Takva İle İlgili Ayetler

Takva, Kur’an’da sıkça geçen ve Allah’a karşı sorumluluk bilincini ifade eden bir kavramdır. Takvalı olmak; kalbi arındırmak, günahlardan sakınmak ve Allah’a yakınlaşmak demektir. Bu yazıda, Kur’an’da takva ile ilgili ayetleri okuyarak, Allah’ın sevgisine ve rahmetine ulaşmanın yollarını keşfedeceksiniz.

Bakara Sûresi 41. Ayet

وَاٰمِنُوا

بِمَٓا

اَنْزَلْتُ

مُصَدِّقاً

لِمَا

مَعَكُمْ

وَلَا

تَكُونُٓوا

اَوَّلَ

كَافِرٍ

بِه۪ۖ

وَلَا

تَشْتَرُوا

بِاٰيَات۪ي

ثَمَناً

قَل۪يلاًۘ

وَاِيَّايَ

فَاتَّقُونِ

٤١

Elinizdeki Tevrat’ı tasdik edici olarak indirdiğimize (Kur’an’a) iman edin. Onu inkâr edenlerin ilki olmayın. Âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin ve bana karşı gelmekten sakının.

Bakara Sûresi 66. Ayet

فَجَعَلْنَاهَا

نَكَالاً

لِمَا

بَيْنَ

يَدَيْهَا

وَمَا

خَلْفَهَا

وَمَوْعِظَةً

لِلْمُتَّق۪ينَ

٦٦

Biz bunu, hem onu görenlere, hem de sonra geleceklere bir ibret ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlara da bir öğüt kıldık.

Bakara Sûresi 177. Ayet

لَيْسَ

الْبِرَّ

اَنْ

تُوَلُّوا

وُجُوهَكُمْ

قِبَلَ

الْمَشْرِقِ

وَالْمَغْرِبِ

وَلٰكِنَّ

الْبِرَّ

مَنْ

اٰمَنَ

بِاللّٰهِ

وَالْيَوْمِ

الْاٰخِرِ

وَالْمَلٰٓئِكَةِ

وَالْكِتَابِ

وَالنَّبِيّ۪نَۚ

وَاٰتَى

الْمَالَ

عَلٰى

حُبِّه۪

ذَوِي

الْقُرْبٰى

وَالْيَتَامٰى

وَالْمَسَاك۪ينَ

وَابْنَ

السَّب۪يلِ

وَالسَّٓائِل۪ينَ

وَفِي

الرِّقَابِۚ

وَاَقَامَ

الصَّلٰوةَ

وَاٰتَى

الزَّكٰوةَۚ

وَالْمُوفُونَ

بِعَهْدِهِمْ

اِذَا

عَاهَدُواۚ

وَالصَّابِر۪ينَ

فِي

الْبَأْسَٓاءِ

وَالضَّرَّٓاءِ

وَح۪ينَ

الْبَأْسِۜ

اُو۬لٰٓئِكَ

الَّذ۪ينَ

صَدَقُواۜ

وَاُو۬لٰٓئِكَ

هُمُ

الْمُتَّقُونَ

١٧٧

İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.

Bakara Sûresi 189. Ayet

يَسْـَٔلُونَكَ

عَنِ

الْاَهِلَّةِۜ

قُلْ

هِيَ

مَوَاق۪يتُ

لِلنَّاسِ

وَالْحَجِّۜ

وَلَيْسَ

الْبِرُّ

بِاَنْ

تَأْتُوا

الْبُيُوتَ

مِنْ

ظُهُورِهَا

وَلٰكِنَّ

الْبِرَّ

مَنِ

اتَّقٰىۚ

وَأْتُوا

الْبُيُوتَ

مِنْ

اَبْوَابِهَاۖ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

لَعَلَّكُمْ

تُفْلِحُونَ

١٨٩

Sana, hilâlleri soruyorlar. De ki: “Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir. İyilik, evlere arkalarından girmeniz değildir. Ama iyi davranış, takva sahibi (Allah’a karşı gelmekten sakınan) insanın davranışıdır. Evlere kapılarından girin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.

Bakara Sûresi 194. Ayet

اَلشَّهْرُ

الْحَرَامُ

بِالشَّهْرِ

الْحَرَامِ

وَالْحُرُمَاتُ

قِصَاصٌۜ

فَمَنِ

اعْتَدٰى

عَلَيْكُمْ

فَاعْتَدُوا

عَلَيْهِ

بِمِثْلِ

مَا

اعْتَدٰى

عَلَيْكُمْۖ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاعْلَمُٓوا

اَنَّ

اللّٰهَ

مَعَ

الْمُتَّق۪ينَ

١٩٤

Haram ay, haram aya karşılıktır. Hürmetler (saygı gösterilmesi gereken şeyler) kısas kuralına tabidir. O hâlde kim size saldırırsa, size saldırdığı gibi siz de ona saldırın, (fakat ileri gitmeyin). Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.

Bakara Sûresi 196-197. Ayet

وَاَتِمُّوا

الْحَجَّ

وَالْعُمْرَةَ

لِلّٰهِۜ

فَاِنْ

اُحْصِرْتُمْ

فَمَا

اسْتَيْسَرَ

مِنَ

الْهَدْيِۚ

وَلَا

تَحْلِقُوا

رُؤُ۫سَكُمْ

حَتّٰى

يَبْلُغَ

الْهَدْيُ

مَحِلَّهُۜ

فَمَنْ

كَانَ

مِنْكُمْ

مَر۪يضاً

اَوْ

بِه۪ٓ

اَذًى

مِنْ

رَأْسِه۪

فَفِدْيَةٌ

مِنْ

صِيَامٍ

اَوْ

صَدَقَةٍ

اَوْ

نُسُكٍۚ

فَاِذَٓا

اَمِنْتُمْ۠

فَمَنْ

تَمَتَّعَ

بِالْعُمْرَةِ

اِلَى

الْحَجِّ

فَمَا

اسْتَيْسَرَ

مِنَ

الْهَدْيِۚ

فَمَنْ

لَمْ

يَجِدْ

فَصِيَامُ

ثَلٰثَةِ

اَيَّامٍ

فِي

الْحَجِّ

وَسَبْعَةٍ

اِذَا

رَجَعْتُمْۜ

تِلْكَ

عَشَرَةٌ

كَامِلَةٌۜ

ذٰلِكَ

لِمَنْ

لَمْ

يَكُنْ

اَهْلُهُ

حَاضِرِي

الْمَسْجِدِ

الْحَرَامِۜ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاعْلَمُٓوا

اَنَّ

اللّٰهَ

شَد۪يدُ

الْعِقَابِ۟

١٩٦

اَلْحَجُّ

اَشْهُرٌ

مَعْلُومَاتٌۚ

فَمَنْ

فَرَضَ

ف۪يهِنَّ

الْحَجَّ

فَلَا رَفَثَ

وَلَا

فُسُوقَ

وَلَا

جِدَالَ

فِي

الْحَجِّۜ

وَمَا

تَفْعَلُوا

مِنْ

خَيْرٍ

يَعْلَمْهُ

اللّٰهُۜ

وَتَزَوَّدُوا

فَاِنَّ

خَيْرَ

الزَّادِ

التَّقْوٰىۘ

وَاتَّقُونِ

يَٓا

اُو۬لِي

الْاَلْبَابِ

١٩٧

Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş olursanız artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş olmak zorunda kalır)sa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın cezasının çetin olduğunu bilin. Hac (ayları), bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız, Allah onu bilir. (Ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma)dır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının.

Bakara Sûresi 203. Ayet

وَاذْكُرُوا

اللّٰهَ

ف۪ٓي

اَيَّامٍ

مَعْدُودَاتٍۜ

فَمَنْ

تَعَجَّلَ

ف۪ي

يَوْمَيْنِ

فَلَٓا

اِثْمَ

عَلَيْهِۚ

وَمَنْ

تَاَخَّرَ

فَلَٓا

اِثْمَ

عَلَيْهِۙ

لِمَنِ

اتَّقٰىۜ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاعْلَمُٓوا

اَنَّكُمْ

اِلَيْهِ

تُحْشَرُونَ

٢٠٣

Sayılı günlerde Allah’ı anın (telbiye ve tekbir getirin). Kim iki gün içinde acele edip (Mina’dan Mekke’ye) dönerse, ona günah yoktur. Kim geri kalırsa, ona da günah yoktur. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve onun huzurunda toplanacağınızı bilin.

Bakara Sûresi 223. Ayet

نِسَٓاؤُ۬كُمْ

حَرْثٌ

لَكُمْۖ

فَأْتُوا

حَرْثَكُمْ

اَنّٰى

شِئْتُمْۘ

وَقَدِّمُوا

لِاَنْفُسِكُمْۜ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاعْلَمُٓوا

اَنَّكُمْ

مُلَاقُوهُۜ

وَبَشِّرِ

الْمُؤْمِن۪ينَ

٢٢٣

Kadınlarınız sizin ekinliğinizdir. Ekinliğinize dilediğiniz biçimde varın. Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak) güzel davranışlar takdim edin. Allah’a karşı gelmekten sakının ve her hâlde onun huzuruna varacağınızı bilin. (Ey Muhammed!) Mü’minleri müjdele.

Bakara Sûresi 231. Ayet

وَاِذَا

طَلَّقْتُمُ

النِّسَٓاءَ

فَبَلَغْنَ

اَجَلَهُنَّ

فَاَمْسِكُوهُنَّ

بِمَعْرُوفٍ

اَوْ

سَرِّحُوهُنَّ

بِمَعْرُوفٍۖ

وَلَا

تُمْسِكُوهُنَّ

ضِرَاراً

لِتَعْتَدُواۚ

وَمَنْ

يَفْعَلْ

ذٰلِكَ

فَقَدْ

ظَلَمَ

نَفْسَهُۜ

وَلَا

تَتَّخِذُٓوا

اٰيَاتِ

اللّٰهِ

هُزُواًۘ

وَاذْكُرُوا

نِعْمَتَ

اللّٰهِ

عَلَيْكُمْ

وَمَٓا

اَنْزَلَ

عَلَيْكُمْ

مِنَ

الْكِتَابِ

وَالْحِكْمَةِ

يَعِظُـكُمْ

بِه۪ۜ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاعْلَمُٓوا

اَنَّ

اللّٰهَ

بِكُلِّ

شَيْءٍ

عَل۪يمٌ۟

٢٣١

Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman, ya onları iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın. Haklarına tecavüz edip zarar vermek için onları tutmayın. Bunu kim yaparsa kendine zulmetmiş olur. Sakın Allah’ın âyetlerini eğlenceye almayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini, size öğüt vermek için indirdiği Kitab’ı ve hikmeti hatırlayın. Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

Bakara Sûresi 233. Ayet

وَالْوَالِدَاتُ

يُرْضِعْنَ

اَوْلَادَهُنَّ

حَوْلَيْنِ

كَامِلَيْنِ

لِمَنْ

اَرَادَ

اَنْ

يُـتِمَّ

الرَّضَاعَةَۜ

وَعَلَى

الْمَوْلُودِ

لَهُ

رِزْقُهُنَّ

وَكِسْوَتُهُنَّ

بِالْمَعْرُوفِۜ

لَا

تُكَلَّفُ

نَفْسٌ

اِلَّا

وُسْعَهَاۚ

لَا

تُضَٓارَّ

وَالِدَةٌ

بِوَلَدِهَا

وَلَا

مَوْلُودٌ

لَهُ

بِوَلَدِه۪

وَعَلَى

الْوَارِثِ

مِثْلُ

ذٰلِكَۚ

فَاِنْ

اَرَادَا

فِصَالاً

عَنْ

تَرَاضٍ

مِنْهُمَا

وَتَشَاوُرٍ

فَلَا

جُنَاحَ

عَلَيْهِمَاۜ

وَاِنْ

اَرَدْتُمْ

اَنْ

تَسْتَرْضِعُٓوا

اَوْلَادَكُمْ

فَلَا

جُنَاحَ

عَلَيْكُمْ

اِذَا

سَلَّمْتُمْ

مَٓا

اٰتَيْتُمْ

بِالْمَعْرُوفِۜ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاعْلَمُٓوا

اَنَّ

اللّٰهَ

بِمَا

تَعْمَلُونَ

بَص۪يرٌ

٢٣٣

-Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için- anneler çocuklarını i-Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için- anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği, örfe uygun olarak babaya aittir. Hiçbir kimseye gücünün üstünde bir yük ve sorumluluk teklif edilmez. -Hiçbir anne ve hiçbir baba çocuğu sebebiyle zarara uğratılmasın- (Baba ölmüşse) mirasçı da aynı şeyle sorumludur. Eğer (anne ve baba) kendi aralarında danışıp anlaşarak (iki yıl dolmadan) çocuğu sütten kesmek isterlerse onlara günah yoktur. Eğer çocuklarınızı (bir süt anneye) emzirtmek isterseniz örfe uygun olarak vereceğiniz ücreti güzelce ödediğiniz takdirde size bir günah yoktur. Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görendir.

