış" diyorlardı. Halbuki kim Allah'a tevekkül ederse hiç şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Enfâl Sûresi 50 . Ayet

وَلَوْ

تَرٰٓى

اِذْ

يَتَوَفَّى

الَّذ۪ينَ

كَفَرُواۙ

الْمَلٰٓئِكَةُ

يَضْرِبُونَ

وُجُوهَهُمْ

وَاَدْبَارَهُمْۚ

وَذُوقُوا

عَذَابَ

الْحَر۪يقِ

٥٠

Velev terâ iż yeteveffâ-lleżîne keferû(ﻻ)-lmelâ-iketu yadribûne vucûhehum veedbârahum veżûkû ‘ażâbe-lharîk(i)

Melekler, kafirlerin yüzlerine ve artlarına vura vura ve "haydi tadın yangın azabını" diyerek canlarını alırken bir görseydin.

Enfâl Sûresi 51 . Ayet

ذٰلِكَ

بِمَا

قَدَّمَتْ

اَيْد۪يكُمْ

وَاَنَّ

اللّٰهَ

لَيْسَ

بِظَلَّامٍ

لِلْعَب۪يدِۙ

٥١

Żâlike bimâ kaddemet eydîkum veenna(A)llâhe leyse bizallâmin lil’abîd(i)

(Ey kafirler!) Bu, sizin ellerinizin önceden yaptığının karşılığıdır. Yoksa Allah kullarına zulmedici değildir.

Enfâl Sûresi 52 . Ayet

كَدَأْبِ

اٰلِ

فِرْعَوْنَۙ

وَالَّذ۪ينَ

مِنْ

قَبْلِهِمْۜ

كَفَرُوا

بِاٰيَاتِ

اللّٰهِ

فَاَخَذَهُمُ

اللّٰهُ

بِذُنُوبِهِمْۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

قَوِيٌّ

شَد۪يدُ

الْعِقَابِ

٥٢

Kede/bi âli fir’avne velleżîne min kablihim(c) keferû bi-âyâti(A)llâhi feeḣażehumu(A)llâhu biżunûbihim(c) inna(A)llâhe kaviyyun şedîdu-l’ikâb(i)

Bunların durumu tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini inkar etmişler, Allah da kendilerini günahları sebebiyle hemen yakalamıştı. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, azabı çetin olandır.

Enfâl Sûresi 53 . Ayet

ذٰلِكَ

بِاَنَّ

اللّٰهَ

لَمْ

يَكُ

مُغَيِّراً

نِعْمَةً

اَنْعَمَهَا

عَلٰى

قَوْمٍ

حَتّٰى

يُغَيِّرُوا

مَا

بِاَنْفُسِهِمْۙ

وَاَنَّ

اللّٰهَ

سَم۪يعٌ

عَل۪يمٌۙ

٥٣

Żâlike bi-enna(A)llâhe lem yeku muġayyiran ni’meten en’amehâ ‘alâ kavmin hattâ yuġayyirû mâ bi-enfusihim(ﻻ) veenna(A)llâhe semî’un ‘alîm(un)

Bunun sebebi şudur: Bir toplum kendilerinde bulunan (iyi davranışlar)ı değiştirmedikçe Allah onlara verdiği bir nimeti değiştirmez ve şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Enfâl Sûresi 54 . Ayet

كَدَأْبِ

اٰلِ

فِرْعَوْنَۙ

وَالَّذ۪ينَ

مِنْ

قَبْلِهِمْۜ

كَذَّبُوا

بِاٰيَاتِ

رَبِّهِمْۚ

فَاَهْلَكْنَاهُمْ

بِذُنُوبِهِمْ

وَاَغْرَقْـنَٓا

اٰلَ

فِرْعَوْنَۚ

وَكُلٌّ

كَانُوا

ظَالِم۪ينَ

٥٤

Kede/bi âli fir’avne(ﻻ) velleżîne min kablihim(c) keżżebû bi-âyâti rabbihim feehleknâhum biżunûbihim veaġraknâ âle fir’avn(e)(c) vekullun kânû zâlimîn(e)

Bunların durumu, tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu gibidir. Onlar Rablerinin âyetlerini yalanlamışlar, biz de onları günahları sebebiyle helak etmiştik ve Firavun ailesini de suda boğmuştuk. Hepsi de zalim kimselerdi.

