الطُّورِ

Tur Suresi

Tur Suresi 1 . Ayet

وَالطُّورِۙ

١

Ve-ttûr(i)

Tûr'a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, "Beyt-i Ma'mur"a, yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.

Tur Suresi 2 . Ayet

وَكِتَابٍ

مَسْطُورٍۙ

٢

Ve kitâbin mestûr(in)

Tûr'a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, "Beyt-i Ma'mur"a, yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.

Tur Suresi 3 . Ayet

ف۪ي

رَقٍّ

مَنْشُورٍۙ

٣

Fî rakkin menşûr(in)

Tûr'a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, "Beyt-i Ma'mur"a, yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.

Tur Suresi 4 . Ayet

وَالْبَيْتِ

الْمَعْمُورِۙ

٤

Velbeyti-lma’mûr(i)

Tûr'a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, "Beyt-i Ma'mur"a, yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.

Tur Suresi 5 . Ayet

وَالسَّقْفِ

الْمَرْفُوعِۙ

٥

Ve-ssakfi-lmerfû’(i)

Tûr'a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, "Beyt-i Ma'mur"a, yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.

Tur Suresi 6 . Ayet

وَالْبَحْرِ

الْمَسْجُورِۙ

٦

Velbahri-lmescûr(i)

Tûr'a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, "Beyt-i Ma'mur"a, yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.

Tur Suresi 7 . Ayet

اِنَّ

عَذَابَ

رَبِّكَ

لَوَاقِـعٌۙ

٧

İnne ‘ażâbe rabbike levâki’(un)

Tûr'a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, "Beyt-i Ma'mur"a, yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.

Tur Suresi 8 . Ayet

مَا

لَهُ

مِنْ

دَافِـعٍۙ

٨

Mâ lehu min dâfi’(in)

Onu geri çevirecek hiçbir şey yoktur.

Tur Suresi 9 . Ayet

يَوْمَ

تَمُورُ

السَّمَٓاءُ

مَوْراًۙ

٩

Yevme temûru-ssemâu mevrâ(n)

O gün gök şiddetle sallanıp çalkalanır.

Tur Suresi 10 . Ayet

وَتَس۪يرُ

الْجِبَالُ

سَيْراًۜ

١٠

Vetesîru-lcibâlu seyrâ(n)

Dağlar yürüdükçe yürür.

Tur Suresi 11 . Ayet

فَوَيْلٌ

يَوْمَئِذٍ

لِلْمُكَذِّب۪ينَۙ

١١

Feveylun yevme-iżin lilmukeżżibîn(e)

İşte o gün, içine daldıkları dünya zevki içinde eğlenip oyalanan yalanlayıcıların vay haline!

Tur Suresi 12 . Ayet

اَلَّذ۪ينَ

هُمْ

ف۪ي

خَوْضٍ

يَلْعَبُونَۢ

١٢

Elleżîne hum fî ḣavdin yel’abûn(e)

İşte o gün, içine daldıkları dünya zevki içinde eğlenip oyalanan yalanlayıcıların vay haline!

Tur Suresi 13 . Ayet

يَوْمَ

يُدَعُّونَ

اِلٰى

نَارِ

جَهَنَّمَ

دَعاًّۜ

١٣

Yevme yuda’’ûne ilâ nâri cehenneme da’’â(n)

Cehennem ateşine itilip atılacakları gün onlara, "İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir" denilir.

Tur Suresi 14 . Ayet

هٰذِهِ

النَّارُ

الَّت۪ي

كُنْتُمْ

بِهَا

تُكَذِّبُونَ

١٤

Hâżihi-nnâru-lletî kuntum bihâ tukeżżibûn(e)

Cehennem ateşine itilip atılacakları gün onlara, "İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir" denilir.

Tur Suresi 15 . Ayet

اَفَسِحْرٌ

هٰذَٓا

اَمْ

اَنْتُمْ

لَا

تُبْصِرُونَ

١٥

Efesihrun hâżâ em entum lâ tubsirûn(e)

"Bu Kur'an mı bir büyü imiş, yoksa siz mi (gerçeği) göremiyormuşsunuz?"

Tur Suresi 16 . Ayet

اِصْلَوْهَا

فَاصْبِرُٓوا

اَوْ

لَا

تَصْبِرُواۚ

سَوَٓاءٌ

عَلَيْكُمْۜ

اِنَّمَا

تُجْزَوْنَ

مَا

كُنْتُمْ

تَعْمَلُونَ

١٦

İslevhâ fasbirû ev lâ tasbirû sevâun ‘aleykum(s) innemâ tuczevne mâ kuntum ta’melûn(e)

"Girin oraya. İster dayanın, ister dayanmayın, sizin için birdir. Size ancak yapmakta olduğunuzun karşılığı veriliyor."