Bakara Sûresi 237. Ayet

وَاِنْ

طَلَّقْتُمُوهُنَّ

مِنْ

قَبْلِ

اَنْ

تَمَسُّوهُنَّ

وَقَدْ

فَرَضْتُمْ

لَهُنَّ

فَر۪يضَةً

فَنِصْفُ

مَا

فَرَضْتُمْ

اِلَّٓا

اَنْ

يَعْفُونَ

اَوْ

يَعْفُوَا

الَّذ۪ي

بِيَدِه۪

عُقْدَةُ

النِّكَاحِۜ

وَاَنْ

تَعْفُٓوا

اَقْرَبُ

لِلتَّقْوٰىۜ

وَلَا

تَنْسَوُا

الْفَضْلَ

بَيْنَكُمْۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

بِمَا

تَعْمَلُونَ

بَص۪يرٌ

٢٣٧

Eğer onlara mehir tespit eder de kendilerine el sürmeden boşarsanız, tespit ettiğiniz mehrin yarısı onlarındır. Ancak kadının, ya da nikâh bağı elinde bulunanın (kocanın, paylarından) vazgeçmesi başka. Bununla birlikte (ey erkekler), sizin vazgeçmeniz takvaya (Allah’a karşı gelmekten sakınmaya) daha yakındır. Aranızda iyilik yapmayı da unutmayın. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

Bakara Sûresi 278. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

اتَّقُوا

اللّٰهَ

وَذَرُوا

مَا

بَـقِيَ

مِنَ

الرِّبٰٓوا

اِنْ

كُنْتُمْ

مُؤْمِن۪ينَ

٢٧٨

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz, faizden geriye kalanı bırakın.

Bakara Sûresi 282. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُٓوا

اِذَا

تَدَايَنْتُمْ

بِدَيْنٍ

اِلٰٓى

اَجَلٍ

مُسَمًّى

فَاكْتُبُوهُۜ

وَلْيَكْتُبْ

بَيْنَكُمْ

كَاتِبٌ

بِالْعَدْلِۖ

وَلَا

يَأْبَ

كَاتِبٌ

اَنْ

يَكْتُبَ

كَمَا

عَلَّمَهُ

اللّٰهُ

فَلْيَكْتُبْۚ

وَلْيُمْلِلِ

الَّذ۪ي

عَلَيْهِ

الْحَقُّ

وَلْيَتَّقِ

اللّٰهَ

رَبَّهُ

وَلَا

يَبْخَسْ

مِنْهُ

شَيْـٔاًۜ

فَاِنْ

كَانَ

الَّذ۪ي

عَلَيْهِ

الْحَقُّ

سَف۪يهاً

اَوْ

ضَع۪يفاً

اَوْ

لَا

يَسْتَط۪يعُ

اَنْ

يُمِلَّ

هُوَ

فَلْيُمْلِلْ

وَلِيُّهُ

بِالْعَدْلِۜ

وَاسْتَشْهِدُوا

شَه۪يدَيْنِ

مِنْ

رِجَالِكُمْۚ

فَاِنْ

لَمْ

يَكُونَا

رَجُلَيْنِ

فَرَجُلٌ

وَامْرَاَتَانِ

مِمَّنْ

تَرْضَوْنَ

مِنَ

الشُّهَدَٓاءِ

اَنْ

تَضِلَّ

اِحْدٰيهُمَا

فَتُذَكِّرَ

اِحْدٰيهُمَا

الْاُخْرٰىۜ

وَلَا

يَأْبَ

الشُّهَدَٓاءُ

اِذَا

مَا

دُعُواۜ

وَلَا تَسْـَٔمُٓوا

اَنْ

تَكْتُبُوهُ

صَغ۪يراً

اَوْ

كَب۪يراً

اِلٰٓى

اَجَلِه۪ۜ

ذٰلِكُمْ

اَقْسَطُ

عِنْدَ

اللّٰهِ

وَاَقْوَمُ

لِلشَّهَادَةِ

وَاَدْنٰٓى

اَلَّا

تَرْتَابُٓوا

اِلَّٓا

اَنْ

تَكُونَ

تِجَارَةً

حَاضِرَةً

تُد۪يرُونَهَا

بَيْنَكُمْ

فَلَيْسَ

عَلَيْكُمْ

جُنَاحٌ

اَلَّا

تَكْتُبُوهَاۜ

وَاَشْهِدُٓوا

اِذَا

تَبَايَعْتُمْۖ

وَلَا يُضَٓارَّ

كَاتِبٌ

وَلَا

شَه۪يدٌۜ

وَاِنْ

تَفْعَلُوا

فَاِنَّهُ

فُسُوقٌ

بِكُمْۜ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَۜ

وَيُعَلِّمُكُمُ

اللّٰهُۜ

وَاللّٰهُ

بِكُلِّ

شَيْءٍ

عَل۪يمٌ

٢٨٢

Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah’ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, (her şeyi olduğu gibi dosdoğru) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). Eğer borçlu, aklı ermeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (Bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. Bu, onlardan biri unutacak olursa, diğerinin ona hatırlatması içindir. Şahitler çağırıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, borcu süresine kadar yazmaktan usanmayın. Bu, Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Yalnız, aranızda hemen alıp verdiğiniz peşin ticaret olursa, onu yazmamanızdan ötürü üzerinize bir günah yoktur. Alışveriş yaptığınız zaman da şahit tutun. Yazana da, şahide de bir zarar verilmesin. Eğer aksini yaparsanız, bu sizin için günahkârca bir davranış olur. Allah’a karşı gelmekten sakının. Allah, size öğretiyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

Âl-i İmrân Sûresi 50-51. Ayet

وَمُصَدِّقاً

لِمَا

بَيْنَ

يَدَيَّ

مِنَ

التَّوْرٰيةِ

وَلِاُحِلَّ

لَكُمْ

بَعْضَ

الَّذ۪ي

حُرِّمَ

عَلَيْكُمْ

وَجِئْتُكُمْ

بِاٰيَةٍ

مِنْ

رَبِّكُمْ

فَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاَط۪يعُونِ

٥٠

اِنَّ

اللّٰهَ

رَبّ۪ي

وَرَبُّكُمْ

فَاعْبُدُوهُۜ

هٰذَا

صِرَاطٌ

مُسْتَق۪يمٌ

٥١

“Benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helâl kılmak için gönderildim ve Rabbiniz tarafından size bir mucize de getirdim. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” “Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na ibadet edin. İşte bu, doğru yoldur.”

Âl-i İmrân Sûresi 102. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

اتَّقُوا

اللّٰهَ

حَقَّ

تُقَاتِه۪

وَلَا

تَمُوتُنَّ

اِلَّا

وَاَنْتُمْ

مُسْلِمُونَ

١٠٢

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak müslümanlar olarak ölün.

Âl-i İmrân Sûresi 123-125. Ayet

وَلَقَدْ

نَصَرَكُمُ

اللّٰهُ

بِبَدْرٍ

وَاَنْتُمْ

اَذِلَّةٌۚ

فَاتَّقُوا

اللّٰهَ

لَعَلَّكُمْ

تَشْكُرُونَ

١٢٣

اِذْ

تَقُولُ

لِلْمُؤْمِن۪ينَ

اَلَنْ

يَكْفِيَكُمْ

اَنْ

يُمِدَّكُمْ

رَبُّكُمْ

بِثَلٰثَةِ

اٰلَافٍ

مِنَ

الْمَلٰٓئِكَةِ

مُنْزَل۪ينَۜ

١٢٤

بَلٰٓىۙ

اِنْ

تَصْبِرُوا

وَتَتَّقُوا

وَيَأْتُوكُمْ

مِنْ

فَوْرِهِمْ

هٰذَا

يُمْدِدْكُمْ

رَبُّكُمْ

بِخَمْسَةِ

اٰلَافٍ

مِنَ

الْمَلٰٓئِكَةِ

مُسَوِّم۪ينَ

١٢٥

Andolsun, siz son derece güçsüz iken Allah size Bedir’de yardım etmişti. O hâlde Allah’a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasınız. Hani sen mü’minlere, “Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun. Evet, sabrettiğiniz ve Allah’a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder.

Âl-i İmrân Sûresi 200. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

اصْبِرُوا

وَصَابِرُوا

وَرَابِطُوا

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

لَعَلَّكُمْ

تُفْلِحُونَ

٢٠٠

Ey iman edenler! Sabredin. Sabır yarışında düşmanlarınızı geçin. (Cihat için) hazırlıklı ve uyanık olun ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.

Nisâ Sûresi 1. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

النَّاسُ

اتَّقُوا

رَبَّكُمُ

الَّذ۪ي

خَلَقَكُمْ

مِنْ

نَفْسٍ

وَاحِدَةٍ

وَخَلَقَ

مِنْهَا

زَوْجَهَا

وَبَثَّ

مِنْهُمَا

رِجَالاً

كَث۪يراً

وَنِسَٓاءًۚ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

الَّذ۪ي

تَسَٓاءَلُونَ

بِه۪

وَالْاَرْحَامَۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

كَانَ

عَلَيْكُمْ

رَق۪يباً

١

Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir.

Nisâ Sûresi 131. Ayet

وَلِلّٰهِ

مَا

فِي

السَّمٰوَاتِ

وَمَا

فِي

الْاَرْضِۜ

وَلَقَدْ

وَصَّيْنَا

الَّذ۪ينَ

اُو۫تُوا

الْكِتَابَ

مِنْ

قَبْلِكُمْ

وَاِيَّاكُمْ

اَنِ

اتَّقُوا

اللّٰهَۜ

وَاِنْ

تَكْفُرُوا

فَاِنَّ

لِلّٰهِ

مَا

فِي

السَّمٰوَاتِ

وَمَا

فِي

الْاَرْضِۜ

وَكَانَ

اللّٰهُ

غَنِياًّ

حَم۪يداً

١٣١

Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Sizden önce kendilerine kitap verilenlere de, size de “Allah’a karşı gelmekten sakının” diye tavsiye ettik. Eğer inkâr ederseniz, (bilin ki) göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Allah, zengindir, övülmeye lâyıktır.

Mâide Sûresi 2. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

لَا

تُحِلُّوا

شَعَٓائِرَ

اللّٰهِ

وَلَا

الشَّهْرَ

الْحَرَامَ

وَلَا

الْهَدْيَ

وَلَا

الْقَلَٓائِدَ

وَلَٓا

آٰمّ۪ينَ

الْبَيْتَ

الْحَرَامَ

يَبْتَغُونَ

فَضْلاً

مِنْ

رَبِّهِمْ

وَرِضْوَاناًۜ

وَاِذَا

حَلَلْتُمْ

فَاصْطَادُواۜ

وَلَا

يَجْرِمَنَّكُمْ

شَنَاٰنُ

قَوْمٍ

اَنْ

صَدُّوكُمْ

عَنِ

الْمَسْجِدِ

الْحَرَامِ

اَنْ

تَعْتَدُواۢ

وَتَعَاوَنُوا

عَلَى

الْبِرِّ

وَالتَّقْوٰىۖ

وَلَا

تَعَاوَنُوا

عَلَى

الْاِثْمِ

وَالْعُدْوَانِۖ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

شَد۪يدُ

الْعِقَابِ

٢

Ey iman edenler! Allah’ın (koyduğu din) nişanelerine, haram aya, hac kurbanına, (bu kurbanlıklara takılı) gerdanlıklara ve de Rab’lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kâ’be’ye gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınızda (isterseniz) avlanın. Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoydular diye birtakımlarına beslediğiniz kin, sakın ha sizi, haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir.

Mâide Sûresi 4. Ayet

يَسْـَٔلُونَكَ

مَاذَٓا

اُحِلَّ

لَهُمْۜ

قُلْ

اُحِلَّ

لَكُمُ

الطَّيِّبَاتُۙ

وَمَا

عَلَّمْتُمْ

مِنَ

الْجَوَارِحِ

مُكَلِّب۪ينَ

تُعَلِّمُونَهُنَّ

مِمَّا

عَلَّمَكُمُ

اللّٰهُۘ

فَكُلُوا

مِمَّٓا

اَمْسَكْنَ

عَلَيْكُمْ

وَاذْكُرُوا

اسْمَ

اللّٰهِ

عَلَيْهِۖ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

سَر۪يعُ

الْحِسَابِ

٤

(Ey Muhammed!) Sana, kendilerine nelerin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: “Size temiz ve hoş olan şeyler, bir de Allah’ın size verdiği yeteneklerle eğitip alıştırdığınız avcı hayvanların tuttuğu (avlar) helâl kılındı. Onların sizin için tuttuklarından yiyin. Onu (av için) salarken üzerine Allah’ın adını anın (besmele çekin). Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.

