Cariye İle İlgili Ayetler

Kur’an-ı Kerim, cariyelik ve kölelik konusunu dönemin sosyal gerçekleri içinde ele almış, asıl hedef olarak ise hürriyeti ve kölelerin/cariyelerin özgürlüğünü teşvik etmiştir. Ayetlerde cariyelere iyi davranılması, zorla fuhşa sürüklenmemeleri ve özgürlüğün teşvik edilmesi emredilmiştir. Bu hükümler, İslâm’ın köleliği kaldırmaya yönelik adımlarının temelini oluşturur.

Bakara Sûresi 251. Ayet

فَهَزَمُوهُمْ

بِاِذْنِ

اللّٰهِۙ

وَقَتَلَ

دَاوُ۫دُ

جَالُوتَ

وَاٰتٰيهُ

اللّٰهُ

الْمُلْكَ

وَالْحِكْمَةَ

وَعَلَّمَهُ

مِمَّا

يَشَٓاءُۜ

وَلَوْلَا

دَفْعُ

اللّٰهِ

النَّاسَ

بَعْضَهُمْ

بِبَعْضٍ

لَفَسَدَتِ

الْاَرْضُ

وَلٰكِنَّ

اللّٰهَ

ذُوفَضْلٍ

عَلَى

الْعَالَم۪ينَ

٢٥١

Derken, Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davud, Câlût’u öldürdü. Allah, ona (Davud’a) hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti. Eğer Allah’ın; insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı, yeryüzü bozulurdu. Ancak Allah, bütün âlemlere karşı lütuf sahibidir.

Nisâ Sûresi 3. Ayet

وَاِنْ

خِفْتُمْ

اَلَّا

تُـقْسِطُوا

فِي

الْيَتَامٰى

فَانْكِحُوا

مَا

طَابَ

لَكُمْ

مِنَ

النِّسَٓاءِ

مَثْنٰى

وَثُلٰثَ

وَرُبَاعَۚ

فَاِنْ

خِفْتُمْ

اَلَّا

تَعْدِلُوا

فَوَاحِدَةً

اَوْ

مَا

مَلَكَتْ

اَيْمَانُكُمْۜ

ذٰلِكَ

اَدْنٰٓى

اَلَّا

تَعُولُواۜ

٣

Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.

Nisâ Sûresi 25. Ayet

وَمَنْ

لَمْ

يَسْتَطِـعْ

مِنْكُمْ

طَوْلاً

اَنْ

يَنْكِـحَ

الْمُحْصَنَاتِ

الْمُؤْمِنَاتِ

فَمِنْ

مَا

مَلَكَتْ

اَيْمَانُكُمْ

مِنْ

فَتَيَاتِكُمُ

الْمُؤْمِنَاتِۜ

وَاللّٰهُ

اَعْلَمُ

بِا۪يمَانِكُمْۜ

بَعْضُكُمْ

مِنْ

بَعْضٍۚ

فَانْكِحُوهُنَّ

بِاِذْنِ

اَهْلِهِنَّ

وَاٰتُوهُنَّ

اُجُورَهُنَّ

بِالْمَعْرُوفِ

مُحْصَنَاتٍ

غَيْرَ

مُسَافِحَاتٍ

وَلَا

مُتَّخِذَاتِ

اَخْدَانٍۚ

فَاِذَٓا

اُحْصِنَّ

فَاِنْ

اَتَيْنَ

بِفَاحِشَةٍ

فَعَلَيْهِنَّ

نِصْفُ

مَا

عَلَى

الْمُحْصَنَاتِ

مِنَ

الْعَذَابِۜ

ذٰلِكَ

لِمَنْ

خَشِيَ

الْعَنَتَ

مِنْكُمْۜ

وَاَنْ

تَصْبِرُوا

خَيْرٌ

لَكُمْۜ

وَاللّٰهُ

غَفُورٌ

رَح۪يمٌ۟

٢٥

Sizden kimin, hür mü’min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü’min genç kızlarınızdan (cariyelerinizden) alsın. Allah, sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları hâlinde, sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Nisâ Sûresi 36. Ayet

وَاعْبُدُوا

اللّٰهَ

وَلَا

تُشْرِكُوا

بِه۪

شَيْـٔاً

وَبِالْوَالِدَيْنِ

اِحْسَاناً

وَبِذِي

الْقُرْبٰى

وَالْيَتَامٰى

وَالْمَسَاك۪ينِ

وَالْجَارِ

ذِي

الْقُرْبٰى

وَالْجَارِ

الْجُنُبِ

وَالصَّاحِبِ

بِالْجَنْبِ

وَابْنِ

السَّب۪يلِۙ

وَمَا

مَلَكَتْ

اَيْمَانُكُمْۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

لَا

يُحِبُّ

مَنْ

كَانَ

مُخْتَالاً

فَخُوراًۙ

٣٦

Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.

