كَيْفَ
تَكْفُرُونَ
بِاللّٰهِ
وَكُنْتُمْ
اَمْوَاتاً
فَاَحْيَاكُمْۚ
ثُمَّ
يُم۪يتُكُمْ
ثُمَّ
يُحْي۪يكُمْ
ثُمَّ
اِلَيْهِ
تُرْجَعُونَ
٢٨
Siz cansız (henüz yok) iken sizi dirilten (dünyaya getiren) Allah’ı nasıl inkâr ediyorsunuz? Sonra sizleri öldürecek, sonra yine diriltecektir. En sonunda O’na döndürüleceksiniz.
وَاِذْ
قَالَ
رَبُّكَ
لِلْمَلٰٓئِكَةِ
اِنّ۪ي
جَاعِلٌ
فِي
الْاَرْضِ
خَل۪يفَةًۜ
قَالُٓوا
اَتَجْعَلُ
ف۪يهَا
مَنْ
يُفْسِدُ
ف۪يهَا
وَيَسْفِكُ
الدِّمَٓاءَۚ
وَنَحْنُ
نُسَبِّحُ
بِحَمْدِكَ
وَنُقَدِّسُ
لَكَۜ
قَالَ
اِنّ۪ٓي
اَعْلَمُ
مَا
لَا
تَعْلَمُونَ
٣٠
Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.
هُوَ
الَّذ۪ي
يُصَوِّرُكُمْ
فِي
الْاَرْحَامِ
كَيْفَ
يَشَٓاءُۜ
لَٓا
اِلٰهَ
اِلَّا
هُوَ
الْعَز۪يزُ
الْحَك۪يمُ
٦
O, sizi rahimlerde, dilediği gibi şekillendirendir. O’ndan başka ilâh yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
يَٓا
اَيُّهَا
النَّاسُ
اتَّقُوا
رَبَّكُمُ
الَّذ۪ي
خَلَقَكُمْ
مِنْ
نَفْسٍ
وَاحِدَةٍ
وَخَلَقَ
مِنْهَا
زَوْجَهَا
وَبَثَّ
مِنْهُمَا
رِجَالاً
كَث۪يراً
وَنِسَٓاءًۚ
وَاتَّقُوا
اللّٰهَ
الَّذ۪ي
تَسَٓاءَلُونَ
بِه۪
وَالْاَرْحَامَۜ
اِنَّ
اللّٰهَ
كَانَ
عَلَيْكُمْ
رَق۪يباً
١
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir.
هُوَ
الَّذ۪ي
خَلَقَكُمْ
مِنْ
ط۪ينٍ
ثُمَّ
قَضٰٓى
اَجَلاًۜ
وَاَجَلٌ
مُسَمًّى
عِنْدَهُ
ثُمَّ
اَنْتُمْ
تَمْتَرُونَ
٢
O öyle bir Rab’dır ki, sizi çamurdan yaratmış, sonra (her birinize) bir ecel tayin etmiştir. (Kıyametin kopması için) belirlenmiş bir ecel de O’nun katındadır. Siz ise hâlâ şüphe ediyorsunuz.
وَهُوَ
الَّـذ۪ٓي
اَنْشَاَكُمْ
مِنْ
نَفْسٍ
وَاحِدَةٍ
فَمُسْتَقَرٌّ
وَمُسْتَوْدَعٌۜ
قَدْ
فَصَّلْنَا
الْاٰيَاتِ
لِقَوْمٍ
يَفْقَـهُونَ
٩٨
O, sizi bir tek candan yaratandır. Sizin bir karar kılma yeriniz, bir de emanet bırakılma yeriniz var. Biz anlayan bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıklamışızdır.
وَلَقَدْ
خَلَقْنَاكُمْ
ثُمَّ
صَوَّرْنَاكُمْ
ثُمَّ
قُلْنَا
لِلْمَلٰٓئِكَةِ
اسْجُدُوا
لِاٰدَمَۗ
فَسَجَدُٓوا
اِلَّٓا
اِبْل۪يسَۜ
لَمْ
يَكُنْ
مِنَ
السَّاجِد۪ينَ
١١
Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” dedik. İblis’ten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı.