Tur Suresi 17 . Ayet

اِنَّ

الْمُتَّق۪ينَ

ف۪ي

جَنَّاتٍ

وَنَع۪يمٍۙ

١٧

İnne-lmuttekîne fî cennâtin vena’îm(in)

Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.

Tur Suresi 18 . Ayet

فَاكِه۪ينَ

بِمَٓا

اٰتٰيهُمْ

رَبُّهُمْۚ

وَوَقٰيهُمْ

رَبُّهُمْ

عَذَابَ

الْجَح۪يمِ

١٨

Fâkihîne bimâ âtâhum rabbuhum ve vakâhum rabbuhum ‘ażâbe-lcahîm(i)

Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.

Tur Suresi 19 . Ayet

كُلُوا

وَاشْرَبُوا

هَن۪ٓيـٔاً

بِمَا

كُنْتُمْ

تَعْمَلُونَۙ

١٩

Kulû veşrabû henî-en bimâ kuntum ta’melûn(e)

Onlara, "Dünya'da yapmakta olduklarınızın karşılığında, sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak afiyetle yiyin için" denir. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir.

Tur Suresi 20 . Ayet

مُتَّكِـ۪ٔينَ

عَلٰى

سُرُرٍ

مَصْفُوفَةٍۚ

وَزَوَّجْنَاهُمْ

بِحُورٍ

ع۪ينٍ

٢٠

Mutteki-îne ‘alâ sururin masfûfe(tin)(s) ve zevvecnâhum bihûrin ‘în(in)

Onlara, "Dünya'da yapmakta olduklarınızın karşılığında, sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak afiyetle yiyin için" denir. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir.

Tur Suresi 21 . Ayet

وَالَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

وَاتَّبَعَتْهُمْ

ذُرِّيَّتُهُمْ

بِا۪يمَانٍ

اَلْحَقْنَا

بِهِمْ

ذُرِّيَّتَهُمْ

وَمَٓا

اَلَتْنَاهُمْ

مِنْ

عَمَلِهِمْ

مِنْ

شَيْءٍۜ

كُلُّ

امْرِئٍ

بِمَا

كَسَبَ

رَه۪ينٌ

٢١

Velleżîne âmenû vettebe’at-hum żurriyyetuhum bi-îmânin elhaknâ bihim żurriyyetehum vemâ eletnâhum min ‘amelihim min şey-/(in)(c) kullu-mri-in bimâ kesebe rahîn(un)

İman eden ve nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, biz onların nesillerini kendilerine kattık. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazandığı karşılığında rehindir.

Tur Suresi 22 . Ayet

وَاَمْدَدْنَاهُمْ

بِفَاكِهَةٍ

وَلَحْمٍ

مِمَّا

يَشْتَهُونَ

٢٢

Ve emdednâhum bifâkihetin ve lahmin mimmâ yeştehûn(e)

Onlara canlarının istediği meyve ve etten bol bol verdik.

Tur Suresi 23 . Ayet

يَتَنَازَعُونَ

ف۪يهَا

كَأْساً

لَا

لَغْوٌ

ف۪يهَا

وَلَا

تَأْث۪يمٌ

٢٣

Yetenâze’ûne fîhâ ke/sen lâ laġvun fîhâ velâ te/śîm(un)

Orada, (içilince) boş söz söyletmeyen, günah işletmeyen dolu bir kadehi elden ele dolaştırırlar.

Tur Suresi 24 . Ayet

وَيَطُوفُ

عَلَيْهِمْ

غِلْمَانٌ

لَهُمْ

كَاَنَّهُمْ

لُؤْلُؤٌ۬

مَكْنُونٌ

٢٤

Ve yetûfu ‘aleyhim ġilmânun lehum ke-ennehum lu/lu-un meknûn(un)

Hizmetlerine verilmiş, kabuğunda saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar.

Tur Suresi 25 . Ayet

وَاَقْبَلَ

بَعْضُهُمْ

عَلٰى

بَعْضٍ

يَتَسَٓاءَلُونَ

٢٥

Ve akbele ba’duhum ‘alâ ba’din yetesâelûn(e)

Birbirlerine dönüp ("Ne iyilik yaptınız da bu nimetlere ulaştınız?" diye) sorarlar.

Tur Suresi 26 . Ayet

قَالُٓوا

اِنَّا

كُنَّا

قَبْلُ

ف۪ٓي

اَهْلِنَا

مُشْفِق۪ينَ

٢٦

Kâlû innâ kunnâ kablu fî ehlinâ muşfikîn(e)

Derler ki: "Şüphesiz daha önce biz, ailemiz içinde yaşarken (Allah'a isyandan) korkardık."