Nisâ Sûresi 92. Ayet

وَمَا

كَانَ

لِمُؤْمِنٍ

اَنْ

يَقْتُلَ

مُؤْمِناً

اِلَّا

خَطَـٔاًۚ

وَمَنْ

قَتَلَ

مُـؤْمِناً

خَطَــٔاً

فَـتَـحْر۪يرُ

رَقَبَةٍ

مُؤْمِنَةٍ

وَدِيَةٌ

مُسَلَّمَةٌ

اِلٰٓى

اَهْلِه۪ٓ

اِلَّٓا

اَنْ

يَصَّدَّقُواۜ

فَاِنْ

كَانَ

مِنْ

قَوْمٍ

عَدُوٍّ

لَكُمْ

وَهُوَ

مُؤْمِنٌ

فَتَحْر۪يرُ

رَقَبَةٍ

مُؤْمِنَةٍۜ

وَاِنْ

كَانَ

مِنْ

قَوْمٍ

بَيْنَكُمْ

وَبَيْنَهُمْ

م۪يثَاقٌ

فَدِيَةٌ

مُسَلَّمَةٌ

اِلٰٓى

اَهْلِه۪

وَتَحْر۪يرُ

رَقَبَةٍ

مُؤْمِنَةٍۚ

فَمَنْ

لَمْ

يَجِدْ

فَصِيَامُ

شَهْرَيْنِ

مُتَتَابِعَيْنِۘ

تَوْبَةً

مِنَ

اللّٰهِۜ

وَكَانَ

اللّٰهُ

عَل۪يماً

حَك۪يماً

٩٢

Bir mü’minin bir mü’mini öldürmesi olacak şey değildir. Ancak yanlışlıkla olması başka. Kim bir mü’mini yanlışlıkla öldürürse, bir mü’min köleyi azad etmesi ve bağışlamadıkları sürece ailesine diyet ödemesi gerekir. (Öldürülen kimse) mü’min olur ve düşmanınız olan bir topluluktan bulunursa, mü’min bir köle azad etmek gerekir. Eğer sizinle kendileri arasında antlaşma bulunan bir topluluktan ise ailesine verilecek bir diyet ve mü’min bir köle azad etmek gerekir. Bunlara imkân bulamayanın, Allah tarafından tövbesinin kabulü için iki ay ard arda oruç tutması gerekir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Mâide Sûresi 89. Ayet

لَا

يُؤَاخِذُكُمُ

اللّٰهُ

بِاللَّغْوِ

ف۪ٓي

اَيْمَانِكُمْ

وَلٰكِنْ

يُؤَاخِذُكُمْ

بِمَا

عَقَّدْتُمُ

الْاَيْمَانَۚ

فَكَفَّارَتُهُٓ

اِطْعَامُ

عَشَرَةِ

مَسَاك۪ينَ

مِنْ

اَوْسَطِ

مَا

تُطْعِمُونَ

اَهْل۪يكُمْ

اَوْ

كِسْوَتُهُمْ

اَوْ

تَحْر۪يرُ

رَقَبَةٍۜ

فَمَنْ

لَمْ

يَجِدْ

فَصِيَامُ

ثَلٰثَةِ

اَيَّامٍۜ

ذٰلِكَ

كَفَّارَةُ

اَيْمَانِكُمْ

اِذَا

حَلَفْتُمْۜ

وَاحْفَظُٓوا

اَيْمَانَكُمْۜ

كَذٰلِكَ

يُبَيِّنُ

اللّٰهُ

لَكُمْ

اٰيَاتِه۪

لَعَلَّكُمْ

تَشْكُرُونَ

٨٩

Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin orta hâllisinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu imkânı) bulamazsa, onun keffareti üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffareti budur. Yeminlerinizi tutun. Allah, size âyetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz.

Nahl Sûresi 71. Ayet

وَاللّٰهُ

فَضَّلَ

بَعْضَكُمْ

عَلٰى

بَعْضٍ

فِي

الرِّزْقِۚ

فَمَا

الَّذ۪ينَ

فُضِّلُوا

بِرَٓادّ۪ي

رِزْقِهِمْ

عَلٰى

مَا

مَلَكَتْ

اَيْمَانُهُمْ

فَهُمْ

ف۪يهِ

سَوَٓاءٌۜ

اَفَبِنِعْمَةِ

اللّٰهِ

يَجْحَدُونَ

٧١

Allah, rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün kıldı. Üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altındakilere vermezler ki rızıkta hep eşit olsunlar. Şimdi Allah’ın nimetini mi inkâr ediyorlar?

