طٰهٰ

Taha Suresi

Taha Suresi 1 . Ayet

طٰهٰۜ

١

Tâ-Hâ

Tâ Hâ.

Taha Suresi 2 . Ayet

مَٓا

اَنْزَلْنَا

عَلَيْكَ

الْقُرْاٰنَ

لِتَشْقٰىۙ

٢

Mâ enzelnâ ‘aleyke-lkur-âne liteşkâ

(Ey Muhammed!) Biz Kur'an'ı sana sıkıntı çekesin diye değil, ancak (Allah'ın azabından) korkacaklara bir öğüt (bir uyarı) olsun diye indirdik.

Taha Suresi 3 . Ayet

اِلَّا

تَذْكِرَةً

لِمَنْ

يَخْشٰىۙ

٣

İllâ teżkiraten limen yaḣşâ

(Ey Muhammed!) Biz Kur'an'ı sana sıkıntı çekesin diye değil, ancak (Allah'ın azabından) korkacaklara bir öğüt (bir uyarı) olsun diye indirdik.

Taha Suresi 4 . Ayet

تَنْز۪يلاً

مِمَّنْ

خَلَقَ

الْاَرْضَ

وَالسَّمٰوَاتِ

الْعُلٰىۜ

٤

Tenzîlen mimmen ḣaleka-l-arda ve-ssemâvâti-l’ulâ

(O) yüksek gökleri yaratanın katından peyderpey indirilmiştir.

Taha Suresi 5 . Ayet

اَلرَّحْمٰنُ

عَلَى

الْعَرْشِ

اسْتَوٰى

٥

Errahmânu ‘alâ-l’arşi-stevâ

Rahmân, Arş'a kurulmuştur.

Taha Suresi 6 . Ayet

لَهُ

مَا

فِي

السَّمٰوَاتِ

وَمَا

فِي

الْاَرْضِ

وَمَا

بَيْنَهُمَا

وَمَا

تَحْتَ

الثَّرٰى

٦

Lehu mâ fî-ssemâvâti vemâ fî-l-ardi vemâ beynehumâ vemâ tahte-śśerâ

Göklerdeki, yerdeki bu ikisi arasındaki ve toprağın altındaki her şey, yalnızca O'nundur.

Taha Suresi 7 . Ayet

وَاِنْ

تَجْهَرْ

بِالْقَوْلِ

فَاِنَّهُ

يَعْلَمُ

السِّرَّ

وَاَخْفٰى

٧

Ve-in techer bilkavli fe-innehu ya’lemu-ssirra veaḣfâ

Sen sözü açığa vursan da, gizlesen de Allah için birdir. Çünkü O, gizliyi de bilir, ondan daha gizli olanı da.

Taha Suresi 8 . Ayet

اَللّٰهُ

لَٓا

اِلٰهَ

اِلَّا

هُوَۜ

لَهُ

الْاَسْمَٓاءُ

الْحُسْنٰى

٨

(A)llâhu lâ ilâhe illâ hu(ve)(s) lehu-l-esmâu-lhusnâ

Allah, kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayandır. En güzel isimler O'nundur.

Taha Suresi 9 . Ayet

وَهَلْ

اَتٰيكَ

حَد۪يثُ

مُوسٰىۢ

٩

Vehel etâke hadîśu mûsâ

Mûsâ'nın haberi sana ulaştı mı?

Taha Suresi 10 . Ayet

اِذْ

رَاٰ

نَاراً

فَقَالَ

لِاَهْلِهِ

امْكُـثُٓوا

اِنّ۪ٓي

اٰنَسْتُ

نَاراً

لَعَلّ۪ٓي

اٰت۪يكُمْ

مِنْهَا

بِقَبَسٍ

اَوْ

اَجِدُ

عَلَى

النَّارِ

هُدًى

١٠

İż raâ nâran fekâle li-ehlihi-mkuśû innî ânestu nâran le’allî âtîkum minhâ bikabesin ev ecidu ‘alâ-nnâri hudâ(n)

Hani bir ateş görmüştü de ailesine, "Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm (oraya gidiyorum). Umarım ondan size bir kor ateş getiririm, yahut ateşin başında, yol gösterecek birini bulurum" demişti.

Taha Suresi 11 . Ayet

فَلَمَّٓا

اَتٰيهَا

نُودِيَ

يَا

مُوسٰى

١١

Felemmâ etâhâ nûdiye yâ mûsâ

Ateşin yanına varınca, ona şöyle seslenildi: "Ey Mûsâ!"

Taha Suresi 12 . Ayet

اِنّ۪ٓي

اَنَا۬

رَبُّكَ

فَاخْلَعْ

نَعْلَيْكَۚ

اِنَّكَ

بِالْوَادِ

الْمُقَدَّسِ

طُوًىۜ

١٢

İnnî enâ rabbuke faḣla’ na’leyk(e)(s) inneke bilvâdi-lmukaddesi tuvâ(n)

"Şüphe yok ki, ben senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadi Tuvâ'dasın."

Taha Suresi 13 . Ayet

وَاَنَا

اخْتَرْتُكَ

فَاسْتَمِـعْ

لِمَا

يُوحٰى

١٣

Ve enâ-ḣtertuke festemi’ limâ yûhâ

"Ben seni (peygamber olarak) seçtim. Şimdi vahyolunacak şeyleri dinle."

Taha Suresi 14 . Ayet

اِنَّـن۪ٓي

اَنَا

اللّٰهُ

لَٓا

اِلٰهَ

اِلَّٓا

اَنَا۬

فَاعْبُدْن۪يۙ

وَاَقِمِ

الصَّلٰوةَ

لِذِكْر۪ي

١٤

İnnenî ena(A)llâhu lâ ilâhe illâ enâ fa’budnî veekimi-ssalâte liżikrî

"Şüphe yok ki ben Allah'ım. Benden başka hiçbir ilah yoktur. O halde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl."

Taha Suresi 15 . Ayet

اِنَّ

السَّاعَةَ

اٰتِيَةٌ

اَكَادُ

اُخْف۪يهَا

لِتُجْزٰى

كُلُّ

نَفْسٍ

بِمَا

تَسْعٰى

١٥

İnne-ssâ’ate âtiyetun ekâdu uḣfîhâ lituczâ kullu nefsin bimâ tes’â

"Kıyamet mutlaka gelecektir. Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, neredeyse onu gizleyecek (geleceğinden hiç söz etmeyecek)tim."

Taha Suresi 16 . Ayet

فَلَا

يَصُدَّنَّكَ

عَنْهَا

مَنْ

لَا

يُؤْمِنُ

بِهَا

وَاتَّـبَعَ

هَوٰيهُ

فَتَرْدٰى

١٦

Felâ yesuddenneke ‘anhâ men lâ yu/minu bihâ vettebe’a hevâhu feterdâ

"Buna inanmayan ve nefsinin arzusuna uyan kimseler seni ondan (ona hazırlanmaktan) sakın alıkoymasın, sonra helak olursun!"

Taha Suresi 17 . Ayet

وَمَا

تِلْكَ

بِيَم۪ينِكَ

يَا

مُوسٰى

١٧

Vemâ tilke biyemînike yâ mûsâ

"Şu sağ elindeki nedir ey Mûsâ?"

Taha Suresi 18 . Ayet

قَالَ

هِيَ

عَصَايَۚ

اَتَوَكَّـؤُ۬ا

عَلَيْهَا

وَاَهُشُّ

بِهَا

عَلٰى

غَنَم۪ي

وَلِيَ

ف۪يهَا

مَاٰرِبُ

اُخْرٰى

١٨

Kâle hiye ‘asâye etevekkeu ‘aleyhâ ve ehuşşu bihâ ‘alâ ġanemî veliye fîhâ meâribu uḣrâ

Mûsâ dedi ki: "O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla başka işlerimi de görürüm."

Taha Suresi 19 . Ayet

قَالَ

اَلْقِهَا

يَا

مُوسٰى

١٩

Kâle elkihâ yâ mûsâ

Allah, "Onu yere at ey Mûsâ!" dedi.

Taha Suresi 20 . Ayet

فَاَلْقٰيهَا

فَاِذَا

هِيَ

حَيَّةٌ

تَسْعٰى

٢٠

Feelkâhâ fe-iżâ hiye hayyetun tes’â

Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş!

Taha Suresi 21 . Ayet

قَالَ

خُذْهَا

وَلَا

تَخَفْ۠

سَنُع۪يدُهَا

س۪يرَتَهَا

الْاُو۫لٰى

٢١

Kâle ḣużhâ velâ teḣaf(s) senu’îduhâ sîratehâ-l-ûlâ

Allah şöyle dedi: "Tut onu. Korkma! Biz onu yine eski durumuna döndüreceğiz."

Taha Suresi 22 . Ayet

وَاضْمُمْ

يَدَكَ

اِلٰى

جَنَاحِكَ

تَخْرُجْ

بَيْضَٓاءَ

مِنْ

غَيْرِ

سُٓوءٍ

اٰيَةً

اُخْرٰىۙ

٢٢

Vadmum yedeke ilâ cenâhike taḣruc beydâe min ġayri sû-in âyeten uḣrâ

"Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir halde çıksın."

Taha Suresi 23 . Ayet

لِنُرِيَكَ

مِنْ

اٰيَاتِنَا

الْكُبْرٰىۚ

٢٣

Linuriyeke min âyâtinâ-lkubrâ

"Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir halde çıksın."

