الْوَاقِعَةِ

VAKIA SURESİ

VAKIA SURESİ 1 . Ayet

اِذَا

وَقَعَتِ

الْوَاقِعَةُۙ

١

İżâ veka’ati-lvâki’a(tu)

Kesin gerçekleşecek (olan Kıyamet) koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır.

VAKIA SURESİ 2 . Ayet

لَيْسَ

لِوَقْعَتِهَا

كَاذِبَةٌۢ

٢

Leyse livak’atihâ kâżibe(tun)

Kesin gerçekleşecek (olan Kıyamet) koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır.

VAKIA SURESİ 3 . Ayet

خَافِضَةٌ

رَافِعَةٌۙ

٣

Ḣâfidatun râfi’a(tun)

Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.

VAKIA SURESİ 4 . Ayet

اِذَا

رُجَّتِ

الْاَرْضُ

رَجاًّۙ

٤

İżâ rucceti-l-ardu raccâ(n)

Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.

VAKIA SURESİ 5 . Ayet

وَبُسَّتِ

الْجِبَالُ

بَساًّۙ

٥

Ve busseti-lcibâlu bessâ(n)

Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.

VAKIA SURESİ 6 . Ayet

فَكَانَتْ

هَبَٓاءً

مُنْبَثاًّۙ

٦

Fekânet hebâen munbeśśâ(n)

Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.

VAKIA SURESİ 7 . Ayet

وَكُنْتُمْ

اَزْوَاجاً

ثَلٰثَةًۜ

٧

Ve kuntum ezvâcen śelâśe(ten)

Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.

VAKIA SURESİ 8 . Ayet

فَاَصْحَابُ

الْمَيْمَنَةِ

مَٓا

اَصْحَابُ

الْمَيْمَنَةِۜ

٨

Fe-ashâbu-lmeymeneti mâ ashâbu-lmeymene(ti)

Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir!

VAKIA SURESİ 9 . Ayet

وَاَصْحَابُ

الْمَشْـَٔمَةِ

مَٓا

اَصْحَابُ

الْمَشْـَٔمَةِۜ

٩

Ve ashâbu-lmeş-emeti mâ ashâbu-lmeş-eme(ti)

Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir!

VAKIA SURESİ 10 . Ayet

وَالسَّابِقُونَ

السَّابِقُونَۙ

١٠

Ve-ssâbikûne-ssâbikûn(e)

(İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah'a) yaklaştırılmış kimselerdir.

VAKIA SURESİ 11 . Ayet

اُو۬لٰٓئِكَ

الْمُقَرَّبُونَۚ

١١

Ulâ-ike-lmukarrabûn(e)

(İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah'a) yaklaştırılmış kimselerdir.

VAKIA SURESİ 12 . Ayet

ف۪ي

جَنَّاتِ

النَّع۪يمِ

١٢

Fî cennâti-nna’îm(i)

Onlar, Naîm cennetlerindedirler.

VAKIA SURESİ 13 . Ayet

ثُلَّةٌ

مِنَ

الْاَوَّل۪ينَۙ

١٣

Śulletun mine-l-evvelîn(e)

Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.

VAKIA SURESİ 14 . Ayet

وَقَل۪يلٌ

مِنَ

الْاٰخِر۪ينَۜ

١٤

Ve kalîlun mine-l-âḣirîn(e)

Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.

VAKIA SURESİ 15 . Ayet

عَلٰى

سُرُرٍ

مَوْضُونَةٍۙ

١٥

‘Alâ sururin mevdûne(tin)

Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevherâtla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.

VAKIA SURESİ 16 . Ayet

مُتَّكِـ۪ٔينَ

عَلَيْهَا

مُتَقَابِل۪ينَ

١٦

Mutteki-îne ‘aleyhâ mutekâbilîn(e)

Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevherâtla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.