Nahl Sûresi 98. Ayet

فَاِذَا

قَرَأْتَ

الْقُرْاٰنَ

فَاسْتَعِذْ

بِاللّٰهِ

مِنَ

الشَّيْطَانِ

الرَّج۪يمِ

٩٨

Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.

Mü'minûn Sûresi 6. Ayet

اِلَّا

عَلٰٓى

اَزْوَاجِهِمْ

اَوْ

مَا

مَلَكَتْ

اَيْمَانُهُمْ

فَاِنَّهُمْ

غَيْرُ

مَلُوم۪ينَۚ

٦

Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar.

Nûr Sûresi 32-33. Ayet

وَاَنْكِحُوا

الْاَيَامٰى

مِنْكُمْ

وَالصَّالِح۪ينَ

مِنْ

عِبَادِكُمْ

وَاِمَٓائِكُمْۜ

اِنْ

يَكُونُوا

فُقَـرَٓاءَ

يُغْنِهِمُ

اللّٰهُ

مِنْ

فَضْلِه۪ۜ

وَاللّٰهُ

وَاسِعٌ

عَل۪يمٌ

٣٢

وَلْيَسْتَعْفِفِ

الَّذ۪ينَ

لَا

يَجِدُونَ

نِكَاحاً

حَتّٰى

يُغْنِيَهُمُ

اللّٰهُ

مِنْ

فَضْلِه۪ۜ

وَالَّذ۪ينَ

يَبْتَغُونَ

الْكِتَابَ

مِمَّا

مَلَكَتْ

اَيْمَانُكُمْ

فَكَاتِبُوهُمْ

اِنْ

عَلِمْتُمْ

ف۪يهِمْ

خَيْراًۗ

وَاٰتُوهُمْ

مِنْ

مَالِ

اللّٰهِ

الَّـذ۪ٓي

اٰتٰيكُمْۜ

وَلَا تُكْرِهُوا

فَتَيَاتِكُمْ

عَلَى

الْبِغَٓاءِ

اِنْ

اَرَدْنَ

تَحَصُّناً

لِتَبْتَغُوا

عَرَضَ

الْحَيٰوةِ

الدُّنْيَاۜ

وَمَنْ

يُكْرِهْهُنَّ

فَاِنَّ

اللّٰهَ

مِنْ

بَعْدِ

اِكْرَاهِهِنَّ

غَفُورٌ

رَح۪يمٌ

٣٣

Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar. Sahip olduğunuz kölelerden “mükâtebe” yapmak isteyenlere gelince, eğer onlarda bir hayır görürseniz onlarla mükâtebe yapın. Allah’ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde etmek için iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa bilinmelidir ki hiç şüphesiz onların zorlanmasından sonra Allah (onları) çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.

Nûr Sûresi 58. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

لِيَسْتَأْذِنْكُمُ

الَّذ۪ينَ

مَلَكَتْ

اَيْمَانُكُمْ

وَالَّذ۪ينَ

لَمْ

يَبْلُغُوا

الْحُلُمَ

مِنْكُمْ

ثَلٰثَ

مَرَّاتٍۜ

مِنْ

قَبْلِ

صَلٰوةِ

الْفَجْرِ

وَح۪ينَ

تَضَعُونَ

ثِيَابَكُمْ

مِنَ

الظَّه۪يرَةِ

وَمِنْ

بَعْدِ

صَلٰوةِ

الْعِشَٓاءِ۠

ثَلٰثُ

عَوْرَاتٍ

لَكُمْۜ

لَيْسَ

عَلَيْكُمْ

وَلَا

عَلَيْهِمْ

جُنَاحٌ

بَعْدَهُنَّۜ

طَوَّافُونَ

عَلَيْكُمْ

بَعْضُكُمْ

عَلٰى

بَعْضٍۜ

كَذٰلِكَ

يُبَيِّنُ

اللّٰهُ

لَكُمُ

الْاٰيَاتِۜ

وَاللّٰهُ

عَل۪يمٌ

حَك۪يمٌ

٥٨

Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz) ve sizden henüz bulûğ çağına ermemiş olanlar, günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin soyunup dökündüğünüz vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında (izinsiz girme konusunda) ne size, ne onlara bir günah vardır. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. Allah, âyetlerini size işte böylece açıklar. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Ahzâb Sûresi 50. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