Mâide Sûresi 7-8. Ayet

وَاذْكُرُوا

نِعْمَةَ

اللّٰهِ

عَلَيْكُمْ

وَم۪يثَاقَهُ

الَّذ۪ي

وَاثَقَكُمْ

بِه۪ٓۙ

اِذْ

قُلْتُمْ

سَمِعْنَا

وَاَطَعْنَاۘ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

عَل۪يمٌ

بِذَاتِ

الصُّدُورِ

٧

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

كُونُوا

قَوَّام۪ينَ

لِلّٰهِ

شُهَدَٓاءَ

بِالْقِسْطِۘ

وَلَا

يَجْرِمَنَّكُمْ

شَنَاٰنُ

قَوْمٍ

عَلٰٓى

اَلَّا

تَعْدِلُواۜ

اِعْدِلُوا۠

هُوَ

اَقْرَبُ

لِلتَّقْوٰىۘ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

خَب۪يرٌ

بِمَا

تَعْمَلُونَ

٨

Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve “işittik, itaat ettik” dediğinizde ona verdiğiniz ve sizi kendisiyle bağladığı sağlam sözü hatırlayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir. Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Mâide Sûresi 11. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

اذْكُرُوا

نِعْمَتَ

اللّٰهِ

عَلَيْكُمْ

اِذْ

هَمَّ

قَوْمٌ

اَنْ

يَبْسُطُٓوا

اِلَيْكُمْ

اَيْدِيَهُمْ

فَكَفَّ

اَيْدِيَهُمْ

عَنْكُمْۚ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَۜ

وَعَلَى

اللّٰهِ

فَلْيَتَوَكَّلِ

الْمُؤْمِنُونَ۟

١١

Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze) kalkışmıştı da, Allah (buna engel olmuş) onların ellerini sizden çekmişti. Allah’a karşı gelmekten sakının. Mü’minler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.

Mâide Sûresi 35. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

اتَّقُوا

اللّٰهَ

وَابْتَغُٓوا

اِلَيْهِ

الْوَس۪يلَةَ

وَجَاهِدُوا

ف۪ي

سَب۪يلِه۪

لَعَلَّكُمْ

تُفْلِحُونَ

٣٥

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.

Mâide Sûresi 57. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

لَا تَتَّخِذُوا

الَّذ۪ينَ

اتَّخَذُوا

د۪ينَكُمْ

هُزُواً

وَلَعِباً

مِنَ

الَّذ۪ينَ

اُو۫تُوا

الْكِتَابَ

مِنْ

قَبْلِكُمْ

وَالْكُفَّارَ

اَوْلِيَٓاءَۚ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

اِنْ

كُنْتُمْ

مُؤْمِن۪ينَ

٥٧

Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kâfirleri dost edinmeyin. Eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının.

Mâide Sûresi 87. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

لَا

تُحَرِّمُوا

طَيِّبَاتِ

مَٓا

اَحَلَّ

اللّٰهُ

لَكُمْ

وَلَا

تَعْتَدُواۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

لَا

يُحِبُّ

الْمُعْتَد۪ينَ

٨٧

Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah’ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez.

Mâide Sûresi 88. Ayet

وَكُلُوا

مِمَّا

رَزَقَكُمُ

اللّٰهُ

حَلَالاً

طَيِّباًۖ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

الَّـذ۪ٓي

اَنْتُمْ

بِه۪

مُؤْمِنُونَ

٨٨

Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının.

Mâide Sûresi 100. Ayet

قُلْ

لَا

يَسْتَوِي

الْخَب۪يثُ

وَالطَّيِّبُ

وَلَوْ

اَعْجَبَكَ

كَـثْرَةُ

الْخَب۪يثِۚ

فَاتَّقُوا

اللّٰهَ

يَٓا

اُو۬لِي

الْاَلْبَابِ

لَعَلَّكُمْ

تُفْلِحُونَ۟

١٠٠

(Ey Muhammed!) De ki: “Pis ile temiz bir olmaz. Pisin çokluğu hoşuna gitse bile.” Ey akıl sahipleri! Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.

Mâide Sûresi 108. Ayet

ذٰلِكَ

اَدْنٰٓى

اَنْ

يَأْتُوا

بِالشَّهَادَةِ

عَلٰى

وَجْهِهَٓا

اَوْ

يَخَافُٓوا

اَنْ

تُرَدَّ

اَيْمَانٌ

بَعْدَ

اَيْمَانِهِمْۜ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاسْمَعُواۜ

وَاللّٰهُ

لَا

يَهْدِي

الْقَوْمَ

الْفَاسِق۪ينَ۟

١٠٨

Bu (usul), şahitliği lâyıkıyla yerine getirmeleri ve yeminlerinden sonra başka yeminlere başvurulacağından endişe etmelerini sağlamak için en uygun çaredir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve dinleyin. Allah, fasık toplumu doğruya iletmez.

Mâide Sûresi 112. Ayet

اِذْ

قَالَ

الْحَوَارِيُّونَ

يَا

ع۪يسَى

ابْنَ

مَرْيَمَ

هَلْ

يَسْتَط۪يعُ

رَبُّكَ

اَنْ

يُنَزِّلَ

عَلَيْنَا

مَٓائِدَةً

مِنَ

السَّمَٓاءِۜ

قَالَ

اتَّقُوا

اللّٰهَ

اِنْ

كُنْتُمْ

مُؤْمِن۪ينَ

١١٢

Hani havariler de, “Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?” demişlerdi. İsa da, “Eğer mü’minler iseniz, Allah’a karşı gelmekten sakının” demişti.

En'âm Sûresi 72. Ayet

وَاَنْ

اَق۪يمُوا

الصَّلٰوةَ

وَاتَّقُوهُۜ

وَهُوَ

الَّـذ۪ٓي

اِلَيْهِ

تُحْشَرُونَ

٧٢

Bir de, bize, “Namazı dosdoğru kılın ve Allah’a karşı gelmekten sakının” diye emrolundu. O, huzurunda toplanacağınız Allah’tır.

En'âm Sûresi 155. Ayet

وَهٰذَا

كِتَابٌ

اَنْزَلْنَاهُ

مُبَارَكٌ

فَاتَّبِعُوهُ

وَاتَّقُوا

لَعَلَّكُمْ

تُرْحَمُونَۙ

١٥٥

Bu (Kur’an) da bizim indirdiğimiz bereket kaynağı bir kitaptır. Artık ona uyun ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.

A'râf Sûresi 26. Ayet

يَا

بَن۪ٓي

اٰدَمَ

قَدْ

اَنْزَلْنَا

عَلَيْكُمْ

لِبَاساً

يُوَار۪ي

سَوْاٰتِكُمْ

وَر۪يشاً۠

وَلِبَاسُ

التَّقْوٰى

ذٰلِكَ

خَيْرٌۜ

ذٰلِكَ

مِنْ

اٰيَاتِ

اللّٰهِ

لَعَلَّهُمْ

يَذَّكَّرُونَ

٢٦

Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik).

Enfâl Sûresi 1. Ayet

يَسْـَٔلُونَكَ

عَنِ

الْاَنْفَالِۜ

قُلِ

الْاَنْفَالُ

لِلّٰهِ

وَالرَّسُولِۚ

فَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاَصْلِحُوا

ذَاتَ

بَيْنِكُمْۖ

وَاَط۪يعُوا

اللّٰهَ

وَرَسُولَهُٓ

اِنْ

كُنْتُمْ

مُؤْمِن۪ينَ

١

(Ey Muhammed!) Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: “Ganimetler, Allah’a ve Resûlüne aittir. O hâlde, eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat edin.”

Enfâl Sûresi 69. Ayet

فَكُلُوا

مِمَّا

غَنِمْتُمْ

حَلَالاً

طَيِّباًۘ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

غَفُورٌ

رَح۪يمٌ۟

٦٩

Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yiyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Tevbe Sûresi 17. Ayet

مَا

كَانَ

لِلْمُشْرِك۪ينَ

اَنْ

يَعْمُرُوا

مَسَاجِدَ

اللّٰهِ

شَاهِد۪ينَ

عَلٰٓى

اَنْفُسِهِمْ

بِالْكُفْرِۜ

اُو۬لٰٓئِكَ

حَبِطَتْ

اَعْمَالُهُمْۚ

وَفِي

النَّارِ

هُمْ

خَالِدُونَ

١٧

Allah’a ortak koşanların, inkârlarına bizzat kendileri şahitlik edip dururken, Allah’ın mescitlerini imar etmeleri düşünülemez. Onların bütün amelleri boşa gitmiştir. Onlar ateşte ebedî kalacaklardır.

Tevbe Sûresi 18. Ayet

اِنَّمَا

يَعْمُرُ

مَسَاجِدَ

اللّٰهِ

مَنْ

اٰمَنَ

بِاللّٰهِ

وَالْيَوْمِ

الْاٰخِرِ

وَاَقَامَ

الصَّلٰوةَ

وَاٰتَى

الزَّكٰوةَ

وَلَمْ

يَخْشَ

اِلَّا

اللّٰهَ

فَعَسٰٓى

اُو۬لٰٓئِكَ

اَنْ

يَكُونُوا

مِنَ

الْمُهْتَد۪ينَ

١٨

Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.

Tevbe Sûresi 36. Ayet

اِنَّ

عِدَّةَ

الشُّهُورِ

عِنْدَ

اللّٰهِ

اثْنَا

عَشَرَ

شَهْراً

ف۪ي

كِتَابِ

اللّٰهِ

يَوْمَ

خَلَقَ

السَّمٰوَاتِ

وَالْاَرْضَ

مِنْهَٓا

اَرْبَعَةٌ

حُرُمٌۜ

ذٰلِكَ

الدّ۪ينُ

الْقَيِّمُ

فَلَا

تَظْلِمُوا

ف۪يهِنَّ

اَنْفُسَكُمْ

وَقَاتِلُوا

الْمُشْرِك۪ينَ

كَٓافَّةً

كَمَا

يُقَاتِلُونَكُمْ

كَٓافَّةًۜ

وَاعْلَمُٓوا

اَنَّ

اللّٰهَ

مَعَ

الْمُتَّق۪ينَ

٣٦

Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat Allah’a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.

Tevbe Sûresi 44. Ayet

لَا

يَسْتَأْذِنُكَ

الَّذ۪ينَ

يُؤْمِنُونَ

بِاللّٰهِ

وَالْيَوْمِ

الْاٰخِرِ

اَنْ

يُجَاهِدُوا

بِاَمْوَالِهِمْ

وَاَنْفُسِهِمْۜ

وَاللّٰهُ

عَل۪يمٌ

بِالْمُتَّق۪ينَ

٤٤

Allah’a ve âhiret gününe iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten geri kalmak için senden izin istemezler. Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları çok iyi bilendir.

Tevbe Sûresi 107. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

اتَّخَذُوا

مَسْجِداً

ضِرَاراً

وَكُفْراً

وَتَفْر۪يقاً

بَيْنَ

الْمُؤْمِن۪ينَ

وَاِرْصَاداً

لِمَنْ

حَارَبَ

اللّٰهَ

وَرَسُولَهُ

مِنْ

قَبْلُۜ

وَلَيَحْلِفُنَّ

اِنْ

اَرَدْنَٓا

اِلَّا

الْحُسْنٰىۜ

وَاللّٰهُ

يَشْهَدُ

اِنَّهُمْ

لَكَاذِبُونَ

١٠٧

Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, mü’minler arasına ayrılık sokmak için ve öteden beri Allah ve Resûlüne karşı savaşanlara üs olsun diye bir mescit yapanlar vardır. Bunlar, “Bizim iyilikten başka hiçbir kasdımız yok” diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah şâhitlik eder ki bunlar mutlaka yalancıdırlar.

Tevbe Sûresi 108. Ayet

لَا

تَقُمْ

ف۪يهِ

اَبَداًۜ

لَمَسْجِدٌ

اُسِّسَ

عَلَى

التَّقْوٰى

مِنْ

اَوَّلِ

يَوْمٍ

اَحَقُّ

اَنْ

تَقُومَ

ف۪يهِۜ

ف۪يهِ

رِجَالٌ

يُحِبُّونَ

اَنْ

يَتَطَهَّرُواۜ

وَاللّٰهُ

يُحِبُّ

الْمُطَّهِّر۪ينَ

١٠٨

Onun içinde asla namaz kılma. İlk günden temeli takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescit (Kuba mescidi), içinde namaz kılmana elbette daha lâyıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz olanları sever.

Tevbe Sûresi 109. Ayet

اَفَمَنْ

اَسَّسَ

بُنْيَانَهُ

عَلٰى

تَقْوٰى

مِنَ

اللّٰهِ

وَرِضْوَانٍ

خَيْرٌ

اَمْ

مَنْ

اَسَّسَ

بُنْيَانَهُ

عَلٰى

شَفَا

جُرُفٍ

هَارٍ

فَانْهَارَ

بِه۪

ف۪ي

نَارِ

جَهَنَّمَۜ

وَاللّٰهُ

لَا

يَهْدِي

الْقَوْمَ

الظَّالِم۪ينَ

١٠٩

Binasını takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) ve O’nun rızasını kazanmak temeli üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa binasını çökmeye yüz tutmuş bir yarın kenarına kurup, onunla birlikte kendisi de cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi? Allah, zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez.