Taha Suresi 24 . Ayet

اِذْهَبْ

اِلٰى

فِرْعَوْنَ

اِنَّهُ

طَغٰى۟

٢٤

İżheb ilâ fir’avne innehu taġâ

"Firavun'a git, çünkü o azmıştır."

Taha Suresi 25 . Ayet

قَالَ

رَبِّ

اشْرَحْ

ل۪ي

صَدْر۪يۙ

٢٥

Kâle rabbi-şrah lî sadrî

Mûsâ dedi ki: "Rabbim! Gönlüme ferahlık ver."

Taha Suresi 26 . Ayet

وَيَسِّرْ

ل۪ٓي

اَمْر۪يۙ

٢٦

Veyessir lî emrî

"İşimi bana kolaylaştır."

Taha Suresi 27 . Ayet

وَاحْلُلْ

عُقْدَةً

مِنْ

لِسَان۪يۙ

٢٧

Vahlul ‘ukdeten min lisânî

"Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar."

Taha Suresi 28 . Ayet

يَفْقَهُوا

قَوْل۪يۖ

٢٨

Yefkahû kavlî

"Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar."

Taha Suresi 29 . Ayet

وَاجْعَلْ

ل۪ي

وَز۪يراً

مِنْ

اَهْل۪يۙ

٢٩

Vec’al lî vezîran min ehlî

"Bana ailemden birini yardımcı yap,"

Taha Suresi 30 . Ayet

هٰرُونَ

اَخ۪يۚ

٣٠

Hârûne eḣî

"Kardeşim Hârûn'u."

Taha Suresi 31 . Ayet

اُشْدُدْ

بِه۪ٓ

اَزْر۪يۙ

٣١

Uşdud bihi ezrî

"Onunla gücümü artır."

Taha Suresi 32 . Ayet

وَاَشْرِكْهُ

ف۪ٓي

اَمْر۪يۙ

٣٢

Ve eşrik-hu fî emrî

"Onu işime ortak et."

Taha Suresi 33 . Ayet

كَيْ

نُسَبِّحَكَ

كَث۪يراًۙ

٣٣

Key nusebbihake keśîrâ(n)

"Seni çok tespih edelim diye",

Taha Suresi 34 . Ayet

وَنَذْكُرَكَ

كَث۪يراًۜ

٣٤

Veneżkurake keśîrâ(n)

"Seni çok zikredelim diye."

Taha Suresi 35 . Ayet

اِنَّكَ

كُنْتَ

بِنَا

بَص۪يراً

٣٥

İnneke kunte binâ basîrâ(n)

"Çünkü sen bizi hakkıyla görmektesin."

Taha Suresi 36 . Ayet

قَالَ

قَدْ

اُو۫ت۪يتَ

سُؤْلَكَ

يَا

مُوسٰى

٣٦

Kâle kad ûtîte su/leke yâ mûsâ

Allah şöyle dedi: "İstediğin sana verildi ey Mûsâ!"

Taha Suresi 37 . Ayet

وَلَقَدْ

مَنَنَّا

عَلَيْكَ

مَرَّةً

اُخْرٰىۙ

٣٧

Velekad menennâ ‘aleyke merraten uḣrâ

"Andolsun, biz sana bir kere daha iyilikte bulunmuştuk."

Taha Suresi 38 . Ayet

اِذْ

اَوْحَيْنَٓا

اِلٰٓى

اُمِّكَ

مَا

يُوحٰىۙ

٣٨

İż evhaynâ ilâ ummike mâ yûhâ

"Hani annene ilham edilmesi gereken şeyleri ilham etmiştik:"

Taha Suresi 39 . Ayet

اَنِ

اقْذِف۪يهِ

فِي

التَّابُوتِ

فَاقْذِف۪يهِ

فِي

الْيَمِّ

فَلْيُلْقِهِ

الْيَمُّ

بِالسَّاحِلِ

يَأْخُذْهُ

عَدُوٌّ

ل۪ي

وَعَدُوٌّ

لَهُۜ

وَاَلْقَيْتُ

عَلَيْكَ

مَحَبَّةً

مِنّ۪يۚ

وَلِتُصْنَعَ

عَلٰى

عَيْن۪يۢ

٣٩

Eni-kżifîhi fî-ttâbûti fakżifîhi fî-lyemmi felyulkihi-lyemmu bi-ssâhili ye/ḣużhu ‘aduvvun lî ve’aduvvun leh(u)(c) veelkaytu ‘aleyke mehabbeten minnî velitusne’a ‘alâ ‘aynî

"Onu (bebek Mûsâ'yı) sandığın içine koy ve denize (Nil'e) bırak ki, deniz onu kıyıya atsın da kendisini, hem bana düşman, hem de ona düşman olan birisi (Firavun) alsın. Sana da, ey Mûsâ, sevilesin ve gözetimimizde yetiştirilesin diye tarafımızdan bir sevgi bırakmıştım."

Taha Suresi 40 . Ayet

اِذْ

تَمْش۪ٓي

اُخْتُكَ

فَتَقُولُ

هَلْ

اَدُلُّكُمْ

عَلٰى

مَنْ

يَكْفُلُهُۜ

فَرَجَعْنَاكَ

اِلٰٓى

اُمِّكَ

كَيْ

تَقَرَّ

عَيْنُهَا

وَلَا

تَحْزَنَۜ

وَقَتَلْتَ

نَفْساً

فَنَجَّيْنَاكَ

مِنَ

الْغَمِّ

وَفَتَنَّاكَ

فُتُوناً۠

فَلَبِثْتَ

سِن۪ينَ

ف۪ٓي

اَهْلِ

مَدْيَنَ

ثُمَّ

جِئْتَ

عَلٰى

قَدَرٍ

يَا

مُوسٰى

٤٠

İż temşî uḣtuke fetekûlu hel edullukum ‘alâ men yekfuluh(u)(s) feraca’nâke ilâ ummike key tekarra ‘aynuhâ velâ tahzen(e)(c) vekatelte nefsen fenecceynâke mine-lġammi vefetennâke futûnâ(en)(c) felebiśte sinîne fî ehli medyene śümme ci/te ‘alâ kaderin yâ mûsâ

"Hani kız kardeşin (Firavun ailesine) gidiyor ve "size onun bakımını üstlenecek kimseyi göstereyim mi?" diyordu. Derken, gözü aydın olsun, üzülmesin diye seni annene döndürdük. (Sana baktı, büyüdün) ve (kazara) bir cana kıydın da biz seni kederden kurtardık seni sıkı bir denemeden geçirdik (ve kaçıp Medyen'e gittin). Medyen halkı içinde yıllarca kaldın sonra (peygamber olman için) takdir edilmiş bir zamanda (Tûr'a) geldin ey Mûsâ!"

Taha Suresi 41 . Ayet

وَاصْطَنَعْتُكَ

لِنَفْس۪يۚ

٤١

Vastana’tuke linefsî

"Ben seni kendim için seçtim."

Taha Suresi 42 . Ayet

اِذْهَبْ

اَنْتَ

وَاَخُوكَ

بِاٰيَات۪ي

وَلَا

تَنِيَا

ف۪ي

ذِكْر۪يۚ

٤٢

İżheb ente veeḣûke bi-âyâtî velâ teniyâ fî żikrî

"Sen ve kardeşin mucizelerim ile (desteklenmiş olarak) gidin ve beni anmakta gevşeklik göstermeyin."

Taha Suresi 43 . Ayet

اِذْهَبَٓا

اِلٰى

فِرْعَوْنَ

اِنَّهُ

طَغٰىۚ

٤٣

İżhebâ ilâ fir’avne innehu taġâ

"Firavun'a gidin. Çünkü o azmıştır."

Taha Suresi 44 . Ayet

فَقُولَا

لَهُ

قَوْلاً

لَيِّناً

لَعَلَّهُ

يَتَذَكَّرُ

اَوْ

يَخْشٰى

٤٤

Fekûlâ lehu kavlen leyyinen le’allehu yeteżekkeru ev yaḣşâ

"Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar."

Taha Suresi 45 . Ayet

قَالَا

رَبَّـنَٓا

اِنَّـنَا

نَخَافُ

اَنْ

يَفْرُطَ

عَلَيْنَٓا

اَوْ

اَنْ

يَطْغٰى

٤٥

Kâlâ rabbenâ innenâ neḣâfu en yefruta ‘aleynâ ev en yatġâ

Mûsâ ve Hârûn şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Şüphesiz biz, onun bize karşı aşırı davranmasından yahut azmasından korkuyoruz."

Taha Suresi 46 . Ayet

قَالَ

لَا

تَخَافَٓا

اِنَّن۪ي

مَعَكُمَٓا

اَسْمَعُ

وَاَرٰى

٤٦

Kâle lâ teḣâfâ(s) innenî me’akumâ esme’u ve erâ

Allah şöyle dedi: "Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim. İşitirim ve görürüm."