VAKIA SURESİ 17 . Ayet

يَطُوفُ

عَلَيْهِمْ

وِلْدَانٌ

مُخَلَّدُونَۙ

١٧

Yatûfu ‘aleyhim vildânun muḣalledûn(e)

Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

VAKIA SURESİ 18 . Ayet

بِاَكْوَابٍ

وَاَبَار۪يقَ

وَكَأْسٍ

مِنْ

مَع۪ينٍۙ

١٨

Bi-ekvâbin ve ebârîka veke/sin min ma’în(in)

Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

VAKIA SURESİ 19 . Ayet

لَا

يُصَدَّعُونَ

عَنْهَا

وَلَا

يُنْزِفُونَۙ

١٩

Lâ yusadde’ûne ‘anhâ velâ yunzifûn(e)

Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

VAKIA SURESİ 20 . Ayet

وَفَاكِهَةٍ

مِمَّا

يَتَخَيَّرُونَۙ

٢٠

Ve fâkihetin mimmâ yeteḣayyerûn(e)

Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

VAKIA SURESİ 21 . Ayet

وَلَحْمِ

طَيْرٍ

مِمَّا

يَشْتَهُونَۜ

٢١

Ve lahmi tayrin mimmâ yeştehûn(e)

Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

VAKIA SURESİ 22 . Ayet

وَحُورٌ

ع۪ينٌۙ

٢٢

Ve hûrun ‘în(un)

Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.

VAKIA SURESİ 23 . Ayet

كَاَمْثَالِ

اللُّؤْلُؤِ۬

الْمَكْنُونِۚ

٢٣

Ke-emśâli-llu/lui-lmeknûn(i)

Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.

VAKIA SURESİ 24 . Ayet

جَزَٓاءً

بِمَا

كَانُوا

يَعْمَلُونَ

٢٤

Cezâen bimâ kânû ya’melûn(e)

(Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.)

VAKIA SURESİ 25 . Ayet

لَا

يَسْمَعُونَ

ف۪يهَا

لَغْواً

وَلَا

تَأْث۪يماًۙ

٢٥

Lâ yesme’ûne fîhâ laġven velâ te/śîmâ(n)

Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler.

VAKIA SURESİ 26 . Ayet

اِلَّا

ق۪يلاً

سَلَاماً

سَلَاماً

٢٦

İllâ kîlen selâmen selâmâ(n)

Sadece "selam!", "selam!" sözünü işitirler.

VAKIA SURESİ 27 . Ayet

وَاَصْحَابُ

الْيَم۪ينِ

مَٓا

اَصْحَابُ

الْيَم۪ينِۜ

٢٧

Ve ashâbu-lyemîni mâ ashâbu-lyemîn(i)

Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir!

VAKIA SURESİ 28 . Ayet

ف۪ي

سِدْرٍ

مَخْضُودٍۙ

٢٨

Fî sidrin maḣdûd(in)

(Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

VAKIA SURESİ 29 . Ayet

وَطَلْحٍ

مَنْضُودٍۙ

٢٩

Ve talhin mendûd(in)

(Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

VAKIA SURESİ 30 . Ayet

وَظِلٍّ

مَمْدُودٍۙ

٣٠

Ve zillin memdûd(in)

(Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

VAKIA SURESİ 31 . Ayet

وَمَٓاءٍ

مَسْكُوبٍۙ

٣١

Ve mâ-in meskûb(in)

(Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

VAKIA SURESİ 32 . Ayet

وَفَاكِهَةٍ

كَث۪يرَةٍۙ

٣٢

Ve fâkihetin keśîra(tin)

(Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

VAKIA SURESİ 33 . Ayet

لَا مَقْطُوعَةٍ

وَلَا

مَمْنُوعَةٍۙ

٣٣

Lâ maktû’atin velâ memnû’a(tin)

(Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

VAKIA SURESİ 34 . Ayet

وَفُرُشٍ

مَرْفُوعَةٍۜ

٣٤

Ve furuşin merfû’a(tin)

(Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

VAKIA SURESİ 35 . Ayet

اِنَّٓا

اَنْشَأْنَاهُنَّ

اِنْشَٓاءًۙ

٣٥

İnnâ enşe/nâhunne inşâ-â(n)

Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık.

VAKIA SURESİ 36 . Ayet

فَجَعَلْنَاهُنَّ

اَبْكَاراًۙ

٣٦

Fece’alnâhunne ebkârâ(n)

Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık.