Tevbe Sûresi 119. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

اتَّقُوا

اللّٰهَ

وَكُونُوا

مَعَ

الصَّادِق۪ينَ

١١٩

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.

Tevbe Sûresi 123. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

قَاتِلُوا

الَّذ۪ينَ

يَلُونَكُمْ

مِنَ

الْكُفَّارِ

وَلْيَجِدُوا

ف۪يكُمْ

غِلْظَةًۜ

وَاعْلَمُٓوا

اَنَّ

اللّٰهَ

مَعَ

الْمُتَّق۪ينَ

١٢٣

Ey iman edenler! Kâfirlerden (öncelikle) yakınınızda olanlarla savaşın ve sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah kendisine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.

Hûd Sûresi 49. Ayet

تِلْكَ

مِنْ

اَنْـبَٓاءِ

الْغَيْبِ

نُوح۪يهَٓا

اِلَيْكَۚ

مَا

كُنْتَ

تَعْلَمُهَٓا

اَنْتَ

وَلَا

قَوْمُكَ

مِنْ

قَبْلِ

هٰذَاۜۛ

فَاصْبِرْۜۛ

اِنَّ

الْعَاقِبَةَ

لِلْمُتَّق۪ينَ۟

٤٩

İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun, ne de kavmin. O hâlde sabret. Çünkü (iyi) sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınanların olacaktır.

Hûd Sûresi 78. Ayet

وَجَٓاءَهُ

قَوْمُهُ

يُهْرَعُونَ

اِلَيْهِ

وَمِنْ

قَبْلُ

كَانُوا

يَعْمَلُونَ

السَّيِّـَٔاتِۜ

قَالَ

يَا

قَوْمِ

هٰٓؤُ۬لَٓاءِ

بَنَات۪ي

هُنَّ

اَطْهَرُ

لَكُمْ

فَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَلَا

تُخْزُونِ

ف۪ي

ضَيْف۪يۜ

اَلَيْسَ

مِنْكُمْ

رَجُلٌ

رَش۪يدٌ

٧٨

Kavmi, (konuklarıyla çirkin ilişkide bulunmak üzere) ona doğru koşa koşa geldiler. Zaten onlar önceden de bu tür çirkin işleri yapıyorlardı. Lût, dedi ki: “Ey Kavmim! İşte kızlarım. Onlar(la nikâhlanmanız) sizin için daha temizdir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve konuklarıma karşı beni rezil etmeyin. İçinizde hiç aklı başında bir adam yok mu?”

Yusuf Sûresi 57. Ayet

وَلَاَجْرُ

الْاٰخِرَةِ

خَيْرٌ

لِلَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

وَكَانُوا

يَتَّقُونَ۟

٥٧

Elbette ki, ahiret mükâfatı, inananlar ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir.

Rad Sûresi 35. Ayet

مَثَلُ

الْجَنَّةِ

الَّت۪ي

وُعِدَ

الْمُتَّقُونَۜ

تَجْر۪ي

مِنْ

تَحْتِهَا

الْاَنْهَارُۜ

اُكُلُهَا

دَٓائِمٌ

وَظِلُّهَاۜ

تِلْكَ

عُقْبَى

الَّذ۪ينَ

اتَّقَوْاۗ

وَعُقْبَى

الْكَافِر۪ينَ

النَّارُ

٣٥

Allah’a karşı gelmekten sakınanlara va’dolunan cennetin durumu şudur: Onun içinden ırmaklar akar, yemişleri ve gölgeleri devamlıdır. İşte bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanların sonudur. İnkâr edenlerin sonu ise ateştir.

Hicr Sûresi 45. Ayet

اِنَّ

الْمُتَّق۪ينَ

ف۪ي

جَنَّاتٍ

وَعُيُونٍۜ

٤٥

Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, cennetler içinde ve pınarlar başındadır.

Hicr Sûresi 67-69. Ayet

وَجَٓاءَ

اَهْلُ

الْمَد۪ينَةِ

يَسْتَبْشِرُونَ

٦٧

قَالَ

اِنَّ

هٰٓؤُ۬لَٓاءِ

ضَيْف۪ي

فَلَا

تَفْضَحُونِۙ

٦٨

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَلَا

تُخْزُونِ

٦٩

Şehir halkı sevinerek geldiler. Lût, dedi ki: “Şüphesiz bunlar benim misafirlerimdir. Sakın beni rezil etmeyin.” “Allah’a karşı gelmekten sakının, beni utandırmayın” dedi.

Nahl Sûresi 2. Ayet

يُنَزِّلُ

الْمَلٰٓئِكَةَ

بِالرُّوحِ

مِنْ

اَمْرِه۪

عَلٰى

مَنْ

يَشَٓاءُ

مِنْ

عِبَادِه۪ٓ

اَنْ

اَنْذِرُٓوا

اَنَّهُ

لَٓا

اِلٰهَ

اِلَّٓا

اَنَا۬

فَاتَّقُونِ

٢

Allah, “Benden başka ilâh yoktur. Öyle ise bana karşı gelmekten sakının” diye (insanları) uyarmaları için emrini içeren vahiy ile melekleri kullarından dilediğine indirir.

Nahl Sûresi 30-31. Ayet

وَق۪يلَ

لِلَّذ۪ينَ

اتَّقَوْا

مَاذَٓا

اَنْزَلَ

رَبُّكُمْۜ

قَالُوا

خَيْراًۜ

لِلَّذ۪ينَ

اَحْسَنُوا

ف۪ي

هٰذِهِ

الدُّنْيَا

حَسَنَةٌۜ

وَلَدَارُ

الْاٰخِرَةِ

خَيْرٌۜ

وَلَنِعْمَ

دَارُ

الْمُتَّق۪ينَۙ

٣٠

جَنَّاتُ

عَدْنٍ

يَدْخُلُونَهَا

تَجْر۪ي

مِنْ

تَحْتِهَا

الْاَنْهَارُ

لَهُمْ

ف۪يهَا

مَا

يَشَٓاؤُ۫نَۜ

كَذٰلِكَ

يَجْزِي

اللّٰهُ

الْمُتَّق۪ينَۙ

٣١

Allah’a karşı gelmekten sakınan kimselere, “Rabbiniz ne indirdi?” denildiğinde, “Hayr indirdi” derler. Bu dünyada iyilik yapanlara bir iyilik vardır. Ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Allah’a karşı gelmekten sakınanların yurdu ne güzeldir. İçinden nehirler akan Adn cennetlerine gireceklerdir. Kendileri için orada diledikleri her şey vardır. Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları böyle mükâfatlandırır.

Nahl Sûresi 52. Ayet

وَلَهُ

مَا

فِي

السَّمٰوَاتِ

وَالْاَرْضِ

وَلَهُ

الدّ۪ينُ

وَاصِباًۜ

اَفَغَيْرَ

اللّٰهِ

تَتَّقُونَ

٥٢

Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İtaat de daima O’na olmalıdır. Öyle iken siz Allah’tan başkasından mı korkuyorsunuz?

Meryem Sûresi 13. Ayet

وَحَنَاناً

مِنْ

لَدُنَّا

وَزَكٰوةًۜ

وَكَانَ

تَقِياًّۙ

١٣

12,13,14. (Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) “Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl” dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah’tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi.

Meryem Sûresi 18. Ayet

قَالَتْ

اِنّ۪ٓي

اَعُوذُ

بِالرَّحْمٰنِ

مِنْكَ

اِنْ

كُنْتَ

تَقِياًّ

١٨

Meryem, “Senden, Rahmân’a sığınırım. Eğer Allah’tan çekinen biri isen (bana kötülük etme)” dedi.

Meryem Sûresi 63. Ayet

تِلْكَ

الْجَنَّةُ

الَّت۪ي

نُورِثُ

مِنْ

عِبَادِنَا

مَنْ

كَانَ

تَقِياًّ

٦٣

İşte bu, kullarımızdan Allah’a karşı gelmekten sakınanlara miras kılacağımız cennettir.

Meryem Sûresi 72. Ayet

ثُمَّ

نُنَجِّي

الَّذ۪ينَ

اتَّقَوْا

وَنَذَرُ

الظَّالِم۪ينَ

ف۪يهَا

جِثِياًّ

٧٢

Sonra Allah’a karşı gelmekten sakınanları kurtarırız da zalimleri orada diz üstü çökmüş hâlde bırakırız.

Meryem Sûresi 85. Ayet

يَوْمَ

نَحْشُرُ

الْمُتَّق۪ينَ

اِلَى

الرَّحْمٰنِ

وَفْداًۙ

٨٥

85,86. Allah’a karşı gelmekten sakınanları Rahmân’ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevk edeceğimiz günü düşün!

Meryem Sûresi 97. Ayet

فَاِنَّمَا

يَسَّرْنَاهُ

بِلِسَانِكَ

لِتُبَشِّرَ

بِهِ

الْمُتَّق۪ينَ

وَتُنْذِرَ

بِه۪

قَوْماً

لُداًّ

٩٧

Ey Muhammed! Biz, Allah’a karşı gelmekten sakınanları Kur’an ile müjdeleyesin, inat eden bir topluluğu da uyarasın diye, onu senin dilin ile (indirip) kolaylaştırdık.

Tâ-Hâ Sûresi 132. Ayet

وَأْمُرْ

اَهْلَكَ

بِالصَّلٰوةِ

وَاصْطَبِرْ

عَلَيْهَاۜ

لَا

نَسْـَٔلُكَ

رِزْقاًۜ

نَحْنُ

نَرْزُقُكَۜ

وَالْعَاقِبَةُ

لِلتَّقْوٰى

١٣٢

Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et. Senden rızık istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. Güzel sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınmanındır.

Enbiyâ Sûresi 48. Ayet

وَلَقَدْ

اٰتَيْنَا

مُوسٰى

وَهٰرُونَ

الْفُرْقَانَ

وَضِيَٓاءً

وَذِكْراً

لِلْمُتَّق۪ينَۙ

٤٨

Andolsun, biz Mûsâ ile Hârûn’a, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için o Furkân’ı (Tevrat’ı) bir ışık ve öğüt olarak verdik.

Hac Sûresi 1. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

النَّاسُ

اتَّقُوا

رَبَّكُمْۚ

اِنَّ

زَلْزَلَةَ

السَّاعَةِ

شَيْءٌ

عَظ۪يمٌ

١

Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir.

Hac Sûresi 32. Ayet

ذٰلِكَۗ

وَمَنْ

يُعَظِّمْ

شَعَٓائِرَ

اللّٰهِ

فَاِنَّهَا

مِنْ

تَقْوَى

الْقُلُوبِ

٣٢

Bu böyle. Her kim de Allah’ın nişanelerini (kurbanlıklarını) yüceltirse, şüphesiz ki bu kalplerin takvasından (Allah’a karşı gelmekten sakınmasından)dır.

Hac Sûresi 37. Ayet

لَنْ

يَنَالَ

اللّٰهَ

لُحُومُهَا

وَلَا

دِمَٓاؤُ۬هَا

وَلٰكِنْ

يَنَالُهُ

التَّقْوٰى

مِنْكُمْۜ

كَذٰلِكَ

سَخَّرَهَا

لَكُمْ

لِتُكَبِّرُوا

اللّٰهَ

عَلٰى

مَا

هَدٰيكُمْۜ

وَبَشِّرِ

الْمُحْسِن۪ينَ

٣٧

Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele.

Mü'minûn Sûresi 52. Ayet

وَاِنَّ

هٰذِه۪ٓ

اُمَّتُكُمْ

اُمَّةً

وَاحِدَةً

وَاَنَا۬

رَبُّكُمْ

فَاتَّقُونِ

٥٢

Şüphesiz bu (İslâm), tek bir din olarak sizin dininizdir. Ben de Rabbinizim. Öyle ise bana karşı gelmekten sakının.

Nûr Sûresi 34. Ayet

وَلَقَدْ

اَنْزَلْـنَٓا

اِلَيْكُمْ

اٰيَاتٍ

مُبَيِّنَاتٍ

وَمَثَلاً

مِنَ

الَّذ۪ينَ

خَلَوْا

مِنْ

قَبْلِكُمْ

وَمَوْعِظَةً

لِلْمُتَّق۪ينَ۟

٣٤

Andolsun, biz size açıklayıcı âyetler, sizden önce gelip geçenlerden bir misal ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir öğüt indirdik.

Furkan Sûresi 15. Ayet

قُلْ

اَذٰلِكَ

خَيْرٌ

اَمْ

جَنَّةُ

الْخُلْدِ

الَّت۪ي

وُعِدَ

الْمُتَّقُونَۜ

كَانَتْ

لَهُمْ

جَزَٓاءً

وَمَص۪يراً

١٥

De ki: “Bu mu daha hayırlıdır, yoksa Allah’a karşı gelmekten sakınanlara va’dedilen ebedîlik cenneti mi?” Orası onlar için bir mükâfat ve varılacak bir yerdir.