Enfâl Sûresi 55 . Ayet

اِنَّ

شَرَّ

الدَّوَٓابِّ

عِنْدَ

اللّٰهِ

الَّذ۪ينَ

كَفَرُوا

فَهُمْ

لَا

يُؤْمِنُونَۚ

٥٥

İnne şerra-ddevâbbi ‘inda(A)llâhi-lleżîne keferû fehum lâ yu/minûn(e)

Şüphesiz Allah katında, yeryüzünde yürüyen canlıların en kötüsü, inkar edenlerdir. Artık onlar iman etmezler.

Enfâl Sûresi 56 . Ayet

اَلَّذ۪ينَ

عَاهَدْتَ

مِنْهُمْ

ثُمَّ

يَنْقُضُونَ

عَهْدَهُمْ

ف۪ي

كُلِّ

مَرَّةٍ

وَهُمْ

لَا

يَتَّقُونَ

٥٦

Elleżîne ‘âhedte minhum śümme yenkudûne ‘ahdehum fî kulli merratin vehum lâ yettekûn(e)

Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra da her defasında antlaşmalarını hiç çekinmeden bozan kimselerdir.

Enfâl Sûresi 57 . Ayet

فَاِمَّا

تَثْقَفَنَّهُمْ

فِي

الْحَرْبِ

فَشَرِّدْ

بِهِمْ

مَنْ

خَلْفَهُمْ

لَعَلَّهُمْ

يَذَّكَّرُونَ

٥٧

Fe-immâ teśkafennehum fî-lharbi feşerrid bihim men ḣalfehum le’allehum yeżżekkerûn(e)

Eğer onları savaşta yakalarsan, bunlar(a vereceğin ceza) ile arkalarındakileri de dağıt ki ibret alsınlar.

Enfâl Sûresi 58 . Ayet

وَاِمَّا

تَخَافَنَّ

مِنْ

قَوْمٍ

خِيَانَةً

فَانْبِذْ

اِلَيْهِمْ

عَلٰى

سَوَٓاءٍۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

لَا

يُحِبُّ

الْخَٓائِن۪ينَ۟

٥٨

Ve-immâ teḣâfenne min kavmin ḣiyâneten fenbiż ileyhim ‘alâ seva-/(in)(c) inna(A)llâhe lâ yuhibbu-lḣâ-inîn(e)

(Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik etmesinden korkarsan, sen de antlaşmayı bozduğunu aynı şekilde onlara bildir. Çünkü Allah hainleri sevmez.

Enfâl Sûresi 59 . Ayet

وَلَا

يَحْسَبَنَّ

الَّذ۪ينَ

كَفَرُوا

سَبَقُواۜ

اِنَّهُمْ

لَا

يُعْجِزُونَ

٥٩

Velâ yahsebenne-lleżîne keferû sebakû(c) innehum lâ yu’cizûn(e)

İnkar edenler, asla yakayı kurtardıklarını zannetmesinler. Çünkü onlar (sizi) aciz bırakamazlar.

Enfâl Sûresi 60 . Ayet

وَاَعِدُّوا

لَهُمْ

مَا

اسْتَطَعْتُمْ

مِنْ

قُوَّةٍ

وَمِنْ

رِبَاطِ

الْخَيْلِ

تُرْهِبُونَ

بِه۪

عَدُوَّ

اللّٰهِ

وَعَدُوَّكُمْ

وَاٰخَر۪ينَ

مِنْ

دُونِهِمْۚ

لَا

تَعْلَمُونَهُمْۚ

اَللّٰهُ

يَعْلَمُهُمْۜ

وَمَا

تُنْفِقُوا

مِنْ

شَيْءٍ

ف۪ي

سَب۪يلِ

اللّٰهِ

يُوَفَّ

اِلَيْكُمْ

وَاَنْتُمْ

لَا

تُظْلَمُونَ

٦٠

Vee’iddû lehum mâ-steta’tum min kuvvetin vemin ribâti-lḣayli turhibûne bihi ‘aduvva(A)llâhi ve’aduvvekum veâḣarîne min dûnihim lâ ta’lemûnehumu(A)llâhu ya’lemuhum(c) vemâ tunfikû min şey-in fî sebîli(A)llâhi yuveffe ileykum veentum lâ tuzlemûn(e)

Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez.