Taha Suresi 47 . Ayet

فَأْتِيَاهُ

فَقُولَٓا

اِنَّا

رَسُولَا

رَبِّكَ

فَاَرْسِلْ

مَعَنَا

بَن۪ٓي

اِسْرَٓائ۪لَ

وَلَا

تُعَذِّبْهُمْۜ

قَدْ

جِئْنَاكَ

بِاٰيَةٍ

مِنْ

رَبِّكَۜ

وَالسَّلَامُ

عَلٰى

مَنِ

اتَّـبَعَ

الْهُدٰى

٤٧

Fe/tiyâhu fekûlâ innâ rasûlâ rabbike feersil me’anâ benî isrâ-île velâ tu’ażżibhum(s) kad ci/nâke bi-âyetin min rabbik(e)(s) ve-sselâmu ‘alâ meni-ttebe’a-lhudâ

"Ona gidin ve şöyle deyin: ‘Şüphesiz biz Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını (serbest bırak ve) bizimle gönder. Onlara işkence etme. Sana Rabbinin katından bir mucize getirdik. Selam, doğru yola uyanlara olsun.' "

Taha Suresi 48 . Ayet

اِنَّا

قَدْ

اُو۫حِيَ

اِلَيْنَٓا

اَنَّ

الْعَذَابَ

عَلٰى

مَنْ

كَذَّبَ

وَتَوَلّٰى

٤٨

İnnâ kad ûhiye ileynâ enne-l’ażâbe ‘alâ men keżżebe vetevellâ

"Şüphesiz bize, azabın yalanlayan ve yüz çevirenlere olacağı vahyolundu."

Taha Suresi 49 . Ayet

قَالَ

فَمَنْ

رَبُّكُمَا

يَا

مُوسٰى

٤٩

Kâle femen rabbukumâ yâ mûsâ

Firavun, "Sizin Rabbiniz kim, ey Mûsâ?" dedi.

Taha Suresi 50 . Ayet

قَالَ

رَبُّنَا

الَّـذ۪ٓي

اَعْطٰى

كُلَّ

شَيْءٍ

خَلْقَهُ

ثُمَّ

هَدٰى

٥٠

Kâle rabbunâ-lleżî a’tâ kulle şey-in ḣalkahu śümme hedâ

Mûsâ, "Rabbimiz her şeye hilkatini (yaratılış özelliklerini) veren, sonra onlara yol gösterendir" dedi.

Taha Suresi 51 . Ayet

قَالَ

فَمَا

بَالُ

الْقُرُونِ

الْاُو۫لٰى

٥١

Kâle femâ bâlu-lkurûni-l-ûlâ

Firavun, "Ya geçmiş nesillerin hali ne olacak?" dedi.

Taha Suresi 52 . Ayet

قَالَ

عِلْمُهَا

عِنْدَ

رَبّ۪ي

ف۪ي

كِتَابٍۚ

لَا

يَضِلُّ

رَبّ۪ي

وَلَا

يَنْسٰىۘ

٥٢

Kâle ‘ilmuhâ ‘inde rabbî fî kitâb(in)(s) lâ yadillu rabbî velâ yensâ

Mûsâ şöyle dedi: "Onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta (levh-i mahfuzda yazılı)dır. Rabbim yanılmaz ve unutmaz."

Taha Suresi 53 . Ayet

اَلَّذ۪ي

جَعَلَ

لَكُمُ

الْاَرْضَ

مَهْداً

وَسَلَكَ

لَكُمْ

ف۪يهَا

سُبُلاً

وَاَنْزَلَ

مِنَ

السَّمَٓاءِ

مَٓاءًۜ

فَاَخْرَجْنَا

بِه۪ٓ

اَزْوَاجاً

مِنْ

نَبَاتٍ

شَتّٰى

٥٣

Elleżî ce’ale lekumu-l-arda mehden veseleke lekum fîhâ subulen veenzele mine-ssemâ-i mâen feaḣracnâ bihi ezvâcen min nebâtin şettâ

"Rabbim, yeryüzünü size beşik yapan, orada size yollar açan ve size gökten yağmur indirendir." Böylece onunla sizin için yerden türlü türlü bitkileri çift çift çıkardık.

Taha Suresi 54 . Ayet

كُلُوا

وَارْعَوْا

اَنْعَامَكُمْۜ

اِنَّ

ف۪ي

ذٰلِكَ

لَاٰيَاتٍ

لِاُو۬لِي

النُّهٰى۟

٥٤

Kulû ver’av en’âmekum(k) inne fî żâlike leâyâtin li-ulî-nnuhâ

Yiyin, hayvanlarınızı yayın. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için (Allah'ın varlığını ve birliğini gösteren) deliller vardır.

Taha Suresi 55 . Ayet

مِنْهَا

خَلَقْنَاكُمْ

وَف۪يهَا

نُع۪يدُكُمْ

وَمِنْهَا

نُخْرِجُكُمْ

تَارَةً

اُخْرٰى

٥٥

Minhâ ḣalaknâkum vefîhâ nu’îdukum veminhâ nuḣricukum târaten uḣrâ

(Ey insanlar!) Sizi topraktan yarattık, (ölümünüzle) sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız.

Taha Suresi 56 . Ayet

وَلَقَدْ

اَرَيْنَاهُ

اٰيَاتِنَا

كُلَّهَا

فَكَذَّبَ

وَاَبٰى

٥٦

Velekad eraynâhu âyâtinâ kullehâ fekeżżebe veebâ

Andolsun, biz ona (Firavun'a) bütün mucizelerimizi gösterdik de o bunları yalanladı ve reddetti.

Taha Suresi 57 . Ayet

قَالَ

اَجِئْتَنَا

لِتُخْرِجَنَا

مِنْ

اَرْضِنَا

بِسِحْرِكَ

يَا

مُوسٰى

٥٧

Kâle eci/tenâ lituḣricenâ min ardinâ bisihrike yâ mûsâ

Şöyle dedi: "Ey Mûsâ! Sihrin ile bizi yurdumuzdan çıkarmak için mi geldin?"

Taha Suresi 58 . Ayet

فَلَنَأْتِيَنَّكَ

بِسِحْرٍ

مِثْلِه۪

فَاجْعَلْ

بَيْنَنَا

وَبَيْنَكَ

مَوْعِداً

لَا

نُخْلِفُهُ

نَحْنُ

وَلَٓا

اَنْتَ

مَكَاناً

سُوًى

٥٨

Felene/tiyenneke bisihrin miślihi fec’al beynenâ vebeyneke mev’iden lâ nuḣlifuhu nahnu velâ ente mekânen suvâ(n)

"Biz de mutlaka sana karşı onun gibi bir sihir yapacağız. Bunun için seninle bizim aramızda; uygun bir yerde, senin de, bizim de caymayacağımız bir buluşma vakti belirle."

Taha Suresi 59 . Ayet

قَالَ

مَوْعِدُكُمْ

يَوْمُ

الزّ۪ينَةِ

وَاَنْ

يُحْشَرَ

النَّاسُ

ضُحًى

٥٩

Kâle mev’idukum yevmu-zzîneti veen yuhşera-nnâsu duhâ(n)

Mûsâ, "Buluşma vaktimiz, bayram günü, insanların toplandığı kuşluk vaktidir" dedi.

Taha Suresi 60 . Ayet

فَتَوَلّٰى

فِرْعَوْنُ

فَجَمَعَ

كَيْدَهُ

ثُمَّ

اَتٰى

٦٠

Fetevellâ fir’avnu feceme’a keydehu śümme etâ

Bunun üzerine Firavun ayrılıp, hilesini kuracak sihirbazlarını topladı, sonra geldi.

Taha Suresi 61 . Ayet

قَالَ

لَهُمْ

مُوسٰى

وَيْلَكُمْ

لَا

تَفْتَرُوا

عَلَى

اللّٰهِ

كَذِباً

فَيُسْحِتَكُمْ

بِعَذَابٍۚ

وَقَدْ

خَابَ

مَنِ

افْتَرٰى

٦١

Kâle lehum mûsâ veylekum lâ tefterû ‘ala(A)llâhi keżiben feyushitekum bi’ażâb(in)(s) vekad ḣâbe meni-fterâ

Mûsâ onlara şöyle dedi: "Yazıklar olsun size! Allaha karşı yalan uydurmayın, yoksa sizi azap ile yok eder. Allah'a karşı yalan uyduran mutlaka hüsrana uğramıştır."

Taha Suresi 62 . Ayet

فَتَنَازَعُٓوا

اَمْرَهُمْ

بَيْنَهُمْ

وَاَسَرُّوا

النَّجْوٰى

٦٢

Fetenâze’û emrahum beynehum veeserrû-nnecvâ

Sihirbazlar, işlerini kendi aralarında tartıştılar ve gizli gizli konuştular.

Taha Suresi 63 . Ayet

قَالُٓوا

اِنْ

هٰذَانِ

لَسَاحِرَانِ

يُر۪يدَانِ

اَنْ

يُخْرِجَاكُمْ

مِنْ

اَرْضِكُمْ

بِسِحْرِهِمَا

وَيَذْهَبَا

بِطَر۪يقَتِكُمُ

الْمُثْلٰى

٦٣

Kâlû in hâżâni lesâhirâni yurîdâni en yuḣricâkum min ardikum bisihrihimâ veyeżhebâ bitarîkatikumu-lmuślâ

Şöyle dediler: "Şüphesiz bu ikisi, sihirleri ile sizi yurdunuzdan çıkarmak ve en üstün olan dininizi ortadan kaldırmak isteyen birer sihirbazdırlar."

Taha Suresi 64 . Ayet

فَاَجْمِعُوا

كَيْدَكُمْ

ثُمَّ

ائْتُوا

صَفاًّۚ

وَقَدْ

اَفْلَحَ

الْيَوْمَ

مَنِ

اسْتَعْلٰى

٦٤

Feecmi’û keydekum śümme-/tû saffâ(en)(c) vekad efleha-lyevme meni-sta’lâ

"Öyleyse, hilelerinizi toplayın (birbirinize destek olun) sonra sıra halinde gelin. Bu gün üstün gelen muhakkak başarıya ulaşmıştır."