Tur Suresi 27 . Ayet

فَمَنَّ

اللّٰهُ

عَلَيْنَا

وَوَقٰينَا

عَذَابَ

السَّمُومِ

٢٧

Femenna(A)llâhu ‘aleynâ ve vakânâ ‘ażâbe-ssemûm(i)

"Allah da bize lütfetti ve bizi iliklere işleyen cehennem azabından korudu."

Tur Suresi 28 . Ayet

اِنَّا

كُنَّا

مِنْ

قَبْلُ

نَدْعُوهُۜ

اِنَّهُ

هُوَ

الْبَرُّ

الرَّح۪يمُ۟

٢٨

İnnâ kunnâ min kablu ned’ûh(u)(s) innehu huve-lberru-rrahîm(u)

"Gerçekten biz bundan önce ona yalvarıyorduk. Şüphesiz O iyilik edendir, çok merhametlidir."

Tur Suresi 29 . Ayet

فَذَكِّرْ

فَمَٓا

اَنْتَ

بِنِعْمَتِ

رَبِّكَ

بِكَاهِنٍ

وَلَا

مَجْنُونٍۜ

٢٩

Feżekkir femâ ente bini’meti rabbike bikâhinin velâ mecnûn(in)

(Ey Muhammed!) O halde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli.

Tur Suresi 30 . Ayet

اَمْ

يَقُولُونَ

شَاعِرٌ

نَتَرَبَّصُ

بِه۪

رَيْبَ

الْمَنُونِ

٣٠

Em yekûlûne şâ’irun neterabbesu bihi raybe-lmenûn(i)

Yoksa onlar, "O bir şairdir; onun, zamanın felaketlerine uğramasını bekliyoruz" mu diyorlar?

Tur Suresi 31 . Ayet

قُلْ

تَرَبَّصُوا

فَاِنّ۪ي

مَعَكُمْ

مِنَ

الْمُتَرَبِّص۪ينَۜ

٣١

Kul terabbesû fe-innî me’akum mine-lmuterabbisîn(e)

Onlara de ki, "Bekleyin. Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim."

Tur Suresi 32 . Ayet

اَمْ

تَأْمُرُهُمْ

اَحْلَامُهُمْ

بِهٰذَٓا

اَمْ

هُمْ

قَوْمٌ

طَاغُونَۚ

٣٢

Em te/muruhum ahlâmuhum bihâżâ(c) em hum kavmun tâġûn(e)

Bunu kendilerine akılları mı emrediyor, yoksa onlar azgın bir topluluk mudur?

Tur Suresi 33 . Ayet

اَمْ

يَقُولُونَ

تَقَوَّلَهُۚ

بَلْ

لَا

يُؤْمِنُونَۚ

٣٣

Em yekûlûne tekavvelehu bel lâ yu/minûn(e)

Yoksa, "O Kur'an'ı kendisi uydurup söyledi" mi diyorlar? Hayır, (sırf inatlarından dolayı) iman etmiyorlar.

Tur Suresi 34 . Ayet

فَلْيَأْتُوا

بِحَد۪يثٍ

مِثْلِه۪ٓ

اِنْ

كَانُوا

صَادِق۪ينَۜ

٣٤

Felye/tû bihadîśin miślihi in kânû sâdikîn(e)

Eğer doğru söyleyenler iseler, haydi onun gibi bir söz getirsinler!

Tur Suresi 35 . Ayet

اَمْ

خُلِقُوا

مِنْ

غَيْرِ

شَيْءٍ

اَمْ

هُمُ

الْخَالِقُونَۜ

٣٥

Em ḣulikû min ġayri şey-in em humu-lḣâlikûn(e)

Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar?

Tur Suresi 36 . Ayet

اَمْ

خَلَقُوا

السَّمٰوَاتِ

وَالْاَرْضَۚ

بَلْ

لَا

يُوقِنُونَۜ

٣٦

Em ḣalekû-ssemâvâti vel-ard(a)(c) bel lâ yûkinûn(e)

Yoksa, gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır, onlar kesin olarak inanmıyorlar.

Tur Suresi 37 . Ayet

اَمْ

عِنْدَهُمْ

خَزَٓائِنُ

رَبِّكَ

اَمْ

هُمُ

الْمُصَيْطِرُونَۜ

٣٧

Em ‘indehum ḣazâ-inu rabbike em humu-lmusaytirûn(e)

Yoksa, Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Ya da her şeye hakim olan kendileri midir?

Tur Suresi 38 . Ayet

اَمْ

لَهُمْ

سُلَّمٌ

يَسْتَمِعُونَ

ف۪يهِۚ

فَلْيَأْتِ

مُسْتَمِعُهُمْ

بِسُلْطَانٍ

مُب۪ينٍۜ

٣٨

Em lehum sullemun yestemi’ûne fîh(i)(s) felye/ti mustemi’uhum bisultânin mubîn(in)

Yoksa onların, kendisi vasıtasıyla (ilahi vahyi) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? (Eğer varsa) dinleyenleri, açık bir delil getirsin!