VAKIA SURESİ 37 . Ayet

عُـرُباً

اَتْـرَاباًۙ

٣٧

‘Uruben etrâbâ(n)

Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık.

VAKIA SURESİ 38 . Ayet

لِاَصْحَـابِ

الْيَم۪ينِۜ

۟

٣٨

Li-ashâbi-lyemîn(i)

Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık.

VAKIA SURESİ 39 . Ayet

ثُلَّةٌ

مِنَ

الْاَوَّل۪ينَۙ

٣٩

Śulletun mine-l-evvelîn(e)

Bunların birçoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerdendir.

VAKIA SURESİ 40 . Ayet

وَثُلَّةٌ

مِنَ

الْاٰخِر۪ينَۜ

٤٠

Ve śulletun mine-l-âḣirîn(e)

Bunların birçoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerdendir.

VAKIA SURESİ 41 . Ayet

وَاَصْحَابُ

الشِّمَالِۙ

مَٓا

اَصْحَابُ

الشِّمَالِۜ

٤١

Ve ashâbu-şşimâli mâ ashâbu-şşimâl(i)

Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir!

VAKIA SURESİ 42 . Ayet

ف۪ي

سَمُومٍ

وَحَم۪يمٍۙ

٤٢

Fî semûmin ve hamîm(in)

Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifiri bir gölge içinde!..

VAKIA SURESİ 43 . Ayet

وَظِلٍّ

مِنْ

يَحْمُومٍۙ

٤٣

Ve zillin min yahmûm(in)

Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifiri bir gölge içinde!..

VAKIA SURESİ 44 . Ayet

لَا

بَارِدٍ

وَلَا

كَر۪يمٍ

٤٤

Lâ bâridin velâ kerîm(in)

Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifiri bir gölge içinde!..

VAKIA SURESİ 45 . Ayet

اِنَّهُمْ

كَانُوا

قَبْلَ

ذٰلِكَ

مُتْرَف۪ينَۚ

٤٥

İnnehum kânû kable żâlike mutrafîn(e)

Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) sefahata dalmış ve azgın kimselerdi.

VAKIA SURESİ 46 . Ayet

وَكَانُوا

يُصِرُّونَ

عَلَى

الْحِنْثِ

الْعَظ۪يمِۚ

٤٦

Ve kânû yusirrûne ‘alâ-lhinśi-l’azîm(i)

Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı.

VAKIA SURESİ 47 . Ayet

وَكَانُوا

يَقُولُونَ

اَئِذَا

مِتْنَا

وَكُنَّا

تُرَاباً

وَعِظَاماً

ءَاِنَّا

لَمَبْعُوثُونَۙ

٤٧

Ve kânû yekûlûne e-iżâ mitnâ ve kunnâ turâben ve ’izâmen e-innâ lemeb’ûśûn(e)

Diyorlardı ki: "Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?"

VAKIA SURESİ 48 . Ayet

اَوَاٰبَٓاؤُ۬نَا

الْاَوَّلُونَ

٤٨

Eve âbâunâ-l-evvelûn(e)

"Evvelki atalarımız da mı?"

VAKIA SURESİ 49 . Ayet

قُلْ

اِنَّ

الْاَوَّل۪ينَ

وَالْاٰخِر۪ينَۙ

٤٩

Kul inne-l-evvelîne vel-âḣirîn(e)

De ki: "Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır."

VAKIA SURESİ 50 . Ayet

لَمَجْمُوعُونَ

اِلٰى

م۪يقَاتِ

يَوْمٍ

مَعْلُومٍ

٥٠

Lemecmû’ûne ilâ mîkâti yevmin ma’lûm(in)

De ki: "Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır."

VAKIA SURESİ 51 . Ayet

ثُمَّ

اِنَّكُمْ

اَيُّهَا

الضَّٓالُّونَ

الْمُكَذِّبُونَۙ

٥١

Śumme innekum eyyuhâ-ddâllûne-lmukeżżibûn(e)

Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka (cehennemde) bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz.