النَّبِيُّ

اِنَّٓا

اَحْلَلْنَا

لَكَ

اَزْوَاجَكَ

الّٰـت۪ٓي

اٰتَيْتَ

اُجُورَهُنَّ

وَمَا

مَلَكَتْ

يَم۪ينُكَ

مِمَّٓا

اَفَٓاءَ

اللّٰهُ

عَلَيْكَ

وَبَنَاتِ

عَمِّكَ

وَبَنَاتِ

عَمَّاتِكَ

وَبَنَاتِ

خَالِكَ

وَبَنَاتِ

خَالَاتِكَ

الّٰت۪ي

هَاجَرْنَ

مَعَكَۘ

وَامْرَاَةً

مُؤْمِنَةً

اِنْ

وَهَبَتْ

نَفْسَهَا

لِلنَّبِيِّ

اِنْ

اَرَادَ

النَّبِيُّ

اَنْ

يَسْتَنْكِحَهَاۗ

خَالِصَةً

لَكَ

مِنْ

دُونِ

الْمُؤْمِن۪ينَۜ

قَدْ

عَلِمْنَا

مَا

فَرَضْنَا

عَلَيْهِمْ

ف۪ٓي

اَزْوَاجِهِمْ

وَمَا

مَلَكَتْ

اَيْمَانُهُمْ

لِكَيْلَا

يَكُونَ

عَلَيْكَ

حَرَجٌۜ

وَكَانَ

اللّٰهُ

غَفُوراً

رَح۪يماً

٥٠

Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helâl kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Ahzâb Sûresi 52. Ayet

لَا

يَحِلُّ

لَكَ

النِّسَٓاءُ

مِنْ

بَعْدُ

وَلَٓا

اَنْ

تَبَدَّلَ

بِهِنَّ

مِنْ

اَزْوَاجٍ

وَلَوْ

اَعْجَبَكَ

حُسْنُهُنَّ

اِلَّا

مَا

مَلَكَتْ

يَم۪ينُكَۜ

وَكَانَ

اللّٰهُ

عَلٰى

كُلِّ

شَيْءٍ

رَق۪يـباً۟

٥٢

Bundan sonra, güzellikleri hoşuna gitse bile başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helâl değildir. Ancak sahip olduğun cariyeler başka. Şüphesiz Allah, her şeyi gözetleyendir.

Ahzâb Sûresi 55. Ayet

لَا

جُنَاحَ

عَلَيْهِنَّ

ف۪ٓي

اٰبَٓائِهِنَّ

وَلَٓا

اَبْنَٓائِهِنَّ

وَلَٓا

اِخْوَانِهِنَّ

وَلَٓا

اَبْنَٓاءِ

اِخْوَانِهِنَّ

وَلَٓا

اَبْنَٓاءِ

اَخَوَاتِهِنَّ

وَلَا

نِسَٓائِهِنَّ

وَلَا

مَا

مَلَكَتْ

اَيْمَانُهُنَّۚ

وَاتَّق۪ينَ

اللّٰهَۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

كَانَ

عَلٰى

كُلِّ

شَيْءٍ

شَه۪يداً

٥٥

Peygamberin hanımlarına, babalarından, oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, mü’min kadınlardan ve sahip oldukları cariyelerden ötürü bir günah yoktur. Ey Peygamber hanımları! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, her şeye hakkıyla şahittir.

Mücâdele Sûresi 3. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

يُظَاهِرُونَ

مِنْ

نِسَٓائِهِمْ

ثُمَّ

يَعُودُونَ

لِمَا

قَالُوا

فَـتَحْر۪يرُ

رَقَـبَةٍ

مِنْ

قَبْلِ

اَنْ

يَتَمَٓاسَّاۜ

ذٰلِكُمْ

تُوعَظُونَ

بِه۪ۜ

وَاللّٰهُ

بِمَا

تَعْمَلُونَ

خَب۪يرٌ

٣

Kadınlarından zıhar yaparak ayrılıp sonra da söylediklerinden dönecek olanlar, eşleriyle birbirlerine dokunmadan önce, bir köle azat etmelidirler. İşte bu hüküm ile size öğüt veriliyor. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Meâric Sûresi 29-30. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

هُمْ

لِفُرُوجِهِمْ

حَافِظُونَۙ

٢٩

اِلَّا

عَلٰٓى

اَزْوَاجِهِمْ

اَوْ

مَا

مَلَكَتْ

اَيْمَانُهُمْ

فَاِنَّهُمْ

غَيْرُ

مَلُوم۪ينَۚ

٣٠

Onlar, mahrem yerlerini koruyan kimselerdir. Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar.

Beled Sûresi 11-13. Ayet

فَلَا

اقْتَحَمَ

الْعَقَبَةَۘ

١١

وَمَٓا

اَدْرٰيكَ

مَا

الْعَقَبَةُۜ

١٢

فَكُّ

رَقَبَةٍۙ

١٣

Fakat o, sarp yokuşa atılmadı. Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin? O tutsak bir boynu çözmek (köle azat etmek)tir.

Konularına Göre Diğer Ayetler

Devamını Gör...