Furkan Sûresi 72. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

لَا

يَشْهَدُونَ

الزُّورَۙ

وَاِذَا

مَرُّوا

بِاللَّغْوِ

مَرُّوا

كِرَاماً

٧٢

Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir.

Furkan Sûresi 73. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

اِذَا

ذُكِّرُوا

بِاٰيَاتِ

رَبِّهِمْ

لَمْ

يَخِرُّوا

عَلَـيْـهَا

صُـماًّ

وَعُمْيَـاناً

٧٣

Onlar, kendilerine Rabblerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara kör ve sağır kesilmezler.

Furkan Sûresi 74. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

يَقُولُونَ

رَبَّـنَا

هَبْ

لَنَا

مِنْ

اَزْوَاجِنَا

وَذُرِّيَّاتِنَا

قُرَّةَ

اَعْيُنٍ

وَاجْعَلْنَا

لِلْمُتَّق۪ينَ

اِمَاماً

٧٤

Onlar, “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle” diyenlerdir.

Furkan Sûresi 75. Ayet

اُو۬لٰٓئِكَ

يُجْزَوْنَ

الْغُرْفَةَ

بِمَا

صَبَرُوا

وَيُلَقَّوْنَ

ف۪يهَا

تَحِيَّةً

وَسَلَاماًۙ

٧٥

İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükâfatlandırılacaklar ve orada esenlik dileği ve selâmla karşılanacaklardır.

Furkan Sûresi 76. Ayet

خَالِد۪ينَ

ف۪يهَاۜ

حَسُنَتْ

مُسْتَقَراًّ

وَمُقَاماً

٧٦

Orada ebedî kalırlar. Orası ne güzel bir durak ve ne güzel bir konaktır!

Şuarâ Sûresi 90. Ayet

وَاُزْلِفَتِ

الْجَنَّةُ

لِلْمُتَّق۪ينَۙ

٩٠

Cennet, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılacak.

Şuarâ Sûresi 106-110. Ayet

اِذْ

قَالَ

لَهُمْ

اَخُوهُمْ

نُوحٌ

اَلَا

تَتَّقُونَۚ

١٠٦

اِنّ۪ي

لَكُمْ

رَسُولٌ

اَم۪ينٌۙ

١٠٧

فَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاَط۪يعُونِۚ

١٠٨

وَمَٓا

اَسْـَٔلُكُمْ

عَلَيْهِ

مِنْ

اَجْرٍۚ

اِنْ

اَجْرِيَ

اِلَّا

عَلٰى

رَبِّ

الْعَالَم۪ينَۚ

١٠٩

فَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاَط۪يعُونِۜ

١١٠

Hani kardeşleri Nûh, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” “Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.” “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” “O hâlde, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!”

Şuarâ Sûresi 124-126. Ayet

اِذْ

قَالَ

لَهُمْ

اَخُوهُمْ

هُودٌ

اَلَا

تَتَّقُونَۚ

١٢٤

اِنّ۪ي

لَكُمْ

رَسُولٌ

اَم۪ينٌۙ

١٢٥

فَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاَط۪يعُونِۚ

١٢٦

Hani kardeşleri Hûd, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” “Şüphesiz ben, size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.” “Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”

Şuarâ Sûresi 130-132. Ayet

وَاِذَا

بَطَشْتُمْ

بَطَشْتُمْ

جَبَّار۪ينَۚ

١٣٠

فَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاَط۪يعُونِۚ

١٣١

وَاتَّقُوا

الَّـذ۪ٓي

اَمَدَّكُمْ

بِمَا

تَعْلَمُونَۚ

١٣٢

“Tutup yakaladığınız zaman zorbaca yakalarsınız.” “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” 132,133,134. “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının.”

Şuarâ Sûresi 142-144. Ayet

اِذْ

قَالَ

لَهُمْ

اَخُوهُمْ

صَالِحٌ

اَلَا

تَتَّقُونَۚ

١٤٢

اِنّ۪ي

لَكُمْ

رَسُولٌ

اَم۪ينٌۙ

١٤٣

فَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاَط۪يعُونِۚ

١٤٤

Hani kardeşleri Salih, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” “Ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.” “Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!”

Şuarâ Sûresi 150. Ayet

فَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاَط۪يعُونِۚ

١٥٠

“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”

Şuarâ Sûresi 161-163. Ayet

اِذْ

قَالَ

لَهُمْ

اَخُوهُمْ

لُوطٌ

اَلَا

تَتَّقُونَۚ

١٦١

اِنّ۪ي

لَكُمْ

رَسُولٌ

اَم۪ينٌۙ

١٦٢

فَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاَط۪يعُونِۚ

١٦٣

Hani kardeşleri Lût, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” “Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.” “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”

Şuarâ Sûresi 177-179. Ayet

اِذْ

قَالَ

لَهُمْ

شُعَيْبٌ

اَلَا

تَتَّقُونَۚ

١٧٧

اِنّ۪ي

لَكُمْ

رَسُولٌ

اَم۪ينٌۙ

١٧٨

فَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاَط۪يعُونِۚ

١٧٩

Hani Şu’ayb, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” “Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.” Artık, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.

Şuarâ Sûresi 183-184. Ayet

وَلَا

تَبْخَسُوا

النَّاسَ

اَشْيَٓاءَهُمْ

وَلَا

تَعْثَوْا

فِي

الْاَرْضِ

مُفْسِد۪ينَۚ

١٨٣

وَاتَّقُوا

الَّذ۪ي

خَلَقَكُمْ

وَالْجِبِلَّةَ

الْاَوَّل۪ينَۜ

١٨٤

“İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.” “Sizi ve önceki nesilleri yaratana karşı gelmekten sakının.”

Kasas Sûresi 55. Ayet

وَاِذَا

سَمِعُوا

اللَّغْوَ

اَعْرَضُوا

عَنْهُ

وَقَالُوا

لَـنَٓا

اَعْمَالُنَا

وَلَكُمْ

اَعْمَالُكُمْۘ

سَلَامٌ

عَلَيْكُمْۘ

لَا

نَبْتَغِي

الْجَاهِل۪ينَ

٥٥

Boş sözü işittikleri vakit ondan yüz çevirirler ve, “Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz de size. Selâm olsun size (bizden size zarar gelmez). Biz cahilleri istemeyiz” derler.

Kasas Sûresi 56. Ayet

اِنَّكَ

لَا

تَهْد۪ي

مَنْ

اَحْبَبْتَ

وَلٰكِنَّ

اللّٰهَ

يَهْد۪ي

مَنْ

يَشَٓاءُۚ

وَهُوَ

اَعْلَمُ

بِالْمُهْتَد۪ينَ

٥٦

Şüphesiz sen sevdiğin kimseyi doğru yola iletemezsin. Fakat Allah, dilediği kimseyi doğru yola eriştirir. O, doğru yola gelecekleri daha iyi bilir.

Kasas Sûresi 57. Ayet

وَقَالُٓوا

اِنْ

نَتَّبِـعِ

الْهُدٰى

مَعَكَ

نُتَخَطَّفْ

مِنْ

اَرْضِنَاۜ

اَوَلَمْ

نُمَكِّنْ

لَهُمْ

حَرَماً

اٰمِناً

يُجْبٰٓى

اِلَيْهِ

ثَمَرَاتُ

كُلِّ

شَيْءٍ

رِزْقاً

مِنْ

لَدُنَّا

وَلٰكِنَّ

اَكْثَرَهُمْ

لَا

يَعْلَمُونَ

٥٧

Onlar, “Sizinle beraber doğru yolu tutarsak, kendi yurdumuzdan koparılıp çıkarılırız” dediler. Biz onları tarafımızdan bir rızık olarak, her türlü meyve ve mahsullerin kendisinde toplandığı, saygın ve güvenlikli bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

Kasas Sûresi 58. Ayet

وَكَمْ

اَهْلَكْنَا

مِنْ

قَرْيَةٍ

بَطِرَتْ

مَع۪يشَتَهَاۚ

فَتِلْكَ

مَسَاكِنُهُمْ

لَمْ

تُسْكَنْ

مِنْ

بَعْدِهِمْ

اِلَّا

قَل۪يلاًۜ

وَكُنَّا

نَحْنُ

الْوَارِث۪ينَ

٥٨

Biz nimetler içinde şımaran nice memleket halkını helâk etmişizdir. İşte kendilerinden sonra içlerinde pek az oturulmuş yurtları! (O yurtlara) biz varis olduk, biz.

Kasas Sûresi 59. Ayet

وَمَا

كَانَ

رَبُّكَ

مُهْلِكَ

الْقُرٰى

حَتّٰى

يَبْعَثَ

ف۪ٓي

اُمِّهَا

رَسُولاً

يَتْلُوا

عَلَيْهِمْ

اٰيَاتِنَاۚ

وَمَا

كُنَّا

مُهْلِكِي

الْقُرٰٓى

اِلَّا

وَاَهْلُهَا

ظَالِمُونَ

٥٩

Rabbin, ülkelerin merkezî yerlerine, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir peygamber göndermedikçe oraları helâk edici değildir. Zaten biz, halkları zalim olmadıkça memleketleri helâk etmeyiz.

Kasas Sûresi 60. Ayet

وَمَٓا

اُو۫ت۪يتُمْ

مِنْ

شَيْءٍ

فَمَتَاعُ

الْحَيٰوةِ

الدُّنْيَا

وَز۪ينَتُهَاۚ

وَمَا

عِنْدَ

اللّٰهِ

خَيْرٌ

وَاَبْقٰىۜ

اَفَلَا

تَعْقِلُونَ۟

٦٠

(Dünyalık olarak) size verilen her şey, dünya hayatının geçimliği ve süsüdür. Allah’ın katındaki ise daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?

Kasas Sûresi 61. Ayet

اَفَمَنْ

وَعَدْنَاهُ

وَعْداً

حَسَناً

فَهُوَ

لَاق۪يهِ

كَمَنْ

مَتَّعْنَاهُ

مَتَاعَ

الْحَيٰوةِ

الدُّنْيَا

ثُمَّ

هُوَ

يَوْمَ

الْقِيٰمَةِ

مِنَ

الْمُحْضَر۪ينَ

٦١

Kendisine güzel bir vaadde bulunduğumuz ve o vaad edilen şeye kavuşacak olan kimse, dünya hayatının geçimliklerinden yararlandırdığımız, sonra da kıyamet günü (hesaba çekilmek için) huzura getirilecek kimse gibi midir?

Kasas Sûresi 62. Ayet

وَيَوْمَ

يُنَاد۪يهِمْ

فَيَقُولُ

اَيْنَ

شُرَكَٓاءِيَ

الَّذ۪ينَ

كُنْتُمْ

تَزْعُمُونَ

٦٢

Allah’ın onlara seslenerek, “Hani benim, var olduğunu iddia ettiğiniz ortaklarım?” diyeceği günü hatırla!

Kasas Sûresi 63. Ayet

قَالَ

الَّذ۪ينَ

حَقَّ

عَلَيْهِمُ

الْقَوْلُ

رَبَّنَا

هٰٓؤُ۬لَٓاءِ

الَّذ۪ينَ

اَغْوَيْنَاۚ

اَغْوَيْنَاهُمْ

كَمَا

غَوَيْنَاۚ

تَبَرَّأْنَٓا

اِلَيْكَۘ

مَا

كَانُٓوا

اِيَّانَا

يَعْبُدُونَ

٦٣

Haklarında azap hükmü gerçekleşenler, “Ey Rabbimiz! İşte şunlar bizim azdırdıklarımızdır. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Şimdi de onlardan uzaklaşıp sana döndük. Zaten (gerçekte) onlar bize tapmıyorlardı” diyeceklerdir.

Kasas Sûresi 64. Ayet

وَق۪يلَ

ادْعُوا

شُرَكَٓاءَكُمْ

فَدَعَوْهُمْ

فَلَمْ

يَسْتَج۪يبُوا

لَهُمْ

وَرَاَوُا

الْعَذَابَۚ

لَوْ

اَنَّهُمْ

كَانُوا

يَهْتَدُونَ

٦٤

Onlara, “Haydi ortaklarınızı çağırın!” denir. Onlar da çağırırlar fakat ortakları onlara cevap veremez. Azabı görürler. Keşke onlar (dünyada iken) doğru yola gelselerdi.

Kasas Sûresi 65. Ayet

وَيَوْمَ

يُنَاد۪يهِمْ

فَيَقُولُ

مَاذَٓا

اَجَبْتُمُ

الْمُرْسَل۪ينَ

٦٥

Allah’ın onlara seslenerek, “Peygamberlere ne cevap verdiniz? diyeceği günü hatırla.”

Kasas Sûresi 66. Ayet

فَعَمِيَتْ

عَلَيْهِمُ

الْاَنْـبَٓاءُ

يَوْمَئِذٍ

فَهُمْ

لَا

يَتَسَٓاءَلُونَ

٦٦

O gün onlara karşı bütün haberler kapanmıştır. Artık birbirlerine de soramazlar.