Taha Suresi 65 . Ayet

قَالُوا

يَا

مُوسٰٓى

اِمَّٓا

اَنْ

تُلْقِيَ

وَاِمَّٓا

اَنْ

نَكُونَ

اَوَّلَ

مَنْ

اَلْقٰى

٦٥

Kâlû yâ mûsâ immâ en tulkiye ve-immâ en nekûne evvele men elkâ

Sihirbazlar: "Ey Mûsâ! Ya önce atmayı tercih edersin, ya da ilk atan biz oluruz" dediler.

Taha Suresi 66 . Ayet

قَالَ

بَلْ

اَلْقُواۚ

فَاِذَا

حِبَالُهُمْ

وَعِصِيُّهُمْ

يُخَيَّلُ

اِلَيْهِ

مِنْ

سِحْرِهِمْ

اَنَّهَا

تَسْعٰى

٦٦

Kâle bel elkû(s) fe-iżâ hibâluhum ve’isiyyuhum yuḣayyelu ileyhi min sihrihim ennehâ tes’â

Mûsâ: "Yok, (önce) siz atın" dedi. Bir de ne görsün, onların ipleri ve değnekleri yaptıkları sihirden dolayı kendisine hızla sürünür gibi görünüyor.

Taha Suresi 67 . Ayet

فَاَوْجَسَ

ف۪ي

نَفْسِه۪

خ۪يفَةً

مُوسٰى

٦٧

Feevcese fî nefsihi ḣîfeten mûsâ

Bunun üzerine Mûsâ içinde bir korku hissetti.

Taha Suresi 68 . Ayet

قُلْنَا

لَا

تَخَفْ

اِنَّكَ

اَنْتَ

الْاَعْلٰى

٦٨

Kulnâ lâ teḣaf inneke ente-l-a’lâ

Şöyle dedik: "Korkma (ey Mûsâ!). Çünkü, sensin en üstün olan."

Taha Suresi 69 . Ayet

وَاَلْقِ

مَا

ف۪ي

يَم۪ينِكَ

تَلْقَفْ

مَا

صَنَعُواۜ

اِنَّمَا

صَنَعُوا

كَيْدُ

سَاحِرٍۜ

وَلَا

يُفْلِحُ

السَّاحِرُ

حَيْثُ

اَتٰى

٦٩

Veelki mâ fî yemînike telkaf mâ sane’û(s) innemâ sane’û keydu sâhir(in)(s) velâ yuflihu-ssâhiru hayśu etâ

"Sağ elindekini (değneğini) at ki, onların yaptıklarını yutsun. Şüphesiz yaptıkları bir sihirbaz hilesidir. Sihirbaz ise nereye varsa kurtuluşa eremez."

Taha Suresi 70 . Ayet

فَاُلْقِيَ

السَّحَرَةُ

سُجَّداً

قَالُٓوا

اٰمَنَّا

بِرَبِّ

هٰرُونَ

وَمُوسٰى

٧٠

Feulkiye-sseharatu succeden kâlû âmennâ birabbi hârûne vemûsâ

(Mûsâ'nın değneği, sihirbazların ipleriyle değneklerini yutunca) sihirbazlar hemen secdeye kapandılar ve, "Hârûn ve Mûsâ'nın Rabbine inandık" dediler.

Taha Suresi 71 . Ayet

قَالَ

اٰمَنْتُمْ

لَهُ

قَبْلَ

اَنْ

اٰذَنَ

لَكُمْۜ

اِنَّهُ

لَكَب۪يرُكُمُ

الَّذ۪ي

عَلَّمَكُمُ

السِّحْرَۚ

فَلَاُقَطِّعَنَّ

اَيْدِيَكُمْ

وَاَرْجُلَكُمْ

مِنْ

خِلَافٍ

وَلَاُصَلِّبَنَّكُمْ

ف۪ي

جُذُوعِ

النَّخْلِۘ

وَلَتَعْلَمُنَّ

اَيُّـنَٓا

اَشَدُّ

عَذَاباً

وَاَبْقٰى

٧١

Kâle âmentum lehu kable en âżene lekum(s) innehu lekebîrukumu-lleżî ‘allemekumu-ssihr(a)(s) feleukatti’anne eydiyekum veerculekum min ḣilâfin veleusallibennekum fî cużû’i-nnaḣli veleta’lemunne eyyunâ eşeddu ‘ażâben ve ebkâ

Firavun, "Demek, ben size izin vermeden önce ona (Mûsâ'ya) inandınız ha! Şüphe yok, o size sihiri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi andolsun sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve mutlaka sizi hurma dallarına asacağım. Hangimizin azabı daha şiddetli ve daha kalıcıymış, mutlaka göreceksiniz."

Taha Suresi 72 . Ayet

قَالُوا

لَنْ

نُؤْثِرَكَ

عَلٰى

مَا

جَٓاءَنَا

مِنَ

الْبَيِّنَاتِ

وَالَّذ۪ي

فَطَرَنَا

فَاقْضِ

مَٓا

اَنْتَ

قَاضٍۜ

اِنَّمَا

تَقْض۪ي

هٰذِهِ

الْحَيٰوةَ

الدُّنْيَاۜ

٧٢

Kâlû len nu/śirake ‘alâ mâ câenâ mine-lbeyyinâti velleżî fetaranâ(s) fakdi mâ ente kâdin innemâ takdî hâżihi-lhayâte-ddunyâ

Sihirbazlar şöyle dediler: "Bize gelen apaçık delillere ve bizi yaratana seni asla tercih etmeyeceğiz. Artık sen vereceğin hükmü ver. Sen ancak bu dünya hayatında hüküm verirsin."

Taha Suresi 73 . Ayet

اِنَّٓا

اٰمَنَّا

بِرَبِّنَا

لِيَغْفِرَ

لَنَا

خَطَايَانَا

وَمَٓا

اَكْرَهْتَنَا

عَلَيْهِ

مِنَ

السِّحْرِۜ

وَاللّٰهُ

خَيْرٌ

وَاَبْقٰى

٧٣

İnnâ âmennâ birabbinâ liyaġfira lenâ ḣatâyânâ vemâ ekrahtenâ ‘aleyhi mine-ssihr(i)(k) va(A)llâhu ḣayrun ve ebkâ

"Şüphesiz ki biz; günahlarımızı ve bize zorla yaptırdığın sihri affetmesi için, Rabbimize inandık. Allah'ın vereceği mükafat daha hayırlı ve daha kalıcıdır."

Taha Suresi 74 . Ayet

اِنَّهُ

مَنْ

يَأْتِ

رَبَّهُ

مُجْرِماً

فَاِنَّ

لَهُ

جَهَنَّمَۜ

لَا

يَمُوتُ

ف۪يهَا

وَلَا

يَحْيٰى

٧٤

İnnehu men ye/ti rabbehu mucrimen fe-inne lehu cehenneme lâ yemûtu fîhâ velâ yahyâ

Şüphesiz, kim Rabbine günahkâr olarak varırsa, kesinlikle ona cehennem vardır. Orada ne ölür, ne de (güzel bir hayat) yaşar.

Taha Suresi 75 . Ayet

وَمَنْ

يَأْتِه۪

مُؤْمِناً

قَدْ

عَمِلَ

الصَّالِحَاتِ

فَاُو۬لٰٓئِكَ

لَهُمُ

الدَّرَجَاتُ

الْعُلٰىۙ

٧٥

Vemen ye/tihi mu/minen kad ‘amile-ssâlihâti feulâ-ike lehumu-dderacâtu-l’ulâ

Her kim de O'na salih ameller işlemiş bir mü'min olarak varırsa, işte onlar için en yüksek dereceler, içinden ırmaklar akan, içinde ebediyyen kalacakları Adn cennetleri vardır. İşte bu günahlardan temizlenenlerin mükafatıdır.

Taha Suresi 76 . Ayet

جَنَّاتُ

عَدْنٍ

تَجْر۪ي

مِنْ

تَحْتِهَا

الْاَنْهَارُ

خَالِد۪ينَ

ف۪يهَاۜ

وَذٰلِكَ

جَزٰٓؤُ۬ا

مَنْ

تَزَكّٰى۟

٧٦

Cennâtu ‘âdnin tecrî min tahtihâ-l-enhâru ḣâlidîne fîhâ(c) veżâlike cezâu men tezekkâ

Her kim de O'na salih ameller işlemiş bir mü'min olarak varırsa, işte onlar için en yüksek dereceler, içinden ırmaklar akan, içinde ebediyyen kalacakları Adn cennetleri vardır. İşte bu günahlardan temizlenenlerin mükafatıdır.

Taha Suresi 77 . Ayet

وَلَقَدْ

اَوْحَيْنَٓا

اِلٰى

مُوسٰٓى

اَنْ

اَسْرِ

بِعِبَاد۪ي

فَاضْرِبْ

لَهُمْ

طَر۪يقاً

فِي

الْبَحْرِ

يَبَساًۚ

لَا

تَخَافُ

دَرَكاً

وَلَا

تَخْشٰى

٧٧

Velekad evhaynâ ilâ mûsâ en esri bi’ibâdî fadrib lehum tarîkan fî-lbahri yebesen lâ teḣâfu deraken velâ taḣşâ

(Firavun'un imana yanaşmaması üzerine) Mûsâ'ya, "Kullarımı (İsrailoğullarını) geceleyin (Mısır'dan) yürütüp çıkar. Yakalanmaktan korkmaksızın, endişe etmeksizin onlara denizde kuru bir yol aç" diye vahyettik.