Tur Suresi 39 . Ayet

اَمْ

لَهُ

الْبَنَاتُ

وَلَـكُمُ

الْبَنُونَۜ

٣٩

Em lehu-lbenâtu ve lekumu-lbenûn(e)

Yoksa, kızlar O'na (Allah'a) da oğullar size mi?

Tur Suresi 40 . Ayet

اَمْ

تَسْـَٔلُهُمْ

اَجْراً

فَهُمْ

مِنْ

مَغْرَمٍ

مُثْقَلُونَۜ

٤٠

Em tes-eluhum ecran fehum min maġramin muśkalûn(e)

Yoksa sen onlardan (tebliğ görevine karşılık) bir ücret istiyorsun da onlar, borçtan ağır bir yük altında mı kalmışlardır?

Tur Suresi 41 . Ayet

اَمْ

عِنْدَهُمُ

الْغَيْبُ

فَهُمْ

يَكْتُبُونَۜ

٤١

Em ‘indehumu-lġaybu fehum yektubûn(e)

Yoksa, gayb ilmi onların yanında da ondan mı yazıyorlar?

Tur Suresi 42 . Ayet

اَمْ

يُر۪يدُونَ

كَيْداًۜ

فَالَّذ۪ينَ

كَفَرُوا

هُمُ

الْمَك۪يدُونَۜ

٤٢

Em yurîdûne keydâ(en)(s) felleżîne keferû humu-lmekîdûn(e)

Yoksa, bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Asıl, inkar edenler tuzağa düşecek olanlardır.

Tur Suresi 43 . Ayet

اَمْ

لَهُمْ

اِلٰهٌ

غَيْرُ

اللّٰهِۜ

سُبْحَانَ

اللّٰهِ

عَمَّا

يُشْرِكُونَ

٤٣

Em lehum ilâhun ġayru(A)llâh(i)(c) subhâna(A)llâhi ‘ammâ yuşrikûn(e)

Yoksa onların Allah'tan başka bir ilahı mı var? Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.

Tur Suresi 44 . Ayet

وَاِنْ

يَرَوْا

كِسْفاً

مِنَ

السَّمَٓاءِ

سَاقِطاً

يَقُولُوا

سَحَابٌ

مَرْكُومٌ

٤٤

Ve-in yerav kisfen mine-ssemâ-i sâkitan yekûlû sehâbun merkûm(un)

Gökten düşmekte olan parçalar görseler, "Bunlar, üst üste yığılmış bulutlardır" derler.

Tur Suresi 45 . Ayet

فَذَرْهُمْ

حَتّٰى

يُلَاقُوا

يَوْمَهُمُ

الَّذ۪ي

ف۪يهِ

يُصْعَقُونَۙ

٤٥

Feżerhum hattâ yulâkû yevmehumu-lleżî fîhi yus’akûn(e)

Artık sen çarpılacakları günlerine kadar onları kendi hallerine bırak.

Tur Suresi 46 . Ayet

يَوْمَ

لَا

يُغْن۪ي

عَنْهُمْ

كَيْدُهُمْ

شَيْـٔاً

وَلَا

هُمْ

يُنْصَرُونَۜ

٤٦

Yevme lâ yuġnî ‘anhum keyduhum şey-en velâ hum yunsarûn(e)

O gün tuzakları kendilerine hiçbir fayda vermeyecektir ve kendilerine yardım da edilmeyecektir.

Tur Suresi 47 . Ayet

وَاِنَّ

لِلَّذ۪ينَ

ظَلَمُوا

عَذَاباً

دُونَ

ذٰلِكَ

وَلٰكِنَّ

اَكْثَرَهُمْ

لَا

يَعْلَمُونَ

٤٧

Ve-inne lilleżîne zalemû ‘ażâben dûne żâlike velâkinne ekśerahum lâ ya’lemûn(e)

Şüphesiz zulmedenlere bundan başka bir azap daha var. Fakat onların çoğu bilmezler.

Tur Suresi 48 . Ayet

وَاصْبِرْ

لِحُكْمِ

رَبِّكَ

فَاِنَّكَ

بِاَعْيُنِنَا

وَسَبِّـحْ

بِحَمْدِ

رَبِّكَ

ح۪ينَ

تَقُومُۙ

٤٨

Vasbir lihukmi rabbike fe-inneke bi-a’yuninâ(s) ve sebbih bihamdi rabbike hîne tekûm(u)

Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin, kalktığında Rabbini hamd ile tespih et.

Tur Suresi 49 . Ayet

وَمِنَ

الَّيْلِ

فَسَبِّحْهُ

وَاِدْبَارَ

النُّجُومِ

٤٩

Vemine-lleyli fesebbihhu ve-idbâra-nnucûm(i)

Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışı sırasında O'nu tespih et.