VAKIA SURESİ 52 . Ayet

لَاٰكِلُونَ

مِنْ

شَجَرٍ

مِنْ

زَقُّومٍۙ

٥٢

Leâkilûne min şecerin min zakkûm(in)

Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka (cehennemde) bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz.

VAKIA SURESİ 53 . Ayet

فَمَالِـؤُ۫نَ

مِنْهَا

الْبُطُونَۚ

٥٣

Femâli-ûne minhâ-lbutûn(e)

Karınlarınızı ondan dolduracaksınız.

VAKIA SURESİ 54 . Ayet

فَشَارِبُونَ

عَلَيْهِ

مِنَ

الْحَم۪يمِۚ

٥٤

Feşâribûne ‘aleyhi mine-lhamîm(i)

Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz.

VAKIA SURESİ 55 . Ayet

فَشَارِبُونَ

شُرْبَ

الْه۪يمِۜ

٥٥

Feşâribûne şurbe-lhîm(i)

Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.

VAKIA SURESİ 56 . Ayet

هٰذَا

نُزُلُهُمْ

يَوْمَ

الدّ۪ينِۜ

٥٦

Hâżâ nuzuluhum yevme-ddîn(i)

İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir.

VAKIA SURESİ 57 . Ayet

نَحْنُ

خَلَقْنَاكُمْ

فَلَوْلَا

تُصَدِّقُونَ۟

٥٧

Nahnu ḣalaknâkum felevlâ tusaddikûn(e)

Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz?

VAKIA SURESİ 58 . Ayet

اَفَرَاَيْتُمْ

مَا

تُمْنُونَۜ

٥٨

Eferaeytum mâ tumnûn(e)

Attığınız o meniye ne dersiniz?!

VAKIA SURESİ 59 . Ayet

ءَاَنْتُمْ

تَخْلُقُونَهُٓ

اَمْ

نَحْنُ

الْخَالِقُونَ

٥٩

E-entum taḣlukûnehu em nahnu-lḣâlikûn(e)

Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz?

VAKIA SURESİ 60 . Ayet

نَحْنُ

قَدَّرْنَا

بَيْنَكُمُ

الْمَوْتَ

وَمَا

نَحْنُ

بِمَسْبُوق۪ينَۙ

٦٠

Nahnu kaddernâ beynekumu-lmevte vemâ nahnu bimesbûkîn(e)

Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez.

VAKIA SURESİ 61 . Ayet

عَلٰٓى

اَنْ

نُبَدِّلَ

اَمْثَالَكُمْ

وَنُنْشِئَكُمْ

ف۪ي

مَا

لَا

تَعْلَمُونَ

٦١

‘Alâ en nubeddile emśâlekum ve nunşi-ekum fî mâ lâ ta’lemûn(e)

Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez.

VAKIA SURESİ 62 . Ayet

وَلَقَدْ

عَلِمْتُمُ

النَّشْاَةَ

الْاُو۫لٰى

فَلَوْلَا

تَذَكَّرُونَ

٦٢

Ve lekad ‘alimtumu-nneş-ete-l-ûlâ felevlâ teżekkerûn(e)

Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O halde düşünseniz ya!

VAKIA SURESİ 63 . Ayet

اَفَرَاَيْتُمْ

مَا

تَحْرُثُونَۜ

٦٣

Eferaeytum mâ tahruśûn(e)

Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?!

VAKIA SURESİ 64 . Ayet

ءَاَنْتُمْ

تَزْرَعُونَهُٓ

اَمْ

نَحْنُ

الزَّارِعُونَ

٦٤

E-entum tezra’ûnehu em nahnu-zzâri’ûn(e)

Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?

VAKIA SURESİ 65 . Ayet

لَوْ

نَشَٓاءُ

لَجَعَلْنَاهُ

حُطَاماً

فَظَلْتُمْ

تَفَكَّهُونَ

٦٥

Lev neşâu lece’alnâhu hutâmen fezaltum tefekkehûn(e)

Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz:

VAKIA SURESİ 66 . Ayet

اِنَّا

لَمُغْرَمُونَۙ

٦٦

İnnâ lemuġramûn(e)

"Muhakkak biz çok ziyandayız!"