Taha Suresi 78 . Ayet

فَاَتْبَعَهُمْ

فِرْعَوْنُ

بِجُنُودِه۪

فَغَشِيَهُمْ

مِنَ

الْيَمِّ

مَا

غَشِيَهُمْۜ

٧٨

Feetbe’ahum fir’avnu bicunûdihi feġaşiyehum mine-lyemmi mâ ġaşiyehum

Bunun üzerine Firavun askerleriyle birlikte onların peşine düştü de, deniz onları görülmedik bir şekilde kuşatıp yuttu.

Taha Suresi 79 . Ayet

وَاَضَلَّ

فِرْعَوْنُ

قَوْمَهُ

وَمَا

هَدٰى

٧٩

Veedalle fir’avnu kavmehu vemâ hedâ

Firavun halkını saptırdı, onlara doğru yolu göstermedi.

Taha Suresi 80 . Ayet

يَا

بَن۪ٓي

اِسْرَٓائ۪لَ

قَدْ

اَنْجَيْنَاكُمْ

مِنْ

عَدُوِّكُمْ

وَوٰعَدْنَاكُمْ

جَانِبَ

الطُّورِ

الْاَيْمَنَ

وَنَزَّلْنَا

عَلَيْكُمُ

الْمَنَّ

وَالسَّلْوٰى

٨٠

Yâ benî isrâ-île kad enceynâkum min ‘aduvvikum ve vâ’adnâkum cânibe-ttûri-l-eymene venezzelnâ ‘aleykumu-lmenne ve-sselvâ

(Allah şöyle dedi:) "Ey İsrailoğulları! Sizi düşmanınızdan kurtardık, size Tûr'un sağ yanını vadettik ve size kudret helvası ile bıldırcın indirdik."

Taha Suresi 81 . Ayet

كُلُوا

مِنْ

طَيِّبَاتِ

مَا

رَزَقْنَاكُمْ

وَلَا

تَطْغَوْا

ف۪يهِ

فَيَحِلَّ

عَلَيْكُمْ

غَضَب۪يۚ

وَمَنْ

يَحْلِلْ

عَلَيْهِ

غَضَب۪ي

فَقَدْ

هَوٰى

٨١

Kulû min tayyibâti mâ razaknâkum velâ tatġav fîhi feyehille ‘aleykum ġadabî(s) vemen yahlil ‘aleyhi ġadabî fekad hevâ

"Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin temiz ve helal olanlarından yiyin. Bu konuda aşırı da gitmeyin, yoksa üzerinize gazabım iner. Gazabım da kimin üzerine inerse o muhakkak helak olmuş demektir."

Taha Suresi 82 . Ayet

وَاِنّ۪ي

لَغَفَّارٌ

لِمَنْ

تَابَ

وَاٰمَنَ

وَعَمِلَ

صَالِحاً

ثُمَّ

اهْتَدٰى

٨٢

Ve-innî leġaffârun limen tâbe veâmene ve’amile sâlihan śümme-htedâ

"Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim."

Taha Suresi 83 . Ayet

وَمَٓا

اَعْجَلَكَ

عَنْ

قَوْمِكَ

يَا

مُوسٰى

٨٣

Vemâ a’celeke ‘an kavmike yâ mûsâ

(Mûsâ Tûr'a varınca): "Seni, acele ile kavminden uzaklaştıran nedir, ey Mûsâ?" (dedik.)

Taha Suresi 84 . Ayet

قَالَ

هُمْ

اُو۬لَٓاءِ

عَلٰٓى

اَثَر۪ي

وَعَجِلْتُ

اِلَيْكَ

رَبِّ

لِتَرْضٰى

٨٤

Kâle hum ulâ-i ‘alâ eśerî ve’aciltu ileyke rabbi literdâ

Mûsâ şöyle dedi: "Onlar, işte onlar hemen arkamdalar. Rabbim! Sen hoşnut olasın diye, acele ederek sana geldim."

Taha Suresi 85 . Ayet

قَالَ

فَاِنَّا

قَدْ

فَتَنَّا

قَوْمَكَ

مِنْ

بَعْدِكَ

وَاَضَلَّهُمُ

السَّامِرِيُّ

٨٥

Kâle fe-innâ kad fetennâ kavmeke min ba’dike ve edallehumu-ssâmiriyy(u)

Allah, "Şüphesiz, biz senden sonra halkını sınadık; Sâmirî onları saptırdı" dedi.

Taha Suresi 86 . Ayet

فَرَجَعَ

مُوسٰٓى

اِلٰى

قَوْمِه۪

غَضْبَانَ

اَسِفاًۚ

قَالَ

يَا

قَوْمِ

اَلَمْ

يَعِدْكُمْ

رَبُّكُمْ

وَعْداً

حَسَناًۜ

اَفَطَالَ

عَلَيْكُمُ

الْعَهْدُ

اَمْ

اَرَدْتُمْ

اَنْ

يَحِلَّ

عَلَيْكُمْ

غَضَبٌ

مِنْ

رَبِّكُمْ

فَاَخْلَفْتُمْ

مَوْعِد۪ي

٨٦

Ferace’a mûsâ ilâ kavmihi ġadbâne esifâ(en)(c) kâle yâ kavmi elem ya’idkum rabbukum va’den hasenâ(en)(c) efetâle ‘aleykumu-l’ahdu em eradtum en yehille ‘aleykum ġadabun min rabbikum feaḣleftum mev’idî

Bunun üzerine Mûsâ öfke dolu ve üzgün bir halde halkına döndü. "Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? (Ayrılışımdan sonra) çok zaman mı geçti, yoksa üzerinize Rabbinizden bir gazap inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz söze uymadınız (ve buzağıya taptınız)?" dedi.

Taha Suresi 87 . Ayet

قَالُوا

مَٓا

اَخْلَفْنَا

مَوْعِدَكَ

بِمَلْكِنَا

وَلٰكِنَّا

حُمِّلْـنَٓا

اَوْزَاراً

مِنْ

ز۪ينَةِ

الْقَوْمِ

فَقَذَفْنَاهَا

فَكَذٰلِكَ

اَلْقَى

السَّامِرِيُّۙ

٨٧

Kâlû mâ aḣlefnâ mev’ideke bimelkinâ velâkinnâ hummilnâ evzâran min zîneti-lkavmi fekażefnâhâ fekeżâlike elkâ-ssâmiriyy(u)

Şöyle dediler: "Sana verdiğimiz sözden kendi isteğimizle caymış değiliz. Fakat biz Mısır halkının mücevheratından yüklü miktarlarda takınmıştık. İşte onları ateşe attık. Samirî de aynı şekilde attı."

Taha Suresi 88 . Ayet

فَاَخْرَجَ

لَهُمْ

عِجْلاً

جَسَداً

لَهُ

خُوَارٌ

فَقَالُوا

هٰذَٓا

اِلٰهُكُمْ

وَاِلٰهُ

مُوسٰى

فَنَسِيَۜ

٨٨

Feaḣrace lehum ‘iclen ceseden lehu ḣuvârun fekâlû hâżâ ilâhukum ve-ilâhu mûsâ fenesiy(e)

Böylece (Samirî) onlar için böğürmesi olan bir buzağı heykeli ortaya çıkardı. (Samirî ve adamları) "Bu sizin de ilahınızdır, Mûsâ'nın da ilahıdır. Öyle iken Mûsâ, (İlahını burada) unuttu (da onu Tûr'da aramaya gitti)" dediler.

Taha Suresi 89 . Ayet

اَفَلَا

يَرَوْنَ

اَلَّا

يَرْجِعُ

اِلَيْهِمْ

قَوْلاًۙ

وَلَا

يَمْلِكُ

لَهُمْ

ضَراًّ

وَلَا

نَفْعاً۟

٨٩

Efelâ yeravne ellâ yerci’u ileyhim kavlen velâ yemliku lehum darran velâ nef’â(n)

Onlar bu heykelin, sözlerine karşılık vermediğini, kendilerinden hiçbir zararı uzaklaştıramayacağını ve onlara hiçbir fayda sağlayamayacağını görmezler mi?

Taha Suresi 90 . Ayet

وَلَقَدْ

قَالَ

لَهُمْ

هٰرُونُ

مِنْ

قَبْلُ

يَا

قَوْمِ

اِنَّمَا

فُتِنْتُمْ

بِه۪ۚ

وَاِنَّ

رَبَّكُمُ

الرَّحْمٰنُ

فَاتَّبِعُون۪ي

وَاَط۪يعُٓوا

اَمْر۪ي

٩٠

Velekad kâle lehum hârûnu min kablu yâ kavmi innemâ futintum bih(i)(s) ve-inne rabbekumu-rrahmânu fettebi’ûnî ve etî’û emrî

Andolsun, Hârûn onlara daha önce şöyle demişti: "Ey kavmim! Siz bununla yalnızca imtihan edildiniz. Doğrusu sizin Rabbiniz ancak Rahmân'dır. Öyleyse bana uyun ve emrime itaat edin."