Kasas Sûresi 67. Ayet

فَاَمَّا

مَنْ

تَابَ

وَاٰمَنَ

وَعَمِلَ

صَالِحاً

فَعَسٰٓى

اَنْ

يَكُونَ

مِنَ

الْمُفْلِح۪ينَ

٦٧

Ama tövbe edip iman eden ve salih amel işleyen kimsenin kurtuluşa erenlerden olması umulur.

Kasas Sûresi 68. Ayet

وَرَبُّكَ

يَخْلُقُ

مَا

يَشَٓاءُ

وَيَخْتَارُۜ

مَا

كَانَ

لَهُمُ

الْخِيَرَةُۜ

سُبْحَانَ

اللّٰهِ

وَتَعَالٰى

عَمَّا

يُشْرِكُونَ

٦٨

Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer. Onların ise seçim hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır ve yücedir.

Kasas Sûresi 69. Ayet

وَرَبُّكَ

يَعْلَمُ

مَا

تُكِنُّ

صُدُورُهُمْ

وَمَا

يُعْلِنُونَ

٦٩

Rabbin, onların sinelerinin gizlediğini de açığa vurduklarını da bilir.

Kasas Sûresi 70. Ayet

وَهُوَ

اللّٰهُ

لَٓا

اِلٰهَ

اِلَّا

هُوَۜ

لَهُ

الْحَمْدُ

فِي

الْاُو۫لٰى

وَالْاٰخِرَةِۘ

وَلَهُ

الْحُكْمُ

وَاِلَيْهِ

تُرْجَعُونَ

٧٠

O, Allah’tır. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Dünyada da ahirette de hamd O’na mahsustur. Hüküm yalnızca O’nundur. Kesinlikle O’na döndürüleceksiniz.

Kasas Sûresi 71. Ayet

قُلْ

اَرَاَيْتُمْ

اِنْ

جَعَلَ

اللّٰهُ

عَلَيْكُمُ

الَّيْلَ

سَرْمَداً

اِلٰى

يَوْمِ

الْقِيٰمَةِ

مَنْ

اِلٰهٌ

غَيْرُ

اللّٰهِ

يَأْت۪يكُمْ

بِضِيَٓاءٍۜ

اَفَلَا

تَسْمَعُونَ

٧١

De ki: “Ne dersiniz? Allah, üzerinize geceyi kıyamete kadar sürekli kılsaydı, Allah’tan başka hangi ilâh size bir aydınlık getirir? Hâlâ duymayacak mısınız?”

Kasas Sûresi 72. Ayet

قُلْ

اَرَاَيْتُمْ

اِنْ

جَعَلَ

اللّٰهُ

عَلَيْكُمُ

النَّهَارَ

سَرْمَداً

اِلٰى

يَوْمِ

الْقِيٰمَةِ

مَنْ

اِلٰهٌ

غَيْرُ

اللّٰهِ

يَأْت۪يكُمْ

بِلَيْلٍ

تَسْكُنُونَ

ف۪يهِۜ

اَفَلَا

تُبْصِرُونَ

٧٢

De ki: “Ne dersiniz? Allah, üzerinize gündüzü kıyamete kadar sürekli kılsaydı, Allah’tan başka hangi ilâh size içinde dinleneceğiniz bir gece getirebilir? Hâlâ görmeyecek misiniz?”

Kasas Sûresi 73. Ayet

وَمِنْ

رَحْمَتِه۪

جَعَلَ

لَكُمُ

الَّيْلَ

وَالنَّهَارَ

لِتَسْكُنُوا

ف۪يهِ

وَلِتَبْتَغُوا

مِنْ

فَضْلِه۪

وَلَعَلَّكُمْ

تَشْكُرُونَ

٧٣

Allah, rahmetinden ötürü geceyi içinde dinlenesiniz; gündüzü de, lütfundan isteyesiniz ve şükredesiniz diye sizin için yarattı.

Kasas Sûresi 74. Ayet

وَيَوْمَ

يُنَاد۪يهِمْ

فَيَقُولُ

اَيْنَ

شُرَكَٓاءِيَ

الَّذ۪ينَ

كُنْتُمْ

تَزْعُمُونَ

٧٤

Allah’ın, onlara seslenerek, “Hani benim, var olduğunu iddia ettiğiniz ortaklarım”? diyeceği günü hatırla.

Kasas Sûresi 75. Ayet

وَنَزَعْنَا

مِنْ

كُلِّ

اُمَّةٍ

شَه۪يداً

فَقُلْنَا

هَاتُوا

بُرْهَانَكُمْ

فَعَلِمُٓوا

اَنَّ

الْحَقَّ

لِلّٰهِ

وَضَلَّ

عَنْهُمْ

مَا

كَانُوا

يَفْتَرُونَ۟

٧٥

Her ümmetten bir şahit çıkarırız ve (kâfirlere), “Kesin delilinizi getirin” deriz. Onlar da gerçeğin Allah’a ait olduğunu bilirler ve (Allah’a ortak diye) uydurdukları şeyler kendilerini yüzüstü bırakıp kaybolup gitmişlerdir.

Kasas Sûresi 76. Ayet

اِنَّ

قَارُونَ

كَانَ

مِنْ

قَوْمِ

مُوسٰى

فَبَغٰى

عَلَيْهِمْۖ

وَاٰتَيْنَاهُ

مِنَ

الْكُنُوزِ

مَٓا

اِنَّ

مَفَاتِحَهُ

لَتَنُٓوأُ

بِالْعُصْبَةِ

اُو۬لِي

الْقُوَّةِۗ

اِذْ

قَالَ

لَهُ

قَوْمُهُ

لَا

تَفْرَحْ

اِنَّ

اللّٰهَ

لَا

يُحِبُّ

الْفَرِح۪ينَ

٧٦

Şüphesiz Kârûn, Mûsâ’nın kavmindendi. Onlara karşı azgınlık etti. Biz ona, anahtarlarını (bile taşımak) güçlü bir topluluğa ağır gelecek hazineler verdik. Hani, kavmi kendisine şöyle demişti: “Böbürlenme! Çünkü Allah, böbürlenip şımaranları sevmez.”

Kasas Sûresi 77. Ayet

وَابْتَغِ

ف۪يمَٓا

اٰتٰيكَ

اللّٰهُ

الدَّارَ

الْاٰخِرَةَ

وَلَا

تَنْسَ

نَص۪يبَكَ

مِنَ

الدُّنْيَا

وَاَحْسِنْ

كَمَٓا

اَحْسَنَ

اللّٰهُ

اِلَيْكَ

وَلَا تَبْغِ

الْفَسَادَ

فِي

الْاَرْضِۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

لَا

يُحِبُّ

الْمُفْسِد۪ينَ

٧٧

“Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah, bozguncuları sevmez.”

Kasas Sûresi 78. Ayet

قَالَ

اِنَّـمَٓا

اُو۫ت۪يتُهُ

عَلٰى

عِلْمٍ

عِنْد۪يۜ

اَوَلَمْ

يَعْلَمْ

اَنَّ

اللّٰهَ

قَدْ

اَهْلَكَ

مِنْ

قَبْلِه۪

مِنَ

الْقُرُونِ

مَنْ

هُوَ

اَشَدُّ

مِنْهُ

قُوَّةً

وَاَكْثَرُ

جَمْعاًۜ

وَلَا

يُسْـَٔلُ

عَنْ

ذُنُوبِهِمُ

الْمُجْرِمُونَ

٧٨

Kârûn, “Bunlar bana bendeki bilgi ve beceriden dolayı verilmiştir” dedi. O, Allah’ın kendinden önceki nesillerden, ondan daha kuvvetli ve daha çok mal biriktirmiş kimseleri helâk etmiş olduğunu bilmiyor muydu? Suçlulukları kesinleşmiş olanlara günahları konusunda soru sorulmaz (Çünkü Allah hepsini bilir).

Kasas Sûresi 79. Ayet

فَخَرَجَ

عَلٰى

قَوْمِه۪

ف۪ي

ز۪ينَتِه۪ۜ

قَالَ

الَّذ۪ينَ

يُر۪يدُونَ

الْحَيٰوةَ

الدُّنْيَا

يَا لَيْتَ

لَنَا

مِثْلَ

مَٓا

اُو۫تِيَ

قَارُونُۙ

اِنَّهُ

لَذُو

حَظٍّ

عَظ۪يمٍ

٧٩

Kârûn, zineti ve görkemi içerisinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler, “Keşke Kârûn’a verilen (servet) gibi bizim de (servetimiz) olsaydı. Şüphesiz o büyük bir servet sahibidir” dediler.

Kasas Sûresi 80. Ayet

وَقَالَ

الَّذ۪ينَ

اُو۫تُوا

الْعِلْمَ

وَيْلَكُمْ

ثَوَابُ

اللّٰهِ

خَيْرٌ

لِمَنْ

اٰمَنَ

وَعَمِلَ

صَالِحاًۚ

وَلَا

يُلَقّٰيهَٓا

اِلَّا

الصَّابِرُونَ

٨٠

Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, “Yazıklar olsun size! İman edip de iyi işler yapanlara Allah’ın vereceği mükâfat daha hayırlıdır. Ona da ancak sabredenler kavuşturulur” dediler.

Kasas Sûresi 81. Ayet

فَخَسَفْنَا

بِه۪

وَبِدَارِهِ

الْاَرْضَ

فَمَا

كَانَ

لَهُ

مِنْ

فِئَةٍ

يَنْصُرُونَهُ

مِنْ

دُونِ

اللّٰهِۗ

وَمَا

كَانَ

مِنَ

الْمُنْتَصِر۪ينَ

٨١

Sonunda onu da, sarayını da yerin dibine batırdık. Allah’a karşı ona yardım edebilecek adamları da yoktu. Kendisini savunup kurtarabileceklerden de değildi!

Kasas Sûresi 82. Ayet

وَاَصْبَحَ

الَّذ۪ينَ

تَمَنَّوْا

مَكَانَهُ

بِالْاَمْسِ

يَقُولُونَ

وَيْكَاَنَّ

اللّٰهَ

يَبْسُطُ

الرِّزْقَ

لِمَنْ

يَشَٓاءُ

مِنْ

عِبَادِه۪

وَيَقْدِرُۚ

لَوْلَٓا

اَنْ

مَنَّ

اللّٰهُ

عَلَيْنَا

لَخَسَفَ

بِنَاۜ

وَيْكَاَنَّهُ

لَا

يُفْلِحُ

الْكَافِرُونَ۟

٨٢

Daha dün onun yerinde olmayı arzu edenler, “Vay! Demek ki Allah, kullarından dilediği kimselere rızkı bol verir ve (dilediğine) kısarmış. Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki kâfirler iflah olmayacak” demeye başladılar.

Kasas Sûresi 83. Ayet

تِلْكَ

الدَّارُ

الْاٰخِرَةُ

نَجْعَلُهَا

لِلَّذ۪ينَ

لَا

يُر۪يدُونَ

عُلُواًّ

فِي

الْاَرْضِ

وَلَا

فَسَاداًۜ

وَالْعَاقِبَةُ

لِلْمُتَّق۪ينَ

٨٣

İşte ahiret yurdu. Biz, onu yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk çıkarmayanlara has kılarız. Sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır.

Ankebût Sûresi 16. Ayet

وَاِبْرٰه۪يمَ

اِذْ

قَالَ

لِقَوْمِهِ

اعْبُدُوا

اللّٰهَ

وَاتَّقُوهُۜ

ذٰلِكُمْ

خَيْرٌ

لَكُمْ

اِنْ

كُنْتُمْ

تَعْلَمُونَ

١٦

İbrahim’i de peygamber olarak gönderdik. Hani o, kavmine şöyle demişti: “Allah’a kulluk edin, O’na karşı gelmekten sakının. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.”

Rûm Sûresi 30-31. Ayet

فَاَقِمْ

وَجْهَكَ

لِلدّ۪ينِ

حَن۪يفاًۜ

فِطْرَتَ

اللّٰهِ

الَّت۪ي

فَطَرَ

النَّاسَ

عَلَيْهَاۜ

لَا

تَبْد۪يلَ

لِخَلْقِ

اللّٰهِۜ

ذٰلِكَ

الدّ۪ينُ

الْقَيِّمُۗ

وَلٰكِنَّ

اَكْثَرَ

النَّاسِ

لَا

يَعْلَمُونَۗ

٣٠

مُن۪يب۪ينَ

اِلَيْهِ

وَاتَّقُوهُ

وَاَق۪يمُوا

الصَّلٰوةَ

وَلَا

تَكُونُوا

مِنَ

الْمُشْرِك۪ينَۙ

٣١

Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler. 31,32. Allah’a yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O’na karşı gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden; dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.