Enfâl Sûresi 61 . Ayet

وَاِنْ

جَنَحُوا

لِلسَّلْمِ

فَاجْنَحْ

لَهَا

وَتَوَكَّلْ

عَلَى

اللّٰهِۜ

اِنَّهُ

هُوَ

السَّم۪يعُ

الْعَل۪يمُ

٦١

Ve-in cenahû lisselmi fecnah lehâ vetevekkel ‘ala(A)llâh(i)(c) innehu huve-ssemî’u-l’alîm(u)

Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et. Çünkü o hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Enfâl Sûresi 62 . Ayet

وَاِنْ

يُر۪يدُٓوا

اَنْ

يَخْدَعُوكَ

فَاِنَّ

حَسْبَكَ

اللّٰهُۜ

هُوَ

الَّـذ۪ٓي

اَيَّدَكَ

بِنَصْرِه۪

وَبِالْمُؤْمِن۪ينَۙ

٦٢

Ve-in yurîdû en yaḣde’ûke fe-inne hasbeka(A)llâh(u)(c) huve-lleżî eyyedeke binasrihi vebilmu/minîn(e)

Eğer seni aldatmak isterlerse bilmiş ol ki sana yetecek Allah'tır. O, seni bizzat kendi yardımıyla ve mü'minlerle destekleyen ve onların kalplerini uzlaştırandır.Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz o mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Enfâl Sûresi 63 . Ayet

وَاَلَّفَ

بَيْنَ

قُلُوبِهِمْۜ

لَوْ

اَنْفَقْتَ

مَا

فِي

الْاَرْضِ

جَم۪يعاً

مَٓا

اَلَّفْتَ

بَيْنَ

قُلُوبِهِمْ

وَلٰكِنَّ

اللّٰهَ

اَلَّفَ

بَيْنَهُمْۜ

اِنَّهُ

عَز۪يزٌ

حَك۪يمٌ

٦٣

Veellefe beyne kulûbihim(c) lev enfakte mâ fî-l-ardi cemî’an mâ ellefte beyne kulûbihim velâkinna(A)llâhe ellefe beynehum(c) innehu ‘azîzun hakîm(un)

Eğer seni aldatmak isterlerse bilmiş ol ki sana yetecek Allah'tır. O, seni bizzat kendi yardımıyla ve mü'minlerle destekleyen ve onların kalplerini uzlaştırandır.Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz o mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Enfâl Sûresi 64 . Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

النَّبِيُّ

حَسْبُكَ

اللّٰهُ

وَمَنِ

اتَّبَعَكَ

مِنَ

الْمُؤْمِن۪ينَ۟

٦٤

Yâ eyyuhâ-nnebiyyu hasbuka(A)llâhu vemeni-ttebe’ake mine-lmu/minîn(e)

Ey Peygamber! Sana ve sana tabi olan mü'minlere Allah yeter.

Enfâl Sûresi 65 . Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

النَّبِيُّ

حَرِّضِ

الْمُؤْمِن۪ينَ

عَلَى

الْقِتَالِۜ

اِنْ

يَكُنْ

مِنْكُمْ

عِشْرُونَ

صَابِرُونَ

يَغْلِبُوا

مِائَتَيْنِۚ

وَاِنْ

يَكُنْ

مِنْكُمْ

مِائَةٌ

يَغْلِبُٓوا

اَلْفاً

مِنَ

الَّذ۪ينَ

كَفَرُوا

بِاَنَّهُمْ

قَوْمٌ

لَا

يَفْقَهُونَ

٦٥

Yâ eyyuhâ-nnebiyyu harridi-lmu/minîne ‘alâ-lkitâl(i)(c) in yekun minkum ‘işrûne sâbirûne yaġlibû mi-eteyn(i)(c) ve-in yekun minkum mi-etun yaġlibû elfen mine-lleżîne keferû bi-ennehum kavmun lâ yefkahûn(e)

Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkar edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.

Enfâl Sûresi 66 . Ayet

اَلْـٰٔنَ

خَفَّفَ

اللّٰهُ

عَنْكُمْ

وَعَلِمَ

اَنَّ

ف۪يكُمْ

ضَعْفاًۜ

فَاِنْ

يَكُنْ

مِنْكُمْ

مِائَةٌ

صَابِرَةٌ

يَغْلِبُوا

مِائَتَيْنِۚ

وَاِنْ

يَكُنْ

مِنْكُمْ

اَلْفٌ

يَغْلِبُٓوا

اَلْفَيْنِ

بِاِذْنِ

اللّٰهِۜ

وَاللّٰهُ

مَعَ

الصَّابِر۪ينَ

٦٦

El-âne ḣaffefa(A)llâhu ‘ankum ve’alime enne fîkum da’fâ(en)(c) fe-in yekun minkum mi-etun sâbiratun yaġlibû mi-eteyn(i)(c) ve-in yekun minkum elfun yaġlibû elfeyni bi-iżni(A)llâh(i)(c) va(A)llâhu me’a-ssâbirîn(e)

Şimdi ise Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi. Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, Allah'ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir.