قَالَ
مَا
مَنَعَكَ
اَلَّا
تَسْجُدَ
اِذْ
اَمَرْتُكَۜ
قَالَ
اَنَا۬
خَيْرٌ
مِنْهُۚ
خَلَقْتَن۪ي
مِنْ
نَارٍ
وَخَلَقْتَهُ
مِنْ
ط۪ينٍ
١٢
Allah, “Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. (O da) “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın” dedi.
هُوَ
الَّذ۪ي
خَلَقَكُمْ
مِنْ
نَفْسٍ
وَاحِدَةٍ
وَجَعَلَ
مِنْهَا
زَوْجَهَا
لِيَسْكُنَ
اِلَيْهَاۚ
فَلَمَّا
تَغَشّٰيهَا
حَمَلَتْ
حَمْلاً
خَف۪يفاً
فَمَرَّتْ
بِه۪ۚ
فَلَمَّٓا
اَثْقَلَتْ
دَعَوَا
اللّٰهَ
رَبَّهُمَا
لَئِنْ
اٰتَيْتَنَا
صَالِحاً
لَنَكُونَنَّ
مِنَ
الشَّاكِر۪ينَ
١٨٩
Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir. (İnsan) eşiyle birleşince eşi hafif bir yük yüklenir (gebe kalır) ve (bir müddet) onu taşır. Gebeliği ağırlaşınca her ikisi de Rableri Allah’a, “Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız” diye dua ederler.
وَلَقَدْ
خَلَقْنَا
الْاِنْسَانَ
مِنْ
صَلْصَالٍ
مِنْ
حَمَأٍ
مَسْنُونٍۚ
٢٦
Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık.
وَاِذْ
قَالَ
رَبُّكَ
لِلْمَلٰٓئِكَةِ
اِنّ۪ي
خَالِقٌ
بَشَراً
مِنْ
صَلْصَالٍ
مِنْ
حَمَأٍ
مَسْنُونٍ
٢٨
28,29. Hani Rabbin meleklere, “Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin” demişti.
فَاِذَا
سَوَّيْتُهُ
وَنَفَخْتُ
ف۪يهِ
مِنْ
رُوح۪ي
فَقَعُوا
لَهُ
سَاجِد۪ينَ
٢٩
28,29. Hani Rabbin meleklere, “Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin” demişti.
خَلَقَ
الْاِنْسَانَ
مِنْ
نُطْفَةٍ
فَاِذَا
هُوَ
خَص۪يمٌ
مُب۪ينٌ
٤
İnsanı nutfeden (bir damla sudan) yarattı. Böyle iken bakarsın ki o, Rabbine açık bir hasım kesilmiştir.
وَاللّٰهُ
جَعَلَ
لَكُمْ
مِنْ
اَنْفُسِكُمْ
اَزْوَاجاً
وَجَعَلَ
لَكُمْ
مِنْ
اَزْوَاجِكُمْ
بَن۪ينَ
وَحَفَدَةً
وَرَزَقَكُمْ
مِنَ
الطَّيِّبَاتِۜ
اَفَبِالْبَاطِلِ
يُؤْمِنُونَ
وَبِنِعْمَتِ
اللّٰهِ
هُمْ
يَكْفُرُونَۙ
٧٢
Allah, size kendi cinsinizden eşler var etti. Eşlerinizden de oğullar ve torunlar verdi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı. Öyleyken onlar batıla inanıyorlar da Allah’ın nimetini inkâr mı ediyorlar?
اَوَلَمْ
يَرَوْا
اَنَّ
اللّٰهَ
الَّذ۪ي
خَلَقَ
السَّمٰوَاتِ
وَالْاَرْضَ
قَادِرٌ
عَلٰٓى
اَنْ
يَخْلُقَ
مِثْلَهُمْ
وَجَعَلَ
لَهُمْ
اَجَلاً
لَا
رَيْبَ
ف۪يهِۜ
فَاَبَى
الظَّالِمُونَ
اِلَّا
كُفُوراً
٩٩
Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah’ın kendileri gibilerini yaratmaya kadir olduğunu görmediler mi? Allah onlar için, hakkında hiçbir şüphe bulunmayan bir ecel belirlemiştir. Fakat zalimler ancak inkârda direttiler.