Lokman Sûresi 33. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

النَّاسُ

اتَّقُوا

رَبَّكُمْ

وَاخْشَوْا

يَوْماً

لَا

يَجْز۪ي

وَالِدٌ

عَنْ

وَلَدِه۪ۘ

وَلَا

مَوْلُودٌ

هُوَ

جَازٍ

عَنْ

وَالِدِه۪

شَيْـٔاًۜ

اِنَّ

وَعْدَ

اللّٰهِ

حَقٌّ

فَلَا

تَغُرَّنَّكُمُ

الْحَيٰوةُ

الدُّنْيَا۠

وَلَا

يَغُرَّنَّكُمْ

بِاللّٰهِ

الْغَرُورُ

٣٣

Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Hiçbir babanın çocuğuna hiçbir yarar sağlayamayacağı, hiçbir çocuğun da babasına hiçbir yarar sağlayamayacağı günden korkun! Şüphesiz Allah’ın va’di gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O aldatıcı şeytan da Allah hakkında sizi aldatmasın.

Ahzâb Sûresi 1. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

النَّبِيُّ

اتَّقِ

اللّٰهَ

وَلَا

تُطِعِ

الْكَافِر۪ينَ

وَالْمُنَافِق۪ينَۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

كَانَ

عَل۪يماً

حَك۪يماًۙ

١

Ey Peygamber! Allah’a karşı gelmekten sakın. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Ahzâb Sûresi 35. Ayet

اِنَّ

الْمُسْلِم۪ينَ

وَالْمُسْلِمَاتِ

وَالْمُؤْمِن۪ينَ

وَالْمُؤْمِنَاتِ

وَالْقَانِت۪ينَ

وَالْقَانِتَاتِ

وَالصَّادِق۪ينَ

وَالصَّادِقَاتِ

وَالصَّابِر۪ينَ

وَالصَّابِرَاتِ

وَالْخَاشِع۪ينَ

وَالْخَاشِعَاتِ

وَالْمُتَصَدِّق۪ينَ

وَالْمُتَصَدِّقَاتِ

وَالصَّٓائِم۪ينَ

وَالصَّٓائِمَاتِ

وَالْحَافِظ۪ينَ

فُرُوجَهُمْ

وَالْحَافِظَاتِ

وَالذَّاكِر۪ينَ

اللّٰهَ

كَث۪يراً

وَالذَّاكِرَاتِ

اَعَدَّ

اللّٰهُ

لَهُمْ

مَغْفِرَةً

وَاَجْراً

عَظ۪يماً

٣٥

Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü’min erkeklerle mü’min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah’a derinden saygı duyan erkekler, Allah’a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah’ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.

Ahzâb Sûresi 55. Ayet

لَا

جُنَاحَ

عَلَيْهِنَّ

ف۪ٓي

اٰبَٓائِهِنَّ

وَلَٓا

اَبْنَٓائِهِنَّ

وَلَٓا

اِخْوَانِهِنَّ

وَلَٓا

اَبْنَٓاءِ

اِخْوَانِهِنَّ

وَلَٓا

اَبْنَٓاءِ

اَخَوَاتِهِنَّ

وَلَا

نِسَٓائِهِنَّ

وَلَا

مَا

مَلَكَتْ

اَيْمَانُهُنَّۚ

وَاتَّق۪ينَ

اللّٰهَۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

كَانَ

عَلٰى

كُلِّ

شَيْءٍ

شَه۪يداً

٥٥

Peygamberin hanımlarına, babalarından, oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, mü’min kadınlardan ve sahip oldukları cariyelerden ötürü bir günah yoktur. Ey Peygamber hanımları! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, her şeye hakkıyla şahittir.

Ahzâb Sûresi 70-71. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

اتَّقُوا

اللّٰهَ

وَقُولُوا

قَوْلاً

سَد۪يداًۙ

٧٠

يُصْلِحْ

لَكُمْ

اَعْمَالَكُمْ

وَيَغْفِرْ

لَكُمْ

ذُنُوبَكُمْۜ

وَمَنْ

يُطِـعِ

اللّٰهَ

وَرَسُولَهُ

فَقَدْ

فَازَ

فَوْزاً

عَظ۪يماً

٧١

70,71. Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır.

Zümer Sûresi 10. Ayet

قُلْ

يَا

عِبَادِ

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

اتَّقُوا

رَبَّكُمْۜ

لِلَّذ۪ينَ

اَحْسَنُوا

ف۪ي

هٰذِهِ

الدُّنْيَا

حَسَنَةٌۜ

وَاَرْضُ

اللّٰهِ

وَاسِعَةٌۜ

اِنَّمَا

يُوَفَّى

الصَّابِرُونَ

اَجْرَهُمْ

بِغَيْرِ

حِسَابٍ

١٠

(Ey Muhammed!) Bizim adımıza de ki: “Ey iman eden kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlar için (ahirette) bir iyilik vardır. Allah’ın yeryüzü geniştir. Sabredenlere mükâfatları elbette hesapsız olarak verilir.”

Zümer Sûresi 16. Ayet

لَهُمْ

مِنْ

فَوْقِهِمْ

ظُلَلٌ

مِنَ

النَّارِ

وَمِنْ

تَحْتِهِمْ

ظُلَلٌۜ

ذٰلِكَ

يُخَوِّفُ

اللّٰهُ

بِه۪

عِبَادَهُۜ

يَا

عِبَادِ

فَاتَّقُونِ

١٦

Onlar için üstlerinde ateşten katmanlar, altlarında (ateşten) katmanlar vardır. İşte Allah, kullarını bununla korkutur. Ey kullarım, bana karşı gelmekten sakının.

Zümer Sûresi 33. Ayet

وَالَّذ۪ي

جَٓاءَ

بِالصِّدْقِ

وَصَدَّقَ

بِه۪ٓ

اُو۬لٰٓئِكَ

هُمُ

الْمُتَّقُونَ

٣٣

Dosdoğru Kur’an’ı getiren ile onu tasdik edenler var ya, işte onlar Allah’a karşı gelmekten sakınanlardır.

Zümer Sûresi 34. Ayet

لَهُمْ

مَا

يَشَٓاؤُ۫نَ

عِنْدَ

رَبِّهِمْۜ

ذٰلِكَ

جَزٰٓؤُا

الْمُحْسِن۪ينَۚ

٣٤

Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır. İşte bu, iyilik yapanların mükâfatıdır.

Zümer Sûresi 61. Ayet

وَيُنَجِّي

اللّٰهُ

الَّذ۪ينَ

اتَّقَوْا

بِمَفَازَتِهِمْۘ

لَا

يَمَسُّهُمُ

السُّٓوءُ

وَلَا

هُمْ

يَحْزَنُونَ

٦١

Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları başarıları sebebiyle kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz. Onlar üzülmezler de.

Zuhruf Sûresi 63. Ayet

وَلَمَّا

جَٓاءَ

ع۪يسٰى

بِالْبَيِّنَاتِ

قَالَ

قَدْ

جِئْتُكُمْ

بِالْحِكْمَةِ

وَلِاُبَيِّنَ

لَكُمْ

بَعْضَ

الَّذ۪ي

تَخْتَلِفُونَ

ف۪يهِۚ

فَاتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاَط۪يعُونِ

٦٣

İsa, apaçık mucizeleri getirdiği zaman şöyle demişti: “Ben size hikmeti getirdim ve hakkında ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim. Öyle ise, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”

Muhammed Sûresi 15. Ayet

مَثَلُ

الْجَنَّةِ

الَّت۪ي

وُعِدَ

الْمُتَّقُونَۜ

ف۪يهَٓا

اَنْهَارٌ

مِنْ

مَٓاءٍ

غَيْرِ

اٰسِنٍۚ

وَاَنْهَارٌ

مِنْ

لَبَنٍ

لَمْ

يَتَغَيَّرْ

طَعْمُهُۚ

وَاَنْهَارٌ

مِنْ

خَمْرٍ

لَذَّةٍ

لِلشَّارِب۪ينَۚ

وَاَنْهَارٌ

مِنْ

عَسَلٍ

مُصَفًّىۜ

وَلَهُمْ

ف۪يهَا

مِنْ

كُلِّ

الثَّمَرَاتِ

وَمَغْفِرَةٌ

مِنْ

رَبِّهِمْۜ

كَمَنْ

هُوَ

خَالِدٌ

فِي

النَّارِ

وَسُقُوا

مَٓاءً

حَم۪يماً

فَقَطَّعَ

اَمْعَٓاءَهُمْ

١٥

Allah’a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Orada onlar için meyvelerin her çeşidi vardır. Rablerinden de bağışlama vardır. Bu cennetliklerin durumu, ateşte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?

Muhammed Sûresi 17. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

اهْتَدَوْا

زَادَهُمْ

هُدًى

وَاٰتٰيهُمْ

تَقْوٰيهُمْ

١٧

Hidayete erenlere gelince, Allah onların hidayetini artırır. Onların Allah’a karşı gelmekten sakınmalarını sağlar.

Fetih Sûresi 26. Ayet

اِذْ

جَعَلَ

الَّذ۪ينَ

كَفَرُوا

ف۪ي

قُلُوبِهِمُ

الْحَمِيَّةَ

حَمِيَّةَ

الْجَاهِلِيَّةِ

فَاَنْزَلَ

اللّٰهُ

سَك۪ينَتَهُ

عَلٰى

رَسُولِه۪

وَعَلَى

الْمُؤْمِن۪ينَ

وَاَلْزَمَهُمْ

كَلِمَةَ

التَّقْوٰى

وَكَانُٓوا

اَحَقَّ

بِهَا

وَاَهْلَهَاۜ

وَكَانَ

اللّٰهُ

بِكُلِّ

شَيْءٍ

عَل۪يماً۟

٢٦

Hani inkâr edenler kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah ise, Peygamberine ve inananlara huzur ve güvenini indirmiş ve onların takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) sözünü tutmalarını sağlamıştı. Zaten onlar buna lâyık ve ehil idiler. Allah, her şeyi hakkıyla bilmektedir.

Hucurât Sûresi 1-3. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

لَا

تُقَدِّمُوا

بَيْنَ

يَدَيِ

اللّٰهِ

وَرَسُولِه۪

وَاتَّقُوا

اللّٰهَۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

سَم۪يعٌ

عَل۪يمٌ

١

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

لَا

تَرْفَعُٓوا

اَصْوَاتَكُمْ

فَوْقَ

صَوْتِ

النَّبِيِّ

وَلَا

تَجْهَرُوا

لَهُ

بِالْقَوْلِ

كَجَهْرِ

بَعْضِكُمْ

لِبَعْضٍ

اَنْ

تَحْبَطَ

اَعْمَالُكُمْ

وَاَنْتُمْ

لَا

تَشْعُرُونَ

٢

اِنَّ

الَّذ۪ينَ

يَغُضُّونَ

اَصْوَاتَهُمْ

عِنْدَ

رَسُولِ

اللّٰهِ

اُو۬لٰٓئِكَ

الَّذ۪ينَ

امْتَحَنَ

اللّٰهُ

قُلُوبَهُمْ

لِلتَّقْوٰىۜ

لَهُمْ

مَغْفِرَةٌ

وَاَجْرٌ

عَظ۪يمٌ

٣

Ey iman edenler! Allah’ın ve Peygamberinin önüne geçmeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Ey iman edenler! Seslerinizi, Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın, yoksa siz farkına varmadan işledikleriniz boşa gider. Allah’ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, Allah’ın, gönüllerini takvâ (Allah’a karşı gelmekten sakınma) konusunda sınadığı kimselerdir. Onlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.

Hucurât Sûresi 10. Ayet

اِنَّمَا

الْمُؤْمِنُونَ

اِخْوَةٌ

فَاَصْلِحُوا

بَيْنَ

اَخَوَيْكُمْ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

لَعَلَّكُمْ

تُرْحَمُونَ۟

١٠

Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.

Hucurât Sûresi 13. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

النَّاسُ

اِنَّا

خَلَقْنَاكُمْ

مِنْ

ذَكَرٍ

وَاُنْثٰى

وَجَعَلْنَاكُمْ

شُعُوباً

وَقَـبَٓائِلَ

لِتَعَارَفُواۜ

اِنَّ

اَكْرَمَكُمْ

عِنْدَ

اللّٰهِ

اَتْقٰيكُمْۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

عَل۪يمٌ

خَب۪يرٌ

١٣

Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.

Hadid Sûresi 28. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

اتَّقُوا

اللّٰهَ

وَاٰمِنُوا

بِرَسُولِه۪

يُؤْتِكُمْ

كِفْلَيْنِ

مِنْ

رَحْمَتِه۪

وَيَجْعَلْ

لَكُمْ

نُوراً

تَمْشُونَ

بِه۪

وَيَغْفِرْ

لَكُمْۜ

وَاللّٰهُ

غَفُورٌ

رَح۪يمٌۙ

٢٨

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve peygamberine iman edin ki, size rahmetinden iki kat pay versin, size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur versin ve sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Mücâdele Sûresi 9. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُٓوا

اِذَا

تَنَاجَيْتُمْ

فَلَا

تَتَنَاجَوْا

بِالْاِثْمِ

وَالْعُدْوَانِ

وَمَعْصِيَتِ

الرَّسُولِ

وَتَنَاجَوْا

بِالْبِرِّ

وَالتَّقْوٰىۜ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

الَّـذ۪ٓي

اِلَيْهِ

تُحْشَرُونَ

٩

Ey iman edenler! Siz baş başa gizlice konuştuğunuz zaman, günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşmayın. İyilik ve takvayı konuşun ve huzuruna toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının.