Enfâl Sûresi 67 . Ayet

مَا

كَانَ

لِنَبِيٍّ

اَنْ

يَكُونَ

لَـهُٓ

اَسْرٰى

حَتّٰى

يُثْخِنَ

فِي

الْاَرْضِۜ

تُر۪يدُونَ

عَرَضَ

الدُّنْيَاۗ

وَاللّٰهُ

يُر۪يدُ

الْاٰخِرَةَۜ

وَاللّٰهُ

عَز۪يزٌ

حَك۪يمٌ

٦٧

Mâ kâne linebiyyin en yekûne lehu esrâ hattâ yuśḣine fî-l-ard(i)(c) turîdûne ‘arada-ddunyâ va(A)llâhu yurîdu-l-âḣira(te)(k) va(A)llâhu ‘azîzun hakîm(un)

Yeryüzünde düşmanı tamamıyla sindirip hakim duruma gelmedikçe hiçbir peygambere esir almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfeatini istiyorsunuz, halbuki Allah ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Enfâl Sûresi 68 . Ayet

لَوْلَا

كِتَابٌ

مِنَ

اللّٰهِ

سَبَقَ

لَمَسَّكُمْ

ف۪يمَٓا

اَخَذْتُمْ

عَذَابٌ

عَظ۪يمٌ

٦٨

Levlâ kitâbun mina(A)llâhi sebeka lemessekum fîmâ eḣażtum ‘ażâbun ‘azîm(un)

Eğer Allah'ın daha önce verilmiş bir hükmü olmasaydı, aldığınız şey (fidye) den dolayı size büyük bir azap dokunurdu.

Enfâl Sûresi 69 . Ayet

فَكُلُوا

مِمَّا

غَنِمْتُمْ

حَلَالاً

طَيِّباًۘ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

غَفُورٌ

رَح۪يمٌ۟

٦٩

Fekulû mimmâ ġanimtum halâlen tayyibâ(en)(c) vettekû(A)llâh(e)(c) inna(A)llâhe ġafûrun rahîm(un)

Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz olarak yiyin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Enfâl Sûresi 70 . Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

النَّبِيُّ

قُلْ

لِمَنْ

ف۪ٓي

اَيْد۪يكُمْ

مِنَ

الْاَسْرٰٓىۙ

اِنْ

يَعْلَمِ

اللّٰهُ

ف۪ي

قُلُوبِكُمْ

خَيْراً

يُؤْتِكُمْ

خَيْراً

مِمَّٓا

اُخِذَ

مِنْكُمْ

وَيَغْفِرْ

لَكُمْۜ

وَاللّٰهُ

غَفُورٌ

رَح۪يمٌ

٧٠

Yâ eyyuhâ-nnebiyyu kul limen fî eydîkum mine-l-esrâ in ya’lemi(A)llâhu fî kulûbikum ḣayran yu/tikum ḣayran mimmâ uḣiże minkum veyaġfir lekum(k) va(A)llâhu ġafûrun rahîm(un)

Ey Peygamber! Elinizdeki esirlere söyle: Eğer Allah kalplerinizde (iman, ihlas, iyi niyet gibi) bir hayır (olduğunu) bilirse sizden alınan fidyeden daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Enfâl Sûresi 71 . Ayet

وَاِنْ

يُر۪يدُوا

خِيَانَتَكَ

فَقَدْ

خَانُوا

اللّٰهَ

مِنْ

قَبْلُ

فَاَمْكَنَ

مِنْهُمْۜ

وَاللّٰهُ

عَل۪يمٌ

حَك۪يمٌ

٧١

Ve-in yurîdû ḣiyâneteke fekad ḣânû(A)llâhe min kablu feemkene minhum(k) ve(A)llâhu ‘alîmun hakîm(un)

Eğer sana hainlik etmek isterlerse (bil ki) onlar daha önce Allah'a da hainlik etmişlerdi de Allah onlara karşı (sana) imkan vermişti. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Enfâl Sûresi 72 . Ayet