مِنْهَا
خَلَقْنَاكُمْ
وَف۪يهَا
نُع۪يدُكُمْ
وَمِنْهَا
نُخْرِجُكُمْ
تَارَةً
اُخْرٰى
٥٥
(Ey insanlar!) Sizi topraktan yarattık, (ölümünüzle) sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız.
يَٓا
اَيُّهَا
النَّاسُ
اِنْ
كُنْتُمْ
ف۪ي
رَيْبٍ
مِنَ
الْبَعْثِ
فَاِنَّا
خَلَقْنَاكُمْ
مِنْ
تُرَابٍ
ثُمَّ
مِنْ
نُطْفَةٍ
ثُمَّ
مِنْ
عَلَقَةٍ
ثُمَّ
مِنْ
مُضْغَةٍ
مُخَلَّقَةٍ
وَغَيْرِ
مُخَلَّقَةٍ
لِنُبَيِّنَ
لَكُمْۜ
وَنُقِرُّ
فِي
الْاَرْحَامِ
مَا
نَشَٓاءُ
اِلٰٓى
اَجَلٍ
مُسَمًّى
ثُمَّ
نُخْرِجُكُمْ
طِفْلاً
ثُمَّ
لِتَبْلُغُٓوا
اَشُدَّكُمْۚ
وَمِنْكُمْ
مَنْ
يُتَوَفّٰى
وَمِنْكُمْ
مَنْ
يُرَدُّ
اِلٰٓى
اَرْذَلِ
الْعُمُرِ
لِكَيْلَا
يَعْلَمَ
مِنْ
بَعْدِ
عِلْمٍ
شَيْـٔاًۜ
وَتَرَى
الْاَرْضَ
هَامِدَةً
فَاِذَٓا
اَنْزَلْنَا
عَلَيْهَا
الْمَٓاءَ
اهْتَزَّتْ
وَرَبَتْ
وَاَنْبَتَتْ
مِنْ
كُلِّ
زَوْجٍ
بَه۪يجٍ
٥
Ey insanlar! Ölümden sonra diriliş konusunda herhangi bir şüphe içindeyseniz (düşünün ki) hiç şüphesiz biz sizi topraktan, sonra az bir sudan (meniden), sonra bir “alaka”dan, sonra da yaratılışı belli belirsiz bir “mudga”dan yarattık ki size (kudretimizi) apaçık anlatalım. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde durduruyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor, sonra da (akıl, temyiz ve kuvvette) tam gücünüze ulaşmanız için (sizi kemale erdiriyoruz.) İçinizden ölenler olur. Yine içinizden bir kısmı da ömrün en düşkün çağına ulaştırılır ki, bilirken hiçbir şey bilmez hâle gelsin. Yeryüzünü de ölü, kupkuru görürsün. Biz, onun üzerine yağmur indirdiğimiz zaman kıpırdar, kabarır ve her türden iç açıcı çift çift bitkiler bitirir.
وَلَقَدْ
خَلَقْنَا
الْاِنْسَانَ
مِنْ
سُلَالَةٍ
مِنْ
ط۪ينٍۚ
١٢
Andolsun, biz insanı, çamurdan (süzülmüş) bir özden yarattık.
ثُمَّ
خَلَقْنَا
النُّطْفَةَ
عَلَقَةً
فَخَلَقْنَا
الْعَلَقَةَ
مُضْغَةً
فَخَلَقْنَا
الْمُضْغَةَ
عِظَاماً
فَكَسَوْنَا
الْعِظَامَ
لَحْماًۗ
ثُمَّ
اَنْشَأْنَاهُ
خَلْقاً
اٰخَرَۜ
فَتَبَارَكَ
اللّٰهُ
اَحْسَنُ
الْخَالِق۪ينَۜ
١٤
Sonra bu az suyu “alaka” hâline getirdik. Alakayı da “mudga” yaptık. Bu “mudga”yı da kemiklere dönüştürdük ve bu kemiklere de et giydirdik. Nihayet onu bambaşka bir yaratık olarak ortaya çıkardık. Yaratanların en güzeli olan Allah’ın şânı ne yücedir!