Taha Suresi 91 . Ayet

قَالُوا

لَنْ

نَبْرَحَ

عَلَيْهِ

عَاكِف۪ينَ

حَتّٰى

يَرْجِعَ

اِلَيْنَا

مُوسٰى

٩١

Kâlû len nebraha ‘aleyhi ‘âkifîne hattâ yerci’a ileynâ mûsâ

Onlar da, "Mûsâ bize dönünceye kadar buzağıya ibadet etmeye devam edeceğiz" dediler.

Taha Suresi 92 . Ayet

قَالَ

يَا

هٰرُونُ

مَا

مَنَعَكَ

اِذْ

رَاَيْتَهُمْ

ضَلُّواۙ

٩٢

Kâle yâ hârûnu mâ mene’ake iż raeytehum dallû

Mûsâ: (Tûr'dan dönünce) şöyle dedi: "Ey Hârûn! Saptıklarını gördüğün zaman bana uymana ne engel oldu? Yoksa emrime karşı mı geldin?"

Taha Suresi 93 . Ayet

اَلَّا

تَتَّبِعَنِۜ

اَفَعَصَيْتَ

اَمْر۪ي

٩٣

Ellâ tettebi’an(i)(s) efe’asayte emrî

Mûsâ: (Tûr'dan dönünce) şöyle dedi: "Ey Hârûn! Saptıklarını gördüğün zaman bana uymana ne engel oldu? Yoksa emrime karşı mı geldin?"

Taha Suresi 94 . Ayet

قَالَ

يَبْنَؤُ۬مَّ

لَا

تَأْخُذْ

بِلِحْيَت۪ي

وَلَا

بِرَأْس۪يۚ

اِنّ۪ي

خَش۪يتُ

اَنْ

تَقُولَ

فَرَّقْتَ

بَيْنَ

بَن۪ٓي

اِسْرَٓائ۪لَ

وَلَمْ

تَرْقُبْ

قَوْل۪ي

٩٤

Kâle yebne umme lâ te/ḣuż bilihyetî velâ bira/sî(s) innî ḣaşîtu en tekûle ferrakte beyne benî isrâ-île velem terkub kavlî

Hârûn: "Ey anam oğlu! Saçımı sakalımı çekme. Şüphesiz ben, İsrailoğullarının arasını açtın, sözüme uymadın demenden korktum" dedi.

Taha Suresi 95 . Ayet

قَالَ

فَمَا

خَطْبُكَ

يَا

سَامِرِيُّ

٩٥

Kâle femâ ḣatbuke yâ sâmiriyy(u)

Mûsâ, "Ya senin derdin neydi ey Samirî?" dedi.

Taha Suresi 96 . Ayet

قَالَ

بَصُرْتُ

بِمَا

لَمْ

يَبْصُرُوا

بِه۪

فَقَبَضْتُ

قَبْضَةً

مِنْ

اَثَرِ

الرَّسُولِ

فَنَبَذْتُهَا

وَكَذٰلِكَ

سَوَّلَتْ

ل۪ي

نَفْس۪ي

٩٦

Kâle basurtu bimâ lem yebsurû bihi fekabedtu kabdaten min eśeri-rrasûli fenebeżtuhâ vekeżâlike sevvelet lî nefsî

Samirî şöyle dedi: "Ben onların görmediği şeyi gördüm. Elçinin izinden bir avuç avuçladım da onu attım. Böyle yapmayı bana nefsim güzel gösterdi."

Taha Suresi 97 . Ayet

قَالَ

فَاذْهَبْ

فَاِنَّ

لَكَ

فِي

الْحَيٰوةِ

اَنْ

تَقُولَ

لَا

مِسَاسَۖ

وَاِنَّ

لَكَ

مَوْعِداً

لَنْ

تُخْلَفَهُۚ

وَانْظُرْ

اِلٰٓى

اِلٰهِكَ

الَّذ۪ي

ظَلْتَ

عَلَيْهِ

عَاكِفاًۜ

لَنُحَرِّقَنَّهُ

ثُمَّ

لَنَنْسِفَنَّهُ

فِي

الْيَمِّ

نَسْفاً

٩٧

Kâle feżheb fe-inne leke fî-lhayâti en tekûle lâ misâs(e)(s) ve-inne leke mev’iden len tuḣlefeh(u)(s) venzur ilâ ilâhike-lleżî zalte ‘aleyhi ‘âkifâ(en)(s) lenuharrikannehu śümme lenensifennehu fî-lyemmi nesfâ(n)

Mûsâ, "Çekil git! Artık sen hayatın boyunca (hastalanıp) "Bana dokunmak yok!" diyeceksin. Senin için, asla kaçamayacağın bir ceza daha var. Hele şu ibadet edip durduğun ilahına bak! Biz onu elbette yakacağız ve onu muhakkak denize savuracağız.

Taha Suresi 98 . Ayet

اِنَّـمَٓا

اِلٰهُكُمُ

اللّٰهُ

الَّذ۪ي

لَٓا

اِلٰهَ

اِلَّا

هُوَۜ

وَسِعَ

كُلَّ

شَيْءٍ

عِلْماً

٩٨

İnnemâ ilâhukumu(A)llâhu-lleżî lâ ilâhe illâ hu(ve)(c) vesi’a kulle şey-in ‘ilmâ(n)

Sizin ilahınız ancak kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah'tır. O ilmiyle her şeyi kuşatmıştır

Taha Suresi 99 . Ayet

كَذٰلِكَ

نَقُصُّ

عَلَيْكَ

مِنْ

اَنْـبَٓاءِ

مَا

قَدْ

سَبَقَۚ

وَقَدْ

اٰتَيْنَاكَ

مِنْ

لَدُنَّا

ذِكْراًۚ

٩٩

Keżâlike nakussu ‘aleyke min enbâ-i mâkad sebak(a)(c) vekad âteynâke min ledunnâ żikra(n)

(Ey Muhammed!) Sana geçmişin haberlerinden bir kısmını böylece anlatıyoruz. Şüphe yok ki sana katımızdan bir zikir (Kur'an) verdik.

Taha Suresi 100 . Ayet

مَنْ

اَعْرَضَ

عَنْهُ

فَاِنَّهُ

يَحْمِلُ

يَوْمَ

الْقِيٰمَةِ

وِزْراًۙ

١٠٠

Men a’rada ‘anhu fe-innehu yahmilu yevme-lkiyâmeti vizrâ(n)

Kim ondan yüz çevirirse şüphesiz ki o, kıyamet gününde ağır bir günah yükü yüklenecektir.

Taha Suresi 101 . Ayet

خَالِد۪ينَ

ف۪يهِۜ

وَسَٓاءَ

لَهُمْ

يَوْمَ

الْقِيٰمَةِ

حِمْلاًۙ

١٠١

Ḣâlidîne fîh(i)(s) vesâe lehum yevme-lkiyâmeti himlâ(n)

Onlar o günahın cezası içinde ebediyen kalacaklardır. Sûra üfürüleceği gün bu ağır yük onlar için ne kötü bir yüktür!

Taha Suresi 102 . Ayet

يَوْمَ

يُنْفَخُ

فِي

الصُّورِ

وَنَحْشُرُ

الْمُجْرِم۪ينَ

يَوْمَئِذٍ

زُرْقاًۚ

١٠٢

Yevme yunfeḣu fî-ssûri venahşuru-lmucrimîne yevme-iżin zurkâ(n)

O gün günahkârları, (gözleri korkudan donup) gömgök kesilmiş olarak haşredeceğiz.

Taha Suresi 103 . Ayet

يَتَخَافَتُونَ

بَيْنَهُمْ

اِنْ

لَبِثْتُمْ

اِلَّا

عَشْراً

١٠٣

Yeteḣâfetûne beynehum in lebiśtum illâ ‘aşrâ(n)

Aralarında birbirlerine "(Dünya'da) sadece on (gün) kaldınız" diye gizli gizli konuşacaklar. –Onların, hakkında konuşacakları şeyi biz daha iyi biliriz.- O vakit içlerinden en aklı başında olanları, "Siz sadece bir gün kaldınız" diyecektir.

Taha Suresi 104 . Ayet

نَحْنُ

اَعْلَمُ

بِمَا

يَقُولُونَ

اِذْ

يَقُولُ

اَمْثَلُهُمْ

طَر۪يقَةً

اِنْ

لَبِثْتُمْ

اِلَّا

يَوْماً۟

١٠٤

Nahnu a’lemu bimâ yekûlûne iż yekûlu emśeluhum tarîkaten in lebiśtum illâ yevmâ(n)

Aralarında birbirlerine "(Dünya'da) sadece on (gün) kaldınız" diye gizli gizli konuşacaklar. –Onların, hakkında konuşacakları şeyi biz daha iyi biliriz.- O vakit içlerinden en aklı başında olanları, "Siz sadece bir gün kaldınız" diyecektir.

Taha Suresi 105 . Ayet

وَيَسْـَٔلُونَكَ

عَنِ

الْجِبَالِ

فَقُلْ

يَنْسِفُهَا

رَبّ۪ي

نَسْفاًۙ

١٠٥

Veyes-elûneke ‘ani-lcibâli fekul yensifuhâ rabbî nesfâ(n)

(Ey Muhammed!) Sana dağların (kıyamet günündeki) halini soruyorlar. De ki: "Rabbim onları toz edip savuracak."

Taha Suresi 106 . Ayet

فَيَذَرُهَا

قَاعاً

صَفْصَفاًۙ

١٠٦

Feyeżeruhâ kâ’an safsafâ(n)

"Onların yerlerini dümdüz, boş bir alan halinde bırakacaktır."