VAKIA SURESİ 67 . Ayet

بَلْ

نَحْنُ

مَحْرُومُونَ

٦٧

Bel nahnu mahrûmûn(e)

"Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!"

VAKIA SURESİ 68 . Ayet

اَفَرَاَيْتُمُ

الْمَٓاءَ

الَّذ۪ي

تَشْرَبُونَۜ

٦٨

Eferaeytumu-lmâe-lleżî teşrabûn(e)

İçtiğiniz suya ne dersiniz?!

VAKIA SURESİ 69 . Ayet

ءَاَنْتُمْ

اَنْزَلْتُمُوهُ

مِنَ

الْمُزْنِ

اَمْ

نَحْنُ

الْمُنْزِلُونَ

٦٩

E-entum enzeltumûhu mine-lmuzni em nahnu-lmunzilûn(e)

Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?

VAKIA SURESİ 70 . Ayet

لَوْ

نَشَٓاءُ

جَعَلْنَاهُ

اُجَاجاً

فَلَوْلَا

تَشْكُرُونَ

٧٠

Lev neşâu ce’alnâhu ucâcen felevlâ teşkurûn(e)

Dileseydik onu acı bir su yapardık. O halde şükretseydiniz ya!..

VAKIA SURESİ 71 . Ayet

اَفَرَاَيْتُمُ

النَّارَ

الَّت۪ي

تُورُونَۜ

٧١

Eferaeytumu-nnâra-lletî tûrûn(e)

Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?!

VAKIA SURESİ 72 . Ayet

ءَاَنْتُمْ

اَنْشَأْتُمْ

شَجَرَتَـهَٓا

اَمْ

نَحْنُ

الْمُنْشِؤُ۫نَ

٧٢

E-entum enşe/tum şeceratehâ em nahnu-lmunşi-ûn(e)

Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?

VAKIA SURESİ 73 . Ayet

نَحْنُ

جَعَلْنَاهَا

تَذْكِرَةً

وَمَتَاعاً

لِلْمُقْو۪ينَۚ

٧٣

Nahnu ce’alnâhâ teżkiraten ve metâ’an lilmukvîn(e)

Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık.

VAKIA SURESİ 74 . Ayet

فَسَبِّحْ

بِاسْمِ

رَبِّكَ

الْعَظ۪يمِ۟

٧٤

Fesebbih bismi rabbike-l’azîm(i)

O halde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt).

VAKIA SURESİ 75 . Ayet

فَلَٓا

اُقْسِمُ

بِمَوَاقِـعِ

النُّجُومِۙ

٧٥

Felâ uksimu bimevâki’i-nnucûm(i)

Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir-

VAKIA SURESİ 76 . Ayet

وَاِنَّهُ

لَقَسَمٌ

لَوْ

تَعْلَمُونَ

عَظ۪يمٌۙ

٧٦

Ve-innehu lekasemun lev ta’lemûne ‘azîm(un)

Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir-

VAKIA SURESİ 77 . Ayet

اِنَّهُ

لَقُرْاٰنٌ

كَر۪يمٌۙ

٧٧

İnnehu lekur-ânun kerîm(un)

O, elbette değerli bir Kur'an'dır.

VAKIA SURESİ 78 . Ayet

ف۪ي

كِتَابٍ

مَكْنُونٍۙ

٧٨

Fî kitâbin meknûn(in)

Korunmuş bir kitaptadır.

VAKIA SURESİ 79 . Ayet

لَا

يَمَسُّهُٓ

اِلَّا

الْمُطَهَّرُونَۜ

٧٩

Lâ yemessuhu illâ-lmutahherûn(e)

Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir.

VAKIA SURESİ 80 . Ayet

تَنْز۪يلٌ

مِنْ

رَبِّ

الْعَالَم۪ينَ

٨٠

Tenzîlun min rabbi-l’âlemîn(e)

Âlemlerin Rabb'inden indirilmedir.

VAKIA SURESİ 81 . Ayet

اَفَبِهٰذَا

الْحَد۪يثِ

اَنْتُمْ

مُدْهِنُونَۙ

٨١

Efebihâżâ-lhadîśi entum mudhinûn(e)

Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah'ın verdiği rızka O'nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz?