وَهُوَ
الَّذ۪ي
ذَرَاَكُمْ
فِي
الْاَرْضِ
وَاِلَيْهِ
تُحْشَرُونَ
٧٩
O, sizi yeryüzünde yaratıp türetendir. Sadece O’nun huzurunda toplanacaksınız.
وَهُوَ
الَّذ۪ي
خَلَقَ
مِنَ
الْمَٓاءِ
بَشَراً
فَجَعَلَهُ
نَسَباً
وَصِهْراًۜ
وَكَانَ
رَبُّكَ
قَد۪يراً
٥٤
O, sudan bir insan yaratıp ondan soy sop ve hısımlık meydana getirendir. Rabbin, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
يُخْرِجُ
الْحَيَّ
مِنَ
الْمَيِّتِ
وَيُخْرِجُ
الْمَيِّتَ
مِنَ
الْحَيِّ
وَيُحْـيِ
الْاَرْضَ
بَعْدَ
مَوْتِهَاۜ
وَكَذٰلِكَ
تُخْرَجُونَ۟
١٩
Allah, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzünü diriltir. Siz de (mezarlarınızdan) işte böyle çıkarılacaksınız.
وَمِنْ
اٰيَاتِه۪ٓ
اَنْ
خَلَقَكُمْ
مِنْ
تُرَابٍ
ثُمَّ
اِذَٓا
اَنْتُمْ
بَشَرٌ
تَنْتَشِرُونَ
٢٠
Sizi topraktan yaratması, O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Sonra bir de gördünüz ki siz beşer olmuş (çoğalıp) yayılıyorsunuz.
اَللّٰهُ
الَّذ۪ي
خَلَقَكُمْ
مِنْ
ضَعْفٍ
ثُمَّ
جَعَلَ
مِنْ
بَعْدِ
ضَعْفٍ
قُوَّةً
ثُمَّ
جَعَلَ
مِنْ
بَعْدِ
قُوَّةٍ
ضَعْفاً
وَشَيْبَةًۜ
يَخْلُقُ
مَا
يَشَٓاءُۚ
وَهُوَ
الْعَل۪يمُ
الْقَد۪يرُ
٥٤
Allah, sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından bir güç veren, sonra gücün ardından bir güçsüzlük ve yaşlılık verendir. O, dilediğini yaratır. O, hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir.
اِنَّ
اللّٰهَ
عِنْدَهُ
عِلْمُ
السَّاعَةِۚ
وَيُنَزِّلُ
الْغَيْثَۚ
وَيَعْلَمُ
مَا
فِي
الْاَرْحَامِۜ
وَمَا
تَدْر۪ي
نَفْسٌ
مَاذَا
تَكْسِبُ
غَداًۜ
وَمَا
تَدْر۪ي
نَفْسٌ
بِاَيِّ
اَرْضٍ
تَمُو
تُ
ۜ
اِنَّ
اللّٰهَ
عَل۪يمٌ
خَب۪يرٌ
٣٤
Kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi şüphesiz yalnızca Allah katındadır. O, yağmuru indirir, rahimlerdekini bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.
اَلَّـذ۪ٓي
اَحْسَنَ
كُلَّ
شَيْءٍ
خَلَقَهُ
وَبَدَاَ
خَلْقَ
الْاِنْسَانِ
مِنْ
ط۪ينٍۚ
٧
O ki, yarattığı her şeyi güzel yaptı. İnsanı yaratmaya da çamurdan başladı.
ثُمَّ
سَوّٰيهُ
وَنَفَخَ
ف۪يهِ
مِنْ
رُوحِه۪
وَجَعَلَ
لَكُمُ
السَّمْعَ
وَالْاَبْصَارَ
وَالْاَفْـِٔدَةَۜ
قَل۪يلاً
مَا
تَشْكُرُونَ
٩
Sonra onu şekillendirip ona ruhundan üfledi. Sizin için işitme, görme ve idrak duygularını yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz!