Taha Suresi 107 . Ayet

لَا

تَرٰى

ف۪يهَا

عِوَجاً

وَلَٓا

اَمْتاً

١٠٧

Lâ terâ fîhâ ‘ivecen velâ emtâ(n)

"Orada hiçbir çukur, hiçbir tümsek göremeyeceksin."

Taha Suresi 108 . Ayet

يَوْمَئِذٍ

يَتَّبِعُونَ

الدَّاعِيَ

لَا

عِوَجَ

لَهُۚ

وَخَشَعَتِ

الْاَصْوَاتُ

لِلرَّحْمٰنِ

فَلَا

تَسْمَعُ

اِلَّا

هَمْساً

١٠٨

Yevme-iżin yettebi’ûne-ddâ’iye lâ ‘ivece leh(u)(s) veḣaşe’ati-l-asvâtu lirrahmâni felâ tesme’u illâ hemsâ(n)

O gün kendisinden yan çizmek mümkün olmayan davetçiye (İsrâfil'e) uyarlar. Sesler, Rahmân'ın azametinden dolayı kısılmıştır. Artık sadece fısıltı işitebilirsin.

Taha Suresi 109 . Ayet

يَوْمَئِذٍ

لَا

تَنْفَعُ

الشَّفَاعَةُ

اِلَّا

مَنْ

اَذِنَ

لَهُ

الرَّحْمٰنُ

وَرَضِيَ

لَهُ

قَوْلاً

١٠٩

Yevme-iżin lâ tenfe’u-şşefâ’atu illâ men eżine lehu-rrahmânu veradiye lehu kavlâ(n)

O gün, Rahmân'ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu kimseden başkasının şefaati fayda vermez.

Taha Suresi 110 . Ayet

يَعْلَمُ

مَا

بَيْنَ

اَيْد۪يهِمْ

وَمَا

خَلْفَهُمْ

وَلَا

يُح۪يطُونَ

بِه۪

عِلْماً

١١٠

Ya’lemu mâ beyne eydîhim vemâ ḣalfehum velâ yuhîtûne bihi ‘ilmâ(n)

O, önlerindekini ve arkalarındakini (dünyadaki ve ahiretteki durumlarını) bilir. Onların bilgisi ise Rahmân'ı kuşatamaz.

Taha Suresi 111 . Ayet

وَعَنَتِ

الْوُجُوهُ

لِلْحَيِّ

الْقَيُّومِۜ

وَقَدْ

خَابَ

مَنْ

حَمَلَ

ظُلْماً

١١١

Ve’aneti-lvucûhu lilhayyi-lkayyûm(i)(s) vekad ḣâbe men hamele zulmâ(n)

Bütün yüzler; diri, yaratıklarına hakim ve onları koruyup gözeten Allah'a boyun eğmiştir. Zulüm yüklenen mutlaka hüsrana uğramıştır.

Taha Suresi 112 . Ayet

وَمَنْ

يَعْمَلْ

مِنَ

الصَّالِحَاتِ

وَهُوَ

مُؤْمِنٌ

فَلَا

يَخَافُ

ظُلْماً

وَلَا

هَضْماً

١١٢

Vemen ya’mel mine-ssâlihâti vehuve mu/minun felâ yeḣâfu zulmen velâ hedmâ(n)

Kim de inanmış olarak salih ameller işlerse o, ne zulme uğramaktan korkar, ne yoksun bırakılmaktan.

Taha Suresi 113 . Ayet

وَكَذٰلِكَ

اَنْزَلْنَاهُ

قُرْاٰناً

عَرَبِياًّ

وَصَرَّفْنَا

ف۪يهِ

مِنَ

الْوَع۪يدِ

لَعَلَّهُمْ

يَتَّقُونَ

اَوْ

يُحْدِثُ

لَهُمْ

ذِكْراً

١١٣

Vekeżâlike enzelnâhu kur-ânen ‘arabiyyen vesarrafnâ fîhi mine-lva’îdi le’allehum yettekûne ev yuhdiśu lehum żikrâ(n)

İşte böylece biz onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve Allah'a karşı gelmekten sakınsınlar, yahut onlara bir uyarı versin diye onda tehditleri teker teker sıraladık.

Taha Suresi 114 . Ayet

فَتَعَالَى

اللّٰهُ

الْمَلِكُ

الْحَقُّۚ

وَلَا

تَعْجَلْ

بِالْقُرْاٰنِ

مِنْ

قَبْلِ

اَنْ

يُقْضٰٓى

اِلَيْكَ

وَحْيُهُۘ

وَقُلْ

رَبِّ

زِدْن۪ي

عِلْماً

١١٤

Fete’âla(A)llâhu-lmeliku-lhakk(u)(k) velâ ta’cel bilkur-âni min kabli en yukdâ ileyke vahyuh(u)(s) vekul rabbi zidnî ‘ilmâ(n)

Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. Sana vahyedilmesi tamamlanmadan önce Kur'an'ı okumakta acele etme. "Rabbim! İlmimi arttır" de.

Taha Suresi 115 . Ayet

وَلَقَدْ

عَهِدْنَٓا

اِلٰٓى

اٰدَمَ

مِنْ

قَبْلُ

فَنَسِيَ

وَلَمْ

نَجِدْ

لَهُ

عَزْماً۟

١١٥

Velekad ‘ahidnâ ilâ âdeme min kablu fenesiye velem necid lehu ‘azmâ(n)

Andolsun, bundan önce biz Adem'e (cennetteki ağacın meyvesinden yeme diye) emrettik. O ise bunu unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık.

Taha Suresi 116 . Ayet

وَاِذْ

قُلْنَا

لِلْمَلٰٓئِكَةِ

اسْجُدُوا

لِاٰدَمَ

فَسَجَدُٓوا

اِلَّٓا

اِبْل۪يسَۜ

اَبٰى

١١٦

Ve-iż kulnâ lilmelâ-iketi-scudû li-âdeme fesecedû illâ iblîse ebâ

Hani meleklere, "Adem için saygı ile eğilin" demiştik de, İblis'ten başka melekler hemen saygı ile eğilmişler; İblis bundan kaçınmıştı.

Taha Suresi 117 . Ayet

فَقُلْنَا

يَٓا

اٰدَمُ

اِنَّ

هٰذَا

عَدُوٌّ

لَكَ

وَلِزَوْجِكَ

فَلَا

يُخْرِجَنَّكُمَا

مِنَ

الْجَنَّةِ

فَتَشْقٰى

١١٧

Fekulnâ yâ âdemu inne hâżâ ‘aduvvun leke velizevcike felâ yuḣricennekumâ mine-lcenneti feteşkâ

Biz de şöyle dedik: "Ey Adem! Şüphesiz bu (İblis) sen ve eşin için bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra mutsuz olursun."

Taha Suresi 118 . Ayet

اِنَّ

لَكَ

اَلَّا

تَجُوعَ

ف۪يهَا

وَلَا

تَعْرٰىۙ

١١٨

İnne leke ellâ tecû’a fîhâ velâ ta’râ

"Şüphesiz senin için orada aç kalmak, çıplak kalmak yoktur."

Taha Suresi 119 . Ayet

وَاَنَّكَ

لَا

تَظْمَؤُ۬ا

ف۪يهَا

وَلَا

تَضْحٰى

١١٩

Veenneke lâ tazmeu fîhâ velâ tadhâ

"Orada ne susuzluk çekersin, ne de güneş altında kalırsın."

Taha Suresi 120 . Ayet

فَوَسْوَسَ

اِلَيْهِ

الشَّيْطَانُ

قَالَ

يَٓا

اٰدَمُ

هَلْ

اَدُلُّكَ

عَلٰى

شَجَرَةِ

الْخُلْدِ

وَمُلْكٍ

لَا

يَبْلٰى

١٢٠

Fevesvese ileyhi-şşeytânu kâle yâ âdemu hel edulluke ‘alâ şecerati-lḣuldi vemulkin lâ yeblâ

Nihayet şeytan ona vesvese verip şöyle dedi: "Ey Adem! Sana ebedilik ağacını ve yok olmayan bir saltanatı göstereyim mi?"

Taha Suresi 121 . Ayet

فَاَكَلَا

مِنْهَا

فَبَدَتْ

لَهُمَا

سَوْاٰتُهُمَا

وَطَفِقَا

يَخْصِفَانِ

عَلَيْهِمَا

مِنْ

وَرَقِ

الْجَنَّةِۘ

وَعَصٰٓى

اٰدَمُ

رَبَّهُ

فَغَوٰىۖ

١٢١

Feekelâ minhâ febedet lehumâ sev-âtuhumâ vetafikâ yaḣsifâni ‘aleyhimâ min veraki-lcenne(ti)(c) ve’asâ âdemu rabbehu feġavâ

Bunun üzerine onlar (Adem ve eşi Havva) o ağacın meyvesinden yediler. Bu sebeple ayıp yerleri kendilerine göründü ve cennet yaprağından üzerlerine örtmeye başladılar. Adem Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı.

Taha Suresi 122 . Ayet

ثُمَّ

اجْتَبٰيهُ

رَبُّهُ

فَتَابَ

عَلَيْهِ

وَهَدٰى

١٢٢

Śumme-ctebâhu rabbuhu fetâbe ‘aleyhi vehedâ

Sonra Rabbi onu seçti, tövbesini kabul etti ve ona doğru yolu gösterdi.