VAKIA SURESİ 82 . Ayet

وَتَجْعَلُونَ

رِزْقَـكُمْ

اَنَّكُمْ

تُكَذِّبُونَ

٨٢

Ve tec’alûne rizkakum ennekum tukeżżibûn(e)

Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah'ın verdiği rızka O'nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz?

VAKIA SURESİ 83 . Ayet

فَلَوْلَٓا

اِذَا

بَلَغَتِ

الْحُلْقُومَۙ

٨٣

Felevlâ iżâ belaġati-lhulkûm(e)

Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize!

VAKIA SURESİ 84 . Ayet

وَاَنْتُمْ

ح۪ينَئِذٍ

تَنْظُرُونَۙ

٨٤

Ve entum hîne-iżin tenzurûn(e)

Oysa siz o zaman bakıp durursunuz.

VAKIA SURESİ 85 . Ayet

وَنَحْنُ

اَقْرَبُ

اِلَيْهِ

مِنْكُمْ

وَلٰـكِنْ

لَا

تُبْصِرُونَ

٨٥

Ve nahnu akrabu ileyhi minkum velâkin lâ tubsirûn(e)

Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz.

VAKIA SURESİ 86 . Ayet

فَلَوْلَٓا

اِنْ

كُنْتُمْ

غَيْرَ

مَد۪ين۪ينَۙ

٨٦

Felevlâ in kuntum ġayra medînîn(e)

Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize!

VAKIA SURESİ 87 . Ayet

تَرْجِعُونَـهَٓا

اِنْ

كُنْتُمْ

صَادِق۪ينَ

٨٧

Terci’ûnehâ in kuntum sâdikîn(e)

Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize!

VAKIA SURESİ 88 . Ayet

فَاَمَّٓا

اِنْ

كَانَ

مِنَ

الْمُقَرَّب۪ينَۙ

٨٨

Fe-emmâ in kâne mine-lmukarrabîn(e)

Fakat (ölen kişi) Allah'a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.

VAKIA SURESİ 89 . Ayet

فَرَوْحٌ

وَرَيْحَانٌ

وَجَنَّتُ

نَع۪يمٍ

٨٩

Feravhun ve rayhânun ve cennetu na’îm(in)

Fakat (ölen kişi) Allah'a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.

VAKIA SURESİ 90 . Ayet

وَاَمَّٓا

اِنْ

كَانَ

مِنْ

اَصْحَابِ

الْيَم۪ينِۙ

٩٠

Ve emmâ in kâne min ashâbi-lyemîn(i)

Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, "Selam sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!" denir.

VAKIA SURESİ 91 . Ayet

فَسَلَامٌ

لَكَ

مِنْ

اَصْحَابِ

الْيَم۪ينِ

٩١

Feselâmun leke min ashâbi-lyemîn(i)

Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, "Selam sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!" denir.

VAKIA SURESİ 92 . Ayet

وَاَمَّٓا

اِنْ

كَانَ

مِنَ

الْمُكَذِّب۪ينَ

الضَّٓالّ۪ينَۙ

٩٢

Ve emmâ in kâne mine-lmukeżżibîne-ddâllîn(e)

Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.

VAKIA SURESİ 93 . Ayet

فَنُزُلٌ

مِنْ

حَم۪يمٍۙ

٩٣

Fenuzulun min hamîm(in)

Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.

VAKIA SURESİ 94 . Ayet

وَتَصْلِيَةُ

جَح۪يمٍۙ

٩٤

Ve tasliyetu cahîm(in)

Bir de cehenneme atılma vardır.

VAKIA SURESİ 95 . Ayet

اِنَّ

هٰذَا

لَهُوَ

حَقُّ

الْيَق۪ينِۚ

٩٥

İnne hâżâ lehuve hakku-lyakîn(i)

Bir de cehenneme atılma vardır.

VAKIA SURESİ 96 . Ayet

فَسَبِّـحْ

بِاسْمِ

رَبِّكَ

الْعَظ۪يمِ

٩٦

Fesebbih bismi rabbike-l’azîm(i)

Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et.