وَاللّٰهُ
خَلَقَكُمْ
مِنْ
تُرَابٍ
ثُمَّ
مِنْ
نُطْفَةٍ
ثُمَّ
جَعَلَكُمْ
اَزْوَاجاًۜ
وَمَا
تَحْمِلُ
مِنْ
اُنْثٰى
وَلَا
تَضَعُ
اِلَّا
بِعِلْمِه۪ۜ
وَمَا
يُعَمَّرُ
مِنْ
مُعَمَّرٍ
وَلَا
يُنْقَصُ
مِنْ
عُمُرِه۪ٓ
اِلَّا
ف۪ي
كِتَابٍۜ
اِنَّ
ذٰلِكَ
عَلَى
اللّٰهِ
يَس۪يرٌ
١١
Allah, sizi önce topraktan, sonra da az bir sudan (meniden) yarattı. Sonra sizi (erkekli dişili) eşler yaptı. Allah’ın ilmine dayanmadan hiçbir dişi ne hamile kalır, ne de doğurur. Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez, yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a kolaydır.
وَاٰيَةٌ
لَهُمُ
الَّيْلُۚ
نَسْلَخُ
مِنْهُ
النَّهَارَ
فَاِذَا
هُمْ
مُظْلِمُونَۙ
٣٧
Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır.
اَوَلَمْ
يَرَ
الْاِنْسَانُ
اَنَّا
خَلَقْنَاهُ
مِنْ
نُطْفَةٍ
فَاِذَا
هُوَ
خَص۪يمٌ
مُب۪ينٌ
٧٧
İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir.
فَاسْتَفْتِهِمْ
اَهُمْ
اَشَدُّ
خَلْقاً
اَمْ
مَنْ
خَلَقْنَاۜ
اِنَّا
خَلَقْنَاهُمْ
مِنْ
ط۪ينٍ
لَازِبٍ
١١
(Ey Muhammed!) Şimdi sen onlara sor: “Kendilerini yaratmak mı daha zor, yoksa yarattığımız diğer şeyleri yaratmak mı? Şüphesiz biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık.
اِذْ
قَالَ
رَبُّكَ
لِلْمَلٰٓئِكَةِ
اِنّ۪ي
خَالِقٌ
بَشَراً
مِنْ
ط۪ينٍ
٧١
Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti: “Muhakkak ben çamurdan bir insan yaratacağım.”
فَاِذَا
سَوَّيْتُهُ
وَنَفَخْتُ
ف۪يهِ
مِنْ
رُوح۪ي
فَقَعُوا
لَهُ
سَاجِد۪ينَ
٧٢
“Onu şekillendirip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için saygı ile eğilin.”
فَسَجَدَ
الْمَلٰٓئِكَةُ
كُلُّهُمْ
اَجْمَعُونَۙ
٧٣
Derken bütün melekler topluca saygı ile eğildiler.
اِلَّٓا
اِبْل۪يسَۜ
اِسْتَكْـبَرَ
وَكَانَ
مِنَ
الْكَافِر۪ينَ
٧٤
Ancak İblis eğilmedi. O büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.
خَلَقَكُمْ
مِنْ
نَفْسٍ
وَاحِدَةٍ
ثُمَّ
جَعَلَ
مِنْهَا
زَوْجَهَا
وَاَنْزَلَ
لَكُمْ
مِنَ
الْاَنْعَامِ
ثَمَانِيَةَ
اَزْوَاجٍۜ
يَخْلُقُكُمْ
ف۪ي
بُطُونِ
اُمَّهَاتِكُمْ
خَلْقاً
مِنْ
بَعْدِ
خَلْقٍ
ف۪ي
ظُلُمَاتٍ
ثَلٰثٍۜ
ذٰلِكُمُ
اللّٰهُ
رَبُّكُمْ
لَهُ
الْمُلْكُۜ
لَٓا
اِلٰهَ
اِلَّا
هُوَۚ
فَاَنّٰى
تُصْرَفُونَ
٦
O, sizi bir tek nefisten yarattı. Sonra ondan eşini var etti. Sizin için hayvanlardan (erkek ve dişi olarak) sekiz eş yarattı. Sizi annelerinizin karnında bir yaratılıştan öbürüne geçirerek üç (kat) karanlık içinde oluşturuyor. İşte Rabbiniz olan Allah budur. Mülk (mutlak hâkimiyet) yalnız O’nundur. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde, nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz?