Haşr Sûresi 18. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

اتَّقُوا

اللّٰهَ

وَلْتَنْظُرْ

نَفْسٌ

مَا

قَدَّمَتْ

لِغَدٍۚ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

خَب۪يرٌ

بِمَا

تَعْمَلُونَ

١٨

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Mümtehine Sûresi 11. Ayet

وَاِنْ

فَاتَكُمْ

شَيْءٌ

مِنْ

اَزْوَاجِكُمْ

اِلَى

الْـكُفَّارِ

فَعَاقَبْتُمْ

فَاٰتُوا

الَّذ۪ينَ

ذَهَبَتْ

اَزْوَاجُهُمْ

مِثْلَ

مَٓا

اَنْفَقُواۜ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

الَّـذ۪ٓي

اَنْتُمْ

بِه۪

مُؤْمِنُونَ

١١

Eğer eşlerinizden biri kâfirlere kaçar ve siz de onlarla çarpışıp ganimet alırsanız, eşleri gidenlere sarf ettikleri (mehir) kadarını verin ve inandığınız Allah’a karşı gelmekten sakının.

Teğabün Sûresi 15-16. Ayet

اِنَّـمَٓا

اَمْوَالُكُمْ

وَاَوْلَادُكُمْ

فِتْنَةٌۜ

وَاللّٰهُ

عِنْدَهُٓ

اَجْرٌ

عَظ۪يمٌ

١٥

فَاتَّقُوا

اللّٰهَ

مَا

اسْتَطَعْتُمْ

وَاسْمَعُوا

وَاَط۪يعُوا

وَاَنْفِقُوا

خَيْراً

لِاَنْفُسِكُمْۜ

وَمَنْ

يُوقَ

شُحَّ

نَفْسِه۪

فَاُو۬لٰٓئِكَ

هُمُ

الْمُفْلِحُونَ

١٦

Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer imtihandır; Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır. O hâlde, gücünüz yettiği kadar Allah’a karşı gelmekten sakının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğiniz için harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

Talâk Sûresi 1-5. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

النَّبِيُّ

اِذَا

طَلَّقْتُمُ

النِّسَٓاءَ

فَطَلِّقُوهُنَّ

لِعِدَّتِهِنَّ

وَاَحْصُوا

الْعِدَّةَۚ

وَاتَّقُوا

اللّٰهَ

رَبَّكُمْۚ

لَا

تُخْرِجُوهُنَّ

مِنْ

بُيُوتِهِنَّ

وَلَا

يَخْرُجْنَ

اِلَّٓا

اَنْ

يَأْت۪ينَ

بِفَاحِشَةٍ

مُبَيِّنَةٍۜ

وَتِلْكَ

حُدُودُ

اللّٰهِۜ

وَمَنْ

يَتَعَدَّ

حُدُودَ

اللّٰهِ

فَقَدْ

ظَلَمَ

نَفْسَهُۜ

لَا

تَدْر۪ي

لَعَلَّ

اللّٰهَ

يُحْدِثُ

بَعْدَ

ذٰلِكَ

اَمْراً

١

فَاِذَا

بَلَغْنَ

اَجَلَهُنَّ

فَاَمْسِكُوهُنَّ

بِمَعْرُوفٍ

اَوْ

فَارِقُوهُنَّ

بِمَعْرُوفٍ

وَاَشْهِدُوا

ذَوَيْ

عَدْلٍ

مِنْكُمْ

وَاَق۪يمُوا

الشَّهَادَةَ

لِلّٰهِۜ

ذٰلِكُمْ

يُوعَظُ

بِه۪

مَنْ

كَانَ

يُؤْمِنُ

بِاللّٰهِ

وَالْيَوْمِ

الْاٰخِرِۜ

وَمَنْ

يَتَّقِ

اللّٰهَ

يَجْعَلْ

لَهُ

مَخْرَجاًۙ

٢

وَيَرْزُقْهُ

مِنْ

حَيْثُ

لَا

يَحْتَسِبُۜ

وَمَنْ

يَتَوَكَّلْ

عَلَى

اللّٰهِ

فَهُوَ

حَسْبُهُۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

بَالِغُ

اَمْرِه۪ۜ

قَدْ

جَعَلَ

اللّٰهُ

لِكُلِّ

شَيْءٍ

قَدْراً

٣

وَالّٰٓئ۪

يَـئِسْنَ

مِنَ

الْمَح۪يضِ

مِنْ

نِسَٓائِكُمْ

اِنِ

ارْتَبْتُمْ

فَعِدَّتُهُنَّ

ثَلٰثَةُ

اَشْهُرٍۙ

وَالّٰٓئ۪

لَمْ

يَحِضْنَۜ

وَاُو۬لَاتُ

الْاَحْمَالِ

اَجَلُهُنَّ

اَنْ

يَضَعْنَ

حَمْلَهُنَّۜ

وَمَنْ

يَتَّقِ

اللّٰهَ

يَجْعَلْ

لَهُ

مِنْ

اَمْرِه۪

يُسْراً

٤

ذٰلِكَ

اَمْرُ

اللّٰهِ

اَنْزَلَهُٓ

اِلَيْكُمْۜ

وَمَنْ

يَتَّقِ

اللّٰهَ

يُكَفِّرْ

عَنْهُ

سَيِّـَٔاتِه۪

وَيُعْظِمْ

لَـهُٓ

اَجْراً

٥

Ey peygamber! Kadınları boşamak istediğinizde, onları iddetlerini dikkate alarak (temizlik hâlinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz olan Allah’a karşı gelmekten sakının. Apaçık bir hayâsızlık yapmaları dışında onları (bekleme süresince) evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, sonra yeni bir durum ortaya çıkarır. Boşanan kadınlar iddetlerinin sonuna varınca, onları güzelce tutun, yahut onlardan güzelce ayrılın. İçinizden iki âdil kimseyi şahit tutun. Şahitliği Allah için dosdoğru yapın. İşte bununla Allah’a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar. Onu beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah’a tevekkül ederse, O kendisine yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şeye bir ölçü koymuştur. Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Hamile olanların bekleme süresi ise, doğum yapmalarıyla sona erer. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir. İşte bu, Allah’ın size indirdiği emridir. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükâfatını büyütür.

Meâric Sûresi 15. Ayet

كَلَّاۜ

اِنَّهَا

لَظٰىۙ

١٥

15,16. Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz cehennem, derileri kavurup çıkaran alevli ateştir.

Meâric Sûresi 16. Ayet

نَزَّاعَةً

لِلشَّوٰىۚ

١٦

15,16. Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz cehennem, derileri kavurup çıkaran alevli ateştir.

Meâric Sûresi 17. Ayet

تَدْعُوا

مَنْ

اَدْبَرَ

وَتَوَلّٰىۙ

١٧

17,18. O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır.

Meâric Sûresi 18. Ayet

وَجَمَعَ

فَاَوْعٰى

١٨

17,18. O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır.

Meâric Sûresi 19. Ayet

اِنَّ

الْاِنْسَانَ

خُلِقَ

هَلُوعاًۙ

١٩

Şüphesiz insan çok hırslı ve sabırsız olarak yaratılmıştır.

Meâric Sûresi 20. Ayet

اِذَا

مَسَّهُ

الشَّرُّ

جَزُوعاًۙ

٢٠

Kendisine kötülük dokunduğu zaman sızlanır.

Meâric Sûresi 21. Ayet

وَاِذَا

مَسَّهُ

الْخَيْرُ

مَنُوعاًۙ

٢١

Ona bir hayır dokunduğunda da eli sıkıdır.

Meâric Sûresi 22. Ayet

اِلَّا

الْمُصَلّ۪ينَۙ

٢٢

Ancak, namaz kılanlar başka.

Meâric Sûresi 23. Ayet

اَلَّذ۪ينَ

هُمْ

عَلٰى

صَلَاتِهِمْ

دَٓائِمُونَۖ

٢٣

Onlar, namazlarına devam eden kimselerdir.

Meâric Sûresi 24. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

ف۪ٓي

اَمْوَالِهِمْ

حَقٌّ

مَعْلُومٌۙ

٢٤

24,25. Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir.

Meâric Sûresi 25. Ayet

لِلسَّٓائِلِ

وَالْمَحْرُومِۖ

٢٥

24,25. Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir.

Meâric Sûresi 26. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

يُصَدِّقُونَ

بِيَوْمِ

الدّ۪ينِۖ

٢٦

Onlar, ceza gününü tasdik eden kimselerdir.

Meâric Sûresi 27. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

هُمْ

مِنْ

عَذَابِ

رَبِّهِمْ

مُشْفِقُونَۚ

٢٧

Onlar, Rablerinin azabından korkan kimselerdir.

Meâric Sûresi 28. Ayet

اِنَّ

عَذَابَ

رَبِّهِمْ

غَيْرُ

مَأْمُونٍۚ

٢٨

Çünkü, Rablerinin azabından emin olunamaz.

Meâric Sûresi 29. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

هُمْ

لِفُرُوجِهِمْ

حَافِظُونَۙ

٢٩

Onlar, mahrem yerlerini koruyan kimselerdir.

Meâric Sûresi 30. Ayet

اِلَّا

عَلٰٓى

اَزْوَاجِهِمْ

اَوْ

مَا

مَلَكَتْ

اَيْمَانُهُمْ

فَاِنَّهُمْ

غَيْرُ

مَلُوم۪ينَۚ

٣٠

Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar.

Meâric Sûresi 31. Ayet

فَمَنِ

ابْتَغٰى

وَرَٓاءَ

ذٰلِكَ

فَاُو۬لٰٓئِكَ

هُمُ

الْعَادُونَۚ

٣١

Kim bunun ötesini isterse, işte onlar sınırı aşan kimselerdir.

Meâric Sûresi 32. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

هُمْ

لِاَمَانَاتِهِمْ

وَعَهْدِهِمْ

رَاعُونَۖ

٣٢

Onlar, emanetlerini ve verdikleri sözü gözeten kimselerdir.

Meâric Sûresi 33. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

هُمْ

بِشَهَادَاتِهِمْ

قَٓائِمُونَۖ

٣٣

Onlar, şahitliklerini dosdoğru yapan kimselerdir.

Meâric Sûresi 34. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

هُمْ

عَلٰى

صَلَاتِهِمْ

يُحَافِظُونَۜ

٣٤

Onlar, namazlarını titizlikle koruyan kimselerdir.

Meâric Sûresi 35. Ayet

اُو۬لٰٓئِكَ

ف۪ي

جَنَّاتٍ

مُكْرَمُونَۜ

۟

٣٥

İşte onlar cennetlerde ikram göreceklerdir.

Nuh Sûresi 3-4. Ayet

اَنِ

اعْبُدُوا

اللّٰهَ

وَاتَّقُوهُ

وَاَط۪يعُونِۙ

٣

يَغْفِرْ

لَـكُمْ

مِنْ

ذُنُوبِكُمْ

وَيُؤَخِّرْكُمْ

اِلٰٓى

اَجَلٍ

مُسَمًّىۜ

اِنَّ

اَجَلَ

اللّٰهِ

اِذَا

جَٓاءَ

لَا

يُؤَخَّرُۢ

لَوْ

كُنْتُمْ

تَعْلَمُونَ

٤

3,4. “Allah’a ibadet edin. O’na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vakte kadar ertelesin. Şüphesiz, Allah’ın belirlediği vakit gelince ertelenmez. Keşke bilseydiniz.”

Müddessir Sûresi 56. Ayet

وَمَا

يَذْكُرُونَ

اِلَّٓا

اَنْ

يَشَٓاءَ

اللّٰهُۜ

هُوَ

اَهْلُ

التَّقْوٰى

وَاَهْلُ

الْمَغْفِرَةِ

٥٦

Bununla beraber, Allah dilemedikçe öğüt alamazlar. O takvaya (kendisine karşı gelmekten sakınılmaya) ehil olandır, bağışlamaya ehil olandır.

Alak Sûresi 12. Ayet

اَوْ

اَمَرَ

بِالتَّقْوٰىۜ

١٢

11,12. Ne dersin, ya o (engellenen kul) hidâyet üzere ise; ya da takvayı (Allah’a karşı gelmekten sakınmayı) emrediyorsa!?

Beyyine Sûresi 5. Ayet

وَمَٓا

اُمِرُٓوا

اِلَّا

لِيَعْبُدُوا

اللّٰهَ

مُخْلِص۪ينَ

لَهُ

الدّ۪ينَ

حُنَفَٓاءَ

وَيُق۪يمُوا

الصَّلٰوةَ

وَيُؤْتُوا

الزَّكٰوةَ

وَذٰلِكَ

د۪ينُ

الْقَيِّمَةِۜ

٥

Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.

Konularına Göre Diğer Ayetler

Devamını Gör...