Taha Suresi 123 . Ayet

قَالَ

اهْبِطَا

مِنْهَا

جَم۪يعاً

بَعْضُكُمْ

لِبَعْضٍ

عَدُوٌّۚ

فَاِمَّا

يَأْتِيَنَّكُمْ

مِنّ۪ي

هُدًى

فَمَنِ

اتَّـبَعَ

هُدَايَ

فَلَا

يَضِلُّ

وَلَا

يَشْقٰى

١٢٣

Kâle-hbitâ minhâ cemî’an ba’dukum liba’din ‘aduvv(un)(s) fe-immâ ye/tiyennekum minnî huden femeni-ttebe’a hudâye felâ yadillu velâ yeşkâ

Allah şöyle dedi: "Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Eğer tarafımdan size bir yol gösterici (kitap) gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne (dünyada) sapar ne de (ahirette) sıkıntı çeker."

Taha Suresi 124 . Ayet

وَمَنْ

اَعْرَضَ

عَنْ

ذِكْر۪ي

فَاِنَّ

لَهُ

مَع۪يشَةً

ضَنْكاً

وَنَحْشُرُهُ

يَوْمَ

الْقِيٰمَةِ

اَعْمٰى

١٢٤

Vemen a’rada ‘an żikrî fe-inne lehu ma’îşeten dankân venahşuruhu yevme-lkiyâmeti a’mâ(n)

"Her kim de benim zikrimden (Kur'an'dan) yüz çevirirse mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz."

Taha Suresi 125 . Ayet

قَالَ

رَبِّ

لِمَ

حَشَرْتَـن۪ٓي

اَعْمٰى

وَقَدْ

كُنْتُ

بَص۪يراً

١٢٥

Kâle rabbi lime haşertenî a’mâ vekad kuntu basîrâ(n)

O da şöyle der: "Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum halde, niçin beni kör olarak haşrettin?"

Taha Suresi 126 . Ayet

قَالَ

كَذٰلِكَ

اَتَتْكَ

اٰيَاتُنَا

فَـنَس۪يتَهَاۚ

وَكَذٰلِكَ

الْيَوْمَ

تُنْسٰى

١٢٦

Kâle keżâlike etetke âyâtunâ fenesîtehâ(s) vekeżâlike-lyevme tunsâ

Allah "Evet, öyle. Âyetlerimiz sana geldi de sen onları unuttun. Aynı şekilde bugün de sen unutuluyorsun" der.

Taha Suresi 127 . Ayet

وَكَذٰلِكَ

نَجْز۪ي

مَنْ

اَسْرَفَ

وَلَمْ

يُؤْمِنْ

بِاٰيَاتِ

رَبِّه۪ۜ

وَلَعَذَابُ

الْاٰخِرَةِ

اَشَدُّ

وَاَبْقٰى

١٢٧

Vekeżâlike neczî men esrafe velem yu/min bi-âyâti rabbih(i)(c) vele’ażâbu-l-âḣirati eşeddu veebkâ

Haddi aşan ve Rabbi'nin âyetlerine inanmayanları işte böyle cezalandırırız. Şüphesiz ahiret azabı daha şiddetli ve daha kalıcıdır.

Taha Suresi 128 . Ayet

اَفَلَمْ

يَهْدِ

لَهُمْ

كَمْ

اَهْلَكْنَا

قَبْلَهُمْ

مِنَ

الْقُرُونِ

يَمْشُونَ

ف۪ي

مَسَاكِنِهِمْۜ

اِنَّ

ف۪ي

ذٰلِكَ

لَاٰيَاتٍ

لِاُو۬لِي

النُّهٰى۟

١٢٨

Efelem yehdi lehum kem ehleknâ kablehum mine-lkurûni yemşûne fî mesâkinihim(k) inne fî żâlike leâyâtin li-ulî-nnuhâ

Yurtlarında dolaşıp durdukları, kendilerinden önceki nice nesilleri helak etmiş olmamız, onları doğru yola iletmedi mi? Şüphesiz bunda akıl sahipleri için ibretler vardır.

Taha Suresi 129 . Ayet

وَلَوْلَا

كَلِمَةٌ

سَبَقَتْ

مِنْ

رَبِّكَ

لَكَانَ

لِزَاماً

وَاَجَلٌ

مُسَمًّىۜ

١٢٩

Velevlâ kelimetun sebekat min rabbike lekâne lizâmen veecelun musemmâ(n)

Rabbin tarafından daha önce söylenmiş bir hüküm ve belirlenmiş bir süre olmasaydı onlar da hemen cezalandırılırlardı.

Taha Suresi 130 . Ayet

فَاصْبِرْ

عَلٰى

مَا

يَقُولُونَ

وَسَبِّحْ

بِحَمْدِ

رَبِّكَ

قَبْلَ

طُلُوعِ

الشَّمْسِ

وَقَبْلَ

غُرُوبِهَاۚ

وَمِنْ

اٰنَٓائِ

الَّيْلِ

فَسَبِّـحْ

وَاَطْرَافَ

النَّهَارِ

لَعَلَّكَ

تَرْضٰى

١٣٠

Fasbir ‘alâ mâ yekûlûne vesebbih bihamdi rabbike kable tulû’i-şşemsi vekable ġurûbihâ(s) vemin ânâ-i-lleyli fesebbih veatrâfe-nnehâri le’alleke terdâ

O halde, onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tespih et. Gece vakitlerinde ve gündüzün uçlarında da tespih et ki hoşnut olasın

Taha Suresi 131 . Ayet

وَلَا

تَمُدَّنَّ

عَيْنَيْكَ

اِلٰى

مَا

مَتَّعْنَا

بِه۪ٓ

اَزْوَاجاً

مِنْهُمْ

زَهْرَةَ

الْحَيٰوةِ

الدُّنْيَا

لِنَفْتِنَهُمْ

ف۪يهِۜ

وَرِزْقُ

رَبِّكَ

خَيْرٌ

وَاَبْقٰى

١٣١

Velâ temuddenne ‘ayneyke ilâ mâ metta’nâ bihi ezvâcen minhum zehrate-lhayâti-ddunyâ lineftinehum fîh(i)(c) verizku rabbike ḣayrun veebkâ

Onlardan bazı kesimlere, kendilerini sınamak için dünya hayatının süsü olarak verdiğimiz şeylere gözünü dikme. Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha kalıcıdır.

Taha Suresi 132 . Ayet

وَأْمُرْ

اَهْلَكَ

بِالصَّلٰوةِ

وَاصْطَبِرْ

عَلَيْهَاۜ

لَا

نَسْـَٔلُكَ

رِزْقاًۜ

نَحْنُ

نَرْزُقُكَۜ

وَالْعَاقِبَةُ

لِلتَّقْوٰى

١٣٢

Ve/mur ehleke bi-ssalâti vastabir ‘aleyhâ(s) lâ nes-eluke rizkâ(an)(s) nahnu nerzukuk(e)(k) vel’âkibetu littakvâ

Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et. Senden rızık istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. Güzel sonuç Allah'a karşı gelmekten sakınanlarındır.

Taha Suresi 133 . Ayet

وَقَالُوا

لَوْلَا

يَأْت۪ينَا

بِاٰيَةٍ

مِنْ

رَبِّه۪ۜ

اَوَلَمْ

تَأْتِهِمْ

بَيِّنَةُ

مَا

فِي

الصُّحُفِ

الْاُو۫لٰى

١٣٣

Ve kâlû levlâ ye/tînâ bi-âyetin min rabbih(i)(c) eve lem te/tihim beyyinetu mâ fî-ssuhufi-l-ûlâ

İnanmayanlar, "Doğru söylediğine dair bize Rabbinden açık bir delil (bir mucize) getirse ya!" dediler. Önceki kitaplarda olanların apaçık delili (olan Kur'an) onlara gelmedi mi?

Taha Suresi 134 . Ayet

وَلَوْ

اَنَّٓا

اَهْلَكْنَاهُمْ

بِعَذَابٍ

مِنْ

قَبْلِه۪

لَقَالُوا

رَبَّنَا

لَوْلَٓا

اَرْسَلْتَ

اِلَيْنَا

رَسُولاً

فَنَتَّبِعَ

اٰيَاتِكَ

مِنْ

قَبْلِ

اَنْ

نَذِلَّ

وَنَخْزٰى

١٣٤

Velev ennâ ehleknâhum bi’ażâbin min kablihi lekâlû rabbenâ levlâ erselte ileynâ rasûlen fenettebi’a âyâtike min kabli en neżille venaḣzâ

Eğer biz onları o Kur'an'dan önce bir azap ile helâk etseydik mutlaka, "Ey Rabbimiz! Keşke bize bir peygamber gönderseydin de alçalıp rezil olmadan önce âyetlerine uysaydık" derlerdi.

Taha Suresi 135 . Ayet

قُلْ

كُلٌّ

مُتَرَبِّصٌ

فَتَرَبَّصُواۚ

فَسَتَعْلَمُونَ

مَنْ

اَصْحَابُ

الصِّرَاطِ

السَّوِيِّ

وَمَنِ

اهْتَدٰى

١٣٥

Kul kullun muterabbisun feterabbesû(s) feseta’lemûne men as-hâbu-ssirâti-sseviyyi vemeni-htedâ

Ey Muhammed, de ki: "Herkes beklemektedir, siz de bekleyin. Yakında kimin düz yolun sahipleri olduğunu, kimin doğru yolu bulduğunu bileceksiniz!"