اَللّٰهُ
الَّذ۪ي
جَعَلَ
لَكُمُ
الْاَرْضَ
قَرَاراً
وَالسَّمَٓاءَ
بِنَٓاءً
وَصَوَّرَكُمْ
فَاَحْسَنَ
صُوَرَكُمْ
وَرَزَقَكُمْ
مِنَ
الطَّيِّبَاتِۜ
ذٰلِكُمُ
اللّٰهُ
رَبُّكُمْۚ
فَـتَبَارَكَ
اللّٰهُ
رَبُّ
الْعَالَم۪ينَ
٦٤
Allah, yeryüzünü sizin için karar kılma yeri, göğü de binâ yapan; size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır. İşte Rabbiniz Allah! Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir!
هُوَ
الَّذ۪ي
خَلَقَكُمْ
مِنْ
تُرَابٍ
ثُمَّ
مِنْ
نُطْفَةٍ
ثُمَّ
مِنْ
عَلَقَةٍ
ثُمَّ
يُخْرِجُكُمْ
طِفْلاً
ثُمَّ
لِتَبْلُغُٓوا
اَشُدَّكُمْ
ثُمَّ
لِتَكُونُوا
شُيُوخاًۚ
وَمِنْكُمْ
مَنْ
يُتَوَفّٰى
مِنْ
قَبْلُ
وَلِتَبْلُغُٓوا
اَجَلاً
مُسَمًّى
وَلَعَلَّكُمْ
تَعْقِلُونَ
٦٧
O, sizi (önce) topraktan, sonra az bir sudan (meniden), sonra “alaka”dan yaratan, sonra sizi (ana rahminden) çocuk olarak çıkaran, sonra olgunluk çağına ulaşmanız, sonra da ihtiyarlamanız için sizi yaşatandır. İçinizden önceden ölenler de vardır. Allah bunları, belli bir zamana erişmeniz ve düşünüp akıl erdirmeniz için yapar.
وَف۪ي
خَلْقِكُمْ
وَمَا
يَبُثُّ
مِنْ
دَٓابَّةٍ
اٰيَاتٌ
لِقَوْمٍ
يُوقِنُونَۙ
٤
Sizin yaratılışınızda ve Allah’ın (yeryüzüne) yaydığı her bir canlıda da kesin olarak inanan bir toplum için elbette nice deliller vardır.
وَلَقَدْ
خَلَقْنَا
الْاِنْسَانَ
وَنَعْلَمُ
مَا
تُوَسْوِسُ
بِه۪
نَفْسُهُۚ
وَنَحْنُ
اَقْرَبُ
اِلَيْهِ
مِنْ
حَبْلِ
الْوَر۪يدِ
١٦
Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız.
وَاَنَّهُ
خَلَقَ
الزَّوْجَيْنِ
الذَّكَرَ
وَالْاُنْثٰىۙ
٤٥
45,46. Şüphesiz O, iki eşi, erkeği ve dişiyi, (rahme) atıldığında az bir sudan (meniden) yaratmıştır.
خَلَقَ
الْاِنْسَانَ
مِنْ
صَلْصَالٍ
كَالْفَخَّارِۙ
١٤
Allah, insanı pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı.
نَحْنُ
خَلَقْنَاكُمْ
فَلَوْلَا
تُصَدِّقُونَ۟
٥٧
Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz?
ءَاَنْتُمْ
تَخْلُقُونَهُٓ
اَمْ
نَحْنُ
الْخَالِقُونَ
٥٩
Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz?
وَقَدْ
خَلَقَكُمْ
اَطْوَاراً
١٤
‘Hâlbuki, O, sizi evrelerden geçirerek yaratmıştır.’
اَلَمْ
تَرَوْا
كَيْفَ
خَلَقَ
اللّٰهُ
سَبْعَ
سَمٰوَاتٍ
طِبَاقاًۙ
١٥
‘Görmediniz mi, Allah yedi göğü tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?’