اِنَّ

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

وَهَاجَرُوا

وَجَاهَدُوا

بِاَمْوَالِهِمْ

وَاَنْفُسِهِمْ

ف۪ي

سَب۪يلِ

اللّٰهِ

وَالَّذ۪ينَ

اٰوَوْا

وَنَصَرُٓوا

اُو۬لٰٓئِكَ

بَعْضُهُمْ

اَوْلِيَٓاءُ

بَعْضٍۜ

وَالَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

وَلَمْ

يُهَاجِرُوا

مَا

لَكُمْ

مِنْ

وَلَايَتِهِمْ

مِنْ

شَيْءٍ

حَتّٰى

يُهَاجِرُواۚ

وَاِنِ

اسْتَنْصَرُوكُمْ

فِي

الدّ۪ينِ

فَعَلَيْكُمُ

النَّصْرُ

اِلَّا

عَلٰى

قَوْمٍ

بَيْنَكُمْ

وَبَيْنَهُمْ

م۪يثَاقٌۜ

وَاللّٰهُ

بِمَا

تَعْمَلُونَ

بَص۪يرٌ

٧٢

İnne-lleżîne âmenû vehâcerû vecâhedû bi-emvâlihim veenfusihim fî sebîli(A)llâhi velleżîne âvev venasarû ulâ-ike ba’duhum evliyâu ba’d(in)(c) velleżîne âmenû velem yuhâcirû mâ lekum min velâyetihim min şey-in hattâ yuhâcirû(c) ve-ini-stensarûkum fî-ddîni fe’aleykumu-nnasru illâ ‘alâ kavmin beynekum vebeynehum mîśâk(un)(k) va(A)llâhu bimâ ta’melûne basîr(un)

İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin velileridir. İman edip hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar, onların velayetleri size ait değildir. Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavme karşı olmadıkça, yardım etmek üzerinize borçtur. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

Enfâl Sûresi 73 . Ayet

وَالَّذ۪ينَ

كَفَرُوا

بَعْضُهُمْ

اَوْلِيَٓاءُ

بَعْضٍۜ

اِلَّا

تَفْعَلُوهُ

تَكُنْ

فِتْنَةٌ

فِي

الْاَرْضِ

وَفَسَادٌ

كَب۪يرٌۜ

٧٣

Velleżîne keferû ba’duhum evliyâu ba’d(in)(c) illâ tef’alûhu tekun fitnetun fî-l-ardi vefesâdun kebîr(un)

İnkar edenler de birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunların gereğini yapmazsanız yeryüzünde bir karışıklık ve büyük bir bozulma olur.

Enfâl Sûresi 74 . Ayet

وَالَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

وَهَاجَرُوا

وَجَاهَدُوا

ف۪ي

سَب۪يلِ

اللّٰهِ

وَالَّذ۪ينَ

اٰوَوْا

وَنَصَرُٓوا

اُو۬لٰٓئِكَ

هُمُ

الْمُؤْمِنُونَ

حَقاًّۜ

لَهُمْ

مَغْفِرَةٌ

وَرِزْقٌ

كَر۪يمٌ

٧٤

Velleżîne âmenû vehâcerû vecâhedû fî sebîli(A)llâhi velleżîne âvev venasarû ulâ-ike humu-lmu/minûne hakkâ(an)(c) lehum maġfiratun verizkun kerîm(un)

İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek mü'minlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır.

Enfâl Sûresi 75 . Ayet

وَالَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

مِنْ

بَعْدُ

وَهَاجَرُوا

وَجَاهَدُوا

مَعَكُمْ

فَاُو۬لٰٓئِكَ

مِنْكُمْۜ

وَاُو۬لُوا

الْاَرْحَامِ

بَعْضُهُمْ

اَوْلٰى

بِبَعْضٍ

ف۪ي

كِتَابِ

اللّٰهِۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

بِكُلِّ

شَيْءٍ

عَل۪يمٌ

٧٥

Velleżîne âmenû min ba’du vehâcerû vecâhedû me’akum feulâ-ike minkum(c) veulû-l-erhâmi ba’duhum evlâ biba’din fî kitâbi(A)llâh(i)(k) inna(A)llâhe bikulli şey-in ‘alîm(un)

Daha sonra iman edip hicret eden ve sizinle birlikte cihad edenlere gelince, işte onlar da sizdendir. Allah'ın kitabınca, kan akrabaları birbirlerine (varis olmaya) daha layıktırlar. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.