وَجَعَلَ
الْقَمَرَ
ف۪يهِنَّ
نُوراً
وَجَعَلَ
الشَّمْسَ
سِرَاجاً
١٦
‘Onların içinde nasıl ayı, bir ışık, güneşi de bir kandil yapmıştır?’
وَاللّٰهُ
اَنْبَتَكُمْ
مِنَ
الْاَرْضِ
نَبَاتاًۙ
١٧
‘Allah, sizi (babanız Âdem’i) yerden (bitki bitirir gibi) bitirdi (yarattı.)’
ثُمَّ
يُع۪يدُكُمْ
ف۪يهَا
وَيُخْرِجُكُمْ
اِخْرَاجاً
١٨
‘Sonra sizi yine oraya döndürecek ve kesinlikle sizi (yeniden) çıkaracaktır.’
وَاللّٰهُ
جَعَلَ
لَـكُمُ
الْاَرْضَ
بِسَاطاًۙ
١٩
19,20. ‘Allah, yeryüzünü sizin için bir sergi yapmıştır ki, oradaki geniş yollarda yürüyesiniz.”
اَلَمْ
يَكُ
نُطْفَةً
مِنْ
مَنِيٍّ
يُمْنٰىۙ
٣٧
O dökülen meniden ibaret az bir su değil miydi?
فَجَعَلَ
مِنْهُ
الزَّوْجَيْنِ
الذَّكَرَ
وَالْاُنْثٰىۜ
٣٩
Nihayet ondan da erkek ve dişi iki eşi var etti.
هَلْ
اَتٰى
عَلَى
الْاِنْسَانِ
ح۪ينٌ
مِنَ
الدَّهْرِ
لَمْ
يَكُنْ
شَيْـٔاً
مَذْكُوراً
١
İnsan (henüz) anılır bir şey değilken (yaratılmamışken) üzerinden uzunca bir zaman geçti.
اِنَّا
خَلَقْنَا
الْاِنْسَانَ
مِنْ
نُطْفَةٍ
اَمْشَاجٍۗ
نَبْتَل۪يهِ
فَجَعَلْنَاهُ
سَم۪يعاً
بَص۪يراً
٢
Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki az bir sudan (meniden) yarattık ve onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir ve görür kıldık.
اَلَمْ
نَخْلُقْكُمْ
مِنْ
مَٓاءٍ
مَه۪ينٍۙ
٢٠
فَجَعَلْنَاهُ
ف۪ي
قَرَارٍ
مَك۪ينٍۙ
٢١
اِلٰى
قَدَرٍ
مَعْلُومٍۙ
٢٢
فَقَدَرْنَاۗ
فَنِعْمَ
الْقَادِرُونَ
٢٣
Biz sizi bayağı bir sudan (meniden) yaratmadık mı? 21,22. Sonra onu belli bir süreye kadar sağlam bir yerde (ana rahminde) tuttuk. Sonra da ona ölçülü bir biçim verdik. Biz ne güzel biçim verenleriz!
مِنْ
اَيِّ
شَيْءٍ
خَلَقَهُۜ
١٨
Allah, onu hangi şeyden yarattı?
مِنْ
نُطْفَةٍۜ
خَلَقَهُ
فَقَدَّرَهُۙ
١٩
Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi.
فَلْيَنْظُرِ
الْاِنْسَانُ
مِمَّ
خُلِقَۜ
٥
خُلِقَ
مِنْ
مَٓاءٍ
دَافِقٍۙ
٦
يَخْرُجُ
مِنْ
بَيْنِ
الصُّلْبِ
وَالتَّرَٓائِبِۜ
٧
Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın. Fışkırıp çıkan bir sudan yaratıldı. Bu su, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar.
لَقَدْ
خَلَقْنَا
الْاِنْسَانَ
ف۪ٓي
اَحْسَنِ
تَقْو۪يمٍۘ
٤
Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.
اِقْرَأْ
بِاسْمِ
رَبِّكَ
الَّذ۪ي
خَلَقَۚ
١
خَلَقَ
الْاِنْسَانَ
مِنْ
عَلَقٍۚ
٢
1,2. Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı.